HALİL İBRAHİM ÇÖLLÜOĞLU
Risale-i Nur’da adı çokça geçen Milaslı Halil İbrahim Çöllüoğlu, 1897 yılında Milas’ta dünyaya gelmiş ve 1 Temmuz 1956’da vefat etmiştir. Milas Asrî Mezarlığa defnedilen Çöllüoğlu ağabeyin kabri, daha sonraları mezarlıkla beraber şehrin başka bir noktasına nakledilmiştir.
"Hem ezcümle Milâslı Halil İbrahim; Bu adam altı-yedi sene evvel benim eski memleketli bir talebem vasıtasıyla bana karşı bir dostluk hissetmiş. Sonra bu üç-dört sene evvel kendi işi için Eğirdir'e gelip Barla'da beni gördü."
Aynı müdafaada Bekir Ağa'nın ismi şu şekilde zikredilmektedir:
"Çok yerden benden risaleler istiyorlar, yazacak adamım yok. Bekir sizi tercih edip gönderdi." Hz. Üstad bir sonraki paragrafta da Halil İbrahim Çöllüoğlu'nun Risaleleri ilk defa tanıma vesilesini mahkemeye karşı şöyle izah ediyor; "Mesmuatıma göre, 'Onuncu Söz'ün şopoğrafla yazılmış tetimmesini 'Onuncu Söz' ile beraber yedi sene evvel hanına gelen bir yolcudan almıştır." Burada Hz. Bediüzzaman'ın bir yolcu dediği, adı geçen Bekir Ağa'dır. Çöllüoğlu ağabeyi tanıyan Milaslıların da nakilleri bu şekildedir, tam örtüşüyor… Bediüzzaman hazretlerinin 1935 Eskişehir Müdafaası, Osmanlıca "27. Lem'a Eskişehir Mahkeme Müdafaa Risalesi" olarak yayınlamıştır…Üstad, Milaslı İbrahim'i müdafaa ediyor
1935 Eskişehir Mahkemesinde Üstad Bediüzzaman, Milâslı Halil İbrahim'i şöyle müdafaa ediyordu:
"Hem ezcümle Milâslı Halil İbrahim... Bu adam altı-yedi sene evvel benim eski memleketli bir talebem vasıtasıyla bana karşı bir dostluk hissetmiş. Sonra bu üç-dört sene evvel kendi işi için Eğirdir'e gelip Barla'da beni gördü. Hafız Bey ve Hacı Hüsnü gibi meb'uslara verdiğim ve gösterdiğim risalelerimden bir-iki tanesini vermiştim.
"Sonra bu adam Kur'ân'a ve imana fazla iştiyakı olduğundan, musırrane benden imanî eserler isteye isteye ve her bir fırsatta bana selâm ve tebrik mektupları samimî gönderdiğinden dayanamadım. Kendime mahsus yazdırdığım risaleleri ona göndermeye mecbur oldum. Fakat başkalarına göstermemek için üzerlerine 'Mahremdir' diye yazıyordum. Hattâ bir mektubunda onun ısrarına karşı kandırmak için 'Çok yerden benden risaleler istiyorlar, yazacak adamım yok. Bekir sizi tercih edip gönderdi.' Bu mektup da onun ısrarı üzerine bir kandırmaktan ibarettir. Şimdi ben kendi vicdanımla bu zatta iman ve Kur'ân'a karşı iştiyaktan başka bir his bulamadığını ve benim gibi siyasetle hiç alâkası olmadığını ve benim mesleğimden hariç entrikalara kapılmadığını kanaatım geldiğinden, onu da hususî kardaş telâkkî ettim. Kendime has yazılarımı ona da gönderdim.
"İşte on sene zarfında Halil İbrahim gibi iki-üç dostuma hususî ve imanî risalelerimi göndermek elbette, hiçbir cihetle itiraz olamaz. Tesettür risalesi ise yanlışlıkla ona gitmiştir. Mesmuatıma göre, 'Onuncu Söz'ün şopoğrafla yazılmış tetimmesini 'Onuncu Söz' ile beraber yedi sene evvel hanına gelen bir yolcudan almıştır. işte bu adamın benim hakkında tesbit edilmeyen suçumdan ona hakikî birsuç ifraz edip ve onun suçundan İnce Mehmed gibi bazı adamlara hisse çıkarmak, elbette Eskişehir mahkemesi gibi kuvvetli hüsn-ü adaleti takip eden yüksek bir mahkeme bunu hoş görmez."
Osmanlıca 27. Lem'a
MANEVÄ° EVLADI Ä°LHAN YÃœKSEL ANLATIYOR
1929 Milas doğumluyum. Elektrik Yüksek Mühendisiyim, 1954 İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) mezunuyum. Muhtelif kurumlara çalıştım, şimdi emekliyim. Bazen Milas'ta bazen de İzmir'de ikamet ederim…
Halil İbrahim Çöllüoğlu aslında benim eniştem oluyor, Halam Naciye Hanım'ın kocasıdır. Onların çocukları yoktu… Biz üç kardeşiz… Üçüncü kardeşim doğunca 5-6 yaşlarımda iken beni kucaklayıp evlerine manevi evlat olarak alıp götürdüler. O yaştan itibaren ilkokul-ortaokul son sınıfa kadar eniştem Halil İbrahim Çöllüoğlu ile beraberdim hep. Onların elinde, onların yanında büyüdüm. En az on sene kadar beraberdik… İTÜ'ye 1944'de gittim. Yalnız resmen onların üzerine geçmedim ben, onun için soyadım farklıdır. Manevi evlatlarıydım. Halam Naciye Hanım da dindar bir kadındı. Sadi Özgen; Halil İbrahim Çöllüoğlu'nun bir kız evlatlığı vardı, onun oğludur. Sadi'yi de üstüne almamıştı rahmetli.
Tarihî Çöllüoğlu Han'ı Milas'ın en güzel yerindedir
Eniştem Halil İbrahim Çöllüoğlu'nun evleri Milas'ın Hacıilyas Mahallesindeydi. İşlettikleri Çöllüoğlu Han'ı ise şehrin merkezi bir noktasında, Belen Camiinin hemen yakınındadır. Bu han Abdülaziz Ağa tarafından Ağa Camisinin yakınında 1719-1720 tarihinde inşa ettirilmiş...
Çöllüoğlu Han'ı, babalarından iki kardeşe, Ali Çöllüoğlu ve Halil İbrahim Çöllüoğlu'na miras kalmıştı. Bu han kare şeklindedir. 1,5 duvarı ağabey Ali Çöllüoğlu'nun, 2,5 duvarı Halil İbrahim Çöllüoğlu'nundur. Yani yüzde 38'i birinin, yüzde 68'i diğerinin gibi… O Han'ın yeri tam on dönümdür. Her bir kenarı 100 metredir. Milas sıcak bir şehir olduğundan zenginler, ekâbir daima yukarılara çıkmıştır, dolayısıyla Çöllüoğlu Han'ının yeri Milas'ta çok önemlidir. Daha güzel yer yoktur Milas'ta. Belen Camiinin yanındadır Han. Han demek, hayvanlı yolcuların ikamet ettiği otel... Alt kata hayvanlar bağlanır, üst tarafta odalar vardır, orada müşteriler yatardı. Bu Han'ı Milas Belediyesi istimlâk ederek satın aldı. Eski eserleri koruma diye bir şeyler uydurup aldılar. Çocukluğumda bu Han'a çok giderdim. Bilhassa Milas'ın Salı Pazar'larında çok kalabalık olurdu Han. Müşteriler genellikle hayvanla gelirlerdi.
Rahmetli hoşsohbetti, her gün birşeyler anlatırdı bize
Rahmetli eniştem Halil İbrahim Çöllüoğlu'nun Bediüzzaman'ı tanıması şöyle oluyor:
Bir rüya görmüş, bir meşale ile birini görmüş rüyasında. Rüyasını birisine açmış, Bediüzzaman'ı tarif etmişler, gördüğün o olabilir demişler. O sıralarda Han'ına Isparta'dan seyyar bir satıcı –çerçi- geliyor. Onun vasıtasıyla Risale-i Nur'u ve Bediüzzaman'ı tanıyor.
1935 yılında ilk defa Eskişehir'e mahkemeye gittiler, altı ay'a mahkûm oldular. Eskişehir'e hapishaneye giderlerken ben yanındaydım. Altı yaşındaydım ama gayet iyi hatırlıyorum.
1943 yılında tekrar Denizli'ye aldılar onu. Bir ihbar üzerine Milas'ta kimler var diye liste veriyorlar, toplayıp alıp gittiler hepsini. Ben bu baskın sırasında okuldaydım, eve geldiğimde halam olanları anlatı bana. Dokuz ay sonra bu sefer beraat ederek geri döndüler.
Rahmetli çok konuşkandı, hoşsohbetti, her gün birşeyler anlatırdı bize. Dünyevî hırsı yoktu, Han'a çok müşteri gelsin de çok para kazanayım gibi bir hırsı yoktu. Baba olarak bize Bediüzzaman hocadan çok bahsederdi, başka bir davranışı, zevki yoktu diyebilirim. O hale gelmişti ki, benimle konuşmak yerine şu eserleri yazın, çoğaltın derdi gelenlere.
Eniştem Çöllüoğlu, Bediüzzaman için canını verirdi. Bize devamlı Risale-i Nur okur anlatırdı. Fakat daha çok, 'okuyun' diye değil, 'yazın' diye haber gelirdi onlara. Habire yazar, yazar, yazar… Eski yazı tabi… Sonra onları Bediüzzaman'a gönderirdi. Yazısı da çirkindi, kim okurdu o yazıları bilmiyorum artık. Bana İTÜ'de okurken mektup yazardı, okuyamazdım. Bediüzzaman'dan mektup şeklinde gelirdi risaleler, onları bizden bile saklar, gizlerdi yani. Çok baskı vardı…
Ahmet Feyzi Kul ve Milaslı Mehmet İnce
Ahmet Feyzi Kul diye çok önemli bir Risale-i Nur talebesi vardır, rahmetli ondan çok bahsederdi. Denizli Hapishanedeki hatıralarından bahsederdi bize. Ona kitabı ilk defa o vermiş herhalde.
Bir de; Milaslı Mehmet İnce vardı. Onun da çocuğu yoktu. Nüktedan, konuşkan, çok becerikliydi bir insandı o. Küçük bir dükkânı vardı, unculuk yapardı orada; un alıp satardı. Bir yazı yazardı matbaa gibi; matbaadan daha güzel yazardı, inci gibi yazardı, mükemmel bir yazısı vardı. Çöllüoğlu'yla beraber hapis yatmışlardı beraber.
Rahmetli eniştem 1956'da ben askerde iken vefat etmişti, cenazesinde bulunamadım… Allah rahmet etsin… Şimdi duyuyoruz bütün dünya tanıyormuş onu…
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
YUSUF ÜNLÜ(1936 -)
Cübbeli Ahmed Ünlü hocaefendinin babası Yusuf Ünlü 1936’da Giresun’un Göreli İlçesinde
YILMAZ DUMAN(1938 -)
Denizlili Emekli Lise Öğretmeni Yılmaz Duman, 1951’de Türkiye’de ilk açılan yedi İmam Hat
ÜMMÜHAN ERGÜN(1913 – 1976)
Nur Fabrikası sahibi, Denizli şehidi, İslamköylü Hafız Ali Ergün’ün akıl sınırlarını
ÛLVİYE SÜMER (1895 – 1974)
Ûlviye Sümer, Risale-i Nur’un Kastamonulu hanım kahramanlardandır… “Âsiye, Ulviye, Lütfi
TACEDDÄ°N TOPAL(1927-2020)
Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö
ŞÜKRÜ ALTUĞ(1914 – 1984)
Isparta’nın Sav köyü bin kalemle Risale-i Nur eserlerini yazarak çoğaltan, Hz. Üstadın ifad
ÅžEVKET AKIN(1923 -2021)
Batmanlı Şevket Akın, Bediüzzaman hazretlerini 1952 yılında Isparta’da ziyaret ediyor. Aynı
ŞAHABEDDİN ÜNLÜ (1945 -2021)
Bolvadinli Emekli Edebiyat öğretmeni Şahabeddin Ünlü ile Ankara’da halef selef oluyoruz. Biz
ŞAHABEDDİN GARGILI(1924 – 2017)
Molla Şahabeddin Gargılı, 1924 yılında Bingöl’ün Kığı ilçesinde doğmuştur. Erzurumlu
SÜLEYMAN ÇAĞAN(1930 - )
Malatya/Doğanşehirli Süleyman Çağan ağabeyimiz üç arkadaşıyla beraber Hz. Üstad’ı Ispa
SAİD NUR ÇELEBİ (1948 -)
Risale-i Nur hizmetkârlarından iki bahtiyar hanedanın silsilesi Said Nur Çelebi’de buluşuyor.
- ÖMER HALICI(1919 – 1954)
- OSMAN NURİ TOL(1885 – 1955)
- OSMAN AKSOY(1940 - )
- NEVÄ°N HALICI(1939 -)
- NECATÄ° AKKOYUN(1934 -)
- MÜBAREK SÜLEYMAN (KÖSE)(1898 - 1963)
- MUSTAFA CENGÄ°Z (1929 -2021)
- MUHAMMED ALİ ÖZTÜRK (1930 -)
- MUAMMER ŞENEL (1909 – 2000)
- MEVLÜD GÖNEN (1934 -)
- MEHMED KÜÇÜKAĞA (1924 – 1976)
- MEHMED KERVANCI(1940 - )
- MEHMET GÜLEŞÇİ
- MEHMED FIRINCI (GÜLEÇ) (1928 - 2020 )
- İBRAHİM GÜL (1892 – 1956)
- HÃœSEYÄ°N BİÇER (1923 -2018)Â
- HÜSEYİN AKÇAY
- HATÄ°CE SOYLU (ALTUÄž)(1930 - 2013)
- HASAN HALICI(1940 -)
- HASAN BASRİ SARIÇAM
- HAMDÄ° SAÄžLAMER
- HAFIZ MUSTAFA ERTÜRK (1906 – 1950)
- FİKRİ MERİÇ(1935 -2021)
- EÅžREF EDÄ°P FERGAN(1882-1971)
- AV. İBRAHİM ÜNLÜ(1942 - )
- ÂSİYE MÜLÂZIMOĞLU(1881-1981)
- ALÄ° YILMAZ(1936 - )
- ALİ SERT(1929 – 2017)
- ALÄ° RIZA MUHLÄ°S(1927 - 2016)
De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.
Cum'a, 8
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Takat getirebileceğiniz ameli alınız.Allah'a yemin olsun ki siz usanmadıkça Allah usanmaz.
Müslim, Kitabu Salati'l-Musafirin ve Kasriha
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...