ELLERİMİZLE İŞLEDİKLERİMİZ YÜZÜNDEN
Modern hayat tarzı dünya hayatının geçiciliği gerçeğinin göz ardı edilmesi temeline kuruludur. Hal-i hazır "kalkınma" ve "gelişme" modelleri, modern hayat tarzının en temel olmazsa olmazları sıfatıyla insanlığın temel sabiteleri konumunu kazanmış durumda.
Modern hayat tarzı dünya hayatının geçiciliği gerçeğinin göz ardı edilmesi temeline kuruludur. Hal-i hazır "kalkınma" ve "gelişme" modelleri, modern hayat tarzının en temel olmazsa olmazları sıfatıyla insanlığın temel sabiteleri konumunu kazanmış durumda.
Katılırsınız ya da katılmazsınız, ama bana göre dünyayı, varlık yasasına baş kaldırırcasına kalıcı kılma güdüsünün (yani "Modernite"nin) alternatif "gelişme" ve "kalkınma" modellerini mümkün görmesi/kılması söz konusu değil. Hatta bir adım daha ileriye gideceğim izninizle: Modernite için "gelişme" ve "kalkınma"nın farklı modelleri olmadığı gibi, alternatifi de yoktur! Söz gelimi hastalık endüstrisinin de, tedavi endüstrisinin de altında aynı uluslarüstü sermayenin imzası bulunduğunu hatırlatırsam, abarttığımı düşünenler bir kere daha düşünecektir sanırım.
Modernite'yi –en azından zihnî düzeyde– reddetmenin bir Müslüman için bugün temel bir sorumluluk olduğunun en önemli göstergesi, onun bir "fesat/bozgunculuk" kaynağı olarak yeryüzünde yaptığı tahribattır. Küresel ısınmanın boyutlarının ulaştığı korkunç seviyenin konuşulduğu bugünlerde, yüz yıl içinde insanlığın başına geleceği öngörülen felaketler kelimenin tam anlamıyla "dehşet" verici.
Şu anda, 1960'lı yıllarda meydana gelen küresel ısınmanın sonuçlarını yaşadığımızı, bugünkü tahribatın ise 2070 yılında kendisini göstereceğini söyleyen raporlar, tahribat bu düzeyde devam ederse 10 yıl sonra "geri dönülmez nokta"ya gelinmiş olacağı uyarısında bulunuyor.
İşte küresel felaket için öngörülen takvim:
2030: Küresel ısınma ilk olarak Avustralya'daki bazı tropik ormanları ve Güney Afrika'daki bitki örtüsünü etkisi altına almaya başlayacak. Bazı "gelişmekte olan" ülkelerde ise yiyecek üretiminde azalmalar görülecek. Su sıkıntısı problemleri baş gösterecek. Dünya ülkeleri oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek.
2050: Küresel ısınmanın verdiği zarar daha ciddi boyutlara ulaşacak. Suların yükselmesi ile verimsiz ve kurak hale gelen topraklardan kaçan insan sayısı 150 milyona ulaşacak. Hindistan'da sular altında kalacak yerlerden ayrılmak zorunda kalacak insanların sayısı en az 30 milyonu bulacak. Buzulların erimesiyle kutup ayılarının nesli yok olacak. Akdeniz bölgesindeki ülkelerde daha çok orman yangını olacak ve zararlı böcekler ortaya çıkacak. Amazonlar da küresel ısınmadan payına düşeni alacak. Açlık yüzünden nüfus azalacak.
2070: Açlık ve susuzluk yüzünden çok ciddi sağlık sorunları ortaya çıkacak. Kuzey Buz Denizi diye bir şey kalmayacak. Hayvan türleri küresel ısınmaya paralel olarak önemli ölçüde azalacak. 2.8 milyar insan küresel ısınmanın sonuçlarından ötürü ortaya çıkacak sorunlar yüzünden ölecek.
Elbette bu sonuçlar sadece "dile getirilen"ler. Dile getirilmeyenler meyanında başta salgın hastalıklar, toprak ve su savaşları olmak üzere pek çok felaketin bulunduğunu tahmin etmek hiç te zor değil. Söz gelimi Peru, enerji üretiminin yüzde 70'ini hidroelektrik santrallerinden elde ediyormuş. And Dağları'ndaki ırmakların kurumasının bu ülkenin su rezervlerini ciddi tehlike altına alacağı, öte yandan Çin'de pirinç tarlalarının kurumasının, bu ülkenin önemli bir besin kaynağının azalmasına neden olacağı belirtiliyor.
Temel soru şu: Bütün bunlar neyin sonucu? Bu sorunun bir tek cevabı var: "Kalkınma" ve "gelişme"yi dayatan Modernite! Evet, bu kadar yalın ve bu kadar kestirme. Atmosferde sıcağı hapsederek sera etkisi oluşturan gazlar fabrikalardan, nükleer santrallerden ve motorlu taşıtlardan çıkıyor. Fabrikasız ve motorlu taşıtsız bir Modernite tasavvur olunamayacağına göre insanlığın en büyük düşmanını "gelişme" ve "kalkınma"yla var olan Modernite olarak tesbit etmek yanlış değildir.
Şimdi yakıcı soruya geliyoruz: "İslam mani-i terakki midir?" Geçtiğimiz yüzyılın başlarında İslam dünyasında soru böyle soruluyor ve cevabı da kestirmeden "değildir" şeklinde veriliyordu. Şimdi ise "İslam Modernite'ye engel midir?" versiyonu söz konusudur ve cevabı, yukarıda resmedilen manzara dolayısıyla tereddütsüz "evet"dir.
Sadece insanların ve cinlerin değil, bütün evrenin fıtrat yasası/dini olan İslam, evet Modernite'ye şiddetle manidir! "İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır" (30/er-Rûm, 41) ayeti, Modernite'nin kucağımıza bırakıverdiği küresel felaketin, insanlık olarak "ellerimizle işlediklerimiz"in sadece "bir kısmı" olarak tadılacağını söylemek suretiyle, aynı zamanda bu "küresel fesad"ın asıl karşılığının ebedî hayatta verileceğine işaret etmektedir.
Ebubekir Sifil
Milli Gazete - 12 Şubat 2005
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma.
Bakara, 147
GÜNÜN HADİSİ
Her kim, inanarak ve karşılığını yalnız Allahtan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."
Buhârî
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...