KİRAZ ÇİÇEKLERİ

Yine elveda dedi zemin soğuk kışlara, serin güzlere. Yine bahar geldi geniş yamaçlara koca düzlere. Canlandı tabiat, yeşerdi ovalar. Uçuştu tüyler, göründü yuvalar. Karıncalar kaynadı toprakta, Uğur böcekleri uçtu havada. Bir kelebek bir kelebeğin arkasından koşturdu, Bir arı bir arının ardından çiçeğe kondu. Sonra bir kuş bir dalda cik cik diye öterken bir kuş da başka bir ağaçtan uçup onun yanına geldi.


İbrahim Köse

ibrahimkose60@gmail.com

2014-05-22 09:51:55

Yine elveda dedi zemin soğuk kışlara, serin güzlere.

Yine bahar geldi geniş yamaçlara koca düzlere.

Canlandı tabiat, yeşerdi ovalar.

Uçuştu tüyler, göründü yuvalar.

Karıncalar kaynadı toprakta,

Uğur böcekleri uçtu havada.

Bir kelebek bir kelebeğin arkasından koşturdu,

Bir arı bir arının ardından çiçeğe kondu.

Sonra bir kuş bir dalda cik cik diye öterken bir kuş da başka bir ağaçtan uçup onun yanına geldi.

Tabii ki ben de duramazdım yerimde. Kalkıp gittim bir kiraz ağacının yanına. Bir elimle bir dalını tutarken bir elimle de çiçeklerini saymaya başladım. Sayılır mı hiç kiraz ağacının çiçekleri? Fakat benim niyetim saymak değil, onunla ilgilenmek. Pembe rengini işaret parmağımla, en yüksek dalını orta parmağımla diğer çiçek açmış dallarını da işaret ederek muhatap kabul ettim onları. Daha açıkçası konuştum onlarla, muhabbet ettim kiraz ağacıyla, dil döktüm kiraz çiçeklerine.

Çiçekler bunu anlamış olacaklar ki hep birlikte gözüme bakıp konuşmaya başladılar. Hey Allah'ım o ne kadar çiçek, o ne kadar konuşma ve o ne kadar tebessüm. Dayanamayarak sordum pembe çiçeklere:

-Neden öyle gülüyorsunuz?

Bu soruya daha fazla güldüler. Birisi kıkır kıkır gülerken diğeri kahkaha attı. Birisi de mimikleriyle tebessüm etti.

Hay Allah dedim, bunlar kafayı mı yedi. Niçin böyle gülerler? Sonra içlerinden biri sessizce eğilip kulağıma dedi ki:

-Bizim işimiz bu, biz bütün canlılara bilhassa insanlara gülücükler dağıtmak için yaratıldık.

O zaman baÅŸka bir soru sordum onlara dedim ki:

-Siz meyve vermek için yaratılmadınız mı?

Bu defa hep birlikte daha yüksek bir kahkaha atarak dediler ki:

- O da bir görevimiz ancak biz sırf meyve için yaratılmış değiliz. Eğer öyle olsaydı ceviz gibi kestane gibi çiçek açmadan da meyve verebilirdik.

-Peki söyleyin bana bakalım çiçekler, siz başka ne için yaratıldınız?

Bu defa her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Gülerek cevap verdiler. Biri dedi ki:

-Etrafa güzel kokular saçmak için.

Bir başkası:

-Kuşlara güzel görünerek onları dallarımıza çağırmak için.

DiÄŸer biri:

-Yerdeki böceklere yem olmak için.

BaÅŸka biri:

-Bal olmak için.

Biraz ötedeki:

-Kelebekler yanımıza konsun diye.

Biraz berideki:

-Yıldızlar baksın diye.

Biraz yüksekteki:

-Gece ay ışığında herkese görünmek için.

Tam ortadaki:

-Güneşin içindeki renkli ışıklar ortaya çıksın diye.

En uçtaki:

-Rüzgâr kokularımızı alıp en uzaklara götürsün diye.

Yeni açan olanı:

-İnsanlar güzel şeyleri anlatırken bize benzetsinler diye.

Üç gün önce açan:

-Çocuklar resimlerimizi çizsin diye.

Dün açan:

-İnsanlar fotoğrafımızı çeksin diye.

Bu gün açan:

-Gece sokak lambalarının ışığında yoldan geçenlere görünelim diye.

Bir yaprağı kopmuş olan:

-İnsanlar güzel kokularımızı esans, kolonya vb. ürün yapsın diye.

En renkli olan:

-Okunan kitapların ve tutulan hatıra defterlerinin sayfalarının arasına konulalım diye.

En iri olanı da cevap vermedi fakat gözlerinin içinden gülerek dedi ki:

-Hala anlamadınız mı bizim meyve vermenin ötesinde birçok mana için yaratıldığımızı?

Sonra ağaç konuştu, dedi ki:

-Bir çiçeğin, bir çiçeğin ötesinde; bir meyvenin, bir meyvenin ötesinde ve bir ağacın, bir ağacın ötesinde görevleri ve manaları olduğunu hiç mi düşünmediniz?

Sonra düşüncelere daldım. Acaba insan da böyle midir?diye.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz!

Fatır, 3

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

“Âdemoğlu, kurban bayramı gününde kan akıtmaktan daha sevimli bir amelle Allâh’a yaklaşabilmiş değildir.

İ. Mâlik, Muvatta’, Kur’an 24; Tirmizî, Edâhî, 1; İbn-i Mâce, Edâhî, 3)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI