SAHİH BAKIŞ AÇISIYLA SAHABE VE SAHABE DÖNEMİ

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salât ve selam Rasûllerin ve peygamberlerin efendisine, O’nun âl ve Ashâbına ve kıyamet gününe kadar onları en güzel şekilde izleyen tüm mü'minlerin üzerine olsun. Muhterem okurlarımızın istifadesine sunduğumuz bu risale, Rasûl-i Ekrem sallalahu aleyhi ve sellem’in Ashâb-ı güzîni hakkındadır. Biz bu risaleyi dört bölüm halinde inceleyeceğiz, bunlar:


Muhammed Salih Ekinci

sghursi@gmail.com

2014-12-31 05:00:37

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salât ve selam Rasûllerin ve peygamberlerin efendisine, O'nun âl ve Ashâbına ve kıyamet gününe kadar onları en güzel şekilde izleyen tüm mü'minlerin üzerine olsun.

Muhterem okurlarımızın istifadesine sunduğumuz bu risale, Rasûl-i Ekrem sallalahu aleyhi ve sellem'in Ashâb-ı güzîni hakkındadır. Biz bu risaleyi dört bölüm halinde inceleyeceğiz, bunlar:

1.Istılâhî ve lügavî açıdan sahabenin tarifi.

2.Sahabenin faziletine dair Allah'ın kitabında, Rasûl-i Ekrem Efendimizin Sünnetinde ve ümmetin âlimlerinin sözlerinde varit olan ahkâmın beyan edilmesi ve onları ayıplamak suretiyle kusurlu bulanların hükmünün açıklanması.

3.Genel olarak, Ashâb arasında câri olan ihtilafın arz edilmesi ve bu konuda âlimlerin tavır ve pozisyonu. Genel olarak Cemel ve Sıffîn vak'alarına bir bakış, bu hususta Rasûl-i Ekrem efendimizden varit olan sözlerin açıklanması.

4.Muâviye b. Ebi Süfyan'ın faziletine dair olan hususiyetlerin beyan edilmesi ve ilmiyle amil ulemanın bu konudaki tavır ve pozisyonu.

BİRİNCİ BÖLÜM

Lügat ve ıstılah açısından Sahâbî:

a.Lügavî açıdan: Sahâbî, sahabeye mensup demektir. Sahabe aslında mastar bir kelime iken daha sonra cem' (çoğul) ifade eder olmuştur. Müfredi sâhib'tir. Sâhib ise sohbetten müştaktır. İster uzun bir zaman isterse kısa bir an olsun başkası ile dostluk ve arkadaşlık kuran kimseye ıtlak olunmuştur. Fakat dilin kullanımında, sohbet ve arkadaşlığı uzun süre devam eden, bağlılığı güçlü ve devamlı olan kimseye hâs kılınmıştır. Çünkü dilin kullanım sahasında "şu kimse bunun arkadaşıdır" denmesi için sohbet ve arkadaşlıklarının uzun yıllara dayanır olması, birbirlerine olan bağlılıklarının güçlü ve devamlı olması gerekir. Bu durumda "arkadaş" tabiri kullanılır.

b.Istılah açısından:

Din âlimleri, Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ile sohbet şerefine nail olmuş Sahâbînin tanımı ve bu hususla alakalı ahkâm noktasında ihtilaf etmiştir. Cumhur-u ulemânın tercih ettiği Sahâbî tanımı şudur:

"Risalet görevi ile şerefyap olduktan sonra Rasûl-i Ekrem efendimize hayatı boyunca iman etmek suretiyle mülâki olmuş ve bu iman üzere vefât etmiş kimsedir."

İbn Hacer el-Askalani, el-İsabe isimli eserinde özetle şöyle demiştir:

"Üzerinde durduğumuz bu konuda (yani Sahâbînin tanımı konusunda) en sahih olanı; Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme iman etmek suretiyle mülâki olmuş ve İslâm üzere vefat etmiş kimsedir."

Binaenaleyh, bu tanıma, sohbet ve arkadaşlığı uzun süre olan da kısa süre olan da, ondan rivayette bulunan da bulunmayan da, -onunla beraber cihada katılsın ya da katılmasın- onu bir kere görüp meclisinde oturmayan da yahut bir özrü sebebiyle (körlük gibi) görmemiş olan da dâhildir.

Sonra İbn Hacer el-Askalani sözüne şöyle devam etti: "…Bu tanım; Buhâri, onun hocası Ahmed b. Hanbel ve bu ikisini takip eden muhakkik ulemanın tercih ettiği en sahih tanımdır. Bunun dışındaki kaviller, şaz görüş ve düşüncelerdir. Örneğin şöyle diyen kimsenin sözü gibi: 'Şu dört vasıftan biri ile muttasıf değil ise bir kimse Sahâbî addedilemez;

a-Hz. Peygamber ile sohbetinin uzun süre olması,

b-onun rivayetlerini ezberlemesi yahut zapt etmesi,

c-onunla cihada katılmış olması

d-yahut huzurunda şehit olması.

Usulü'l-hadis ilmi ile meşgul bir grup ulema da şöyle demiştir:

"Sahâbî, nübüvvet ile şereflendikten sonra Rasûl-i Ekrem'e iman etmiş ve tüm hayatı boyunca onun sohbetinde bulunmak ve ona tâbi olmakla mülâki olmuş, ondan rivayette bulunmasa da sözlerini almış ve dinlemiş ve iman üzere ruhunu teslim etmiş kimsedir."

Hatta usûl ilmi ile meşgul olan âlimlerden bazısı, bu arkadaşlık müddeti için 1 yıl gibi 6 ay gibi muayyen rakamlar dile getirmiştir. Ancak cumhurun da tercih ettiği râcih olan görüş, muayyen bir zaman miktarı tayin etmenin doğru olmadığıdır. Zaten örfen de arkadaş ismi, uzun bir beraberlik müddetine ıtlak olunmuştur. Sahâbî'nin tanımına dâir başka kaviller varsa da, biz burada zikretmeyi uygun bulmadık.

Netice olarak anlaşılıyor ki, cumhuru-ulema, Rasûl-i Ekrem ile sohbet şerefi tahakkuk etmiş olan vaz' olunmuş manayı göz önünde bulundurmuşlardır. Diğerleri ise, dilin örfte isti'mal olunan şeklini göz önünde bulundurmuşlardır.

Fakat dikkat edilmesi lazım gelen bir husus da şudur ki; onların kendi aralarındaki ihtilafları sadece lafızda ve Sahâbî ismine ıtlak olunan manada değildir. -İşaret ettiğimiz üzere- onların ihtilafları, Rasûl-i Ekremle olan musâhabetin sübûtu noktasındadır.

Cumhur-ulema, Rasûl-i Ekrem'e iman etmiş olarak mülâki olanların ve iman üzere vefat edenlerin hepsinin Sahâbî olduğu ve âdil olduğu görüşündedir. İster bu musâhabeti uzun olsun, isterse kısa olsun fark etmez. Zikredilen şartlar sâbit ise, adaletinden sual edilmez, araştırılmaz, adalet sıfatının sübûtu için tezkiye edenlerden birinin tezkiyesine ihtiyaç duyulmaz. Cumhur-u ulema bu konuda cerh ve ta'dil kanunlarına boyun eğmezler.

Ancak diğerleri, Rasûl-i Ekrem ile birlikteliğinin uzun ve çok olmasına itibar etmişler; bir başkaları da onların adaletinin sabit olması noktasında ta'dil ve tezkiye edilmelerini göz önünde bulundurmuşlardır.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

Ehl-i Sünnet âlimleri ihtiyaç olmadıkça Sahabe arasında baş gösteren anlaşmazlıklardan uza

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

Ehl-i Sünnet kavramı temelde "alem" yani belli bir fırkanın özel ismi ve ünvanı değildir. An

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

Aktardıkları bilgilere göre tarihçileri birkaç grupta değerlendirmek mümkündür: 1. Grup: G

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

Burada, İslâm ulemasının önde gelenleri ve muhakkik âlimler tarafından tesbit edilen ve İsl

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

Sosyal bir varlık olan insanoğlunun, topluluk olarak yaşaması, fıtratının bir gereğidir. Fer

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

Sultan İbrahim tahta çıkar çıkmaz başta Koçi Bey olmak üzere musâhipleri (özel danışmanl

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

Anadolu topraklarının bizlere vatan haline gelmesinde hizmeti geçmiş büyük tarihî şahsiyetle

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

Peygamberlerin masumiyeti konusu, çok yönlü bir konudur. Burada bizi ilgilendiren husus, peygambe

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

g. Ebu Hüreyre'nin Para Karşılığında Emevî Taraftarlığı ve Ali Aleyhtarlığı Yaptığı

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

e. Namazı Ali'nin Arkasında Yemeği Muaviyenin Sofrasında Yediği İddiası Ebu Hüreyre aleyhin

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

Sahabenin ve Bu Cümleden Olarak Hz. Aişe'nin Onun Rivayetlerini İhtiyatla Karşıladığı İddia

Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.

Fussilet, 46

GÜNÜN HADİSİ

"Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-i rahimde bulunmasıdır"

Müslim, Birr, 11-13 (2552);

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI