PEYGAMBER SİYASETİ VE BEDİÜZZAMAN’IN SİYASETE BAKIŞI

Sordular: Bediüzzaman niçin siyasetten çekilmiştir? Siyaset gerçekten de kötü bir şey midir? Cevap: Üstad Bediüzzaman’ın bu konuda bir sözünü hatırlatmakla sözlerime başlamak isterim: Buyurmuşlar ki: “


Vehbi KarakaÅŸ

vehbikarakas@hotmail.com

2015-02-07 10:28:39

Sordular:

Bediüzzaman niçin siyasetten çekilmiştir? Siyaset gerçekten de kötü bir şey midir?

Cevap:

Üstad Bediüzzaman'ın bu konuda bir sözünü hatırlatmakla sözlerime başlamak isterim: Buyurmuşlar ki: "Bir zaman, tarafgirlik neticesi olarak gördüm ki, dinine bağlı bir âlim, siyasi düşüncesine ters düşen başka salih bir âlimi, tekfir derecesinde (yani kâfir olmakla) suçladı. Kendi fikrinde olan bir münafığı da, hürmet göstererek övdü. İşte, siyasetin bu fena neticelerinden ürktüm, "Eûzü billahi mineşşeytani vessiyase" yani "şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırım" dedim, o zamandan beri siyasî hayattan çekildim."(1)

Bu izahlardan anlaşılmaktadır ki Bediüzzaman, siyasetten değil, şeytanlaşmış siyasetten çekilmiş; iyiye kötü, kötüye iyi diyen, yalana ve talana teslim olmuş bir siyasetten Allah'a sığınmıştır.

Siyaset, aslına bakarsanız peygamber sanatı ve peygamber mesleğidir. Öyleyse onu Peygamber imanlı, peygamber ahlaklı, peygamber sabırlı, peygamber şefkatli, peygamber adaletli, peygamber usullü ve peygamber üsluplu insanlar yapmalıdır. Değilseler, kendilerini böyle olmaya zorlamalıdırlar. Çünkü bu iman ve üsluba sahip olmayanlar, siyaset yaparlarsa -maddeten başarılı olsalar da manen- hem kendilerine ve hem de ümmete çok zarar verirler ve vermişlerdir. Böylelerinin ahiretteki azap ve acılarını tahmin etmekse mümkün değildir.

-Siyasetçi, Neden Peygamber ahlaklı olmalıdır?

-Çünkü Peygamber ahlaklı siyasetçi, adaletli olur; adaletinden sadece inananlar değil, inanmayanlar dahi memnun olur, huzur bulur. Peygamber ahlaklı siyasetçi halimdir, selimdir, şefkatlidir. Herkes onun şefkatinden merhametinden nasibini alır. Mütebessimdir, üslubu tatlıdır. Dövene elsiz, sövene dilsizdir.

Peygamber ahlaklı siyasetçiye dost-düşman herkes güvenir. Çünkü o emindir. Zarar vermez, haksızlık yapmaz. Ayrım gözetmez. Kayırmacılık yapmaz. Kendisine karşı yanlış yapanları da affeder. Affıyla da gönülleri fetheder.

Peygamber ahlaklı siyasetçi: Hırsızlığı yapan en yakınım da olsa, hatta Hz. Peygamber'in ifadesiyle söyleyelim; "Muhammed'in kızı Fatma dahi olsa onun da elini keserdim" diyecek kadar adil, hukuk adamı ve hakperest bir insandır. Bediüzzaman, işte böyle bir siyasetin peşinde idi.

Bediüzzaman'ın siyasetten çekilmesi, bir hicrettir. Siyasetin şerrinden kurtulmak ve siyaseti şerden kurtarmak niyetiyle siyasetten hicret etmiştir. Tıpkı Mekke'yi kurtarmak için Mekke'den hicret eden Hz. Peygamber gibi. (sav).

Ona göre temiz siyaset, ancak güzel ahlakla ve peygamber ahlakıyla icra edilebilirdi. Güzel ahlak da ancak kâmil ve hakiki iman sahiplerinde bulunurdu.

İşte bu kâmil imanı, insana kazandırmak için Üstad Nursî, "zaman imanı kurtarma zamanıdır" diyerek bütün mesaisini insanların imanını kurtarmaya tahsis etmiştir. O, çok iyi anlamıştı ki, iman kurtarılırsa her şey kurtarılmış olur; ahlak da, hukuk da, siyaset de. Bu gün yaşanan olumsuzluklar, işlenen cinayetler, revaç bulan ahlaksızlık ve haksızlık, ona göre,"za'f-ı diyanetin=dindarlığın zayıflamasının ve "hakiki imandan yoksun kalışın" sonucuydu.

Hz. PEYGAMBER'Ä°N SÄ°YASETÄ° VE BEDÄ°ÃœZZAMAN

Hz. Peygamber (sav), baş olayım, başkan olayım, yönetimi ele geçireyim düşüncesiyle yola çıkmadı. Hatta Mekke'nin başı ve başkanı olmak için müşriklerden teklif geldi. Hz. Peygamber kabul etmedi. Çünkü onun davası bu değildi. İnsanlık ahlaksızlık içinde bocalarken, herkes birbirini yerken siz dünyanın sultanı da olsanız kaç para eder? Peygamber'in davasına hizmeti düşünen ihlâslı hiç bir harekette böyle bir sevda yoktur.

Peygamberimizin davası, Onun davası, imanı ve güzel ahlakı hâkim kılmaktı. O bu davasında samimi olduğu içindir ki Allah, ona başarılar ikram eyledi. 23 sene gibi kısa zamanda şirk, yerini tevhide; küfür, yerini imana; cehennem gibi bir hayat, yerini cennet gibi bir hayata bıraktı. Hz. Peygamber'in siyasetinden, yani güzel, adil, doğru-dürüst yönetiminden düşmanları bile nasibini aldı. Hepsi imana geldiler ve dost oldular.

Yalnız Peygamber, çoban Peygamber, dayanılmaz işkencelere maruz peygamber, sabırlı peygamber, sürgün Peygamber, aile reisi Peygamber, imam ve hatip Peygamber, öğretmen Peygamber, hâkim Peygamber, avukat Peygamber, Savcı Peygamber, tüccar Peygamber, kaymakam Peygamber, şehremin Peygamber, komutan Peygamber, diplomat Peygamber, başbakan Peygamber, Cumhurbaşkanı Peygamber. Ve nihayet en güçlü olduğu zaman da bile intikam peşinde koşmayan, affeden, affıyla da gönülleri fetheden Peygamber…

Başlangıçtan sona kadar, aşağıdan zirveye kadar olan bu yürüyüşte Hz. Peygamber'in istikamet çizgisi hiç değişmedi. Emin geldi, emin gitti. Çünkü o, Üstad Nursî'nin ifadesiyle "ibtida ile intihayı yani başlangıçla-sonucu birleştirmişti."

Yani dünya hayatına nasıl malsız-mülksüz başladıysa, dünyadan giderken deyine öyle malsız-mülksüz gitti. O, kendisini hep bu dünyada, bir ağacın gölgesinde istirahat için oturan bir yolcu gibi gördü. Koyduğu kurallar, başlangıçta ne kadar mükemmel idiyse, bu gün de o kurallar yine o kadar mükemmeldir. Zirvelere tırmanması, onu tevazudan ve dürüstlükten uzaklaştıramadı, asırların geçmesi de Onun koyduğu kuralları, kanunları eskitemedi.

Hz. Peygamberin bu hayat ve siyaset çizgisinde tâ başından sonuna kadar, hakiki iman, güzel ahlak, hukuk ve adalete bağlılık, dürüstlük ve emanete riayetin fevkalade örneklerini görüyoruz.

Bediüzzaman'ın derdi de bu idi. Peygamber imanlı ve peygamber ahlaklı olmak ve o ayarda insan yetiştirmekti. Hakiki siyaset de bu idi zaten.

Kendisi de Peygamberimizin hayatına benzer bir hayat yaşadı. 80 küsur senelik dünya hayatında sahip olduğu şeyler ve ahirete giderken dünyada bıraktığı mal-mülk, bir dağarcığa veya bir heybeye sığacak kadardı."Ben dünya yükümü bir elimle kaldırabilirim." diyordu. Kendisini bu dünyada misafir biliyor ve:"Misafir getirmediği şeye gönlünü bağlamaz." sözüyle de dünyaya yatırım yapanları ve ahireti unutanları uyarıyordu.

Dipnotlar

1-Nursî, Said, Mektubat, 22. Mektup, 4. Vecih.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

Bakın bu gün Regaib kandili. Benim kanaatim –ki siz de destekleyeceksiniz- şu an Türkiye’de

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

-Bediüzzaman Ne Demek?- -Yazdı mı? Yazdırıldı mı?-

AZÄ°Z ÃœSTADIMA

AZÄ°Z ÃœSTADIMA

Aziz üstadım; seni tanıdığıma, eserlerini okuduğuma şükür ediyorum. Sana talebe olma şe

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

Biz münevverler, ekseriyet itibariyle herhangi bir içtimai meselede gazete haberleriyle iktifa ede

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

1- Bedîüzzamân Saîd Nursî: Târihçe-i Hayâtı, Eserleri, Meslek ve Meşrebi, Doğuş Ltd. Şi

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

Rahmetli Said-i Nursi veya Kürdi'nin nasıl yaşadığını ve nasıl öldüğünü öğrenmek içi

SAÄ°D-Ä° NURSÄ°

SAÄ°D-Ä° NURSÄ°

Abdürrahim ZAPSU Yetmiş yıl evvel Van vilâyetinin Nurs köyünde doğdu. Babasının ismi Mirza

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

Bu anlattıklarımız, mücahid alim Said Nursi’nin hayatının bazı safhaları ve lem’alarıdÄ

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

Esaretten kurtulup Van’a döndüğünde Müslüman safları ve cemaatleri arasındaki İslami gayr

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

Bu kısa fetret dönemi sonrasında tüm himmetini bütün iÅŸlerde dinin tahkimine ve zayıflık gÃ

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

Üstad üstaddır. Müceddiddir. Geçmiş büyüklerle irtibatı çok kuvvetlidir. Geleceklere de ç

Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.

HAÅžR, 1

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kurban hakkında

"Kim gönül hoşluğu ile,sevabını Allah'tan umarak kurbanını keserse,o kurban onu ateşten koruyan bir perde olur"Tergib ve Terhib:2/155

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI