BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
Güzelim Anadolu insanının, o temiz ve içten inanan samimi müminlerinden biri olan bir Karadenizli ihtiyar amca Allah nasip etmiş hacca gitmiş. Hacda peygamberimizin doğup büyüdüğü, savaşıp hicret ettiği ve ömrünün sonuna kadar yaşayarak nihayet bu dünyadan göçüp gittiği mekânları ziyaret etmiş. Bu ziyaretlerinde gördüğü
Güzelim Anadolu insanının, o temiz ve içten inanan samimi müminlerinden biri olan bir Karadenizli ihtiyar amca Allah nasip etmiş hacca gitmiş.
Hacda peygamberimizin doğup büyüdüğü, savaşıp hicret ettiği ve ömrünün sonuna kadar yaşayarak nihayet bu dünyadan göçüp gittiği mekânları ziyaret etmiş. Bu ziyaretlerinde gördüğü o susuz sıcak kum çölleriyle dolu memlekette yoksulluğun çaresizliğin yanında bir de ona düşmanları tarafından çektirilen zulümleri, yapılan savaşları ve onların yerlerini görünce öylece hüzünlenip bir kenara oturup ağlamaya başlamış. Onun bu hüznünü gören bir arkadaşı nedenini sormuş. O da ağlayarak cevap vermiş demiş ki:
-Hey gurban olduğum Allah'ım, o mübarek Peygamberüni o sevgili kuluni niçun habu susuz, ağaçsuz kıtluk yeründe dünyaya getürdin? Ha bizum Rizemüzde dereler şırıl şırıl akiyi, yağmur sicim gibi yağiyi, her türlü meyve oliyi niçün onu bizum memlekette dünyaya getirmedün de ha bu yoksüllük yeründe dünyaya getirdün?
Bu Karadeniz değerlendirmesi hayli yıllar bizi düşündürdü. Geçekten de o iki cihan sevgilisi Peygamberimiz niçin dünyanın daha rahat ve daha güzel bir yerinde dünyaya gelmemişti de, Mekke Medine gibi yerlerde yani Hicaz ve civarında dünyaya gelmişti? acaba bunun hikmeti neydi? Yoksa bu hikmet biraz da Müslümanların bu dünyaya gelişlerinin hikmetini ve gayesini mi açıklıyordu?
Evet, Peygamber'imiz birçok hikmete bağlı olarak o bölgede dünyaya gönderilmiştir. Onlardan birkaçını şöyle sıralamak mümkündür:
Peygamberimiz yemek içmek, gezmek tozmak ve safa sürmek için bu dünyaya gönderilmemiştir. Eğer onlar için olsaydı, Karadenizli hacının dediği gibi, elbette ki Allah onu dünyanın daha güzel yerlerine gönderir ve oralarda yaşatabilirdi. Demek ki diğer insanlar da dünyaya bu nedenle gelmemiş ve gönderilmemiştir. İnsanlar dünyaya öyle sadece güzel yaşanacak yer ve çok zevk alınacak bir merkez olarak bakmamalıdır.
Peygamberimizin zamanında ne uçak vardı ne tren, demek ki Allah'ın maksadı onu uçağa veya trene bindirmek değildi, yoksa onu günümüzde dünyaya getirirdi. Demek ki bizim de günümüzde yaşamak amacımız sadece ne uçağa ne trene ne de otomobile binmek olmamalıdır.
Eğer peygamberimiz bugün dünyaya gönderilseydi, bin dört yüz yıl insanların irşadı ne olacaktı? Onun peygamberliğini icra ettikten sonra insanların yüzlerce binlerce yıl bu değerleri taşıyarak ona göre yaşamaları nasıl olacaktı? Oysa bu gün bu işin sonuna gelinmiş görünüyor. Kur'an'da başka peygamber gelmeyeceği açıklandığına göre nereden baksan "Yukarıdan aşağıdan yolun sonu görünüyor."
Eğer peygamberimiz o gün gelmeseydi bu güne kalsaydı, Hz. İsa(a.s)'dan sonra peygamber gelmediği için fetret devri çok uzun sürecek ve insanlar bu güne kadar peygambersiz kalacak ve iyice yoldan çıkacaklardı. Peygamberimizin zamanına kadar bile ata, ite, puta tapar hale gelen kılavuzsuz zavallı insanların bu güne kadar nelere tapabileceklerini artık siz düşünün.
Eğer bu dava sadece Peygamberimizn davası olsaydı, o zaman dünyanın her hangi bir yerinde olması gayet normaldi, oysa bu dava peygamberimizden önce gelen Hz. İsa'nın, Hz. Musa'nın, Hz. İbrahim'in ve nihayet ilk babamız ve annemiz olan Hz. Adem'le Havva'nın yaşadıkları yer olan Hicaz'da gönderilerek bu işin ilk olmadığı ve bu güne kadar bu bölgede Allah'ın insanlara, dünyaya niçin geldiklerini hatırlatmak için, onların ara sıra unutmalarına karşılık, o da onlara ara sıra gönderdiği elçilerle hatırlatma yapmıştır.
Bir sistem elbette ki alt yapısı olan yerde daha iyi işler. O bölge bütün semavi dinlerin zuhur ettiği yer olduğu için, insanların hayata bakış açıları hep kutsal kitaplar doğrultusunda olduğu için, orada son peygamberin zuhur etmesi çok doğaldır. Kim bilir belki de mecburidir.
İlk babamız Adem aleyhisselam Hindistan'da Seylan (Ceylon) adasına, annemiz Hz. Havva ise Cidde'ye indirildiğine (Cidde, ced ata demektir) bakılırsa, Hz. Adem'in cezasını çektikten sonra asıl yerleşeceği yer olan Hicaz tarafına gelerek Havva annemizle Arafat Ovası'nda görüşmüştür. Ve insanlar burada çoğalarak dünyaya dağılmış ve nübüvvet sistemi de burada yerleşip gelişmiştir.
Hac farzı sadece Peygamberimizin türbesini ziyaret etmek değil aynı zamanda ilk mabed olan Kâbe'yi tavaf etmek ve Arafat'ta vakfeye durmak bütün bir İslam tarihini ve o bölgedeki bütün görevli insanları, melekleri ve onların görevlerini idrak etmektir.
Hani Türkçede bir söz vardır, halkımız der ki "toprak çeker." İşte bizim ilk babamızın toprağı Hicaz'da olduğu için, bu toprak bütün dünyadaki insanları kendine doğru çekmektedir. Çünkü her şey aslına rücu eder, değil mi?
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAŞKA GÖRÜNDÜ
Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr
DİZ ÜSTÜ OTURMAK
Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü
EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e
ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU
Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı
SİGARALI GENÇ VE BEN
Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan
EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!
Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı
YOLA ÇIKMAK
Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu
KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR
Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke
ARABAYI UNUTTUM
Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki
İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK
İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl
GÖKÇEADA DEPREMİ
Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.
- 24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
- İMTİHAN SADECE BİR “TIK”LAMAKTIR
- GENÇLER İÇİN HAYAT REÇETESİ
- KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN
- HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR
- ARILAR SADECE BAL YAPMAZ
- ANADOLU ANNELERİNİN BİR “YAVRUM” DEYİŞİ VAR Kİ!
- BİR PAZAR YORGUNLUĞU
- DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
- BİR TİCARET
- MARS GEZEGENİ İLE HASBİHAL
- NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE?
- RÜYADA NÜBÜVVET MÜHRÜNÜN HATEMİ OLAN ZATI GÖRSEM
- KUR’AN’A GÖRE BEŞ BİLİNMEYEN
- KAFASI ZEKÂ FIŞKIRAN ÇOCUĞUN SORULARI
- HİKMET
- HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
- MEYVEYİ AĞAÇ, AĞACI ÇEKİRDEK, ÇEKİRDEĞİ DE ALLAH YAPIYOR; PEKİ, (HÂŞÂ), ALLAH’I KİM YAPIYOR?
- SÜBHANALLAH, ELHAMDULİLLAH, ALLAHUEKBER
- GÜZEL İNSAN
- BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
- ASMA, ÜZÜM - İKİ GÖZÜM
- EŞREF-İ MAHLÛKAT
- HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK
- NAMAZDAKİ GİZEM
- ÇIKIŞI OLMAYAN SON YOL
- KİRAZ ÇİÇEKLERİ
- “GİTTİ GİDİYOR”DAN BİR NAMAZ ALMAK
- “BİÇARE GENÇLER”
Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma.
Bakara, 147
GÜNÜN HADİSİ
Her kim bir namazı (kılmayı) unutursa (onu) hatırladığında kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur.
BUHARİ, KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...