ASR-I SAADET HATIRALARI-41
Hz. Ebubekir’in(r.a) hilafeti devrinde Suriye’nin kilidini açan Yermük savaşı, önemiyle orantılı olarak, çok çetin geçmiş bir savaştır. Hatta bir kitapta şu ibareye rastlamıştım; “Kafatası ke¬miklerinin kopup yere düştüğü, bileklerin kesilip ellerin havada uçuş¬tuğu bundan daha çetin bir gün pek az görülmüştür.” Bu ölüm kalım muharebesinde birçok kahramanlık destanı peş peşe yazılmıştır. Burada Mevlana Şibli Numani’nin naklettiği enteresan bir olayı nakletmek istiyoruz;
HABBAŞ BİN KAYS'IN FEDAKÂRLIĞI
Hz. Ebubekir'in(r.a) hilafeti devrinde Suriye'nin kilidini açan Yermük savaşı, önemiyle orantılı olarak, çok çetin geçmiş bir savaştır. Hatta bir kitapta şu ibareye rastlamıştım; "Kafatası kemiklerinin kopup yere düştüğü, bileklerin kesilip ellerin havada uçuştuğu bundan daha çetin bir gün pek az görülmüştür."
Bu ölüm kalım muharebesinde birçok kahramanlık destanı peş peşe yazılmıştır. Burada, Mevlana Şibli Numani'nin naklettiği enteresan bir olayı nakletmek istiyoruz;
"Çatışmanın en kızgın anında, isim yapmış savaşçılardan Habbaş bin Kays, muharebenin en kesif yerinde kahramanca çarpışmaktaydı. Biri ona bir kılıç darbesi indirip ayaklarından birini koparıp attı. Fakat Habbaş bunun farkına varmadı. Kısa bir müddet sonra ağrı kendisini hissettirince, onun bu acıklı noksanlığı görüp etrafta ayağını aradığı ve orada bulunanlardan ayağına ne olduğunu sorduğu görüldü.
Onun kabilesi bu olaydan daima gurur duyarlardı. Sevvar bin Ufa ismindeki şair buna izafeten şöyle demişti;
"Ayağını arayıp kabilesini yücelten
Atteb'in oğlu bizdendir, bizden"
Not; Bu kıymetli zat, Kabbas bin Eşyem el- Kinani ile karıştırılıyor. Hatta geçen gün bir zatın eserinde "Abbas bin Eşyem" diye yanlış yazılmış ve okuyucuya mesele şöyle aksettirilmiş gördüm; "Abbas İbn-i Eşyem (r.a), Yermuk'te şehit düşen bir sahabidir. Allah Rasulü (s.a.s), bu sahabi hakkında: "Kılıçlar başından aşağıya inerken başını hiç çevirmedi.." buyurur ve bundan dolayı da onun cennette reftare gezdiğini haber verir. Onun torunlarından biri, Ömer b. Abdülaziz'in huzurunda kendisini tanıtırken: "Ben o zatın torunuyum ki, Yermuk'te savaşırken, bir kılıç darbesiyle bacağının kesilmiş olduğunu, ancak attan inmek istediğinde tepetaklak düşmesiyle fark etti" der.
Burada o kadar çok hata yapılmış ki, insan üzülmeden edemiyor;
a-Belirttiğimiz gibi isim yanlış yazılmış. Hâlbuki bahsi geçen zat eski vaaz u nasihatlerinde doğru olarak "Habbaş bin Kays" diye bahsediyor. Eserini sohbet üslubundan yazıya geçirenler buna dikkat etmemişler.
b-Hz. Peygamberin böyle bir hadisi olamaz. Zira Yermük savaşı Hz. Ebubekir(r.a) döneminde yapılmıştır.
c-Savaşta Ebu Ubeyde hazretlerinin kanat komutanlarından olan Kabbas bin Eşyem'in kahramanlığı Habbaş bin Kays ile karıştırılmış. Kabbas bin Eşyem için kitaplarımız şunları kaydeder; "Kabbâs "Harp sahnesinde çekilmektense ölmeyi tercih eden bir adama kılıncını ödünç olarak kimse var mı" der, her taraftan kendisine kılıçlar uzatılırdı. "Kabbâs, o gün çarpışanların en iyilerindendi."
d- Allah Rasulü (s.a.s)nün "Kılıçlar başından aşağıya inerken başını hiç çevirmedi.." buyurduğu sahabe Hz. Cafer bin Ebi Talib olmalıdır ki, Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) onun hakkında; "Ona istiğfar ediverin. Zira O artık cennete girmiştir. Cennetin dilediği yerinde yakuttan yapılma kanatlarıyla uçmaktadır" buyurmuştur.
Konuyla alakalı olarak, Mute savaşıyla alakalı şu rivayeti de nakledelim; "Bekkâî, İbni İshâk'tan naklediyor: Bana ulaştığına göre Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bayrağı Zeyd aldı. Onunla beraber şehit olana kadar savaştı. Sonra onu Cafer alıp o da şehit olana kadar onunla savaştı." deyip sustu. Ensar'ın yüz renkleri değişti. Abdullah b. Revâha da hoşlanmayacakları bir durum oldu sandılar. Sonra Nebi (s.a.v.):
-"Sonra onu Abdullah aldı ve şehit düşene kadar onunla savaştı" buyurup ardından; "Onlar uyuyan kişinin rüyasında gördüğü gibi altın koltuklar üzerinde Cennete götürüldüler. Ben Abdullah'ın koltuğunda biraz eğrilik görüp, "bu neden eğildi?" diye sordum. Bana, "O ikisi ölüme koşarak gittiler. Abdullah bir tereddüt geçirdi sonra gitti" denildi" buyurdu.
Kaynaklar
1-Mevlana Şibli Numani, el Faruk, İngilizce çeviriden Türkçeye tercüme; Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet İdaresi, Cilt: 1, Mütercim; Dr. Talip Yaşar Alp, Hikmet- Dava-Çağ Yayınları, İst. 1975
2- Mevlana Şibli Numani, el Faruk, İngilizce çeviriden Türkçeye tercüme; Hz. Ömer, Mütercim; Ömer Rıza Doğrul(Asr-ı Saadet Tercümesi, 4. Cildin içinde)- sadeleştiren; Osman Zeki Mollamehmedoğlu, Eser Neşriyat, İst. 1978
3- İmam Zehebi, Tarih'ül İslam, terc: Muzaffer Can, Cantaş Yayınları, İst.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Allah'ın ayetlerine küfredenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele.
AL-İ İMRAN, 21.AYET
GÜNÜN HADİSİ
"Her şeyin bir alameti vardır. İmanın alameti de namazdır."
Münavi
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...