İNSAN RUHUNDAKİ DÖRT ÖZELLİK VE KULLUK
İnsan, ruhunun dört küllî hassaları/özellikleriyle dört kulluk vazifesini yapar: a.İrade: İradenin en yüksek hedefi Allah’a kulluk yapmaktır. İnsanı makine-adam kılığından çıkaran, dilediğini serbestçe yapabilme özelliğine sahip kılan, yüce Allah'ın irade sıfatına şahitlik eden bu özellikle insan yüce Allah'a kul olur. Çünkü insan,
İnsan, ruhunun dört küllî hassaları/özellikleriyle dört kulluk vazifesini yapar:
a.İrade: İradenin en yüksek hedefi Allah'a kulluk yapmaktır. İnsanı makine-adam kılığından çıkaran, dilediğini serbestçe yapabilme özelliğine sahip kılan, yüce Allah'ın irade sıfatına şahitlik eden bu özellikle insan yüce Allah'a kul olur. Çünkü insan, hayvan ile melek arasında alçalıp yükselebilen, ferşten arşa kadar uzanan büyük bir meydanda, imtihana tabi tutulan biri olarak kendisine geniş fırsatlar ve büyük imkânlar tanınmış bir varlıktır. İnsana bu imkânlar verilmiş ki, bir yandan melek tarafı olan şuurlu ve akıllı ruhu ile yüksek makamlara çıkıp melek gibi bir insan veya daha üstün olabilsin.
Diğer taraftan da bitki ve canlılarla müşterek yanlarıyla da aksi istikamette hareket edip de hayvan gibi belki daha aşağı bir seviyeye de düşmesi mümkün olsun.
وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيراً مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَـئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَـئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
" Biz cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için halk ettik. Öyle ki onların kalpleri var, onunla idrak etmezler, gözleri var, ama onlarla görmezler, kulakları var, ama onlarla duymazlar, onlar hayvan gibidirler. Belki hayvandan daha ağıdırlar ve onlar gafillerin ta kendileridir."(1)
Bu ayetin manası şudur: Allah insanlardan ve cinlerden öyle bazı kimseler yaratmıştır ki, netice itibariyle özgür iradeleriyle yanlış yolu tercih ederek imtihanı kaybedip cehenneme giderler. Aslında Allah, onlara imtihanı kazanmaları için gereken bütün imkânları vermiştir. Konuyu idrak etmeleri için kalp/akıl vermiştir, fakat –bilerek- akıllarını kullanmadılar. Soruların cevapları olan kopyalar vermiş ve bunu görmeleri için göz de vermişti. Ancak –kendi iradeleriyle-gözlerini kapattılar, görmezlikten geldiler. Soruların cevapları olan hakikatleri kulaklarına haykıran ve her fırsatta onlara seslenen rehberler göndermişti. Fakat bunların sesine –özgür iradeleriyle-kulaklarını tıkamışlardı. Bu gibi beyinsizlerin imtihanda kalmaları kaçınılmazdır. Ayette bu hakikate işaret edilmiştir.
Şu da ispat gerektirmeyecek kadar açık bir hakikattir ki, imtihanlar kaybettirmek için değil kazandırmak için yapılır. Fakat acı bir gerçektir ki ekseriyetle kaybedenler kazananlardan daha çoktur. Bu gerçek İlahi imtihanda da geçerlidir.
وَمَا أَكْثَرُ النَّاسِ وَلَوْ حَرَصْتَ بِمُؤْمِنِينَ
"Resulüm! Ne kadar hırs gösterirsen göster, insanların ekserisi iman etmezler-yani imtihanı kaybederler-"(2) mealindeki ayette bu hakikate işaret edilmiştir.
İşte nizam ve intizamıyla bütün varlıkların eşsiz adaletine şahadet ettiği yüce Allah, âdil bir imtihanın gerçekleşmesi için insana serbestçe işleyebilen bir irade vermiştir. Bu iradenin asıl yaratılış gayesi Allah'ı tanımak, bilerek ona kulluk yapmak, ibadet edip imtihanı kazanmaktır. Her şey yaratıldığı gayeler istikametinde hareket etmekle huzur ve itminana kavuşur. İnsan iradesi de yüce Allah'ın iradesine boyun eğdiği zaman terakki eder, yükselir, mutlu olur.
b. Zihin: Tefekkür sisteminin projektörü olan zihnin terakki zirvesi marifetullahtır. Evet, bu unsurun insan vicdanına dercedilmiş olmasının ana hedefi yaratıcısını bulmak, onu tanımaktır. Eşya arasında ince münasebetleri etüt eden zihin, sanattan sanatkâra, varlıktan var edene, yaratıktan yaratana intikal eder.(3) Maksadını elde edince de lezzet-i ruhaniyeyi artırmak için marifetullah'da terakki eder.
c. Duygu: Ruhun bir özelliği de histir/duygudur. Her şeyde birçok gayeler vardır. Ancak bunlardan biri en büyüktür. İşte hissin en büyük gayesi Allah sevgisidir/ Muhabbetullah'tır. Bu gayenin tahakkuku ile de insanın hassas kalbi itminana kavuşur, tatmin olur, huzur bulur. Aşk-ı mecazîdeki fevkalade ıstırap bu hissin yanlış mecraya sevk edilmesinden kaynaklanmaktadır. Ruhun rahatı, vicdanın istirahatı aşk-ı hakiki olan Muhabbetullahtır. Bu hissi Mevla'nın sevgisine kanalize ettirmektir. Çünkü kalbin özel aşk odası olan süveydası bu sevda için yaratılmıştır.
d. Basiret: Ruhun hassalarından biri de latife-i rabbani denilen bir manevi gözdür, bir basiret, bir nurdur. Basar (göz) ile maddi şeyleri müşahede ettiğimiz gibi, basiret (manevi göz) ile de manevî şeyleri görürüz. İşte bu latifenin en yüksek gayesi şühud derecesinde yüce Mevlanın her an ilmiyle, kudretiyle yanında hazır, nazır olduğunu bilmektir. Yüce Rabbın latif icraatını müşahede etmekle ve esma-yı ilahiyyenin tecellilerini seyretmekle görevli bulunduğu içindir ki bu kalbî basirete "Latife-i Rabbani" adını almıştır.
Bu dört unsurun fonksiyonlarını yerine getirmelerine imkân verirseniz göreceksiniz ki, vicdanınız ruhani lezzetlerle mütelezziz olurken, ruhunuz huzur ile mutlu olurken, kalbiniz de
أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
"Şüphesiz kalpler Allah'ı zikretmekle itminana kavuşur"(4) ayetini tilavet edecektir.
Dipnotlar
1-Araf, 7/179.
2-Yusuf, 12/103.
3-Gazali, Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed, İhyau'l-Ulum, Kahire, 1358/1939, I/347.
4-Rad, 13/28.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
et-Teğabün: 3
Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır. (Mürşid 3.1 adlı yazılım-Turan Yazılım-(www.turan.com.tr) )
GÜNÜN HADİSİ
"Şüphesiz Allah, verdiği nimetin eserini kulunun üzerinde görmek ister."
Tirmizî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...