İMAN ETMEK İLE KELİME-İ ŞEHADET GETİRMEK ARASINDA NE FARK VARDIR?
Abdullah bin Ömer’in babası Hz. Ömer’den naklettiği meşhur Cibril hadisinde, Hz. Muhammed (s.a.v.), “İslâm nedir?” sorusuna şu şekilde cevap vermiştir: “İslâm, Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın Resulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt’i hac etmendir.” (Buhari, İman-1 ve Müslim, İman-1)
Kelime-i şehadet getirmek, İslâm'ın beş şartından biridir.
İslâm'ın beş şartı iki hadis-i şerifte şu şekilde sayılmıştır:
Abdullah bin Ömer'in babası Hz. Ömer'den naklettiği meşhur Cibril hadisinde, Hz. Muhammed (s.a.v.), "İslâm nedir?" sorusuna şu şekilde cevap vermiştir: "İslâm, Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir." (Buhari, İman-1 ve Müslim, İman-1)
Abdullah bin Ömer'in naklettiği bir hadiste Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "İslâm, beş esas üzerine bina edilmiştir. Allah'tan başka ilah olmadığına, benim Allah'ın kulu ve elçisi olduğuma şehadet etmen, namazı kılman, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman, gücün yettiği takdirde Beytullah'ı haccetmendir." (Buhari, İman kitabı, No:8)
İslâm'ın beş şartı için delil olarak gösterilen bazı âyetler şöyledir:
1. Kelime-i şehadet getirmek şeklinde bir âyet mevcut olmamakla birlikte, kelime-i şehadetin içinde bulunan Allah'a ve Hz. Muhammed'e imanın gerekliliğini haber veren âyetler vardır. Bu âyetlere şu üç örneği verelim:
"Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler…" (2.Bakara-285)
"Ey iman edenler! Allah'a Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı meleklerini, kitapları peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur." (4. Nisa-136)
"Muhammed, Allah'ın Resulüdür." (48.Fetih-29)
2. Namaz ile ilgili âyet:
"Namaz, mü'minlere belli vakitlerde farz kılındı." (4.Nisa-103)
3. Zekât ile ilgili âyet:
"Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. (2.Bakara-43)
4. Oruç ile ilgili âyet:
"Ey iman edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz." (2.Bakara-183)
5. Hac ile ilgili âyetler:
"…Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir. (Âl-i İmran-97)
"Hac ve umreyi Allah için tamamlayın…." (2.Bakara-196)
İman Etmek İle Kelime-i Şehadet Getirmek Arasında Ne Fark Vardır?
Kelime-i şehadette imanın ilk şartı olan Allah'a iman ile imanın dördüncü şartı olan peygamberlere imanın son halkası olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'e iman bulunmaktadır. Bunlar imanın şartlarının özetidir.
İmanın şartları, "Amentü (ben iman ettim), diye; kelime-i şehadet ise, "Eşhedü (tanıklık ederim), diye başlar. İnsan kalbiyle iman eder, kalbiyle iman ettiği şeyleri ise diliyle ikrar eder (söyler). İman ettiğini diliyle söylemek, Müslüman olmanın şartlarındandır. İslâm'ın beş şartı da davranışlardan oluşur. Kişi, iman ettiğini söyleyip, mü'min olduğunu insanlara duyurmak sûretiyle ortaya bir davranış koymuş olur.
Kişi, inanarak mü'min olur; inandığını söyleyerek ise, Müslümanlığın şartlarında birincisini yerine getirmiş olur.
Peki, buna niçin ihtiyaç vardır?
Müslüman Sayılmak İçin, Neden Başkalarının Duyacağı Şekilde Kelime-i Şehadet Getirmek Gerekir?
Buna, kulun öteki Müslümanlar arasında, Müslüman muamelesi görmesi için ihtiyaç vardır. Müslüman olan kişinin öldükten sonra da mü'min muamelesi görüp cenaze namazının kılınması ve Müslüman mezarlığına gömülmesi için de buna ihtiyaç vardır.
Kelime-i Şehadet'in Eşhedü (Tanıklık Ederim) Diye Başlamasının Sebebi Nedir?
İnanılan şeylerin (mefhumların) özellikleri, görülmemeleri (gayb olmaları)dır. Allah da, mü'minleri bu özellikleriyle anlatır: "(Onlar) gabya iman ederler…"(2. Bakara–3) Buradaki "gabya iman", iman esaslarını ifade etmektedir. (DİB Türkçe Meal ve Tefsir) Gayb ise, imanın şartlarının ortak özelliğidir.
Kelime-i şehadette zikredilen iman esaslarının, gayb olma yönleri şöyledir:
1. Allah'ın kudretini ve bazı sıfatlarını yarattığı şeylerde müşahede ederiz; ancak zâtını göremeyiz. Hz. Musa'nın da istemesine rağmen Allah'ı göremediğini
2. Hz. Muhammed (s.a.v.) ile diğer peygamberler yaşadıkları dönemde görülmüşlerdir; ancak onlara, Allah tarafından peygamberlik görevi verildiği kimse tarafından görülmemiştir. İnsanlar, peygamberlere kendilerinin haber vermeleri ve mucize göstermeleri neticesinde inanmışlardır.
Gerçekten iman etmiş olmak için, gayb olan iman esaslarına, görmüş gibi inanmamız gerekir. Bunun için kelime-i şehadet, "Eşhedü (tanıklık ederim) diye başlar. Eşhedü (tanıklık ederim) diyen kişinin, imanında hiçbir şüphe yoktur; çünkü görmüş gibi inanmaktadır.
Tevhit Nedir?
Tevhit, Allah'ı zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde bir olarak kabul etmektir. Ancak İslamiyet'teki tevhit anlayışı, imanın altı şartının bir özeti olarak görüldüğü için, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in son peygamber olma inancıyla birlikte mütalaa edilir.
Bilindiği gibi kelime-i tevhit şöyledir: "la ilahe illallah Muhammedun Resulullah. (Allah'tan başka tanrı yoktur, Hz. Muhammed, Allah'ın resulüdür.)"
Kelime-i şehadet imanın altı şartının özetidir.
Kelime-i Tevhid, Kelime-i şehadetin özetidir.
La ilahe illallah ise, kelime-i tevhidin özetidir.
Küfre Düşmenin Sebepleri Nelerdir?
Küfre düşmenin tek bir sebebi vardır; o da inkârdır.
İmanın şartları bir bütündür, bölünme kabul etmezler. İmanın şartlarından birini veya birinin bir kısmını, sözgelimi bir ayeti inkâr eden kâfir olur.
İnkâr, direk olabileceği gibi dolaylı da olur. İlahi bir emri yerinde görmemek ve onu alaya almak da bir çeşit inkârdır.
Mesela bir kişi, beş vakit namazı kabul edip, Allah tarafından emredildiğine inandığı halde; Allah'ın böyle bir ibadeti emretmekle hata ettiğini, yerinde bir emir vermediğini söylerse küfre girer. Böyle düşünen kişi, Allah'ın noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu inkâr etmiş olur ve küfre girer.
Mütevatir hadisleri inkâr eden kişi de, küfre girer. Çünkü mütevatir hadis, sübutu (varlığı) kati (kesin) olan bir delildir. Mütevatir olmayan yani haber-i vahid olan sahih hadisleri inkâr eden kâfir olmaz.
Ali BOZKURT
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
"Kadınlara iyilikle muamele ediniz."
Nisa:19
GÜNÜN HADİSİ
Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: "Müminlerden (özür sahibi olanlar dışında) (evlerinde) oturanlar ile Allah yolunda malları ve canları ile savaşanlar bir olamaz."
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...