SEKÃœLERLEÅžME Ä°STÄ°KAMETÄ°MÄ°Z NEREYE DOÄžRU?
Batı toplumları post seküler bir evreyi yaşarken bizim çoğu aydınlarımız ve siyasetçilerimiz henüz her şeyi dört köşe gören ve okuyan kartezyen geometrik ve hendesî düşüncenin etkisinden çıkabilmiş değildir. Bizim bir ‘amentü’ gibi ezberleyip sürekli vird halinde tekrarladığımız kavramlar ve onların şekillendirdiği kurumlar, yalın ve mekanik kavramlar ve kurumlar değil, çok katlı kavram ve kurumlardır.
Batı toplumları post seküler bir evreyi yaşarken bizim çoğu aydınlarımız ve siyasetçilerimiz henüz her şeyi dört köşe gören ve okuyan kartezyen geometrik ve hendesî düşüncenin etkisinden çıkabilmiş değildir. Bizim bir 'amentü' gibi ezberleyip sürekli vird halinde tekrarladığımız kavramlar ve onların şekillendirdiği kurumlar, yalın ve mekanik kavramlar ve kurumlar değil, çok katlı kavram ve kurumlardır. Meselâ sekülerlik kavramını ele alırsak, bunun çok katlı bir kavram olduğunu görürüz: Bir kere sekülerleşme olgusu ile sekülarizm olgusu arasında dağlar kadar fark vardır.
Sekülerleşme; en genel anlamda; kentleşme, sanayileşme, rasyonelleşme, bilimselleşme ve demokratikleşme gibi anlamları ifade ederken sekülarizm din karşıtı bir ideolojiyi ifade eder. Hatta yukarıdaki olumlu gelişmeler anlamında sekülarizm sekülerleşmeyi olumsuz da etkileyebilir. Meselâ Sovyetler Birliğinin benimsediği rejim sekülarizm idi, ama bu rejim aynı zamanda her türlü olumlu gelişmeyi boğan bir rejimdi de.
Doğal olarak sekülerleşmenin biraz daha dar anlamda başka boyutları da vardır; kilisenin toplum üzerindeki belirleyici etkisinin azalması, başka bir ifade ile toplumun kilise dışı sektörlerin etkisi altına girmesi süreci de rasyonelleşme ve demokratikleşme anlamında sekülerleşme sürecidir. Yani eğitim, kültür, spor, eğlence, güzel san'atlar gibi etkinlik alanlarının din-dışı ilkelerle belirlenmesi ve yönetilmesi sekülerleşmenin başka bir adıdır.
Çok daha dar anlamda (hemen hemen fazla geçerliliği olmamasına rağmen) kilisenin devlet yönetiminden ayrılması, birincisinin tamamen bireysel vicdanlara terk edilirken ikincisinin tamamen insan ürünü olan organizasyonlar tarafından yönetilmesi anlamını da ifade eder.
Burada önemli olan sekülerleşme sürecinin sekülarizm gibi katı ideolojilerin etkisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmemesidir.
Bu bağlamda önümüze üç genel alternatif çıkar:
1- Ateistik (dinsiz) sekülerlik.
2- Agnostik (bilinemezci) sekülerlik.
3- Tarafsız (liberal) sekülerlik.
ATEISTIK SEKÃœLERLIK
Ateist sekülerlik her türlü dinî ilkeyi, davranışı, sembolü arkaik, gerici ve insan dışı bir olgu olarak görür ve bunlarla mücadele etmeye çalışır. Temelde bir yaratıcının varlığını inkâr eder ve dünya ve dünyadaki varlıkların evrim yoluyla tesadüfen oluştuğunu ileri sürer. Bu tarz sekülerliğe bağlı olan insanlar katı pozitivisttir. Bunlara göre din psikopatolojik bir olaydır. Ilkel insanların çevrelerinden korkmalarının eseridir. Modern toplumun ihtiyaç duyacağı bir şey değildir. Tüm dinî kurumlar akıl-dışı ütopyalar tarafından beslenir. Dolayısıyla bunlara temelden karşı çıkılmalıdır. Özellikle dinî görüntülerin kamu alanında boy göstermesine asla müsaade edilmemelidir.
AGNOSTIK SEKÃœLERLIK
Agnostik sekülerlik ise hiçbir dinî gerçekliğin bilinemeyeceğinden hareket eder. Allah dâhil dinin var olduğunu ileri sürdüğü fenomenlerin var olup olmadığı ispat edilemez. Şimdiye kadar bunların hiçbiri cevaplanamamış sorular olarak kalmıştır. Bu düşünceye sahip olanların ateistlerden farkı, dinî değer ve kurumlara karşı saldırgan olmamalarıdır. Bunlar birinci gruptan farklı olarak dinî argümanlara eleştirel olarak yaklaşırlar. Bu nedenle seküler dünya görüşünü benimser ve bilimsel gelişmelere önem verirler.
TARAFSIZ (LIBERAL) SEKÃœLERLIK
Tarafsız sekülerlik aynı zamanda liberal sekülerlik adını da alır. Bu düşüncenin sahipleri dinî değerlere karşı ne olumlu, ne de olumsuz herhangi bir ön yargı beslemezler. Bunlara göre din modern toplumlarda gündeme alınacak kadar önemli bir şey değildir. Modern toplumun gündemi ekonomik, politik, kültürel ve bilimsel gelişmelerdir. Dinî değer ve semboller bunlar içinde bir anlam ifade ediyorsa, onlar da kabul edilebilir. Sadece dinî olduğu için bir şeye karşı çıkmak akıl-dışı bir şeydir. Bu nedenle dinî sembol ve ilkelerin kamu alanında boy göstermesi gayet normal bir şeydir. Dinî düşünce ve pratik aynı zamanda temel insan haklarındandır. Ona karşı çıkmak için hiçbir neden yoktur.
Yukarıdaki analizlerden de anlaşılacağı gibi ateistik sekülerlik katı bir ideolojidir. Yani sekülerlikten ziyade bir ideolojik saplantıdır. Bu nedenle buna sekülarizm denilmektedir. Sekülarizmin kendisine ait özel bir dünya görüşü, ahlâk anlayışı ve hayat tarzı vardır. Bu hayat tarzı ve dünya görüşü din-karşıtı ve materyalisttir. Bu tarafsız bir duruş ve bakış açısı değil, tam tersi taraflı, aktif, iddialı, eylemli bir hayat görüşüdür. Sekülarizmin ciddî rakibi dinî değerlerdir. Tüm çabası, o değerleri kökünden söküp yerine kendi dünyevî değerlerini ikame etmektir. Bu amacını bazen sahip olduğu tüm beşerî ve doğal kaynakları seferber ederek gerçekleştirme yoluna gider. Oysa diğer iki sekülerlik saldırgan olmayan ve çok kültürlü ve çok dinli bir toplumda farklı kültürlerin barış içinde yaşayabilmesine imkân ve fırsat tanır. Dinî değer ve sembollere saldırgan olmadıklarından dindar toplumun bu iki grupla barış içinde yaşama imkânı vardır.
DIN-DEVLET ILIÅžKISI
Sekülerliğin bir diğer boyutu devlet ve din alanlarının birbirinden ayrışmasıdır. Saf anlamda sekülerlik dinî alanla kamu alanının (devlet anlamında) birbirinden ayrışması; devletin dinî alana ve dinin de devlet alanına karışmamasıdır. Bu yaklaşıma göre din tamamen bir inanç ve ibadet işidir; devlet faaliyetleri ise salt akıl ve tecrübe yoluyla belirlenir ve yürütülür. Dinî ilkeler mutlaktır ve zaman ve mekândan bağımsızdır, değişmez; buna karşılık devlet işleri sürekli değişen, şartlara göre yenilenen, izafî ve aklî bir ilkeler bütünüdür. Dolayısıyla bu iki alanın doğası gereği birbirinden kesin hatlarla ayrılması gerekir.
Aslında sekülerliğin bu boyutu çok katlı ve çok komplekstir. Tek düze ve homojen bir din-devlet ilişkisi söz konusu değildir. Bu ilişki biçimi toplumdan topluma değişir. Bu ilişki seti devletle dinin birbirinden kesin hatlarla ayrıldığı; hatta aralarında derin bir düşmanlığın söz konusu olduğu toplum modelinden, kaliteli bir yardımlaşma ve uyum modeline kadar çeşitlenir.
Devlet-din ilişkilerinin boyutu konusunda dört ayrı toplumsal modelin olduğu söylenebilir. Bunlar: a- Tam entegrasyon, ya da 'din'le devletin birbiriyle kaynaşması, b- Devletin resmî bir dininin olması, c- Devletle dinî kurumların farklı derecelerde ayrışmasıyla birlikte kaliteli bir koordinasyon ve yardımlaşma durumu, d- Devletle din arasında derin bir düşmanlık durumu. Görüleceği gibi bu ilişki seti, teokratik (dinî sınıfın yönetici sınıf olması) bir politik-dinî yapıdan din-karşıtı ateistik bir yapıya kadar uzanır.
POST SEKÃœLER TOPLUM TASAVVURU
Batı'da özellikle Habermas'ın öncülüğünde yeni bir din-devlet ilişkisi modeli geliştirilmeye çalışılmaktadır. Habermas bu modele 'communicativeaction' (farklı kesimlerin iletişim kurarak uzlaşması) adını vermektedir. Bu modele aynı zamanda Post seküler toplum modeli de denilmektedir.
Post seküler toplum tasavvuru seküler toplumdan farklı olarak, otoriter olmayan dinî cemaatlerin (bırakınız başörtülü kızların üniversitede okuyabilmesini) demokratik toplumsal hayata ve tüm demokratik süreçlere katılmaya hakkı olmasını ilke olarak kabul eder. Dinî ilke ve argümanların seküler ilke ve argümanlarla eşit haklara sahip olduğunu savunur. Bunun demokratik seküler anayasal hukuk devletinin zorunlu bir sonucu olduğunu ileri sürer.
Gerçekten Fransa hariç Batı toplumlarının hemen hepsinde dinî cemaatlerin kamu alanındaki yeri ve fonksiyonu çok önemlidir. Hollanda'da meselâ eğitim sektörünün önemli bir bölümü kilisenin denetimindedir. Anaokulları, orta ve liselerin yüzde 65'i kiliseye bağlı okullardan oluşmaktadır. Müslümanlara ait okulların toplam okullara oranı ise yüzde beş civarındadır. Yani Hollanda' da 45 adet ilk, orta ve lise düzeyinde eğitim veren ve doğrudan bakanlık tarafından finanse edilen Müslüman okulu mevcuttur. Üniversiteler de çeşitli mezhep ya da ideolojilere göre farklılaşmıştır. Her mezhebin birden fazla üniversitesi vardır, dinî mezheplere bağlı olan bazı üniversiteler gerçekten uluslar arası kalitede üniversitelerdir. Hatta bir mezhebin çeşitli cemaatlerinin kendilerine ait üniversiteleri bile olabilmektedir, (Hollanda'nın Kampen kentinde biri liberal diğeri Ortodoks Protestanlara ait olmak üzere iki üniversite bulunmaktadır). Dinî doktrinler kamusal alanda önemli ölçüde etkindir. Hıristiyan Birlik Partisi'nin programında tüm politikalarını Allah'ın iradesi istikametinde belirleyeceklerine dair ibare vardır.
Türkiye'nin önündeki en optimum seçenek modernleşme ve rasyonelleşmesini demokratik yollarla, yani dinle devletin olumlu bir uyum ve koordinasyon içinde modernleşmesidir. Otoriter şekilde modernleşme hem çok riskli, hem de maliyeti çok yüksektir. Böyle bir tecrübeyi yaşamaya lüksümüz yoktur ve olmamalıdır.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALÄ°STLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ
Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADÄ°ROV:Â KADÄ°RÄ°-VEHHABÄ° KIRMASIÂ
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
-  İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-51
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-50
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-49
- TALÄ°BAN ÃœZERÄ°NDEN ZIT ETKÄ°YÄ° DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-47
- BU VATAN BÄ°ZÄ°M
- MÃœJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÃœRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-46
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-44
- KALP FÄ°KÄ°R VE KALP DÄ°NDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-41
- EMNÄ°YET TEÅžKÄ°LATI VE EMNÄ°YET NÄ°METÄ°
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
Görmedikleri halde, Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.
Mülk, 12
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol.
Buhari, Rikak 2; Tirmizi, Zühd 25, (2334)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...