ASR-I SAADET HATIRALARI-35
RÜYADA SÖYLENEN VASİYYET Hitabetinin gücü dolayısıyla hatîb-i nebevî(Peygamberin hatibi)lakabıyla anılırdı Hazrecli Sabit bin Kays. Kendisi, Hz. Ebubekir(r.a)’ın hilafeti döneminde, yalancı Peygamber Museylime’ye karşı çarpışmak için Yemâme’ye gidenlerdendi. İslam ordusu, Museylime’nin kabilesi Beni Hanife ile üç karşılaşmada yenilgiye uğradılar.
RÜYADA SÖYLENEN VASİYYET
Hitabetinin gücü dolayısıyla hatîb-i nebevî(Peygamberin hatibi)lakabıyla anılırdı Hazrecli Sabit bin Kays. Kendisi, Hz. Ebubekir(r.a)'ın hilafeti döneminde, yalancı Peygamber Museylime'ye karşı çarpışmak için Yemâme'ye gidenlerdendi. İslam ordusu, Museylime'nin kabilesi Beni Hanife ile üç karşılaşmada yenilgiye uğradılar.
Bunun üzerine Sabit bin Kays ve Ebu Huzeyfe'nin azadlısı, akıl ve dirayetiyle meşhur Hafız-ı Kurra Salim(r.a); "Biz Rasulullah(sallalahu aleyhi ve sellem) ile beraberken bu şekilde savaşmıyorduk" dediler ve kendilerine bir çukur kazıp içine girdiler ve şehid oluncaya kadar savaştılar.
Sabit bin Kays şehit edildiğinde yanında çok değerli bir kalkanı vardı. Oradan geçen bir Müslüman onu aldı. Başka bir Müslüman uyumaktayken, Hz. Sabit onun rüyasına girdi ve "Ben sana bir vasiyet yapacağım, sakın bu bir rüyadır diye yabana atma. Ben dün öldürüldüğüm vakit, Müslümanlardan biri yanıma uğradı ve kalkanımı aldı. Onun kaldığı yer insanların en sonundadır. Çadırının yanında bağlı olan bir at, neşesinden dolayı oynamaktadır. Kalkanın üzerine bir taş çömlek tersine çevrilerek konulmuş, onun üzerinde de deve palanı vardır. Hz. Halid'e git ve o kalkanı alıp getirmesi için birini göndermesini söyle. Medine-i Münevvere'ye gittiğin zaman Ebubekir Sıddık'a benim şu kadar borcum olduğunu, onun ödenmesini, falan falan kölelerimi azat ettiğimi söyle" dedi. Rüyayı getiren zat, durumu Halid bin Velid hazretlerine anlattı, kalkan aynen rüyada söylenen yerde bulunup getirildi. Bilahare Medine'ye dönülünce, Hz. Sıddık(r.a) vasiyeti aynen yerine getirdi.
ABBAD BÄ°N BÄ°ÅžR'Ä°N SON KAHRAMANLIÄžI
Abbad bin Bişr hazretleri Ensar'dan bir yiğit. Hafızamızı yokladığımızda onun hakkında ilk aklımıza gelen şey, Zâtü'r-Rika gazvesinde cereyan eden enteresan bir olaydır. Rasulullah(sallalahu aleyhi ve sellem) tarafından geceleyin Ammar bin Yasir(r.a) ile birlikte nöbetçi tayin edilir.
İlk nöbeti alan Abbad bin Bişr hazretleri namaza durur. O sırada bir düşman ordugâha yaklaşır ve ona bir ok atar. Abbad bin Bişr koluna saplanan oku çıkarıp namaza devam eder, böylece ikinci bir oka daha musab olur, ama namazını bozmaz. Ancak üçüncü okta takati kesilir ve rükû, secdeye varıp namazı tamamlar ve arkadaşını uyandırır. Ammar bin Yasir(r.a) telaşla, neden ilk oku yiyince kendisini uyandırmadığını sorunca, o abide şahsiyet şu enteresan cevabı verir; "Ben bir sure okuyordum, onu yarıda kesmek istemedim. Allah'a yemin olsun ki, eğer Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'ın bana korunmasını emrettiği bu yerin nöbetçisiz kalmasından endişe etmeseydim, canımı verirdim de, o sureyi yarıda kesmezdim."
Daha sonra bu muhlis, bu Kur'an aşığı zatı Yemame'de görüyoruz. Ebu Said el Hudri(r.a) diyor ki; "Abbad bin Bişr(r.a) bana "Ey Eba Said! Bu gece rüyamda gördüm ki, gök benim için açıldı, sonra üzerime kapandı. Bu inşallah şehidliktir" dedi. Ben "Vallahi, sen hayırlı bir rüya görmüşsün" dedim.
Yemame gününde ona bakıyordum. Ensar'a şöyle diyordu; "Kılıçlarınızın kınlarını kırın(artık çok şiddetli savaş olacak, kılıçlar kırılacak) ve siz Ensar topluluğu bir yana ayrılın."
Böylece Ensar'dan dört yüz kişi ayrıldı. Başlarında Abbad bin Bişr, Ebu Dücane ve Berâ bin Mâlik(r. anhüm) vardı. Çok şiddetli savaştılar, düşmanı son sığınakları olan Hadikat'ül Rahman denilen Museylime'nin bağına kadar sürdüler. Daha sonra Hadikat'ül Mevt(Ölüm Bahçesi) ismin alacak bu bağda çok kanlı bir muharebe cereyan etti.
Abbad bin Bişr burada şehid düştü. Yüzünde pek çok kılıç yarası vardı. Onu tanıyamadım, ancak cesedinde bulunan bir alametten tanıdım."
 BERA BİN MALİK'İN KAHRAMANLIKLARI
Bera bin Malik hazretleri, Enes bin Malik(r.a) hazretlerinin kardeşidir. Suffe ehlinden aziz bir kahramandır. İnsan o ve onun gibi sahabelerin hayatlarını okuduğu zaman, merhum Akif'in;
 Şehâmet dîni, gayret dîni ancak Müslümanlık'tır;
Hakîki Müslümanlık en büyük bir kahramanlıktır.
Cebânet, meskenet, dünyâda, sığmaz ruh-i İslâm'a...
Kitâbullâh 'ı işhâd eyledim - gördün ya - da 'vâma.
Görürsün, hissedersin varsa vicdanınla îmânın:
Ne müdhiş bir hamaset çarpıyor göğsünde Kur'ân'ın!
O vicdan nerdedir, lâkin? O îman kimde var? Heyhat!
Ne olmuş, ben de bilmem, pek karanlık şimdi hissiyyât!
O îmandan velev pek az nasîb olsaydı millette,
Şu üç yüz elli milyon halkı görmezdin bu zillette!
Dizelerini hatırlamadan edemiyor. Akif'imizin aynı şiirinde buyurduğu gibi;
"Eğer çiğnenmemek isterseler seylâb-ı eyyama;
Rücû' etsinler artık müslümanlar Sadr-ı İslâm 'a."
Bera bin Malik gibi sahabelerin hayatlarını çocuklarımıza, gençlerimize öğretmezsek, hasım cephe sahte kahramanlarını süsleyip, pudralayarak neslimize sunmaya devam eder.
Bera bin Malik namsız nişansız bir sahabe. Ama Allah katında öyle bir değeri var ki, duası müstecap kullardan. Allah Rasulu(aleyhissalatu vesselam) onun hakkında şöyle ferman ediyor; "Birçok dağınık ve tozlu saçlı kimseler vardır ki, Allah adına yemin ettiği zaman Allah onu yalancı çıkarmaz. İşte, Berâ bin Mâlik de bu kimselerdendir." (Tirmizî, Menâkıb: 54)
Hz. Bera şehadeti çok arzular ve "Yâ Rabbi, ölüm beni yatağımda yakalamasın. Allah'tan ümit ederim ki, beni yatağımda ölüme teslim etmesin" derdi.
Onun, yalancı Peygamber Museylime'ye karşı Yemâme'de yapılan çarpışmalarda gösterdiği kahramanlıklar dillere destan olmuştur. Museylime'nin başkomutanı Muhakkem bin Tufeyl'in canını cehenneme o ısmarlamıştır. Bunu şöyle anlatır; "Museylime ile yapılan savaşta "Yemâme Eşeği" denilen iri yarı bir kişiyle karşılaştım. Elinde beyaz bir kılıç vardı. Ben onun ayaklarına kılıçla bir hamle yaptım. Sanki kılıcı boşa sallamışım gibi geldi. Hâlbuki adamın ayakları kesilmiş, sırtüstü yere düşmüştü."
Harbin başlangıcında Beni Hanife askerleri galip gelmişler ve hatta başkumandan Halid bin Velid(r.a)'in çadırlarına girip yağmaya koyulmuşlardı. Tam bu sırada Bera bin Malik hazretleri arkadaşlarına şöyle seslendi; "Ey Medineliler! Bugünden sonra sizin için Medine yoktur. (Oraya dönmeyi aklınızdan çıkarınız ve ölümüne çarpışınız) Bugün Allah ve cennet var(onlara kavuşmak vardır)"
Hz. Bera böyle seslenip, tek başına yalın kılıç düşmana saldırdı. Onu gören İslam ordusu da galeyana gelip, düşmanı Museylime'nin sığındığı bostana kadar sürdüler.
Bu bahçenin yüksek duvarları vardı. Bera bin Malik(r.a) bir kalkanın üzerine oturdu ve arkadaşlarına "beni mızraklarınızla kaldırınız ve onların üzerine atınız" dedi. Ölümün yüzüne gülüyordu adeta. Dediğini yaptılar. Mızraklarıyla onu kaldırıp duvarın öbür tarafına attılar.
Düşmanın üzerine atılan bu yiğit insan, süratle etrafındakileri dağıtıp, kapıyı açtı. Müslümanlar içeri girdiklerinde ne görsünler, Hz. Bera mürtedlerden on tanesini yere sermişti.
Nihayet Museylime öldürülüp, gailesi bertaraf oldu. Bu savaşta Müslümanların şehitlerinin sayısı iki bini mütecaviz idi. Ben-i Hanife ise 20 bini mütecaviz kayıp verdiler.
Bera bin Malik yaralılar arasındaydı. Bu harpte 80 küsûr yara aldığı rivayet edilmektedir. Yaralarının tedavisiyle bir ay müddetle, bizzat Hâlid bin Velid ilgilenmiştir.
Hz. Bera bin Malik'i daha sonra İran fetihlerinde yine birbirinden ilginç kahramanlıklarla görüyoruz. Bunlardan bir tanesini zikretmeden geçemeyeceğiz.
Irak'ta Halik mevkiinde bir düşman kalesini kuşatmışlardı. İranlılar, duvar dibindeki insanları çekmek için başı çengelli, ateşte kızdırılmış zincirleri aşağıya sarkıtıyorlardı. Kızdırılmış bu zincirlere dokunmak ve onları koparmak çok zordu. Bu zincirler sağlam iplere tutturulmuş, ipler de duvar üzerine naspedilmiş makaralara sarılmıştı.
Bir gaflet anında bu zincirlerden biri Enes bin Malik(r.a)'e takılıverdi. Düşman onu yukarı çekmeye başladı. Hz. Enes'in ayakları yerden kesilmişti. Bu sırada düşmanla savaşmakta olan kardeşi Bera'ya "Kardeşine yetiş,onu kurtar" dediler.
Nitekim o da koşarak geldi ve duvara tırmanarak dönmekte olan zinciri elleriyle tuttu ve çekmeye başladı. Bu sırada elleri yanıyor, ellerinden dumanlar çıkıyordu. Buna rağmen o aziz insan bu işkenceye dayandı ve nihayet ip koptu ve kardeşi kurtuldu. Bera(r.a) ellerine baktığında, etlerinin tamamen sıyrılarak, kemiklerinin ortaya çıktığını gördü. Onun bu fedakarlığı sayesinde Cenab-ı Hak Hz. Enes'i(r.a) kurtardı..
Daha sonra Tüster şehri kuşatması başladı. Kuşatma birkaç ay sürdü ve çok şiddetli muharebeler cereyan etti. Hürmüzan komutasındaki İranlılar zaman zaman huruç hareketleri ile kuşatmayı yarmaya çalışıyorlardı. Böyle bir çatışma sırasında Müslümanlar yenildiler ve Hz. Bera'ya ; "Ey Bera bizim için Rabbine yemin vererek yardım dile" dediler. O da ellerini açıp şöyle söyledi; "Ya Rabbi, Senin adına yeminle söylüyorum, düşmanların omuzlarını bizim ellerimize teslim et! Beni de Peygamberine kavuştur." O gün Tüster kalesi düştü, Bera bin Malik de şehadet mertebesine kavuştu. Kabr-i şerifi bu şehirdedir.
Kaynaklar
1- M. Yusuf Kandehlevi, Hayâtü's Sahâbe, terc: Hayri Demirci, Cilt: 1, Gülistan Neşriyat, İst. 2009
2- M. Yusuf Kandehlevi, Hayâtü's Sahâbe, terc: Hayri Demirci, Cilt: 2, Gülistan Neşriyat, İst. 2009
3-Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya; Cilt: 1, Bedir Yayınevi, İst. 1966
4-Heyet, Sahabiler Ansiklopedisi, Nesil Basım Yayın, İst.
5-Mehmed Akif Ersoy, Safahat, İz Yayıncılık, İst.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.
AL-Ä° Ä°MRAN,134.AYET
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (haluf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."
Ebu Hüreyre
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...