NAMAZIN TARİHSEL SÜRECİ
Hz. Peygamberin “gözümün ışığı/nuru/aydınlığı”(1) dediği namaz, bir tesbih, tahmid, tekbir ve tehlil kompozisyonu olarak kâinatın varlığıyla özdeşleşen bir ibadettir. Kâinat bütün benliğiyle yüce yaratıcıyı hamd ile tesbih ederek bir nevi namaz kılmakta olduğu gibi, insanlardan daha önce var olan meleklerin ve cinlerin de en büyük görevlerinden biri namazdır.
Hz. Peygamberin "gözümün ışığı/nuru/aydınlığı"(1) dediği namaz, bir tesbih, tahmid, tekbir ve tehlil kompozisyonu olarak kâinatın varlığıyla özdeşleşen bir ibadettir. Kâinat bütün benliğiyle yüce yaratıcıyı hamd ile tesbih ederek bir nevi namaz kılmakta olduğu gibi, insanlardan daha önce var olan meleklerin ve cinlerin de en büyük görevlerinden biri namazdır.
"Yedi kat gök, dünya ve onların içinde olan herkes Allah'ı takdis ve tenzih eder. Hatta hiçbir şey yoktur ki O'na hamd ile tesbih etmesin. Ne var ki siz onların bu tesbih ve takdislerini iyi anlayamazsınız. Bunca azametiyle beraber, kullarının gaflet ve cürümlerine karşı, O, halimdir, gafurdur/çok müsamahalıdır, affedicidir"(2) mealindeki ayette, hem kâinatın hem de onların içinde yer alan melek ve cinler gibi canlıların da Allah'ı hamd ile tesbih ederek bir nevi namaz kıldıkları ifade edilmektedir.
"Baksana göklerde olan, yerde olan herkes, kanatlarını çarparak uçan dizi dizi kuşlar, hep Allah'ı tesbih ederler. Onlardan her biri kendi duasını ve tesbihini pekiyi bellemiştir. Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilir."(3)
"Haydi, siz akşama girerken, sabaha çıkarken Allah'ı takdis ve tenzih edin, namaz kılın. Göklerde ve yerde hamd, güzel övgü O'na mahsustur. İkindi vaktinde de öğleye girerken de, O'nu takdis ve tesbih edin, namaz kılın"(4) mealindeki ayette, ilk defa İslam ümmetinin mensupları olan müslümanlar namaz kılmaya davet edilirken, namazın bu vakitlerde kılınmasının hikmetlerine, kâinatın da nizam ve intizamının zembereği olan bu vakitlere denk gelen ve onlarla özdeşleşen görevlerinin bir ibadet, bir ubudiyet ve bir namaz olduğuna işaret edilmiştir.
Meleklerin Kıldığı Namaza İşaret Eden Bazı Ayet Ve Hadisler:
"Melekler: "biz sana devamlı hamd, ibadet yapıp, Sen'i tenzih etmekteyiz!" dediler.(5)
"O'nun nezdindeki melekler O'na ibadeti, ne gurur meselesi yapar, ne de ibadetten yorulurlar. Gece gündüz, usanmadan, ara vermeden tesbih ve ibadet ederler."(6)
"(Melek olarak) Bizim her birimizin belli bir makamı ve yeri vardır. Saf saf dizilenler biziz. Allah'ı zikredip O'nu tenzih edenler biziz."(7)
"Ebû Zerr (r.a.)'den nakledilen rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben sizin görmediklerinizi görüyor işitmediklerinizi işitiyorum. Gökyüzü çatırdadı ve çatırdamakta da haklı idi. Çünkü gökyüzünde dört parmaklık bir yer kalmamıştı ki secde eder vaziyette melekler orayı doldurmamış olsun. Vallahi benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız az güler, çok ağlardınız, yataklar üzerinde kadınlardan zevkalmaz, sokaklara dökülür veAllah'a yalvarır, yakarırdınız. Bu yüzden ben bile kesilip yok edilen bir ağaç olmayı istedim."(8)
-Rivayete göre, "Hz. Peygamber Mekke fethi günü yanındakilere hitaben: 'Benim işittiklerimi işitiyor musunuz?' diye sordu. Onlar da 'Ey Allah'ın resulü! Siz neler işitiyorsunuz?' deyince, şöyle buyurdu: 'Gökyüzü çatırdadı ve çatırdamakta da haklı idi. Çünkü gökyüzünde bir ayak yeri kadar bir mekân yoktur ki orada ayakta duran veya rükua varan yahut da secde eder vaziyette bulunan melekler orayı doldurmuş olmasın' buyurdu ve ardından da Saffat suresinin 37. Ayetini okudu:"(Melek olarak) Bizim her birimizin belli bir makamı ve yeri vardır. Saf saf dizilenler biziz. Allah'ı zikredip O'nu tenzih edenler biziz"(9)
-Göklerin her karışında ayakta, rükûda ve secde vaziyetinde olan meleklerin bulunduğuna dair benzer bir rivayeti de Taberani'de görmekteyiz.(10)
Cinler de İbadet Etmek Ve Namaz Kılmakla Yükümlüdür
"Ey cin ve insanlar topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzle karşılaşacağınızı bildirerek sizi uyaran peygamberler gelmedi mi? 'Ey Yüce Rabbimiz! Kendi aleyhimize şahidiz' diyecekler. Dünya hayatı onları aldatmıştı. Böylece kendilerinin kâfir olduklarına, yine kendileri şahitlik ettiler"(11),"Ben cinleri ve insanları sırf Beni tanıyıp yalnız Bana ibadet etsinler diye yarattım"(12) mealindeki ayetler, insanlar gibi cinlerin de Allah'a kulluk etmekle yükümlü olduklarını göstermektedir.
Geçmiş Ümmetlerde Namaz
Daha önceki ümmetlerde de namaz ibadetinin olduğunu gösteren ayet ve hadisler vardır. Ancak, ortada bu namazın rekat sayısı ile ilgili kesin bir bilgi yoktur.
-Miraçta elli vakit namazın tedricen beşe indiğini gösteren hadis-i şeriflerdeki şu cümle özellikle vurgulanmıştır:
"Namaz beş vakte indirildikten sonra şöyle hitap edildi: 'Ya Muhammed! Benim nezdimde(hükmü kesinleşmiş olan) bu söz asla değiştirilmez. Bu beş vakit(Rabbinin bir lütfu olarak on misliyle kabul edilerek) senin için elli vakit sayılacaktır"(13)
-Daha önceki ümmetlerde namazın günde kaç vakit olduğuna dair elimizde kesin bilgiler yoktur. Buharî'nin rivayetinde Hz. Musa(as)'ın kendi ümmeti için 50 vakit namaz olduğuna dair bir bilgiden söz edilmemektedir. Orada vurgulanan husus sadece şudur:
"'Rabbine müracaat et, çünkü senin ümmetin buna takat getiremez' dedi."(14)
-Müslim'in rivayetinde ise, Hz. Musa'nın "Namazın vakitlerinin azaltması için Rabbine müracaat et, ümmetin buna takat getiremez" manasındaki sözünden sonra "Çünkü ben bu konuda İsrail oğullarını denedim, tecrübe ettim"(15) sözlerine de yer verilmiştir.
- Tirmizî'de ise, şu ifadeler yer almıştır: "İsra gecesi namaz elli vakit olarak farz kılındı, sonra azaltılarak beş vakte indirildi ve şöyle seslenildi: 'ey Muhammed! Benim katımda söz değişmez; senin için bu beş vakit namazın elli vakit sevabı vardır."(16)
-Nesaî'de ise, şu ifadelere yer verilmiştir: " Musa: (Peygamberimize hitaben): 'Ben, insanları senden iyi tanırım; İsrail oğullarından neler neler çektim, senin ümmetin bu elli vakit namaza hiç dayanamaz…'dedi."(17)
Dikkat edilirse, bu hadis kaynaklarının hiç birinde, İsrail oğullarına 50 vakit namazın farz olduğuna dair açık bir ifade söz konusu değildir.
Hz. İbrahim(as) İle Hz. İsmail(as) Devrinde Namaz
Aşağıda meali verilen ayette Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'in bizim namazımıza benzer rükû ve secdeli bir ibadeti, namazı kıldıklarını göstermektedir. Ayette açıkça bu iki peygamberin namaz kılmalarını emreden bir ifade söz konusu değilse de, başka insanların namaz kılmaları için Beytullah'ı/Kâbeyi temiz tutmalarının emredilmesi, bu hitabın onları da kapsadığının göstergesidir.
"Biz Beytullâh'ı insanlara sevap kazanmaları için toplantı ve güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrâhim'i namazgâh edininiz! İbrâhim ile İsmâil'e de: "Tavaf edenler, itikâfa girenler, rükû ve secde edenler için Evimi tertemiz bulundurun!" diye emretmiştik."(18)
Hz. İsmail(as) ve Namaz
Aşağıda meali verilen ayet, Hz. İsmail'in namaz kılmakla yükümlü tutulduğunu göstermektedir.
"Kitapta İsmâil'i de an. Gerçekten o, verdiği sözü yerine getiren biri idi. Resul ve nebî idi. Halkına namazı ve zekâtı tavsiye ederdi. Rabbinin razı olduğu biri idi."(19)
Hz. İbrahim(as), İshak(as), Yakub(as) ve Lut(as) Peygamberin Namazı
Aşağıda mealleri verilen ayetler, adı geçen peygamberlerin namaz ibadetiyle mükellef olduklarını göstermektedir.
"Onu(İbrahim'i) Lût ile beraber kurtarıp, bütün insanlar için kutlu ve feyizli kıldığımız diyara ulaştırdık. Ona ayrıca İshak'ı, üstelik bir de Yâkub'u ihsan ettik. Hepsini de erdemli insanlar kıldık. Onları buyruklarımızla insanlara doğru yolu gösteren önderler yaptık. Kendilerine hayırlı işler işlemeyi, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahy ettik. Onlar yalnız Bize ibadet ederlerdi."(20)
Hz. Şuayb(as) ve Namaz
Aşağıda meali verilen ayet, Hz. Şuayb'ın namaz kıldığını göstermektedir.
"Şuayb!" dediler, "atalarımızın taptıkları tanrılarımızı terk etmeyi yahut mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Aferin, amma da akıllı, uslu bir adamsın ha!"(21)
Hz. Musa(as) ve Hz. Harun(as) Devrinde Namaz,
Aşağıda meali verilen ayette Hz. Musa ve kavminin namazla yükümlü olduklarına işaret edilmektedir.
"Mûsâ'ya ve kardeşine: "Halkınız için Mısır'da evler hazırlayın, evlerinizi namazgâh yapın, namazı hakkıyla ifa edin ve ey Mûsâ müminleri müjdele!" diye vahy ettik."(22)
Hz. Davud(as) ve Namaz
"Dağları ve kuşları Davud'un emrine verdik. Onunla beraber namaz kılar,(23) tesbih ve ibadet ederlerdi. Biz dilediğimiz her şeyi yapma kudretine sahibiz."(24)
Hz. İsa(as) ve Namaz
Aşağıda meali verilen ayet, Hz. İsa'nın namazla yükümlü tutulduğunu göstermektedir:
"Derken bebek(İsa): "Ben Allah'ın kuluyum, dedi, O bana kitap verdi, beni peygamber olarak görevlendirdi, Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namazı ve zekâtı farz kıldı."(25)
Hz. Meryem ve Namaz
Aşağıda meali verilen ayetin ifadesi, Hz. Meryem'in bizim namazımıza benzer rükû ve secdesi olan bir namazla yükümlü olduğunu göstermektedir.
"Hani Melekler dediler ki: "Meryem! Muhakkak ki Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı hatta seni dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldı. Meryem! Saygı dolu bir gönülle huzurunda durup Rabbine ibadet et, secdeye kapan ve rükû edenlerle beraber rükû et."(26)
Dipnotlar
1-Nesaî, Ebu Abdirrahman, Ahmed b. Şuayb b. Ali, es-Sünen, İstanbul, 1401/1981, İşretu'n-Nisa, 1.
2-İsra, 17/44.
3-Nur, 24/41.
4-Rum, 30/17-18.
5-Bakara, 2/30.
6-Enbiya, 21/19-20.
7-Saffat, 37/164-166.
8-Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa, el-Camiu's-Sahih, İstanbul, 1401/1981, Zühd, 9; İbnMace, Muhemmad b. Yezid el-Kazvînî, es-Sünen, İstanbul,1403/1983, Zühd, 19; Hâkim, Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah en-Neysaburî, el-MüstedrekAla's-Sahihayn, Beyrut, 1411/190, IV/623.
9-El-Hindi, Alaauddin b Husamuddin, el-Muttakî, Kenzu'l-Ummal, Fi Süneni'l-Akvalive'l-Ef'al, Muessesetu'r-Risale, 1401/1981, X/374.
10-Et-Taberanî, Ebu'l-Kasım Süleyman b Ahmed, el-Mucamu'l-Evsat, Kahire, ts. IV/44.
11-Enam, 6/130.
12-Zariyat, 51/56; Ayrıca bk. Cin, 72/1-15.
13-Buharî, salat, 1; Müslim b. el-Haccac el-Kuşeyrî, Sahihu Müslim, İstanbul, 1401/1981, İman, 259; Tirmizî, salat, 159.
14-Buhari, Salat,1.
15-Müslim, İman, 259.
16-Tirmizi, Salat,159.
17-Nesâî, Salat, 1.
18-Bakara, 2/125.
19-Meryem, 19/54-55.
20-Enbiya, 21/70-73.
21-Hud, 11/87.
22-Yunus, 10/87.
23-Bu ayette yer alan tesbih kavramı, alimler tarafından namaz olarak da açıklanmıştır.(bk.,Mavredi, Kurtubi Muhammed b. Ahmed, el-Cami' liAhkâmi'l-Kur'an, Beyrut, 1407/1987, ilgili ayetin tefsiri)
24-Enbiya, 21/79.
25-Meryem, 19/30-31.
26-Ali İmran, 3/42-43.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.
Al-i İmran, 115
GÜNÜN HADİSİ
"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (haluf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."
Ebu Hüreyre
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...