FAHREDDÄ°N SAYI
1936 doğumlu Vanlı Fahreddin Sayı ağabey, 1983’den beri Bursa’da ikamet ettiği halde, hatıralarını almak –tevafuken- yine Van’da nasip oldu. İlk Van Risale-i Nur hizmetlerinin yaşayan şahidlerinden Fahreddin Sayı, Hz. Üstad’a bir defa ziyarette bulunmuş… Fahreddin ağabey, Van’ın kadim nur talebesi Molla Hamid ağabeyle aynı dükkânı paylaşarak, 30 sene müddetle beraber esnaflık yapmışlar
1936 doğumlu Vanlı Fahreddin Sayı ağabey, 1983'den beri Bursa'da ikamet ettiği halde, hatıralarını almak –tevafuken- yine Van'da nasip oldu. İlk Van Risale-i Nur hizmetlerinin yaşayan şahidlerinden Fahreddin Sayı, Hz. Üstad'a bir defa ziyarette bulunmuş… Fahreddin ağabey, Van'ın kadim nur talebesi Molla Hamid ağabeyle aynı dükkânı paylaşarak, 30 sene müddetle beraber esnaflık yapmışlar.
Fahreddin Sayı, röportajımız sırasında ilk Van hizmetleri hakkında bilgiler verdi… Hz. Üstad'ı ziyareti sırasında gördüklerini, konuştuklarını ve intibalarını anlattı bize… Çok gariptir; Risale-i Nur'dan imanî bir vecizenin altına 'Said Nursi' diye yazdığı bir kart için, polisin yaptığı bir baskını da anlattı… Hatıraları kendisine tashih ettirilmiştir…
FAHREDDÄ°N SAYI ANLATIYOR
1936 Van doğumluyum, mesleğim saatçilik… 30 sene Van'da 16 sene de Bursa'da yaptım saatçiliği… Şimdi emekliyim… Van'da, saatçiliği Molla Hamid ağabeyle beraber onun dükkânını ince bir duralitle ortadan bölerek yaptım. Hamid ağabey aynı dükkânda marangozluk yapıyordu, sonradan camcılık yapmaya başladı. 1983'de Bursa'ya taşındım. Emekli olarak hâlâ Bursa'da yaşıyorum, hizmetlere devam ediyoruz elhamdülillah.
Risale-i Nur'u Molla Hamid aÄŸabeyden duydum
Risale-i Nur'u ilk defa 1954 senesinde 18 yaşlarımda iken Molla Hamid ağabeyden duydum, bana bir Gençlik Rehberi vermişti. Sonra Asây-ı Mûsa'yı aldım. O zamanlar yeni harflerle Risale yoktu, Osmanlıcayı pek de okuyamıyordum. İki sene sonra 1956'da askere gittim, güderken Isparta'da Hz. Üstad'ı ziyaret ettim. Onu anlatacağım… Askerden gelince de hizmetlere devam ettik. İki sene kitaplar bende kaldı, ben sattım isteyenlere. Sonra bir ihbar oldu, kitapları hemen başka tarafa taşıdık.
O zamanlar, 1954 senesinde ben askere gitmeden iki sene evvel Türkoğlu Salih vardı Van'ın Belediye Başkanı, onun evini ilk dersane olarak tuttuk; Hacı Osman Camisinin hemen altında tek katlı toprak bir ev vardı orası… Türkoğlu Nur talebesi değildi, evini kiralayarak tuttuk. O zaman Rahmi Erdem de buradaydı. Sonra terzi Reşid Övet ağabeyin evini dersane olarak tutmuştuk. Allah rahmet etsin bir Celal Alıcı ağabey vardı, çok hoş bir insandı, ev dersleri daha çok onun evinde olurdu, ağabeyler geldiğinde onun evinde kalırlardı.
O sıralarda çok fazla baskı ve baskınlar vardı, korkarak gidiyorduk derslere. Mesela bir örnek vereyim: Bir ara bir kart yazmıştım ben, her nasılsa savcının eline geçmiş, polis baskın yaptı; Allah razı olsun polis iyiydi, bana, "Bak kardeşim, altına Said Nursi yazmışsın. Bu olmasaydı, sana birşey yapmayacaktık. Kartta da 29. Söz'den: "Evet şu dâr-ı dünya, beşerin ruhunda mündemiç olan hadsiz istidadların sünbüllenmesine müsaid değildir. Demek başka âleme gönderilecektir. Evet, insanın cevheri büyüktür. Öyle ise, ebede namzeddir. Said Nursi" İşte vecize de bu… Bunun için polis benim dükkânıma baskın yaptı… Eve de geleceklerdi o polis mani oldu… Ben artık o kartları imha ettim.
Üstad'ın gözleri çapaklıydı, meğer zehir vermişler
Üstad Hazretlerine ziyaretim şöyle oldu:
1956'nın Kasım ayında askerliğim İzmir'e çıkmıştı, yola yalnız çıktım ben. Bana Van'da; "sakın Üstad'ı görmeye çalışma alıp götürürler, Hüsrev ağabeyi gör" dediler.
Afyon'da trenden indim. Isparta'ya geçtim, Hüsrev ağabeyin evini buldum, kapısını çaldım, açmadı. Dönüp dolaşıp yine çaldım, gene açılmadı. Tekrar dolaşıp geldim yine aynı… Oradan komşulardan yaşlı bir kadın "evladım, onun işine akıl ermez, açmıyorsa demek ki açmayacak" dedi. Ben tabi çok üzüldüm. Me'yus olarak bir camiye gittim. Baktım müezzin halıları dışarı atmış temizlik yapıyor. Ona "ben Üstad hazretlerine ziyaret etmek istiyorum, nasıl bulurum?" dedim. Başını kaldırdı, oradan bir asker geçiyordu, "bak bu sizden" dedi. Asker İstanbul'danmış, Üstadın yanında hizmet ediyormuş. Bunun Üzeyir Şenler olduğunu söylediler sonradan… Beraber gittik O askerle…
Üstad hazretleri beni kabul etti. Ceylan ağabeyle girdik içeriye. Üstad karyolasında oturmuş, biraz doğruldu. Elini öptüm elhamdülillah.
Üstad bana; Molla Hamid, Mecid hoca, Abdurrahman hoca ve Hacı Nuh Bey'i sordu. Kardeşi Abdülmecid efendiyi sormadı, ben söyledim. Abdülmecid ağabey o sırada Van'daydı.
Bana "ne okuyorsun?" dedi. Ben "Asây-ı Mûsa okuyorum" dedim. "Tamam" dedi. Ceylan ağabey "kitap verelim mi?" dedi. Üstad, "Yok, askerdir, ancak farz namazlarını kılabilir" dedi. Elhamdülillah askerde namazlarım hiç geçmedi. "Seni yanımdaki talebelerimle bir ettim ama hizmet etmek şartıyla" dedi.
"Van'a geleceğim, kalenin başında medrese yapacağım" dedi. Sonra "Adnan Menderes medrese yapmak için 5 bin lira ayırmış, (50 bin değil) fakat ben kabül etmiyorum" dedi.
O arada Ceylan ağabeyin sırtını okşadı, "dağlarda fedakâr ceylanlar olur; bu benim fedakâr Ceylan'ım" dedi.
"Hüsrev'i ziyaret ettin mi?" dedi. "Üç sefer gittim kapıyı açmadı" dedim. Ceylan ağabeye "götür Hüsrev'i de ziyaret etsin" dedi.
"Üstad'ım sizi bir daha nasıl ziyaret edebilirim?" dedim. "Lüzum yok, risaleleri oku beni ziyaret etmiş olursun" dedi. Sonra kalktık…
Yüzüne biraz bakmıştım, gözleri çapaklıydı Üstad'ın. Çıktıktan sonra Ceylan ağabeye; "abi Üstad'ın gözleri neden böyle çapaklı?" diye sordum. "Gözlerinin kör olması için iğne vurdular, geçer inşallah" dedi.
Üstad'ın yanında tam bir saat oturdum. Üstad şark lisanîyle konuşuyordu.
Ceylan ağabey beni ara sokaklardan Hüsrev ağabeyin kapısına bıraktı, kendisi geri döndü. Girdiğimde Hüsrev ağabey kitap yazıyordu, onun da elini öptüm elhamdülillah.
Hüsrev ağabeye "Vanlı arkadaşlarımız 'Hüsrev ağabeye gidiyoruz kapıyı açmıyorlar' diyorlar" dedim. "Bu kadar kitap yazılacak, ben nasıl ilgilenirim gelenlerle?" dedi. Sonra "Ne okuyorsun?" dedi. Ben "Evamir' okuyorum" dedim. Yani İlmihalden sonra okunan kitaplar… "Kalu kıl zamanı geçti" dedi. İzmir'den, Mustafa Birlik'ten bir ilaç istedi, 'Optalidon' diye bir kâğıda yazdı, verdi. Tekrar elini öptüm, çıktım. O gece Isparta'da bir otelde kaldım.
İzmir'de Mustafa Birlik'le tanıştım, Hüsrev ağabeyin yazdığı kâğıdı verdim. Allah razı olsun, bir gün beni misafir etti. Sonra kıtama teslim oldum.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
YUSUF ÜNLÜ(1936 -)
Cübbeli Ahmed Ünlü hocaefendinin babası Yusuf Ünlü 1936’da Giresun’un Göreli İlçesinde
YILMAZ DUMAN(1938 -)
Denizlili Emekli Lise Öğretmeni Yılmaz Duman, 1951’de Türkiye’de ilk açılan yedi İmam Hat
ÜMMÜHAN ERGÜN(1913 – 1976)
Nur Fabrikası sahibi, Denizli şehidi, İslamköylü Hafız Ali Ergün’ün akıl sınırlarını
ÛLVİYE SÜMER (1895 – 1974)
Ûlviye Sümer, Risale-i Nur’un Kastamonulu hanım kahramanlardandır… “Âsiye, Ulviye, Lütfi
TACEDDÄ°N TOPAL(1927-2020)
Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö
ŞÜKRÜ ALTUĞ(1914 – 1984)
Isparta’nın Sav köyü bin kalemle Risale-i Nur eserlerini yazarak çoğaltan, Hz. Üstadın ifad
ÅžEVKET AKIN(1923 -2021)
Batmanlı Şevket Akın, Bediüzzaman hazretlerini 1952 yılında Isparta’da ziyaret ediyor. Aynı
ŞAHABEDDİN ÜNLÜ (1945 -2021)
Bolvadinli Emekli Edebiyat öğretmeni Şahabeddin Ünlü ile Ankara’da halef selef oluyoruz. Biz
ŞAHABEDDİN GARGILI(1924 – 2017)
Molla Şahabeddin Gargılı, 1924 yılında Bingöl’ün Kığı ilçesinde doğmuştur. Erzurumlu
SÜLEYMAN ÇAĞAN(1930 - )
Malatya/Doğanşehirli Süleyman Çağan ağabeyimiz üç arkadaşıyla beraber Hz. Üstad’ı Ispa
SAİD NUR ÇELEBİ (1948 -)
Risale-i Nur hizmetkârlarından iki bahtiyar hanedanın silsilesi Said Nur Çelebi’de buluşuyor.
- ÖMER HALICI(1919 – 1954)
- OSMAN NURİ TOL(1885 – 1955)
- OSMAN AKSOY(1940 - )
- NEVÄ°N HALICI(1939 -)
- NECATÄ° AKKOYUN(1934 -)
- MÜBAREK SÜLEYMAN (KÖSE)(1898 - 1963)
- MUSTAFA CENGÄ°Z (1929 -2021)
- MUHAMMED ALİ ÖZTÜRK (1930 -)
- MUAMMER ŞENEL (1909 – 2000)
- MEVLÜD GÖNEN (1934 -)
- MEHMED KÜÇÜKAĞA (1924 – 1976)
- MEHMED KERVANCI(1940 - )
- MEHMET GÜLEŞÇİ
- MEHMED FIRINCI (GÜLEÇ) (1928 - 2020 )
- İBRAHİM GÜL (1892 – 1956)
- HÃœSEYÄ°N BİÇER (1923 -2018)Â
- HÜSEYİN AKÇAY
- HATÄ°CE SOYLU (ALTUÄž)(1930 - 2013)
- HASAN HALICI(1940 -)
- HASAN BASRİ SARIÇAM
- HAMDÄ° SAÄžLAMER
- HAFIZ MUSTAFA ERTÜRK (1906 – 1950)
- FİKRİ MERİÇ(1935 -2021)
- EÅžREF EDÄ°P FERGAN(1882-1971)
- AV. İBRAHİM ÜNLÜ(1942 - )
- ÂSİYE MÜLÂZIMOĞLU(1881-1981)
- ALÄ° YILMAZ(1936 - )
- ALİ SERT(1929 – 2017)
- ALÄ° RIZA MUHLÄ°S(1927 - 2016)
Şüphesiz Biz Seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Fetih, 8
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna!"
Buhârî
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...