TARİHTE BUNLAR OLDU-45

“SUÇLU BİZİZ” 25 Aralık 1926’da, 25 yaşında Japon İmparatorluk tahtına oturan Prens Hiro Hito düzenli ve mükemmel bir eğitim görmüştü. Halkı tarafından çok sevilmekteydi. Japonya onun zamanında militarist ve yayılmacı tavrını sürdürdü. 1931 Mançurya işgali ile başlayan Japon ilerlemesi, en nihayet 1945’de, hasmı A. B. D’nin, Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki’ye Atom bombası atması ile durdu.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2014-11-01 09:09:33

"SUÇLU BİZİZ"

25 Aralık 1926'da, 25 yaşında Japon İmparatorluk tahtına oturan Prens Hiro Hito düzenli ve mükemmel bir eğitim görmüştü. Halkı tarafından çok sevilmekteydi. Japonya onun zamanında militarist ve yayılmacı tavrını sürdürdü. 1931 Mançurya işgali ile başlayan Japon ilerlemesi, en nihayet 1945'de, hasmı A. B. D'nin, Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki'ye Atom bombası atması ile durdu.

2 Eylül 1945'de teslim şartlarını imzalan Japonya'da, İmparator, teslim öncesi, radyo vasıtasıyla halkına bir konuşma yaptı. Sık sık gözyaşlarıyla kesilen konuşmasında Hirohito yenilginin bütün sorumluluğunu üzerine alıyor ve istifa ettiğini açıklıyordu.

İmparator özetle şunları söylemişti; "Kahraman Japonlar! Sevgili Milletim! Savaş kaybedilmiştir. Bu savaşı siz değil ben kaybettim. Siz kahramanca dövüştünüz, binlerce evladınızı kurban verdiniz. Binlerceniz yaralanıp, sakat kaldınız.

Fakat ben, sizin cephede kazandığınız başarılara layık bir imparator olamadım. Ordularımı iyi sevk edemedim. Amerikan donanmasını basmakla da hata ettim.

Mağlubiyetin suçlusu, Japonya'nın siz kahraman evlatları değilsiniz. Tek suçlu benim! Sizi ben ölüme gönderdim. Sizi ben mahvettim. Benim yüzümden Hiroşima ve Nagazaki yok oldu. Suçlarımım tamamını kabul ediyor, rahatça muhâkeme edilebilmem için imparatorluktan çekiliyorum. Halkımın bensiz daha mutlu olacağına inanıyorum.

Bundan sonraki hayatınız, dilerim, acılarla dolu geçmez. Dilerim, bahtiyar yaşar, Japonya'yı eskisinden daha güçlü kılmak için elinizden geleni yaparsınız. Hoşçakal sevgili Japonya, elveda kahraman Japonlar!"

Radyo başında kendisini dinleyen halkı gözyaşlarına boğulmuştu. Radyoevinden sarayına döndüğünde sayısı yüz binleri bulan bir kalabalıkla karşılaştı. Sükûnetle arabasından indiğinde kalabalıktan tek bir ağız şöyle bir haykırış duyuldu; "Suçlu Biziz!"

Kalabalıktan biri fırlayıp İmparatorun ayaklarına kapandı; "Ey güneşin oğlu, büyük efendi" dedi, "eğer istifanızı geri almazsanız hepimiz öleceğiz. Karar verdik, istifanızı geri aldığınızı duymak için bir hafta bekleyeceğiz. Sonunda harakiri yapıp intihar edeceğiz. Eminiz ki, bütün Japonya bizim gibi düşünüyor. Savaşı siz değil biz kaybettik. Biz gereği gibi savaşamadık. Biz korkak çıktık. Biz size layık olamadık. Bizi bağışlayınız büyük efendi, bizi bağışlayınız."

İmparator ağlıyordu. Gelenekler izin vermemesine rağmen adamı kaldırıp kucakladı. Bu bir savaş gazisiydi ve göğsünden yaralıydı. Kanı, Hiro Hito'nun gömleğine bulaştı. İmparator; "kendi kanıma bulayamadığım gömleği bir vatandaşımın kanıyla bulamam ne utandırıcı!" diye mırıldandı.

Sarayın etrafındaki kalabalık her geçen gün arttı. Öyle ki, İmparatoru savaş suçlusu olarak yargılama hevesindeki batılı güçlerin avuçlarını yalamalarına müncer olan bir tavır sergilendi.

Sonunda, bir haftalık süre dolmadan, imparator kararından vazgeçmek zorunda kaldı. Açıklamasında şöyle diyordu; "İmparatorluğum sırasında milyonlarca Japonu ölüme gönderdiğim için suçluyum; imparatorluktan çekilip milyonlarcasını daha ölüme gönderemem. İstifamı geri alıyorum."

ALLAH'IN VURDUĞUNA VURMAK, FAZİLET DEĞİLDİR

1910'lu senelerdeyiz. Erzurum ve Van valiliklerinde bulunmuş olan Hasan Tahsin(Uzer) bey, İstanbul mutasarrıflığı vazifesini deruhte ederken, Beyoğlu'ndan Büyükdere'ye telefon hattı çektirmiş. Aksilik bu ya, telefon direklerinden bir kaçı Rus sefaretinin önünden geçiyormuş. O sıradaki Rus sefiri de çok kasıntı bir adammış. Burnundan kıl aldırmayan mağrur Rus sefiri, üst perdeden küstahça tavırlarla, derhal bu direklerin kaldırılması için Osmanlı hükümetine ültimatom çekmiş.

Meseleyi sulh yoluyla çözmek isteyen hükümet, Tahsin beyi ricacı olarak bu kibir abidesine göndermek istemiş. Naçar kalan Tahsin Bey, sefarete vardığında buz gibi soğuk bir tavırla karşılaşmış. Sefir cenapları alay edercesine;

-Ben bir mutasarrıf ile görüşmem. Gitsin, sadrazamıyla konuşsun, gerekirse o gelip benden rica etsin."

Sendeleyerek sefaretten çıkan Tahsin beyin dudaklarında bir kelime donakalmış; "Allah'ım!"

Devran dönmüş, Rusya 1917 devrimiyle kızıla boyanmış. Çarlık hükümetine sadık binlerce Rus(bunlara Beyaz Rus deniliyordu) vatandaşı, canlarını kurtarmak için ülkelerini terk etme durumunda kalmış. Bir kısmı İstanbul'a gelen bu insanlar sefalet içinde, bir lokma ekmeğe muhtaç vaziyette imişler. Kaderin garip bir cilvesi, o ekâbir tavırlı sefir de onların arasındaymış.

O sırada Tahsin Bey de, Fransızca bilen birisini oğluna öğretmen tutmak için bu mültecilerin bulunduğu yere gelmiş. Gözüne, kendisini seneler önce Rus sefaretinden kovan adam ilişmiş. Bakmış ki, sefir perişan. Üstündeki elbise, elbise olmaktan çıkmış, paçavraya dönüşmüş.. Açlıktan gözlerinin feri gitmiş, yanakları çökmüş. Tahsin Bey bu durum karşısında yine "Allah'ım!" diye mırıldanmış.

Bu düşkünü alıp evine götürmüş. Yedirmiş, içirmiş. Bir güzel ağırlamış. Cebine de hatırı sayılır bir miktarda para koyduktan sonra uğurlamış. İşin en nazik tarafı da, geçmişteki o hadiseden tek kelime olsun bahis açmamış.

Daha sonra bu hadiseyi kendisinden dinleyen bir yakını Tahsin beye;

-Yaptıklarını niçin yüzüne vurmadın diye sorunca, ondan şu asil cevabı almış;

-"Allah'ın vurduğuna vurmak, fazilet değildir."

Meraklısına kısa bir not; Merhum Tahsin bey, Üstad Bediüzzaman'ın da dostlarındandır. Tarihçe-i Hayat'ın baş taraflarındaki "İlk Hayatı" kısmında "Eski Van valisi, dostu Mebus Tahsin Bey vasıtasıyla davet edildiği için nihayet karar verir ve Ankara'ya gelir" ifadesindeki "Tahsin Bey" şeklinde ismi geçen şahıstır.

Kaynaklar

1-Niyazi Birinci, Suçlu Biziz, Yeni Asya Yayınları, İst. 1983

2-Görsel 20. Yüzyıl Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt: 3, Görsel Yayınlar, İst.1984

3-Tercüman 20. Yüzyıl Ansiklopedisi, İst. 1990

4-Necmeddin Şahiner, Son Şahitler, Cilt: 5, Nesil Basım Yayın, İst.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

TARİHTE BUNLAR OLDU-56

TARİHTE BUNLAR OLDU-56

SADRAZAMIN ASİL HAREKETİ Mehmed Zeki Pakalın ‘Tarihe Mal Olmuş Hikayeler’de anlatıyor; “

TARİHTE BUNLAR OLDU-55

TARİHTE BUNLAR OLDU-55

MÜSLÜMAN KANI AKITMAK İSTEMEYEN HÜKÜMDAR İttihad ve Terakki fırkasına bağlı Hareket Ordus

TARİHTE BUNLAR OLDU-54

TARİHTE BUNLAR OLDU-54

İSTANBUL TÜRKLERİN ELİNDEN NASIL ÇIKAR? Kritovulos, 15. yüzyılda yaşamış Bizanslı bir t

TARİHTE BUNLAR OLDU-53

TARİHTE BUNLAR OLDU-53

HASAN BASRİ ÇANTAY VE 27 MAYIS Üstad Bediüzzaman modern zamanlarda dalalet ehlinin özellikle

TARİHTE BUNLAR OLDU-52

TARİHTE BUNLAR OLDU-52

“SENİN YANINA GİTMEK İSTEMİYORUM” Merhum Samet Ağaoğlu Bey, Ziya Gökalp’in amcasının

TARİHTE BUNLAR OLDU-51

TARİHTE BUNLAR OLDU-51

PAKİSTANLI İKİ YAŞLI PROFESÖRÜN DEDİKLERİ Muhterem Yavuz Bülent Bakiler beyefendi anlatıy

ŞEVKET BİNBAŞI

ŞEVKET BİNBAŞI

Not: Bugün merhum Sultan İkinci Abdülhamid hanın vefat yıldönümü. Cenab-ı Hak kendilerine r

TARİHTE BUNLAR OLDU-50

TARİHTE BUNLAR OLDU-50

Sultan İkinci Abdülhamid han Şam-Mekke demiryolunu yapmaya kalkışınca, alışkanlık icabı, b

TARİHTE BUNLAR OLDU-49

TARİHTE BUNLAR OLDU-49

ALMANYA CEPHESİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK Biraz abartı gelebilir ama Almanların Alman birliğ

TARİHTE BUNLAR OLDU-48

TARİHTE BUNLAR OLDU-48

Mercidabık zaferini kazanıp Haleb’i, Şam’ı ve Suriye’yi zapt eden Yavuz Selim hanın hazi

TARİHTE BUNLAR OLDU-47

TARİHTE BUNLAR OLDU-47

Tarihteki ilginç hadiselerden birisi de hayvanların muhakeme edilmesidir. Ortaçağ Avrupa tarihi

Ne yerde ne gökte zere ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz.

Yûnus,61

GÜNÜN HADİSİ

Her insan hata yapar. Hata edenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir."

Tirmizi

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI