UNUTULAN EMİR “SILA-İ RAHİM”
Sıla; vuslat yani kavuşmak anlamına gelir. Rahim ise, rahmet, acımak ve şefkat etmek demektir. Ayrıca, akrabalık, hısımlık ve yakınlık gibi manalara da gelmektedir.
Sıla; vuslat yani kavuşmak anlamına gelir. Rahim ise, rahmet, acımak ve şefkat etmek demektir. Ayrıca, akrabalık, hısımlık ve yakınlık gibi manalara da gelmektedir.
Sıla-i Rahim; başta ana baba olmak üzere, yakın ve uzak akrabaları, dostları ve komşuları ziyaret etmek, onlarla irtibatı kesmemek, her zaman hatırlarını sormak ve gönüllerini hoşnut etmektir.
İslam dininde sıla-i rahim çok mühimdir. Bu konudaki bazı ayet ve hadis-i şeriflere dikkatinizi çekmek istiyorum:
"Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının." (Nisâ Suresi, 4/1)
"Onlar ki Allah'ın gözetilmesini emrettiği hakları gözetirler(akrabalık bağlarını devam ettirirler ve iyilikte bulunurlar); Rablerine saygı beslerler ve kötü hesaptan korkarlar..."
Fakat Allah'ın tevhit akidesini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah'ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar(akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler var ya; işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü Cehennem de onlara." (Ra'd Suresi, 13/21-25)
"Demek idareyi ve hâkimiyeti ele alırsanız hemen yeryüzünde fesad çıkaracak, akrabalık bağlarını bile parçalayıp keseceksiniz öyle mi? Onlar öyle kimselerdir ki Allah kendilerini rahmetinden kovmuş da duygularını almış ve gözlerini kör eylemiştir." (Muhammed, 47/22-23)
Bir kişi Hz. Peygambere (s.a.v) gelerek: "Yâ Rasûlallah; beni cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz?" dedi. Allah Resûlü (s.a.v) şu cevabı verdi: "Allah'a ibadet eder ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahm edersin." (Buhari, Zekât; 1)
Ebu Hüreyre'den (r.a) rivayet edilen başka bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (a.s.v) şöyle buyurdular: "Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın." (Kütüb-ü Sitte, c.10, H.N.3289)
Diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur: "Sıla–i rahim, arşa asılıdır, der ki: Kim beni sıla ederse, Allah da ona sıla etsin. Kim benden koparsa, Allah da ondan kopsun."
"Sıla-i Rahmi(akrabalarla ilişkiyi) kesen cennete giremez." (Müslim, Birr 19)
"Zulüm ve akraba haklarını yerine getirmemek kadar, Allah'ın bu dünyada daha çabuk cezalandırdığı bir başka günah yoktur. Üstelik Allah, Âhirette de ceza verecektir." (Tirmizi, Kıyame 57)
"Allah aşkına içinizde sıla–i rahmi kesenleriniz varsa aramızdan ayrılsın! Çünkü Allah'a duâ etmek istiyoruz. Oysa semanın kapıları sıla–i rahmi kesenlere kapalıdır."
"Her Cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allah'a arz olunur. Yalnız sıla-i rahimde bulunmayanların amelleri kabul olunmaz." (Ahmed b.Hanbel, Müsned, c.II, syf.484)
Sıla-i rahim, sadece senede bir defa memlekete uğrayıp, onun dağını ve bağını dolaşmak değildir. Asıl sıla-i rahim başta ana, baba olmak üzere, akrabaları ziyaret etmek, uzakta iseler telefon açıp hal ve hatırlarını sormak ve ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle gönüllerini hoşnut etmektir. Zira en âli hukuk anne ve babanın hukukudur. Bu bakımdan, onları ziyaret etmek, hürmette kusur etmemek ve hayır dualarını almak lazımdır.
Asıl sıla-i rahim; akrabalarımızın, eş ve dostlarımızın kederlerine ortak olup, acılarını paylaşmaktır. Asıl sıla-i rahim, elimizden geldiği kadar tebliğde bulunmak, kötü alışkanlıkları olanları ikaz edip onların izalesine çalışmaktır. Asıl sıla-i rahim akrabalarımızı hayırlı ve güzel şeylere teşvik etmektir. Asıl sıla-i rahim, Müslüman kardeşlerini ziyaret etmek, onları Allah için sevmek, aralarındaki ihtilafı giderip uhuvveti ve ittihadı sağlamaktır. İslam dini sıla-i rahime bu kadar ehemmiyet verdiği hâlde, maalesef günümüzde, ana, baba, eş, dost, hısım ve akrabalar unutulmuş, akrabalar dargın, bazıları ise birbirine düşman vaziyetini almış. Özellikle yakın akrabaların birbirleriyle dargın olduğuna şahit olmaktayız. Tabir caiz ise bir cevizin kabuğunu doldurmayacak ufak meseleler yüzünden senelerdir birbirleriyle konuşmayan kardeşler var.
Bütün cihan hep kavgalı
Birçok akraba davalı
Nedir ki dünyanın malı
Bir rüyadır fani dünya
Zaten gelin-kaynana meselesi kanayan bir yaramız. Çok muhterem, mesleğinin hakkını hakkıyla ifa eden bir hocamıza bir kişi hanımı ile annesinin geçinmediğini, çok zor durumda kaldığını, çaresizlik içerisinde kıvrandığını ve ne yapması gerektiğini sormuş, hocamızın verdiği cevap çok harika: "Ne ağacın kökünü kurut, ne de dalını kopar." Yani öyle yap ki, Allah'ın sana emaneti olan ne hanımın üzülsün, ne de senin sebeb-i vücudun olan cennetin ayağı altında olan anne darılsın.
Tabi bunu yapmak her kişinin işi değil. Bu kardeşimiz gibi aynı meseleden dolayı huzursuz olan nice aile var. Annesinden, babasından koparılan veya hanımından boşanan çok kişiye şahit olmaktayız.
Geçinmez gelin kaynana
Sefil birçok baba ana
Tavrımız zalimden yana
Ne oldu bizlere böyle
Söylenir ne gelse dile
Huzursuz birçok aile
Ne anlatsan hep nafile
Ne oldu bizlere böyle
Oğul saymıyor babayı
Kız dinlemiyor anayı
Hanım takmıyor kocayı
Ne oldu bizlere böyle
Sıla-i rahimin en aşağı derecesi akrabalarımıza karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmak; ziyaretlerine gitmek, acılarını paylaşıp, kederlerine ortak olmak, onların hakkında hayır dilemek, özellikle yaşlıları ve musibetzedeleri ihmal etmemektir.
Sıla-i rahmin en âli derecesi ise, yakın ve uzak akrabalara maddi ve manevi yardımda bulunmaktır. Yüce Allah, muhtaçlara, hususen akrabalara yardım etmeyi emretmektedir. Akrabanın hukukuna riayet etmek ve onların yardımına koşmak son derece mühimdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta şöyle buyururlar:
"Yoksullara verilen sadaka bir sadakadır, akrabalara verilen ise iki sadakadır."
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, akrabasını görüp gözetsin"
"Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa, akrabasını görüp gözetsin."
"Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle cennete giresiniz."
Şunu da ifade edelim ki, her amel gibi sıla-i rahim de hiçbir menfaat gözetmeden sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yapılmalıdır. "Efendim ben onları birkaç defa ziyaret ettim, ama onlar bir defa bile bizim kapımızı çalmadılar" diyerek sıla-i rahimi kesmek doğru değildir. İyiliğe karşı iyilik her kişinin kârıdır, kötülüğe karşı iyilik er kişinin kârıdır. Mühim olan, gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, sormayanı sormak, hataları affetmektir. Zira affetmek büyüklerin şanıdır, en büyük vasıflardan biridir.
Ebu Hureyre (r.a) şöyle anlatıyor: Bir adam Hz. Peygambere (s.a.v) gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Benim akrabalarım var. Ben onlara sıla-i rahm yapıyorum, onlar mukabele etmeyip alakayı kesiyorlar. Ben onlara iyilik yapıyorum, onlar bana kötülük yapıyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum onlar bana karşı cahillik yapıyorlar!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v): "Eğer dediğin gibi isen, sanki onlara sıcak kül yediriyor gibisin. Sen bu şekilde devam ettikçe, onlara karşı Allah'ın yardımı seninle olacaktır." (et-Tac, 5:9)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) başka bir hadislerinde ise şöyle buyururlar: "İyiliğe benzeri ile karşılık veren kişi, tam anlamıyla akrabasını görüp gözetmiş olmaz. Hakiki sıla-i Rahim, kişinin kendisi ile ilgiyi kesenleri görüp gözetmesidir." (Buharî, Edeb 15)
Başka bir hadislerinde ise Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: "İyiliklerin en faziletlisi, seninle ilgisini kesen kimseyi ziyaret etmen, sana bir şey vermeyene senin vermen ve de sana haksızlık yapanı affetmendir." (Kütüb-ü Sitte, c.10, Sıla-i Rahim Bölümü)
Haberi Yok
Ne acayip bir zamana kaldık
Kimsenin kimseden haberi yok
Kime uyduk, kimi örnek aldık
Babanın keseden haberi yok
İşi zor, borcu bitmez babanın
Liste dolu, günü var ananın
Siz hep dışarılarda dolanın
Ananın kızından haberi yok
Her insanda farklı; hayal ve düş
Çoğunun derdi; para, pul, gümüş
Hele sen bir kez tekerlen de düş
Dostunun dostundan haberi yok
Güven yok, hâkim olmuş önyargı
Geçim derdi fertte ortak kaygı
Hani sevgi, nerde vefa, saygı
Evladın babadan haberi yok
Kimi ağlamış, kimi hep gülmüş
Kimi ezilmiş, kimi güngörmüş
Kimisi ağa, kimisi düşmüş
Zenginin fakirden haberi yok
Söküp yıktık şiddetli sel gibi
Döküp kırdık sert esen yel gibi
Vurup geçtik hep birer el gibi
Komşunun komşudan haberi yok
Yüksel der bunlar bizim yaramız
İşte budur gerçek manzaramız
Akrabayla hoş değil aramız
Kardeşin kardeşten haberi yok
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALİSTLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar dağda
İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIŞTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AİLESİ
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADİROV: KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
- İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-51
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-50
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-49
- TALİBAN ÜZERİNDEN ZIT ETKİYİ DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-47
- BU VATAN BİZİM
- MÜJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÜRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-46
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-44
- KALP FİKİR VE KALP DİNDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-41
- EMNİYET TEŞKİLATI VE EMNİYET NİMETİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.
Bakara, 185
GÜNÜN HADİSİ
Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dahil ederse, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktır.
Tirmizi, Birr 14, (1918)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...