SEYDA M. SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE İLİM SERÜVENİ-7
M. Şimşek: Muhterem hocam! Yayınladığınız eserlerinizden bahsedecek olursak, hangi alanlarda eser yazdınız, bahseder misiniz? M. Salih Ekinci: Tabii bu Cenabı Hakkın fazlı ve keremidir.
M. Şimşek: Muhterem hocam! Yayınladığınız eserlerinizden bahsedecek olursak, hangi alanlarda eser yazdınız, bahseder misiniz?
M. Salih Ekinci: Tabii bu Cenabı Hakkın fazlı ve keremidir. Yani Cenab-ı Hak istediği zaman bazı insanları bazı yerlerde kullanıyor. (إن الله يغرس في هذا الدين غرسا يستعمله في مرضاته).
Üzerimizde Cenab-ı Hakkın bir fazlı, bir keremi vardır. Başta bizi ilme yöneltmiştir. Sonradan tedrisatta, ilim ehlini yetiştirmede bize keremini göstermiştir. Bizim burada bir şeyimiz yoktur, bu lutf-u ilahidir. Devamlı bunun şuurundayız Elhamdülillah.
Cenabı Hak bizi bir takım kitaplar yazmaya muvaffak kıldı. O tarafa meylettirdi. Bir takım kitaplar meydana geldi ve piyasaya girdi. İslam âleminin piyasasına girdi. Elhamdülillah çok da değer kazandı, bazı çevrelerde asıl kaynak olarak kabul edilen kitaplar haline geldi. Tabi bu Allah'ın fazlı ve keremidir.
M. Şimşek: Hocam! Kitaplarınızın tamamı Arapça mı? Türkçe yazdığınız var mı?
M. Salih Ekinci: Kitaplarımın tamamı Arapçadır. Tabi çevirileri yapılıyor. Benim Türkçem, kitap yazabilecek seviyede değil.
Ayrıca Arapça kitap, dünya ölçeğinde istifadeye medar oluyor. Türkçe kitap ise, sadece Türklere hitap ediyor ve Türkiye'de mahsur kalıyor.
M. Şimşek: Hadisle ilgili hangi çalışmalarınız var hocam?
M. Salih Ekinci: Sünnetin değeri hakkında bir kitabımız vardır. Türkçeye çevrilmiştir. Rağbet Yayınlarında yayınlanmıştır. Elhamdülillah faydası olmuştur. Sünnetle ilgili birinci çalışmamız budur.
İkincisi ise mustalahu'l-hadis konusunda Nüzhetü'n-nazar üzerine en-Nüketü'l-gurar adlı kitabı yazmaya Allah bize tevfik verdi, hazırladık. Bu eser Nüzhetü'n-nazar üzerine açıklamadır, tamamlamadır. Tabii İslam âleminde Nüzhetü'n-nazar kitabı hemen hemen Mustalah'tan sonra ikinci kitap haline gelmiştir. İslam âlimleri değer vermiştir; üzerine çokça çalışma yapılmıştır. Biz de böyle bir çalışma yaptık. Önceki çalışmaların birçoğunu elden geçirdik. Bazı eksiklerin var olduğunu tespit ettik, bundan dolayı böyle bir ihtiyaç hissettik. Hadis üzerine bir de makalelerim vardır.
M. Şimşek: Akaid üzerine çalışmalarınız var mı hocam?
M. Salih Ekinci: Akaid üzerine daha fazla çalışmamız var. Bâcurî'nin Cevheratü't-tevhîd şerhi Tuhfetü'l-murîd üzerine geniş bir talikatımız var. Birçok kelam meseleleri burada tahlil edilmiştir. Bir de Bacurrî'ye epey tenkitler vardır. Yaptığımız şerhin ismi et-Tahrîru'l-hamîd li mesâili 'ilmi't-tevhid'dir.
Bir de Menhecü'l-Eşâ'ire fi'l-'akîde beyne'l-hakâiki ve'l-evham kitabımız vardır. Bu kitap da güzel bir kaynak haline gelmiştir ve İslam Âlemine faydalı olmuştur. Bu kitap, Suudi Arabistan'dan bir hoca efendinin Eş'ari akidesini tenkit etmek için yazdığı Menhecü'l-Eşâ'ire fi'l-'akîde isimli kitaba reddiyedir. Bu hocaefendi, yazdığı kitapta Eş'ari akidesinin baştan sona sünnete aykırı olduğunu ispat etmeye çalışmış ve kitabı çok yayılmıştır, öyle ki milyonlarca insana ulaşmıştır. Ele alınan Kelamî meseleler de çok derin, günümüzde ilmi derinlikte bu meselelere vakıf çok az âlim var, hatta tenkide kalkışan bu hocanın kendisi de bu meseleleri bilmiyor. Kitabı okuyan, Eş'arîlerden maazallah ediyor.
Kitabın 30-35 sahifesini ele aldım. Tamamı 50 sayfa idi. Ele aldığımız 35 sayfa da 300 ilmi hata tespit ettik. İlmi bir şekilde, müellife sataşmadan, onu kötülemeden, bilakis onu överek hatalarını beyan ettik, çünkü şahsiyet olarak iyi bir insandır, hizmetleri vardır, şahsiyet ayrı, ilim ayrıdır.
Basıldığı günden bir hafta sonra da kitap o yazara ulaşmıştır. Bu ekolün âdetidir: onların hakkında bir kitap yazıldığı zaman iki- üç ay geçmeden hemen cevap ve reddiye içeren bir kitap çıkarırlar. Yazdığımız reddiye üzerinden yaklaşık beş sene geçti; fakat hâlâ bir kelime bile yayımlamadılar.
Bu kitap birçok açıdan faydalı olmuştur. Kitap bu konuda kaynak haline gelmiştir.
Üçüncü ise, Akîdetü'l-İmâm Eş'arî eyne min 'akaidi's-selef kitabımız vardır. İsminin de ifade ettiği gibi, 'Eşarî akidesi selefin neresindedir.' Kendisindedir. Kendisidir. İsbat etmişizdir.
Bir de, İbn-i Hümâm'ın Müsâmere'sini talabesi Şafii fukahasından İbn Ebî Şerîf, Müsâyere şerhu Müsâmere adıyla şerh etmiştir. Biz onu senelerdir medresede okutuyoruz. Üzerine de bir haşiye yazdık ama henüz basılmamıştır.
Kelam ilminin mühim meselelerine ilişkin on civarında risale yazdık. Hepsi müstakil bir konudadır. Dihlevî üzerine kitabımız vardır. Ahlakla ilgili vardır, mesela Menhecü'l-kâsıd; Sebîlü men enâbe ilallâh vardır. Bunlar ahlakla ilgilidir. Bunların Türkçe çevirileri de vardır.
M. Şimşek: Son olarak Muhterem Hocam! Şahsınız adına yapmayı arzu ettiğiniz veya hadisçiler tarafından veya İslam araştırmacılar tarafından yapılmasını tavsiye edeceğiniz projeler nelerdir.
M. Salih Ekinci: Türkiye'yle ilgili iki önemli düşüncemiz vardır. Birincisi Türkiye'de İslam âlimlerinin bir cemiyet veya vakıf adı altında bir araya gelmeleri ve kurumsallaşmaları. Burada hem tedrisat usulünü, hem davet ve terbiye usulünü birleştirmek, hem de amel ve ahlak üzerine beraber çalışmak, aynı metotta insanlara hizmetler vermek, seviyeleri yükseltmek, bilinçlendirmek. Şu an düşünce halindedir, gerçekleşmemiştir.
İkincisi ise, bizim okuduğumuz ve insanların yetiştirildiği bu medrese müessesesi ile ilahiyatın birbirlerini tamamlayacak şekilde birbirine yardımcı olabilecek hale getirilmesidir. Cenab-ı Hakk bizleri muvaffak eylesin. Bu noktada dualarınızı bekliyoruz. Çünkü buna çok ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı zaman gösterecek. Gerçekleştikten sonra ne kadar faydalı olacağını Allah Teâlâ gösterecek. Temennimiz bu iki konuda muvaffak olmaktır. Sizin de yardımınızı istiyoruz. Bir elin nesi iki elin sesi vardır. Cemaatle büyük işler yapılır.
M. Şimşek: Özel olarak bir hadis araştırmacısına özellikle genç olanlara neler tavsiye etmek istersiniz. Eser, düşünce ve yöntem olarak neler söylemek istersiniz.
M. Salih Ekinci: Başta mustalahı bilmesi elzemdir. İlim öğrenmenin merhale olarak metotları vardır. Bir ilmi öğrenmemiz için o ilmi üç merhale üzerine kurmamız lazım. İmam Gazzâlî bunun ismini şöyle koymuştur: İktisâr, iktisâd, istiksâ. Başta en küçük kitapla başlamak lazım. Mümkünse ezberlemek, ezberlemesek de tamamen meseleleri kalpte oturtmak yani özümsemek gerekir. Çünkü en küçük kitap ilmin anahtarıdır, ana hatları oturtuyor, böylece zemin hazır oluyor. İkinci merhaledeki kitaba geçtiğimiz zaman oradaki teferruatlar bir zemin bulduğundan dolayı o zemin üzerine oturuyor. Ondan sonra tafsilatlı kitaplara geçtiğimiz zaman onların zemini de hazır olmuş oluyor. İlmi öğrenmenin metodu budur. Bu olmadan, insan teferruatlı kitapları senelerce okusa da, bir temel sahibi olamıyor. Malumat sahibi oluyor, ilmin özünü alamıyor, künhüne vakıf olamıyor, yalnızca, o ilimde genel kültür sahibi oluyor. Bu merhalelere çok dikkat etmesi lazımdır. İlk önce, küçük kitaba diğerlerinden daha çok önem vermelidir. Çünkü bununla ilmin şeması oturuyor.
Hakeza hadis metinleri de böyledir. Biz burada Erbaîn'den başlıyoruz. Sonra da "kısâru'l-hadis"kitabı var. Bunda 300 kısa sahih hadisler vardır. Sonra Riyâzu's-sâlihîn okutuyoruz. Sonra da Bulûğu'l-merâm gibi veya Umdetü'l-ahkâm gibi kitaplara geçiyoruz. Ondan sonra Mişkâtü'l-Mesâbîh gibi cem kitapları okutuyoruz. Bundan sonra asıl kitaplar dediğimiz Kütüb-i Sitte'ye geçiyoruz. Çalışmalara bu şekilde devam edilirse, tedrici bir metot olur, çok faydalı olur ve sağlıklı olur.
M. Şimşek: Muhterem hocam! Bize ayırdığınız vakit için çok teşekkür ediyoruz. Allah çalışmalarınızı bereketli kılsın. Allah, yetiştirdiğiniz talebelerin, yazdığınız eserlerin hizmetlerini daim eylesin.
M. Salih Ekinci: Allah bizi muvaffak kılsın. Bizler de gösterdiğiniz ilgiden dolayı sizlere çok teşekkür ediyoruz. Ve'sselâmu aleyküm.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma.
Bakara, 147
GÜNÜN HADİSİ
SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...