SÜNNET ETRAFINDA SORU CEVAPLAR-2
Soru: 3- Adı geçen gurubun iddialarından birisi de şudur: “Hadisleri tenkit etmekte yeni bir metoda ihtiyacımız var. Çünkü hadisçilerin koymuş olduğu metot, gereği gibi hakkıyla tenkidin yapılması için yeterli değildir.” Bu konudaki yorumunuz nedir?
Soru: 3- Adı geçen gurubun iddialarından birisi de şudur: "Hadisleri tenkit etmekte yeni bir metoda ihtiyacımız var. Çünkü hadisçilerin koymuş olduğu metot, gereği gibi hakkıyla tenkidin yapılması için yeterli değildir." Bu konudaki yorumunuz nedir?
Cevap: Hadis terminolojisi alanında uzun uzadıya yazılan eserler şöyle dursun, bu konuda yazılan özet eserlere şöyle bir bakıp göz gezdirenler, bu alanda bir parça malumatı olanlar kesin olarak şu bilgiye ulaşırlar:
Hadis âlimleri sahih hadisleri korumak ve onları zayıf ve uydurma olanlardan ayırmak için bir takım esaslar ve kaideler koymuşlardır ki bu kaideler çok sağlam ve doğru bir biçimde yazılı haldedirler. Muhaddisler bu yolda güzel sınavlar vermiş, bu alanda öne çıktılar ve akılları hayrette bırakan ilginç prensipler tespit ettiler. Yine kesin bir şekilde göreceklerdir ki hadis âlimleri, hadis uyduranları ve uydurma eylemini deşifre eden onları ortaya çıkaran sağlam ilmî esaslar koydular. Böylece hadis âlimleri; Sünneti seniyyeye, benzeri olmayan ve hiçbir ilim dalının benzerine yakınını bile yapamadığı bir hizmette bulundular. Benzeri bir hizmet, tarih boyunca hiçbir peygamberle ilgili haberler alanında veya herhangi bir milletin büyüğü hakkında yapılmış değildir.
Hadis âlimleri haberlerin kabul edilmesi konusunda öylesine doğru ve kesin şartlar belirlediler ki, haberlerin kabulü konusunda bunlardan daha doğrusunu ve güvenilir olanını tasavvur etmek, hatta onların yerine geçebilecek alternatiflerini bile düşünmek mümkün değildir. Hiçbir millette ve hiçbir mezhep topluluğunda haberlerin kabulü konusunda aynı sonuca, hatta hadisçilerin ileri sürdüğü şartlara yakın şartlara bile ulaşan olduğu bilinen bir şey değildir.
Hadis âlimlerinin ulaştığı sonuç şudur ki, tarihin dolaylı nakil yoluyla tanıdığı en sağlam haberlerdir ki, işte bunlar «Sahih hadisler»dir. Bu meselenin tafsilatı «Hadis İlimleri» konusunda yazılan yüzlerce ciltlik kitaplarda detayıyla bulunmaktadır.
Bu metodun mutlaka kendisinden daha güçlü ve daha doğru bir metotla karşılaştırılması gerektiği iddiasında bulunanlara gelince, bunlara karşı şu iki ayeti okumakla yetiniyorum:
"وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَى عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ فَإِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ"
"Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sure getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın. Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır." (Bakara, 23, 24.)
Soru:4- Bir başka topluluk daha vardır ki, bunlar Sünnete önem verirler. Lâkin onlar fıkıh mezhepleriyle çelişki içerisinde olup, hep mensuplarının Sünneti ihmal edip Sünnetle amel etmedikleri ithamında bulunurlar. Bu mesele hakkında görüşünüz nedir?
Cevap: Bilindiği üzere fıkıh mezhepleri kendi aralarında içtihat yapılabilen ve farklı görüşlerin caiz olduğu pek çok fıkhî meselede ihtilaf etmişlerdir. Bu meselelerde ihtilaf edilmesinde Rasûlullâh tarafından sözlü ve takriri olarak ruhsat verilmiştir. Rasûlullâh şöyle buyurmuştur:
"إِذَا اجْتَهَدَ الْحَاكِمُ فَأَصَابَ فَلَهُ أَجْرَانِ وَإِذَا اجْتَهَدَ فَأَخْطَأَ فَلَهُ أَجْرٌ وَاحِدٌ"
"Hâkim/Hüküm veren içtihat edip doğru hüküm verirse ona iki ecir vardır. Hâkim içtihat edip hata ederse ona bir ecir vardır."(Buhari)
Ashâbtan bazıları Rasûlullâh'ın döneminde bazı fer'î meselelerde ihtilaf etmiş, bu meselelerde Ashâb farklı görüşlere sahip olmuşlardır. Bu durum Hz. Peygambere ulaşınca Rasûlullâh Ashâbın her birinin içtihadını benimsemiş, farklı içtihatlarından dolayı hiç birisine katı muamele yapmamıştır. Fer'î meselelerde ihtilaf etmek insan fıtratına uygun ve tüm insan toplulukları arasında vuku bulan bir şeydir. Bu, Allah'ın kullarına olan bir rahmetidir ki bu yol ile umum insanlar için diledikleri ve maslahatlarına uygun olan görüşü taklit etmeleri kolaylaşmıştır. Bu durum onlar için sıkıntının ortadan kalkması olmuştur. Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"اِخْتِلاَفُ أُمَّتِى رَحِمَهٌ"
"Ümmetimin (detaydaki) ihtilafı rahmettir."
Mezhepler, aralarında (kötü bir amaçla değil) övgü ile söz edilecek ihtilaflarda bulunmuşlardır. Bunlardan İslâm kültürü için benzeri bulunmayan büyük bir (ilmî) servet/birikim meydana gelmiştir. Fakat bu ihtilaflar aralarında kötülük bağlamında çelişki içeren ihtilaflar değildir.
Diğer yandan, mezheplerdeki ihtilafların bilinen ilmî sebepleri vardır. Bunları âlimlerden pek çoğu açıklamışlardır. Bunları açıklamak için bir hayli eserler yazılmıştır. Bunlardan birisi İbn Teymiye'nin "Ref'u'l Melâm Ani'l-Eimmeti'l A'lâm" adlı eseridir.
"Mezhep sahiplerinin Sünnete önem vermeyi ihmal ettikleri" sözü, ya mezhepleri bilmeyenlerin veya onları kıskananların sözüdür. Sünnete üstün derecede önem vermeksizin bir fıkıh mezhebinin oluşması mümkün müdür?!
Fıkıh mezhepleri ve mezhep sahipleri hakkında bir parça bilgisi olanlarca yerleşmiş bir kanaat vardır ki bu mezhep sahiplerinin (mezhep imamlarının) hepsi büyük (hadis) hafızlar(ı)dır. Onlar Sünnete öylesine önem vermişler ve Sünnetle amel etmekte öyle itina göstermişlerdir ki bunun benzeri yoktur. Onlar ittifakla:
"(Bir konuda) sahih hadis olduğu zaman, işte o, benim mezhebimdir" tavsiyesinde bulunmuşlardır. Evet, Her bir mezhepte mutlaka bir grup hadis ile amel etmek ihmal edilmiştir. Bunu gerektiren bir takım ilmî sebepler vardır:
(İçtihat bir eden mezhep âlimi);
- O konuda gizli bir illetten/gerekçeden haberdar olmuştur,
- İhmal edilen hadisler kendilerinden daha çok tercih edilmeye elverişli olanlarla çeliştiği için mercuh olanla değil, ercah olanla amel etmiştir.
- İhmal edilen hadisler onun katında sabit olmamıştır veya onlara muttali olmamıştır.
- İhmal edilen hadislerin nesh edildiğine muttali olmuştur.
- Ya da ihmal edilen hadisler, o imamca benimsenen külli veya umumi şer'î kaidelerden yahut umumi veya hususi maksatlardan alınan şer'î kaidelere muhalif durumdadır.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.
Nûr, 38
GÜNÜN HADİSİ
"Her şeyin bir alameti vardır. İmanın alameti de namazdır."
Münavi
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...