GÜNÜMÜZ EĞİTİM SÜRECİNDE DİNİ İLİMLERİN ÖNEMİ
Ahlaki problemler bugün modern dünyada daha değişik açılardan gündeme gelmektedir. Günümüz dünyasında ortaya çıkan iki yeni gelişme, insanlığı daha derin düşünmeye sevk etmektedir. Bunlardan biri ilim ve teknolojideki gelişmeler, diğeri küreselleşmenin yol açtığı problemlerdir. İlim ve teknikte gelinen nokta, insanın kâinat içindeki konumunda şu değişmelere yol açmıştır:
Ahlaki problemler bugün modern dünyada daha değişik açılardan gündeme gelmektedir. Günümüz dünyasında ortaya çıkan iki yeni gelişme, insanlığı daha derin düşünmeye sevk etmektedir. Bunlardan biri ilim ve teknolojideki gelişmeler, diğeri küreselleşmenin yol açtığı problemlerdir.
İlim ve teknikte gelinen nokta, insanın kâinat içindeki konumunda şu değişmelere yol açmıştır:
-Ortaya çıkan alet ve makinelerle, insanın kendi zekâsına karşı durumu altüst olmuştur.
-Modern biyolojinin insan hayatına köklü müdahaleleri, insanın kendi şahsına karşı durumunu altüst etmiştir.
-Horişima'dan beri toplu imha silahlarının, insanlık için taşıdığı risk sebebiyle, insanın ölüm karşısındaki durumu da altüst olmuştur.
Bütün bunlar ahlaki açıdan üzerinde düşünülecek problemlerdir. Fakat ne yazık ki bilim bu ahlaki çöküntüye cevap verememekte, trajik bir altüst oluş yaşayan insana emin bir liman sağlayamamaktadır. Ama geçmişte olduğu gibi, günümüzde de bu sorunları yol açtığı ahlaki sorulara din tatminkâr cevaplar vermektedir. Sorunlar derinleştikçe, dünya çapında bir dine dönüş eğilimi de gözlenmektedir.
1993 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler toplantısında alınan kararlar bu eğilimi çarpıcı bir şekilde yansıtmaktadır. Karar altına alınan 3. maddede din, "insanın kendisiyle, tanrısıyla, dış dünyasıyla ve içinde yaşadığı toplumla ilişkisinin artması" olarak tanımlanmıştır. Alınan kararlardan birinde, dini özgürlükler kuvvetlendirildiği takdirde, hoşgörünün yayılacağına hükmedilmektedir. Bir başka maddede, din ve ahlak bilgisi derslerinin genel okul dersleri içinde yer alması ve okul kitaplarında (tarih kitapları dâhil) farklı boyutlardan dinin tasvir edilmesi istenmektedir. Bir diğer maddede, kendi dini ve ahlaki değerleri hakkında temel bilgilere sahip olmanın gerçek tolerans için şart olduğu, bu durumun bireyi umursamazlıktan ve önyargıdan koruyacağı vurgulanmıştır.
Bu son fıkra ile ifade edilen düşünce toplumsal barışı formüle eden bir değerdedir. Dini taassubu ve din menşeli düşmanlıkları önlemek için getirilen çözüm, insanın dinini öğrenebileceği şartların kendisine verilmesinden ibarettir. Unutmayalım, tolerans ancak insanların dinlerini serbestçe öğrenebildikleri ortamlarda mümkündür. Buna göre, güya insanları dini taassuptan kurtarmak için dinlerini öğrenmelerini yasaklamak veya sınırlamak tam tersi bir sonuç doğurmakta, taassup kuvvetlenmektedir. Türkiye'de devlet eliyle din eğitimine sınırlama getirilmesini savunanların bu argümanı dikkatle değerlendirmeleri gerekir.
Bediüzzaman dini ilimlerle fen ilimlerinin mutlaka birlikte okutulması gerektiğini vurgulayarak bu gerçeği yıllar önce dile getirmiştir. Burada din ve fen ilimlerinin birleştirilmesinden ne kastedildiği de önem taşıyor. Onun bu ifadesinden, din ve fen ilimlerini bir müfredat programı içinde, ayrı ayrı dersler şeklinde öğrencilere vermek gerektiğini anlamak mümkündür.
İnsanda akıl ve kalp gerçeği bulunduğuna göre, eğitimde bunlardan birini yok farz etmek mümkün değildir. Aksi takdirde tek yönlü eğitimle, hayatın gerçeklerine yabancı insanlar ve halktan kopuk, halkla bütünleşmeyen aydınlar yetiştirmiş oluruz. Her türlü bağnazlık, hoşgörüsüzlük, taassup, sahtecilik ve inkârcılık bu tek taraflı eğitimin sonucunda ortaya çıkar. Oysa bütün dinler temelde hoşgörüyü, yardımlaşmayı ve dayanışmayı emreder. Ancak, din baskı altına alınırsa, toplumda oluşan sosyal sıkıntılar kendilerini dini motiflerle ifade etmeye, toplumsal muhalefete dini bir muhteva kazandırmaya başlarlar. Dini ilimler öğretilmemek suretiyle din savunma durumuna düşürülmüşse taassup zırhı harekete geçer. Denilebilir ki, dini taassupları arttıran tek şey, dinin öğretilmesinin yasaklanması ve dini hürriyetlerin sınırlandırılmasıdır.
Esasen Bediüzzaman'a göre taassubun kaynağı din veya din âlimleri deÄŸildir. Ona göre en büyük taassup yüzeysel şüphelerinde muannidane ısrar eden Avrupa mukallitlerinde ve dinsizlerinde bulunur.Â
Günümüzde eğitim programlarında dine ve dini ilimlere yer vermek istemeyenlerin, din hakkında yanlış bilgiye sahip oldukları görülmüştür. Avrupa mukallitleri dini bir bilgi türü bile kabul etmemektedirler. Hâlbuki dini bilgiyi diğer bilgilerden ayıran temel özellik, onun müteal (aşkın) varlıkla olan ilişkisidir. Çünkü dinin esasını, Allah'ın bilgisi oluşturur. Allah mutlak varlık olduğu için onun bilgisi de mutlaktır ve değişmez. İnsan bilgisi ise zamanla değişebilir.
Ancak dini bilgilerin içinde insana ait bilgiler de olabilir. Bunlar da Allah bilgisinin yorumu ve izahlarıdır. Hatta dinin aslını teşkil eden değişmezliğe rağmen aynı din içerisinde farklı görüşlerin ortaya çıkması din içindeki insana ait bilgilerden kaynaklanmaktadır. Bediüzzaman buna işaret ederek şöyle der: " Bazen bir tek kitapta birçok ilim bir araya gelebilir. Bir ilimde telif edilen bir kitapta, o ilmin meselelerinin o kitabın muhteviyatına nispeti ancak zekâtı nispetindedir. Bu sırdan gaflet edildiği için bir şeriat veya bir tefsir kitabında. Başka ilimlere ait bir meseleyi gören bir zahirperest adam, "işte şeriat ve tefsir böyledir" der. Eğer dost ise "Bunu kabul etmeyen Müslüman değildir" diyecek. Şayet düşman ise o bahane ile "şeriat veya tefsir (hâşâ) yanlış" diye hükmeder."
Oysa Kur'an başkadır, Kur'an hakkında telif edilen kitaplar başkadır. Kitaplar daha geniştir. Çünkü cevherci dükkânında cevherden başka kıymetsiz şeyler de bulunabilir.
Dipnotlar
1-Türk Eğitim Sistemi Alternatif Perspektif, s. 118-119.
2-Risale-i Nur Külliyatı, Münazarat, II, 1957.
3-Asar-ı Bediiyye, (Osmanlıca), İttihad Yayıncılık, İst., 1999, s. 260.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALÄ°STLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ
Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADÄ°ROV:Â KADÄ°RÄ°-VEHHABÄ° KIRMASIÂ
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
-  İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-51
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-50
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-49
- TALÄ°BAN ÃœZERÄ°NDEN ZIT ETKÄ°YÄ° DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-47
- BU VATAN BÄ°ZÄ°M
- MÃœJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÃœRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-46
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-44
- KALP FÄ°KÄ°R VE KALP DÄ°NDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-41
- EMNÄ°YET TEÅžKÄ°LATI VE EMNÄ°YET NÄ°METÄ°
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
Hala mı Allah'a tövbe etmezler ve O'ndan bağışlanma istemezler? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Maide, 74
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...