EŞREF-İ MAHLÛKAT
İnsan varlıkların en şereflisi olarak yaratılmıştır. Biyolojik canlı âlemin akıllı tek varlığı insandır. Dili bu denli kullanan en gelişmiş varlık insandır. Geçmişi hatırlayan, geleceği düşünen tek canlı insandır. Mukayese yaparak benzerlikleri ve farklılıkları bulan tek canlı insandır. Yaptığına pişmanlık duyan geri dönerek özür dileyen tek varlık insandır. Kendisinden daha çok, başkasını düşünen tek varlık yine insandır
İnsan varlıkların en şereflisi olarak yaratılmıştır.
Biyolojik canlı âlemin akıllı tek varlığı insandır.
Dili bu denli kullanan en gelişmiş varlık insandır.
Geçmişi hatırlayan, geleceği düşünen tek canlı insandır.
Mukayese yaparak benzerlikleri ve farklılıkları bulan tek canlı insandır.
Yaptığına pişmanlık duyan geri dönerek özür dileyen tek varlık insandır.
Kendisinden daha çok, başkasını düşünen tek varlık yine insandır.
Askerde canımın çok sıkıldığı bir gün posta geldi. Herkesin mektubu, isim okunarak dağıtıldı. Bize de bir mektup düştü. Mektup kardeşimden geliyordu. Kardeşim, mektubunda Bediüzzaman'ın eserinden bir ibare yazarak beni teselli ediyordu. Yirmi Dördüncü Mektup'da geçen ibare aynen şöyleydi: "Ey insan-ı müştekî! Sen mâdum kalmadın, vücut nimetini giydin, hayatı tattın, câmid kalmadın, hayvan olmadın, İslâmiyet nimetini buldun, dalâlette kalmadın, sıhhat ve selâmet nimetini gördün ve hâkezâ..." Bu ifadeler çok etkiliydi. Askerlikte dağılıp perişan olan aklımı başıma getirdi. Askerlik dediğin neydi ki, şurada bir iki ay sonra bitecek bir süreçti. Hem ne vardı ki askerlikte. Yine insandık, arkadaşlarımız vardı konuşan ve düşünen. Onlarla istediğimiz gibi sohbet ediyorduk. Günde üç vakit hazırlanmış tertemiz yemeğimizi yiyorduk. Tabii ki bu da gelir geçerdi. Yeter ki hep böyle insan olarak kalalım.
İnsan olarak yaratılmak ne kadar büyük bir değerse, insan olarak kalmak da o kadar büyük bir değer. Hatta denilebilir ki insanın şerefli oluşunun ve şerefli kalışının püf noktası biraz da burada gizli.
Allah, insanı eşref-i mahlûkat yaratırken aynı zamanda onun eşref-i mahlûkat olarak kalmasını sağlamıştır. Eğer bugün insanların bütün melanetleri dışarıdan görünseydi, kaç kişi şerefli kalırdı bu koca dünyada. Yüce yaratıcı o yapılan yanlışları hep gizlemiş. O gizledikçe de insanlar birbirlerine karşı ve geleceğe yönelik hep şerefli kalmış.
Ancak, elbette ki Allah'ın bu kanununa rağmen birbirlerinin yanlışlarını ve günahlarını teşhir edip birbirlerini şerefsiz hale getirenler de yok değildir günümüzde. Fakat Allah'ın kanunu, insanı hep şerefli kılacak şekilde işler. Her yanlış son ana kadar insanlar tarafından düzeltilecek diye bekletilir, onlara fırsat tanınır, bunu anlayan anlar, üzerine düşeni yaparak şerefli olma durumunu devam ettirir. Anlamayanın durumu ise herkese teşhir edilmez, çoğunlukla öbür dünyaya bırakılarak, bu dünyada eşref-i mahlûkat olması garanti edilir.
Eğer insanların içindeki günahları, kötü niyetleri, nefsanî arzuları yüzlerine aksetseydi, Bediüzzaman'ın ifadesiyle "Şu medenîlerden çoğunun eğer içini dışına çevirirsen, görürsün: Başta maymunla tilki, yılanla ayı, hınzır; sîreti olur sûret. (içi dışına çevrilince.)" Fakat Allah insanları iki yüzlü yarattığı için insanın içindeki gerçek yüzüyle dışa akseden herkese göre değişen çok görüntülü yüzü farklı olup insanı bu dünyada kurtarmaktadır.
Eğer bir de insanın günahlarına göre, hatalarına ve kötü niyetlerine göre vücudu sürekli değişseydi mesela başkasının namusuna el uzatan domuza, başkasının malını çalan sıçana, şehvetinin esiri olan köpeğe benzeseydi, sokakta pazarda her gün değişen ve gittikçe insanlıktan çıkan ne kadar çok yaratıklarla karşılaşırdık. Oysa Allah bu dünyada insanı eşrefi mahlûkat olarak yaratmış ve ölene kadar da öyle muhafaza edecektir.
Franz Kafka'nın "Dönüşüm" diye bir eseri vardır. Bu kitapta Kafka, üç beş kişilik bir ailede, kişilerden birisinin bir anda böceğe dönüştüğünü anlatır. Onun böceğe dönüşmesiyle evdeki herkes ona acır ve önceleri onu da yanlarına alarak ondan korkmayıp birlikte yaşarlar. Böcek de dışlanmamasına sevinir. Fakat gittikçe insanlardan utanarak kendini önce kapı arkasına, yatak altlarına atarak sonraları ise istenmemesini fark edip kendini tamamen dışlar. Evdekiler ise artık onun böcek olduğunu hissedip ondan kaçarlar. Aralarında bir hukuk olsa da artık onun herkesin arasında eskiden olduğu gibi bir insan olma durumu yoktur ve hiç kimse ona bir insan gözüyle bakmaz.
Eğer Allah herkesi niyetine ve amellerine göre bir başka mahlûka çevirseydi dünyada kaç tane insan kalırdı acaba?
Demek ki Allah gerçekten de insanı yeryüzünde eşref-i mahlûkat olarak yaratmıştır ve ölene kadar da öyle yaşatacaktır.
İyi ki insan olmuşuz. İki ayaklı, başı dik, akıllı ve rüya gören! Ayıpları gizlenmiş olan olmuşuz!
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAŞKA GÖRÜNDÜ
Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr
DİZ ÜSTÜ OTURMAK
Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü
EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e
ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU
Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı
SİGARALI GENÇ VE BEN
Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan
EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!
Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı
YOLA ÇIKMAK
Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu
KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR
Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke
ARABAYI UNUTTUM
Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki
İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK
İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl
GÖKÇEADA DEPREMİ
Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.
- 24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
- İMTİHAN SADECE BİR “TIK”LAMAKTIR
- GENÇLER İÇİN HAYAT REÇETESİ
- KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN
- HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR
- ARILAR SADECE BAL YAPMAZ
- ANADOLU ANNELERİNİN BİR “YAVRUM” DEYİŞİ VAR Kİ!
- BİR PAZAR YORGUNLUĞU
- DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
- BİR TİCARET
- MARS GEZEGENİ İLE HASBİHAL
- NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE?
- RÜYADA NÜBÜVVET MÜHRÜNÜN HATEMİ OLAN ZATI GÖRSEM
- KUR’AN’A GÖRE BEŞ BİLİNMEYEN
- KAFASI ZEKÂ FIŞKIRAN ÇOCUĞUN SORULARI
- HİKMET
- HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
- MEYVEYİ AĞAÇ, AĞACI ÇEKİRDEK, ÇEKİRDEĞİ DE ALLAH YAPIYOR; PEKİ, (HÂŞÂ), ALLAH’I KİM YAPIYOR?
- SÜBHANALLAH, ELHAMDULİLLAH, ALLAHUEKBER
- GÜZEL İNSAN
- BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
- ASMA, ÜZÜM - İKİ GÖZÜM
- EŞREF-İ MAHLÛKAT
- HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK
- NAMAZDAKİ GİZEM
- ÇIKIŞI OLMAYAN SON YOL
- KİRAZ ÇİÇEKLERİ
- “GİTTİ GİDİYOR”DAN BİR NAMAZ ALMAK
- “BİÇARE GENÇLER”
Artık Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nûra (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Teğabün, 8
GÜNÜN HADİSİ
Ebû Malik'in babası şöyle dedi: Ben Rasûlullah'(S.A.V.)den işittim, şöyle buyuruyordu: "Her kim Allah'dan başka hak ilah yok eder, ve Allah'dan gayri ibadet olunan şeyleri tanımazsa onun malı ve kanı haram (dokunulmaz) olur. Hisabı da Allah'a aiddir."
(Müslim, Kitabu'l-İyman,37)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...