ESAD ERBİLİ HAZRETLERİ VE HALK PARTİSİ’NİN KODAMANLARI
Esad Efendi son devrin büyüklerinden, Bediüzzaman’ın tabiriyle “evliya-yı azimeden” bir zattı. 1888’de İstanbul’a yerleşmiş, kısa zamanda halkın sevgisini kazanmıştı. Cumhuriyetten sonra Erenköy’deki evine, 1925 yılındaki ‘Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kanunundan sonra köşesine çekilmişti. 1930 yılında, Bursa’yı ziyarete gitti. Hakkı Paşa Oteli’nde kalırken, halkın büyük ilgisiyle karşılaştı.
Esad Efendi son devrin büyüklerinden, Bediüzzaman'ın tabiriyle "evliya-yı azimeden" bir zattı. 1888'de İstanbul'a yerleşmiş, kısa zamanda halkın sevgisini kazanmıştı. Cumhuriyetten sonra Erenköy'deki evine, 1925 yılındaki 'Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kanunundan sonra köşesine çekilmişti. 1930 yılında, Bursa'yı ziyarete gitti. Hakkı Paşa Oteli'nde kalırken, halkın büyük ilgisiyle karşılaştı.
Bursa'da sıcak bir yaz günüydü. Esad Efendi, Hakkı Paşa Oteli'nde kalıyordu. Karşıdaki Ada Palas'ta ise CHP'nin ileri gelenleri. Şükrü Kaya, Mahmut Esat Bozkurt, Vasıf Çınar gibi CHP'nin müfrit elemanları oradaydılar. Dışarıdan gürültüler geliyordu. Cama gelen CHP'liler kalabalığı görünce sevindiler. "Halk bizi ne kadar da severmiş" diyerek gülüştüler. Az sonra gördüler ki, kalabalık karşı otele bakıyor. Birileri girip çıkıyor, herkeste bir sevinç.
Şükrü Kaya merakla dışarıya çıktı. "Ne oluyor? Ne bu kalabalık?" Halktan biri cevapladı. "Esad Efendi gelmiş." "Kim bu Esad Efendi? Neden herkes toplanıyor?" Vatandaş gözlerini otelden ayırmadan, acele acele cevap yetiştirdi. "Esad Efendi çok âlim bir kişidir. Aslen Musul, Erbil'dendir. Çok derin âlimdir." Şükrü Bey, oteline döner. Çok üzgündür. Olanları anlatınca, diğerlerinin de yüzleri buruşur, suratları asılır. "Nereden çıktı bu adam? Biz hepsini temizlediğimizi sanıyorduk." "Ne ise, telaşa kapılmayın. Düşünün de bir çare bulalım." diyerek tartışmaya başlarlar.
Bu hadiseyi Son Devrin Din Mazlumları adlı eserinde merhum Necip Fazıl Kısakürek şöyle anlatmaktadır;
"Yine o tarihlerde bazı Halk Partisi büyükleri Bursa'da Adapalas Otelinde zevk ve sefaya batmış, günü birlik hayattan kâm almak cümbüşü içinde yuvarlanırken, bir hâdise oluyor:
Otellerinin önünde duran taksi ve otobüslerden, bereli, kasketli, sakallı, dinî üslûp belirtici kılıklarla bazı insanlar iniyor.
Manzarayı yorumlayamayan kodamanlar (Vasıf Çınar. Şükrü Kaya, Mahmud Es'ad vesaire)
Hayretle birbirlerine soruyorlar:
- Kimdir bu müslüman kılıklı adamlar? Yoksa bizden istekleri mi var?
Aralarından biri cevap veriyor:
- Yok, efendim; bizimle hiçbir alâkaları yok! Karşı oteldeki bir şeyhi ziyarete geliyorlar!
Ta karşılarında, Hakkı Paşa Oteli diye bir yer vardır ve oraya, İstanbul'dan bir Nakşi şeyhi gelip inmiştir.
Kodamanlar konuşmakta devam ediyor:
- Kim bu şeyh?
- Erbil'li Şeyh Es'ad Efendi... Meşhur Nakşi Şeyhi...
- Ya, öyle mi?
Ve o akşam, bu kodamanların halkalandığı masada şu karar alınıyor:
- Artık bu adamların köküne kibrit suyu dökülmesi gereken zaman gelmiştir! Bizzat, mahkûm kabul ettiğimiz Menemen'de bir hâdise çıkartılacak, hâdiseye rejime karşı bir kıyam süsü verilecek ve ondan sonra sürek avı halinde din elebaşıları devşirilip birer birer ezilecektir."
Hâdisenin şahitleri, İlk Meclis âzasından merhum Hasan Basri Çantay ile Salih Yeşil'dir. Allahın getirdiği bir fırsat ve münasebetle bu kararı, mecliste hazır bulunanlardan biri marifetiyle öğrenen ve o akşam otelde bulunan bu iki zat, vaziyeti, sağlıklarında yeminle anlatmışlardır."
Halk partisi kodamanları kısa zamanda bir çözüm yolu buldular. Olayı hemen Vakit Gazetesine bildirerek bir yaygara kopardılar. Vatansever (!) "Vakit" bu olaya hemen el koydu, bastı manşeti: "Erenköy'de dedikodu" Altta büyük puntolarla "Yüzlerce müridi olan bu şeyh kimdir?" yazıyordu.
"Vakit" bazılarını harekete geçirebilmek için açık açık yalan söylüyordu, tahrik ediyordu: "Şeyh, beyaz bir konakta oturuyor. Halk içindeki cahiller, safdiller koşuyor, konağı bir mabede çeviriyorlar. Her giden bir şeyler götürüyor. Şeyh, cennet hayatı yaşıyor... Müridleriyle birlikte her gün ayin düzenliyor...." Makalenin tamamına yakını uydurmaydı.
Esad Efendi'nin ortadan kaldırılması için gizli gizli planlar düzenleniyor, tutuklamak için bahane aranıyordu. Vakit Gazetesi'nin jurnali üzerine polis, Esad Efendi'nin evinde inceleme yaptı, gözlemledi, fakat gazetenin yazdıklarına benzer bir şey göremedi. Esad Efendi'nin Bursa ziyaretinden yaklaşık beş ay sonra, Menemen Olayı patlak verdi. Olaydan sonra tüm şüpheliler yakalandı. Tabii ki Esad Efendi de.
Esad Efendi'nin evi basıldı. Esad Efendi şaşkın bir halde "Neler oluyor? Neden beni tutukluyorsunuz?" diye sordu. Jandarmalar cevapladı; "Hem milletin evlatlarını birbirine düşür, hem de masum ol. Zaten ülkenin bu kadar geri olmasının tek sebebi, senin gibi sarıklılar" diyerek zorla alıp götürdüler.
Esad Efendi hücreye kapatıldı. Çok hastaydı. Hastahaneye kaldırıldı. Ancak ilericilerin beklemeye niyeti yoktu. "O zindandayken bile çok şey yapabilir. Bir an önce ortadan kaldıralım." Ve yemeğine zehir koyarak öldürmeyi denediler. Ancak zehir, sadece hastalığını artırdı.. Bir gece damarından zehirli iğne vurarak hayatına son verdiler.
Ruhu şâd olsun.
CHP'nin İslam âlimlerine karşı kıyımı bir katliamdır ve gerçekten tüyler ürpertici, dehşet vericidir. Burada, Kastamonu ulemasından Merhum Mehmed Feyzi Pamukçu'nun şu sözleri ülkede neler olup bittiğini anlamaya yeter kanaatindeyiz;
" Nasrullah Camiinin ilk iki safı sarıklı cübbeli âlim ve fazıl zatlarla her vakit dolardı. İnkılâptan sonra birer ikişer götürülerek idam edilen bu âlimlerden geriye sadece birkaç tanesi kalmıştır!'
Kaynaklar
1-Şehidler Albümü
2- Necip Fazıl Kısakürek, Son Devrin Din Mazlumları, Büyük Doğu Yayınları, İst. 1991
3-İhsan Atasoy, Mehmed Feyzi Efendi, Nesil Yayınları, İst.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!
Nahl, 125
GÜNÜN HADİSİ
"Allah katında, duadan daha kıymetli bir ibadet yoktur."
Tirmizî
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...