VELÄ° KALYONCU AÄžABEY
Başı dik, yüzü ciddi, duruşu vakurdu. Mütevazı, ihlâslı ve sakin bir hali vardı. Sanki Üstad’ın yüzüne bakarak, onun şahsiyetini alıp bize gösteriyordu. Üzerinde büyük bir davanın sorumluluğu ve büyük bir şahsiyetin olgunluğu vardı.
Veli Kalyoncu Ağabeyle hizmette yıllarca birlikte olduk. Biz o zamanlar Bursa'da, 1977–1980 Yıllarında bir ara gazete bürosunda çalışmıştık; fakat onu bu sırada gazetede hiç görmedik. Hizmeti çok sever, fakat siyaseti hiç sevmezdi. Ancak o da Hulusi Ağabey gibi hiç kimsenin aleyhinde bulunmazdı. Onun gıybet ettiğine şahit değiliz.
Başı dik, yüzü ciddi, duruşu vakurdu. Mütevazı, ihlâslı ve sakin bir hali vardı. Sanki Üstad'ın yüzüne bakarak, onun şahsiyetini alıp bize gösteriyordu. Üzerinde büyük bir davanın sorumluluğu ve büyük bir şahsiyetin olgunluğu vardı.
Veli Ağabey, 1982' ye kadar Bursa'da cemaat içinde pek görülmedi. Ancak seksen hadiselerinden sonra, cemaatin ağabeyi olarak hizmete sahip çıktı. Onun hizmete sahip çıkmasıyla birlikte Üstad'ın öğretmen olan bir talebesinin hizmet şekli ve usulü de görülmüş oldu. İyi bir öğretmen, tatlı bir insan ve ciddi bir şahsiyetin sahip çıktığı bir hizmetin kısa zamanda nasıl inkişaf ederek diğer illerle omuz omuza geldiğini gördük.
O zamanlar kardeşim Hüseyin de Bursa Setbaşı Dershanesi'nde kalıyordu. Veli Ağabey'in o zamanlar ona ve diğer öğrencilere ettiği iltifatı hatırlıyorum da hâlâ onların Veli Ağabey'den ne kadar çok taltif gördüklerini ve o nispette de hizmete sahip çıktıklarını hatırlıyorum. O sadece Bursa dershanelerinde kalırken değil, bu öğrenciler, mezun olup hayata atıldıktan sonra da onun duasını alırlar, taltifini görürlerdi. Bir gün onu ziyaretimizde, kardeşim Hüseyin'i sordu. Ben de Trabzon'da göreve başladığını ve bulunduğu ilçede dershanede kaldığını söyledim. O da hemen ekledi: "Hüseyin, dershanesiz edemez. Bulunduğu yerde eğer dershane varsa orada kalır, eğer dershane yoksa oraya dershane açar."
Gerçekten de hep öyle oldu. Aralık'ta, Narman'da, Mahmudiye'de ve Bozöyük'te ya dershanede kaldı ya da yeni dershaneler açılmasına vesile oldu. Demek ki Veli Ağabey öğrenciyi, insanı tanıyan ve onları hizmete kazandıran Üstad meşrepli bir öğretmen, hizmet merkezli bir nur talebesidir.
Ayrıca Veli Ağabey, insanların cemaat gücünü, onların cemaatle aşk ve şevklerinin daha çok artacağını iyi bilen bir eğitimciydi. Bunun için her yıl Bursa'da, Bursa mezunu öğrencilere Uludağ'da mezuniyet töreni düzenlerdi. Ayrıca Marmara Bölgesi öğretmenlerinin Uludağ toplantılarını ve gezilerini deruhte ederdi. Onların da bir kısmına katılmayı Allah bize nasip etti. Bütün faaliyetlerde hiçbir zaman onu en öndeki ağabey olarak görmedik. Kendisini hep gizleyen, geri çeken; cemaati ve diğer kardeşleri öne çıkaran, onların yetişmesini sağlayan bir şahsiyeti ve bir hizmet anlayışı vardı. Kendisi hep cemaate tabii olan birisiydi.
Yine bir Marmara Bölgesi öğretmenlerinin toplandığı gündü. Pınarbaşı Dershanesi yeni yapılmıştı. Onun o güzel havasında öğretmenler olarak hizmetimizi konuşacaktık. Biraz da Bursa mezunları olarak hasret giderecek, muhabbet edecektik. Biz akşamdan gitmiştik dershaneye. Veli Ağabey de akşamdan gelenler olur diye onları karşılamak için erkenden gelmişti. Yatsı namazı ve dersi derken, anlaşılan Veli Ağabey de bizim gibi kardeş muhabbetini özlemiş olacak ki, hatıralarını anlatmaya başladı. Yavaş yavaş, tatlı tatlı konuşuyordu. Derken bir Üstad havası sardı oradakileri. Zaten ne zaman Üstad'ın bir talebesi konuşmaya başlasa, hemen orayı Üstad havası sarardı. Söz sözü açtı, Veli Ağabey Ankara'da ilahiyat fakültesi okurken Üstad'ın Ankara'ya gelişlerini ve görüşmelerini anlatmaya başladı:
-Biz Ankara'da İlahiyat Fakültesi'ni okuyorduk. Hem de Ankara'daki bir nur dershanesinde hizmetlerle ilgileniyorduk. Üstad'ın Ankara'ya geleceğini duyduk. Fakat gizli güçler hükümet vasıtasıyla onun Ankara'ya gelişini engellediler. Galiba Polatlı'dan sonraki yolculuğuna müsaade etmediler veya başka bir istikamete çevirdiler. Fakat Üstad Ankara'ya gelmekte kararlıydı, bunu çok istiyordu.
Bir müddet sonra Ankara'ya girişini engelleyemediler. Üstad Ankara'da "Beyrut Palas" oteline yerleşti. Üstad orada kaldığı birkaç günlük zaman zarfında defalarca Menderesle görüşmek istedi. Menderes her isteği muhaliflerden korktuğu için kabul etmedi. Tahsin Tola Ağabey'i Menderes'e gönderdiğini ben biliyorum. Fakat Menderes "Şimdi zamanı değil, Hoca Efendi'yle başka bir zaman görüşelim." diyerek görüşmedi. Oysa Üstad da tam şimdi görüşmenin vakti olduğunu söylüyordu: "Eğer benimle görüşürse, muhalifler derler ki Adnan Menderes Said Nursi'yle görüştü, demek ki Türkiye'deki dindarlar onun arkasında duruyor. Eğer benimle görüşmezse, derler ki Menderes Said Nursi'yle bile görüşmedi demek ki araları açık, dindarlar artık onu desteklemiyor. Bunun için onunla görüşmem lazım."
Fakat Bediüzzaman'ın bütün ısrarlarına rağmen Menderes, Üstadla görüşmedi. Bediüzzaman adeta "Altmış İhtilali"nin gelişini hissetmiş ve Menderes'e yardım etmek için, gelmekte olan bu ihtilali engellemek istemişti. Fakat Menderes muhaliflerden çekindiği için onunla görüşmedi.
Üstad, Menderesle görüşemeyeceğini anlayınca çok üzüldü ve dedi ki: "Demek ki zamanı gelmedi." Üstad, Menderes'te aradıklarını bulamamıştı. "Zamanı gelmedi" dediği şey de hürriyetin, düşünce özgürlüğünün ve İslami hizmetlerin gelişiydi. Üstad bu sırada biraz sessizliğe dalıp düşündükten sonra, ellerini ters çevirip birbirine dolaştırarak demişti ki: "Ben gidince böyle böyle olacaklar!" yani alt üst olup yıkılacaklar. Geçekten de Üstad'ın ölümünden iki ay sonra Altmış İhtilali yapıldı ve İktidar alt üst olup, hükümet yıkıldı.
Üstad'ın Ankara'ya son gelişinde hep Menderes'le görüşmek istemesine ben şahidimdir. Biz o zaman Üstad'ın kaldığı yere her saat gidip geliyorduk. Gerçekten de biz de Üstad'ın Menderesle görüşerek çok önemli bir hizmet yapacağını düşünmüştük. Fakat Üstad'ın bu kadar istemesine rağmen görüşememesi bizi de hayal kırıklığına uğratmıştı.
Zaman, Üstad'ın Ankara'ya gelişinde ve Menderesle görüşme isteğinde bulunmasında ne kadar haklı olduğunu gösterdi."
Veli Ağabey Bursa "Pınarbaşı Dershanesi'nde" Üstadla ilgili bu hatırasını anlatırken zaman hayli ilerlemişti. Yarın yapılacak olan "Marmara Bölgesi Öğretmenler Sohbeti"ne gelen muallimlerin de uykusu gelmeye başlamıştı. Bunu hisseden Bursa'daki o koca nur çınarı, yarın görüşmek üzere ayrılıp gitti.
Âcizane Bursa'da okurken ve daha sonra, zaman zaman yaptığımız Bursa ziyaretlerinde tanıdığımız Veli Ağabeyle ilgili kanaatlerimizi şöyle sıralasak uygun olur kanaatindeyiz:
1. Üstad'ı defalarca ziyaret eden bir ilahiyat öğrencisi.
2. Ömür boyu öğreticilik yapan bir imam hatip öğretmeni.
3. Üniversite talebeleri için açılan ilk nur dershanesinin ilk nur talebelerinden.
4. Bilhassa siyasi konulara dikkat ederek hizmeti siyaset üstü gören bir Ağabey.
5. Üstad'ın "Küçük Mehmet Fevzi" dediği, Kastamonulu bir hizmet kahramanı.
6. İyi bir İslami ilimler hocası.
7. Dershane Hizmetlerine çok önem veren bir ehl-i hizmet.
8. Hizmete çok zaman ayıran ancak hep arkalarda duran bir şahsiyet.
9. Vakur ve ciddi bir insan.
10. Kimsenin gıybetini etmeyen, hizmette cevval bir ruh.
11. Tarihçe-i Hayat'ın Ankara'da basım işinde çalışan, bunun için Üstadla görüşen ve Tarihçe-i Hayat'taki Üstadla birlikte fotoğrafı olan Ağabey.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
MUSTAFA KARAMAN BEYİN GÖZÜNDEN MEHMED KIRKINCI HOCAEFENDİ
“Cenab-ı Hak varlıkları bereket yönünden üç kategoriye ayırmış; Bereketli insanlar vard
VAHDET YILMAZ AÄžABEY
50 yıllık bir hukukum vardı Vahdet ağabey ile. Beni ilk defa terziye götürüp elbise ve palt
MEHMET KIRKINCI HOCAMIZIN VEFATININ SENE-Ä° DEVRÄ°YESÄ° MÃœNASEBETÄ°YLE
Bugün rahmetli Mehmed Kırkıncı hocamın sene-i devriyesi. Kendisini minnet ve şükran ile anarÄ
PROF. DR. ŞENER DİLEK BEY’DEN KIRKINCI HOCAMIZLA ALAKALI HATIRALAR
Benim kanaatime göre hocamın mümeyyiz üç vasfı vardı; Birincisi: Kırkıncı Hocamda mükemme
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-2
HACI FARUK TİFNİKLİ EFENDİ Hacı Faruk efendi, Mustafa Necati Efendi’den sonra hocamın ikinc
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-1
Kıymetli ziyaretçilerimiz, Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’nin talebelerinden, kendisinden İslami
NECATÄ° KURÅžUNOÄžLU AÄžABEYDEN HÄ°ZMET HATIRALARI-3
ÜSTADIN MAHKEMEDEKİ FOTOĞRAFININ BULUNUŞU Erzurum’da müteahhit Osman beyin evinde dersteydi
MEHMED KIRKINCI HOCA’NIN ESERLERİ VE HAYATIM HÂTIRALARIM
Bazı şahsiyetler vardır ki, fikirleriyle, eserleriyle, hizmetleriyle sembol olmuşlardır. Memlek
NECATÄ° KURÅžUNOÄžLU AÄžABEYDEN HÄ°ZMET HATIRALARI-2
1979 senesiydi. Memlekette anarşi olayları en üst düzeye çıkmış, kan gövdeyi götürüyordu
NECATÄ° KURÅžUNOÄžLU AÄžABEYDEN HÄ°ZMET HATIRALARI-1
Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, yeni bir nehir söyleşimizi daha hizmetinize arz ediyoruz. Ya
BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-4
HACI MUSA KIRKINCI AĞABEY Hacı Musa ağabey çok zeki bir insandı. Çok farklı bir insandı. Bi
- ABDULLAH KAPLAN’IN ARDINDAN
- TANIYANLARIN DÄ°LÄ°NDEN MOLLA ZAHÄ°D MALAZGÄ°RTÄ°-1
- BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-3
- BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-2
- BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-1
- ABDULBAKİ SÜNNETÇİ HOCAEFENDİ
- EBU’L MESEL’DEN BAZI NOTLAR
- DEDEMDEN BİR DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
- VAHDET YILMAZ AÄžABEY KÄ°MDÄ°?-3
- VAHDET YILMAZ AÄžABEY KÄ°MDÄ°?-2
- VAHDET YILMAZ AÄžABEY KÄ°MDÄ°?-1
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-2
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-1
- MEHMED FEYZİ PAMUKÇU EFENDİ
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-4
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-3
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-2
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-1
- KIRKINCI HOCAMI ANMA VESİLESİYLE BİR KAÇ SÖZ
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-3
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-2
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-1
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-5
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-4
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-3
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-2
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-1
- MOLLA MEHMET ZAHÄ°T HOCA EFENDÄ° Ä°LE TANIÅžMAM
- MERHUM KIRKINCI HOCAMIZIN TALİM VE TEDRİS YÖNÜ
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
Ä°nsan, 27
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Kim, müslüman kardeşinin namusunu ve şahsiyetini korursa, Allah onun yüzünü kıyamet gününde cehennem ateşinden uzak tutar."
Tirmizî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...