DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
Uzay geniş, Ay hilal, yıldızlar parlak, gökyüzü açıktı. Aşağıda bütün sönük ışıklarıyla nüfusu 417 bini geçen Ankara şehri uyuyordu. Gece yarısını geçen zaman, sabaha çıkmanın mücadelesini verirken insanların yaptığı yanlışlıklar bütün acılarıyla Ankara’nın üstünden okunuyordu.
Uzay geniş, Ay hilal, yıldızlar parlak, gökyüzü açıktı. Aşağıda bütün sönük ışıklarıyla nüfusu 417 bini geçen Ankara şehri uyuyordu. Gece yarısını geçen zaman, sabaha çıkmanın mücadelesini verirken insanların yaptığı yanlışlıklar bütün acılarıyla Ankara'nın üstünden okunuyordu.
Ankara'da görünen oydu ki insanların, yatmadan önce en çok düşündükleri, konuştukları, hayal kurdukları ve en çok rüya gördükleri hususlar sabah olunca da onların peşini bırakmayacaktı.
Nüfusu yarım milyona yaklaşan bir şehirde insanların en çok konuştukları, konuştukça battıkları ve onları perişan eden hastalık yürek hastalığıydı. Yürekleri yanıktı insanların, kalpleri alev alevdi büyükşehirlilerin. Gençlerin aşktan başka düşündükleri yoktu. Sanki sevdikleriyle evlenince her sıkıntıları gidecek, hep mutlu olacaklardı. Oysa aynı Ankara şehrinde evli çiftlerin bir kısmı eşinden başkasına ilgi duyuyor, bir kısmı da önceki sevdiğinden başka birini seviyordu. Acaba aradığı bu muydu? Yoksa dün gördüğü kişi de onun için uygun muydu? Acaba yarın Ankara'da kaç kişi bu düşünceler içerisinde boşanma davası açacaktı. Acaba sürüp giden boşanma davalarının sonucunda yarın kaç kişi daha eşsiz, dul kalacaktı ve çocukları perişan olacaktı?
Daha önce boşanmış olan bir sürü eşin çocukları da yarın Ankara'da ya babasına gidecek anasına gidemeyecekti ya da anasına gidecek babasına gidemeyecekti. Veyahut da ikisine de kızıp hiçbirine gitmeyecekti. İşte Ankara'da bu gece insanlar bu aşk efsanelerinin hikâyelerini ve gerçeklerini konuşup bakacak ve kafa yorup duracaklardı. İşte bu koca şehrin en büyük psikolojik hastalığı bu aşk öncesi meçhullerin ve aşk sonrası travmaların getirdiği sarsıntılardı.
Ankara'nın diğer bir hastalığı da her yerde olduğu gibi burada da insanların gerçek hastalıklarıydı. Şu anda kimi hastalar hastanelerde şifa beklerken kimileri de evlerinde acılar içinde kıvranıyordu. Vücut ağrıları, diş ağrıları, mide, göz ve kulak ağrıları insanların en acı çektikleri hastalıklardı. İşte insanlar bu akşam Ankara'da bu hastalıkların dramını yaşarken yarında bu hastalıkların çilesini çekeceklerdi. Allah'ın, her yerde olduğu gibi Ankara'da da insanları çaresiz bıraktığı ve çok acılar içinde yaşattığı ikinci husus ise işte bu gerçek hastalıklardı.
Ankara'nın bu karanlık gecede üçüncü çaresizliği ise yoksulluktu. Bu akşam evine ekmek alamayan, az bir miktar bile olsa, et alamayan insanlar binlerce, on binlerceydi. Bu akşam yarınki borcunu ödemeyi düşündüğü için uykusu kaçan insanlar yarın ne yapacaklarını bilemiyordu. Ev kirasını ödeyemeyenler, çocuğunun okul harçlığını veremeyenler, parası olmadığı için memleketine gidemeyenler ve daha niceleri bu Ankara akşamlarının hep acı biberleri oluyordu. İşte bir de Allah insanları bu yoksullukla imtihan ediyordu Ankara'da.
Ankara'daki imtihanların dördüncüsü ise insanların birbiriyle olan münasebetleriydi. Akrabalar arsındaki geçimsizlikler, komşuların ve iş arkadaşlarının ve yönetici sorunlarının sıkıntıları bu akşam, iyice sıkıyordu yarın bu gerçeklerle yüz yüze gelecek olan Ankaralıları. Gece karanlıktı, Ankara kalabalıktı insan ise çiğ süt emmişti. Yarın kimin kime ne yapacağı belli değildi. Zordu be arkadaş büyük şehirde yaşama ve insanlarla geçinme. İşte Allah'ın insanları imtihan ettiği en büyük dördüncü husus ise bu insanlar arası münasebetlerdi.
Allah insanları elbette ki yüzlerce, binlerce husustan imtihan eder. Fakat bu asrımızda en zor imtihan maddeleri aşk, hastalık, yoksulluk ve insanlar arası münasebetlerdir. Bunların en zoru da aşk imtihanıdır.
Aşk imtihanı günümüzde, en parlak ve en büyük elektrik lambalarıyla ışıklandırılmış en büyük şehirlerin en büyük imtihanı olmuştur. Aşk, adı güzel kendi zehirli bir içkidir ki içmeden sarhoş eder insanı, içince öldürür. Terk edilirse de yakar insanı. İşte Allah bizlere ihsan ettiği bütün zamanların en güzel günlerini yaşayan günümüz insanını böyle bir ateşle imtihan eder.
Ey gündüzleri gizemli, akşamları dertli, geceleri korkulu Ankara, uyu şimdi, zira yarın yine aşk derdiyle hoş olan, aşk adıyla aldatılan, yıkılan ve akşama kadar acılar içinde başıboş dolaşıp ah oh çeken sıkıntılı insanların şehri olacaksın.
NOT: İnsan bazen olur ki duygu ve düşüncelerini bir kişi, bir yer veya bir olay üzerinden anlatır. Böyle anlatmak nedense daha etkili olur. Biz de bu yazıda bir şehir üzerinden günümüz insanının dertlerini, sıkıntılarını ve çaresiz kaldığı bazı hususları dile getirdik. Yazıda seçtiğimiz yer Ankara, sadece bir sembol şehirdir. Bu şehir İstanbul da olabilirdi, Erzurum da, Edirne de. Hiç fark etmezdi. Özellikle Ankara'yı seçmiş değiliz. Belki Ankara'yı tanıdığımız ve Ankara'ya sık sık gittiğimiz için Ankara üzerinden duygularımızı anlattık.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAŞKA GÖRÜNDÜ
Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr
DİZ ÜSTÜ OTURMAK
Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü
EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e
ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU
Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı
SİGARALI GENÇ VE BEN
Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan
EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!
Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı
YOLA ÇIKMAK
Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu
KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR
Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke
ARABAYI UNUTTUM
Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki
İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK
İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl
GÖKÇEADA DEPREMİ
Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.
- 24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
- İMTİHAN SADECE BİR “TIK”LAMAKTIR
- GENÇLER İÇİN HAYAT REÇETESİ
- KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN
- HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR
- ARILAR SADECE BAL YAPMAZ
- ANADOLU ANNELERİNİN BİR “YAVRUM” DEYİŞİ VAR Kİ!
- BİR PAZAR YORGUNLUĞU
- DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
- BİR TİCARET
- MARS GEZEGENİ İLE HASBİHAL
- NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE?
- RÜYADA NÜBÜVVET MÜHRÜNÜN HATEMİ OLAN ZATI GÖRSEM
- KUR’AN’A GÖRE BEŞ BİLİNMEYEN
- KAFASI ZEKÂ FIŞKIRAN ÇOCUĞUN SORULARI
- HİKMET
- HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
- MEYVEYİ AĞAÇ, AĞACI ÇEKİRDEK, ÇEKİRDEĞİ DE ALLAH YAPIYOR; PEKİ, (HÂŞÂ), ALLAH’I KİM YAPIYOR?
- SÜBHANALLAH, ELHAMDULİLLAH, ALLAHUEKBER
- GÜZEL İNSAN
- BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
- ASMA, ÜZÜM - İKİ GÖZÜM
- EŞREF-İ MAHLÛKAT
- HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK
- NAMAZDAKİ GİZEM
- ÇIKIŞI OLMAYAN SON YOL
- KİRAZ ÇİÇEKLERİ
- “GİTTİ GİDİYOR”DAN BİR NAMAZ ALMAK
- “BİÇARE GENÇLER”
"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."
Tahrim, 8
GÜNÜN HADİSİ
Ebû Malik'in babası şöyle dedi: Ben Rasûlullah'(S.A.V.)den işittim, şöyle buyuruyordu: "Her kim Allah'dan başka hak ilah yok eder, ve Allah'dan gayri ibadet olunan şeyleri tanımazsa onun malı ve kanı haram (dokunulmaz) olur. Hisabı da Allah'a aiddir."
(Müslim, Kitabu'l-İyman,37)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...