BAYRAM ÇOCUĞU

Bayram deyince, aklıma çocukluğum gelir. Annem beni, bayramdan bir kaç gün evvel Beyoğlu’nda, şimdi mevcut olmayan bir mağazaya götürürdü. Üst kata çıkardık. Satıcı kız, camekânlı uzun bir dolabın kapısını iter, renk renk elbiseleri, sopasının ucuna takarak, güzümüzün önüne sererdi.. Elbiselerin hışırtısı hâlâ kulaklarımdadır. Uçları fırfırlı, bir kırmızı tafta entari vardı, onu sevmiştim. İncecik mavi beyaz çizgiliyi de unutamam! Kirazlı beyaz şapkam bir bayram gecesi karyolamın başucunda beklemişti. Kokusu hâlâ burnumda tüten, madeni tokalı, siyah rugan iskarpinlerim de koynumda..


2014-10-02 02:44:44

Bayram deyince, aklıma çocukluğum gelir. Annem beni, bayramdan bir kaç gün evvel Beyoğlu'nda, şimdi mevcut olmayan bir mağazaya götürürdü. Üst kata çıkardık. Satıcı kız, camekânlı uzun bir dolabın kapısını iter, renk renk elbiseleri, sopasının ucuna takarak, güzümüzün önüne sererdi.. Elbiselerin hışırtısı hâlâ kulaklarımdadır.

Uçları fırfırlı, bir kırmızı tafta entari vardı, onu sevmiştim. İncecik mavi beyaz çizgiliyi de unutamam! Kirazlı beyaz şapkam bir bayram gecesi karyolamın başucunda beklemişti. Kokusu hâlâ burnumda tüten, madeni tokalı, siyah rugan iskarpinlerim de koynumda..

Bayram sabahları, erkenden uyanırdım. Vakıa kurban bayramlarında bahçedeki koyunun sesini duymak içimi ezerdi ama, daima yağan yağmur, bana, çok geçmeden, dini bir tevekkül verirdi..Yeni elbisemi, parlak iskarpinlerimi giyip, birazdan evi dolduracak olan misafirleri beklerken, cidden mesuttum.

Bayramda, hürriyetimin de arttığım hissederdim. Misafirin yanına istediğim gibi girer çıkar, öğle uykusu uyumaz ve istediğim kadar şeker, çukulata yerdim.. Bayram günü, büfenin kilitli gözü de açılır ve bayram örtüleri, bayram takımları ortaya çıkardı..

Ailenin bütün çocukları, aynı masanın etrafında birleşirdik.. Çatal kaşık sesleri saadetimizin bir sembolü idi, hele bağrışmalar, gülüşmeler.. Akşam, gözlerim kapanırdı da gene misafir odasından çıkıp, yatmaya gönlüm razı olmazdı. O zaman babam beni kucaklardı ve merdivenleri çıkarken, uyuyakalırdım..

Ertesi gün, yeni elbisemin lekesini annemden gizlemek, hazım bozukluklarını yenmek için sarf ettiğim gayretlere rağmen gene de zevkli bir gündü. Bostancıdaki ihtiyar halamı, hakiki halam olmasa bile, ne çok severdim.. Bahçesinde bir kuyu vardı, eğilir, suda kendimi seyrederdim. Bakırköy'deki emektar bacı da bizi, içten gelen kahkahalarla karşılardı ama, bilmem neden, gözlerinde hep yaş vardı.

Seneler geçti.. Bayramlar yavaş yavaş bir külfet olmaya başladı. Evvelâ, çocuklara elbiselerini hazırlamak lâzım, sonra, ekseri sıcaklarda, kapı kapı dolaşmak.. Bazen bayramlarda, başımızı alıp, tenha bir otele kaçmayı düşünürüz. Biz, sofrada bu "sıkıcı bayram münakaşalarına haşlayınca, çocukların biraz hayret, biraz da hayal sukutu ile, bizi seyrettiklerini görür, susarım..

Onlar, gene erkenden uyanırlar, gene yeni elbiselerini giyinir, istedikleri kadar şeker yerler ama bakarım, birkaç saat sonra, kendi kendilerine, soyunuvermişler, ayaklarında sandal, sırtlarında bir rahat gömlek ve "blucin" bahçede oynuyorlar.. Bostancıdaki ihtiyar hala, öz halaları da olsa onlara vız geliyor.. - Bir bayramları var, sinemaya gidecekler! - Hele Bakırköy'deki, emektar bacıyı, tanımazlar bile.. Üzülürüm, ama kabahat bizdedir.

Sıcak da olsa, vesait kıt da olsa, yorulsak da, bayram günleri güzel günlerdir. Aslında, biz onları severiz.. Bütün sene çalmadığımız kapıları o gün çalar, o gün giyinir, o gün süslenir, o gün herkesle iyi olmaya gayret ederiz. Vakıa o gün, sokaklarda bir bayram koşusu vardır ve buna ister istemez katılırız, ama ziyaretine gideceğimiz ahbaba, kendi sokak kapımızda rastlayınca, neşelenir, güleriz.

Bazen aksilik olur, biz onlara gideriz, onlar bize gelirler. Ancak kartvizitlerimizi görürüz! Şekerlik bize uzanırken, naz etsek de, lokumu, badem şekerini severiz!..

Hiç olmazsa, bayramı arkasından çekiştirmesek ve çocuklarımız bayram saadetinden mahrum olmasa. Hem de canım, bayram kalkıyor dense, içimizden kaçımız buna razı oluruz.

Jale CANDAN

Akis Dergisi

30 Temmuz 1955

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

Şüphesiz Kur'an, mü'minler için gerçekten bir hidâyet rehberi ve rahmettir.

Neml, 77

GÜNÜN HADİSİ

"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (haluf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."

Ebu Hüreyre

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI