HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK

Ezeli iki rakip düşünün hep birbirini takip eden. Birisinin varlığı öbürünün yokluğu olan. Gece ile gündüz böyle değil mi? Birisinin uzaması diğerinin kısalması anlamına geliyor. Yaz ile kış da öyle. Sıcak ile soğuk da.


İbrahim Köse

ibrahimkose60@gmail.com

2014-09-01 02:04:30

Ezeli iki rakip düşünün hep birbirini takip eden. Birisinin varlığı öbürünün yokluğu olan. Gece ile gündüz böyle değil mi? Birisinin uzaması diğerinin kısalması anlamına geliyor. Yaz ile kış da öyle. Sıcak ile soğuk da. 

Ezeli iki düşman düşünün hep birbirinin açığını arayan. Hangisinin ne zaman saldıracağı belli olmayan. Her ikisi de tetikte duran.

İki pehlivan da öyle, biri birini kafakola almak için bakıp dururken, diğeri de tek bacağa dalmayı planlayan. Her ikisi de künde atmanın peşinde.

Boksörler de son yumruğu vurarak nakavt etme hevesinde.

Bütün sporlar böyle değil mi? İnsanlığın ilk gününden bu güne kadar her türlü müsabakalar yapılmakta. Her yenen galip olmakta ve her galip olan bir başkasına yenilmekte. Mücadele var, kazanma var, fakat sonsuzluğa ulaşan mutlak galibiyet yok.

İnsanın kendi dünyasında nefsiyle mücadelesi de böyle. Bütün insanlık âleminde sürüp giden iyiliklerle kötülüklerin, iyilerle kötülerin mücadelesi de öyle.

Keşke hayatta her şey bir defe karşılaşmakla kazanılsaydı veya kaybedilseydi. Yenilen kral yıllarca tekrar hazırlık yapıp bir daha savaşmayı düşünmeseydi. Yenilen güreşçinin bir dahaki müsabakaya daha çok hazırlanması olmasaydı.

Bir defa yenilen Haçlılar bunca sefer yapmasaydı. Seçimi kaybeden muhalefet bir dahaki seçime daha güçlü hazırlanmasaydı. İşte o zaman her şey kolay olurdu. Fakat hiç de öyle olmuyor. Yenilen ordu savaşa, yenilen pehlivan güreşe doymuyor. Ta ki galip gelene kadar.

İnsanın nefisle mücadelesi de böyle. Yenilen her nefis, yerine göre bir yıl, bir ay, bir gün veya bir saat hatta bir dakika sonra yine karşına dikiliyor. Zalimlik yap, onu ez diyor, kinini kus diyor, yalan söyle diyor, inat et, sakın geri adım atma diyor. Gizlice ne yapacaksan yap veya sen yapma da onun zarar göreceği zemini hazırla. Başkasından bilsin ona gelen zararı. Ya da tutmakta olduğun bu sırrı artık başkasına söyle, böyle gizli ve yasak şeyleri paylaşmak ne kadar zevk verir insana. Hatta sadece zannettiğin fakat yapılmamış şeyleri de ekle üstüne. Bak karşıdaki ne kadar merak ederek dinliyor, belli ki o da bu dedikoduların bir taşıyıcısı olarak başkasına uçuracak bunları hem de üçe beş katarak.

Uzayıp giderken bu nefis istekleri, bir an melekler giriyor insanın kalbine. Hayır diyor melekler, kötülük yapma, kötülüğü yayma, gıybet etme, sabret. Eğer sen başkasının kötülüklerine sabredersen, başkası da senin kötülüklerine sabreder. İyiliğin diğer adı sabırdır, sabrın diğer adı da insanlık.

İnsan su değirmenlerinin arasında öğütülen ve una dönen buğday gibi. Üstteki değirmen taşı nefis, onun üstünde de şeytanın gizli tahtı var. Alttaki taş da aklın ve imanın bulunduğu sen. Sen ey insan sabredeceksin ve dayanacaksın üzerinde dönüp duran tonlarca ağırlıktaki nefis taşı sen sabrettikçe buğdayları ezer ve un haline getirir. Undan ekmek yaparsın da bütün insanlar yer.

İnsanın içindeki ruh dünyası da böyle. Bazen merhamet duygusu ağır basar, insan bir kedi yavrusuna hizmetçi olur; bazen de öfke ağır basar Habil, Kabil'i öldürür.

Keşke hayatta insan her duygusuyla bir defa denenseydi. Mesela yoksul bir adamla bir defa karşılaşsaydı da onu memnun ederek sınavı kazansaydı. Fakat insan her gün onlarca yoksulla karşılaşıyor. Verse mi vermese mi? Hangisine verse hangisine vermese, bilmiyor.

Keşke insan ömründe bir defa sınav olsaydı da bu sınav bir ömür boyu Lise, üniversite vb. bütün düzeydeki sınavlarda geçerli sayılsaydı.

Keşke insanın anası babası bir defa hastalansaydı da iyileştikten sonra bir daha hastalanmasaydı. Keşke insanın çocuğu bir defa yanlış yapsaydı da başka yapmasaydı.

Keşke insan bir defa âşık olsaydı da onunla evlenseydi. Keşke insanın eşi bir defa onu üzseydi de başka üzmeseydi.

Keşke insan bir defa ağlasaydı da başka ağlamasaydı.

Keşke insan bir defa ayrılsaydı da başka ayrılmasaydı.

Keşke insan bir defa fakir olsaydı da başka olmasaydı.

Keşke insan bir defa kıskansaydı da başka kıskanmasaydı.

Keşke insan bir defa aldatılsaydı da başka aldatılmasaydı.

Ve insan bir defa yalan söyleseydi de başka söylemeseydi.

Ve insan bir tane ölüm görseydi de başka görmeseydi.

Ne olur insanın arkasından bu kadar alıcılar hep birlikte koşmasaydı:

Çoluk çocuk bu gün rızk beklerken,

Fani vücut bu gün doymak bilmezken,

Allah bu gün emirlerine uymayı beklerken,

Azrail bu gün can almayı isterken,

Kabir bu gün hazır kucak açmışken,

Kitaplar okunmayı,

Talebeler öğrenmeyi,

Düşmanlar teslim olmayı,

Dostlar, ikram etmeyi beklerken ben nasıl olur da hayatı bir gün, bir sınav, bir galibiyet veya bir yenilgi olarak algılarım. Bu hayat öyle bir şey ki doğumdan ölüme kadar, bütün ömür boyunca olumlulukların yanında yer alarak olumsuzluklara karşı mücadele vermektir.

Hayat bıçak sırtı gibidir. Gevşetirsen bıçağın dilimlediği yere düşersin. Sıkı tutarsan bıçak senin kölen olur, istediklerini dilimler.

Hayat değil bir gün, bir saat, bir dakika; hayat her an ve her saniye doğruyla yanlışın tercih edildiği bir sistemdir. Sonra bütün yaptıkların toplanır da senin gerçek vücudun olarak ortaya çıkar.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

BAŞKA GÖRÜNDÜ

BAŞKA GÖRÜNDÜ

Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr

DİZ ÜSTÜ OTURMAK

DİZ ÜSTÜ OTURMAK

Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü

EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK

EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e

ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU

ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU

Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı

SİGARALI GENÇ VE BEN

SİGARALI GENÇ VE BEN

Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan

EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!

EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!

Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı

YOLA ÇIKMAK

YOLA ÇIKMAK

Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu

KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR

KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR

Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke

ARABAYI UNUTTUM

ARABAYI UNUTTUM

Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki

İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK

İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK

İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl

GÖKÇEADA DEPREMİ

GÖKÇEADA DEPREMİ

Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.

Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır.

et-Teğabün: 3

GÜNÜN HADİSİ

"Tutumlu kişi asla fakir olmaz."

Taberani

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI