Birinci Dünya Savaşı Osmanlıların yıkım savaşı oldu. Osmanlı'nın küllerinden Anadolu üzerine serpilmiş Türkiye doğdu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında üç imparatorluk yerle bir oldu. Ortadoğu'da sömürgecilik düzeni kuruldu. İkinci Dünya Savaşının sahnesi ise Avrupa ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşandı.

Şimdi gözler yeniden Ortadoğu'ya çevrildi. Yeni savaşın sahneleri yine Ortadoğu iklimine işaret ediyor. Bölgede eskiyen ve Arap Baharı ile birlikte çöken eski düzen yeniden onarılmaya çalışılıyor. Bu defa bunun gerekçesi de IŞİD. Yakıtı ise İslam dünyası.

Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli neticelerinden birisi, İsrail'e toprak transferi gerçekleştirilmesiydi. Balfaour'un Yahudi milli vatanı ilanı bunun altyapısını oluşturmuştur. 1917 yılında Osmanlı'nın yenilerek bölgeden çekilmesiyle birlikte Sykes-Picot mutabakatı tatbikat safhasına konulmuştur. Bunun sonucu iki şey olmuştur. Bunlardan birisi, Arap bölgesel devletlerinin kurulmasıdır. Kimileri buna ulusal devlet diyor ama bunlar kesinlikle ulusal devlet değil. Zira bunlar tek ulusun parçalanmış halleri. Aşiret veya kutur yani bölgesel devletlerdir. Sykes-Picot paylaşma mutabakatından bir de İsrail devleti zuhur etmiştir.

İsrail devleti kurulması için ikinci bir hamle gerekmiştir. Osmanlı ile birlikte toprak transferine kavuşan İsrail nüfus açısından yetersizdir. Bunu da İkinci Dünya Savaşı ile birlikte sahneye koymuşlardır. İsrail'in altyapısı için gerekli toprak transferi ise İkinci Dünya Savaşı ile birlikte sağlanmıştır. İlginçtir, Birinci Dünya Savaşı sırasında şimşekler İttihat ve Terakki ve Cemal Paşa gibilerine yönelmiştir. Ermeni mezalimi Talat Paşa ve Arap mezalimi de Cemal Paşa'ya yüklenmiştir.

İkinci Dünya Savaşının bütün olumsuzlukları ise Hitler'e yüklenmiş ve onun kastettiği Yahudiler ise bütün olumlulukların kaynağı olarak gösterilmiştir. Holokost iddiaları üzerinden Yahudiler İsrail'e çekilmiştir. Bir korku atmosferi üretilmiş ve bu korku atmosferi üzerinden siyasi mühendislik ve planlama yapılmış ve Avrupalı Yahudiler böylece soluğu Filistin'de almışlardır. Şimdi Hitler ve Saddam üzerinden yapılan algı operasyonları IŞİD üzerinden yapılıyor ve bu yolla bölge İsrail lehine yeniden tanzim edilmek isteniyor. Bunun fikri araçlarından birisi de şüphesiz IŞİD meselesidir. IŞİD meselesi hakikatiyle ve sanalıyla bir algı operasyonuna malzeme yapılmaktadır. Böylece bölge yeniden İsrail lehine şekillendirilmek istenmektedir. Yeni şekillendirme sadece İsrail'e değil Amerikan çıkarlarına da hizmet edecektir. Tetikçi ve kiralık silah ABD bu türlü askeri ihalelerle birlikte hem cebini dolduruyor hem de nüfuz kazanıyor. Arapları söğüşlüyor.

Papa da dâhil birçoklarına göre Üçüncü Dünya Savaşı sahneleniyor. Yine amaç İslam dünyasının bölüşülmesi ve paylaşılmasıdır. ABD Ukrayna'da Rusya'ya kafa tutacağı yerde yine Suriye'de birçok noktada Rusya ile mutabık kalıyor. Bunlardan birisi de IŞİD meselesidir. Bu da gösteriyor ki, aralarında niza ve savaş istemeyen büyükler sahipsiz İslam dünyasını yutmakta bir beis görmüyorlar yine mutabıklar. Bu yönüyle Obama BM'nin beş büyükler düzenine ve yapısına atıfta bulunmuştur. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye bir milli mücadele savaşı yürütmüştür. Hâlbuki olması gereken İslam dünyasıyla alakalı topyekun bir kurtuluş savaşı vermekti. Bu yapılmadığı için ertelenmiş ve günümüze intikal etmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında yapılmayan bu küresel kurtuluş mücadelesi yüzyılımıza aksetmiştir. İslam dünyası yeni bir kurtuluş savaşıyla karşı karşıyadır. Bunun merkez üssünde de Türkiye bulunmaktadır. Vizyon budur. Misyon da bunu tahakkuk ettirmektir.