SAÄ°D HAVVA(1935-1989)

Suriyeli önemli İslam âlimlerinden ve mütefekkirlerinden Said Havva’nın fikri değerini tam olarak bilemedik. 20’inci yüzyılın önemli âlimlerinden birisi ve tek başına yenileyici olmasa bile yenileyici bir çığırın ve zümrenin önemli simalarından birisiydi. Onun kadar geçmişi geleceğe bağlayan ilmi olarak köprü birini görmedim. Müdekkik ve muhakkik bir âlimdi


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2015-12-24 11:28:10

* Suriyeli önemli İslam âlimlerinden ve mütefekkirlerinden Said Havva'nın fikri değerini tam olarak bilemedik. 20'inci yüzyılın önemli âlimlerinden birisi ve tek başına yenileyici olmasa bile yenileyici bir çığırın ve zümrenin önemli simalarından birisiydi. Onun kadar geçmişi geleceğe bağlayan ilmi olarak köprü birini görmedim. Müdekkik ve muhakkik bir âlimdi. Sadece geçmiş metinlerle ilgilenmiyor, onları fikir kalıbında günümüze taşıyor ve yansıtıyordu. Zahid el Kevseri veya Abdulfettah Ebu Gudde metinlerle ilgilenen klasik bir âlim görüntüsü dışına çıkamazken, Said Havva sufilerin ifadesiyle anın vacibiyle ilgilenmiş ve güncel ve çağdaş meselelerle İslami ilimleri birbiriyle yoğurmuştur.

İslami kaynaklara da Seyyid Kutup veya Muhammed Kutup'dan daha yakındır. Fikirle klasik ilimleri mezcetmiştir. Kur'an ve Sünnet ilimlerine haizdir. Akif'in arzu ettiği gibi Kur'an ve Sünnetin gölgesini çağa düşürmüştür. Bütün kitaplarında böyledir. Düşünce ve istikamet tayininde deniz feneri gibi önemli bir isim iken, İslam dünyası Said Havva'yı ihmal etmiştir. İran devrimiyle erken dönemde fikren çatışma durumunda kalması, onu gölgeleyen hususlardan birisi olmuştur. Lakin eserlerine baktığınızda herkesten daha fazla günümüzü aydınlattığını görüyorsunuz.

*Vaktiyle Said Havva'yı iyi anlayamadık ve değerlendiremedik. Tam olarak kıymetini bilemedik. Nedeni, İran devriminin onu gölgelemesi ve yandaşlarının itibarsızlaştırmasıdır. Bu karalama kampanyası Türkiye'de tutmuştur. Ali Bulaç gibiler maalesef İran'ı merkeze yerleştirerek Said Havva'yı karalamış ve Saddam yandaşı olarak göstermişlerdir. Adnan Sadeddin ve Said Havva bir dönem gerçekten de başka sığınak bulamadıklarından Irak'a sığınmak zorunda kalmışlardır. Bunun nedeni, Hafız Esat'ın Hama'da İhvan'ın köklerini kazıması ve İran'ın da buna o dönemde propaganda anlamında arka çıkmasıdır. 

* Said Havva gibi rehberler Esat iktidarı tarafından karalansaydı kimse buna iltifat etmezdi. Lakin karalama o dönemde yükselen değer olan devrim ve İran adına yapılınca Said Havva'nın yıldızı söndü ve böylece gerçek bir fikri ve siyasi rehberi değersizleştirmiş ve kaybetmiş olduk. Pusulamızı böyle şaşırdık ve kaybettik. O dönemde Saddamcı diyerek Said Havva'yı karalayanlar ve yaftalayanlar 30 yıl sonra Beşşarcı oldular. Zaten öncesinde de baba Esatçı idiler. Her türlü zulmünü aklıyorlar ve alkışlıyorlar ve meşrulaştırıyorlar.

*Said Havva, Hafız Esat rejimi gibi rejimler karşısında güç kullanmanın analizini yapar ve en azından bunun meşru olduğu görüşündedir (El İslamiyyun ve'd demokratiyye fi Suriye, Dr. Abdullah Sami İbrahim Ed Dilal, Mektebetü Medbuli, s: 242 ve devamı). Buti ile en temel ayrışma noktası burasıdır.

* Buti münekkidi Ahmet Hayri Umeri, Buti'nin yanlış zeminini tasavvufa bağlar! Dr. Abdullah Sami İbrahim Dilal'e göre Havva'da da demokrasi havariliği gibi kusurlarının temelinde tefrit anlayışı yani tasavvufi eğilimi yatmaktadır. 'Said Havva'nın demokrasi yanlısı tutumunun altında tefrit çizgisi ve tasavvufa eğilimi yatmaktadır.' Silahlı yöntem konusunda ayrışsalar bile muhaliflerinin nazarında Buti ve Havva tasavvuf zemininde birleşmektedir.

*Mısır'da İhvan'la sürtüşen ve ötesinde savaşan Nasır, Suriye'de İhvan da dâhil dini hareketlere el altından kol kanat gerer ve himaye eder. Özellikle tasavvufi hareketleri teyit eder. Bu anlamda Said Havva ve İhvan mensupları da bu dönemde tasavvufa meylederler ve o açık kapı üzerinden dini hizmetlerine devam ederler.

* Said Havva da, Nasır dönemindeki tasavvufi atmosferden büyük çapta yararlandıklarını ifade etmiştir.

* Bahis Said Havva'dan açılmışken onunla bitirelim. Peygamber/er Resul kitabında hadise dayanarak İslam'ın beş devresini hatırlatıyor. Bunlardan ilki nübüvvet dönemi. İkincisi 30 yıllık ilk hilafet dönemi. Üçüncüsü Emevilerle başlayıp Osmanlılarla biten ümera dönemi. Cundullah da dördüncü dönemi de Osmanlı'nın yıkılması ve ulus devletlerin kurulmasına bağlıyor. Bu dönem decacile ve cebabire dönemidir. Arap Baharı ile birlikte bu dönem ve sistem de geride kalıyor. Şimdi beşinci dönemin; yeni hilafet döneminin kapılarındayız. Said Havva İslam'ın dördüncü döneminde, cebabire döneminde yaşadı. Beşinci dönemin irhasatını göremedi. Yaşasaydı, bunun ilk teşhisini koyanlar arasında olurdu. Abdulmecid Zindani gibi.

* Genellikle İhvan'ın Suriye kolu tasavvufa ve Eş'ari ekolüne yatkındır. Muhammed Hamid, Abdulfettah Ebu Gudde, Said Havva geleneği bunda etkili olmuştur.

* Said Havva'nın hacmi küçük ama kıymeti büyük kitaplarından birisi 'El Humeyni Şuzuzun fi'l akaid ve şuzuzun fil'l mevakif' adlı kitabıdır. Başlığını, ' Humeyni'nin akide ve tutumlarındaki aykırılıklar' olarak çevirebileceğimiz bu kitap, Humeyni ve felsefesini çok güzel analiz etmektedir. Yıllar içinde ikinci kez okudum. Her okudukça kitabın kıymetini daha iyi kavradım.

* O dönemde Ali Bulaç gibi bazı yazarlar Said Havva ve kitaplarını Saddam'a destek verdiği gerekçesiyle itibarsızlaştırmaya çalışmaktadırlar. Söz konusu yazarlar bugün ise batıl gerekçelerle Baasçı Beşar'ın gerisinde duran İran'ı tebrike devam ediyorlar! Demek ki onlar sadece Baas'ın bir türüne karşılar!

*Yeni döneme uygun olarak tasavvuf alanında tecdit gerekmektedir. Bu alana Tuğrul İnançer gibi bazıları tecdit yerine içtihad alanı dese de yeni dönemde bu alanda tecdide ihtiyaç hâsıl olmuştur. Bu alanda üç zat tecditte bulunmuştur. Bunlardan birisi Halidiyye kolunun bendelerinden ve bağlılarından olan Hamalı Şeyh Muhammed Hamid'dir. Yeni dönemde altyapı kalmadığından dolayı teberrük şeyhlerinin kaldığı ve insanın bu eksikliği selatu selam evradıyla kapatabileceğini söylemiştir. Ondan ve benzerlerinden ilhamla ve İhvan'ın yöntemiyle de cem ederek Said Havva bir tecdit denemesinde bulunmuş ve yeni bir dille ve üslupla Terbiyetüna'r-ruhiyye kitabını kaleme almıştır.

Not: Sayın Özcan, 20. Asırda tasavvuf alanında tecdid gerçekleştirmiş üçüncü zat olarak Hind alt kıtasının büyük allamesi Mevlana Eşref Ali Tehanevi'yi sayıyor, ama ona ayrıca yer vereceğimiz için, yazının o kısmını buraya almadık.(Salih Okur)

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

BEDREDDÄ°N AYNÄ° VE MEVLANA

BEDREDDÄ°N AYNÄ° VE  MEVLANA

Garez ile ilim çok farklı şeyler. Garez manevi hastalık belirtisidir. Bazen ilim kalıbına dö

BEDÄ°ÃœZZAMAN-2

BEDÄ°ÃœZZAMAN-2

İttihatçıların yüzeye çıktıkları sıralarda da Türkiye’de siyaset anlamını kaybetmişt

BEDÄ°ÃœZZAMAN-1

BEDÄ°ÃœZZAMAN-1

Bediüzzaman, ‘ muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok’ derken daima insanlar arasında iyi

MÃœNÄ°R GADBAN(1942-2014)

MÃœNÄ°R GADBAN(1942-2014)

Muhammed Kutup’un vefatı üzerinden çok geçmeden yine Mekke’den ikinci bir ölüm haberiyle i

YUSUF KARADAVÄ°

YUSUF KARADAVÄ°

Yusuf Karadavi geçenlerde Arap Baharının önünü, İsrail’in ömrünü uzatmak için kestikle

MUSTAFA SIBAÄ°(1918-1964)

MUSTAFA SIBAÄ°(1918-1964)

Son devirde Reşid Rıza, Mustafa Sıbai, Karadavi Şiilerle uzun dönemler dostane münasebetler ge

SEYYÄ°D KUTUP(1906-1966)

SEYYÄ°D KUTUP(1906-1966)

*20’inci yüzyıla ait şehitler kervanı arasında temayüz eden isimlerden birisi de Seyyit Kutu

MUHAMMED KUTUP(1919-2014)

MUHAMMED KUTUP(1919-2014)

Muhammed Kutup’un en temel vasfı teorisyen olmasıdır. Mütefekkirden öte bir teorisyendir. Tef

MUSTAFA SABRÄ° EFENDÄ°

MUSTAFA SABRÄ° EFENDÄ°

* Şeyhülislam Mustafa Sabri için ‘ asrının yektası idi’ diyenler olduğu gibi ‘ne kendi

HASAN EL BENNA(1906-1949)

HASAN EL BENNA(1906-1949)

Hasan el Benna’nın projesi, arzulanan İslami itidal cemaati gerçekleştirmektir. Bu aynı zaman

EÅžREF ALÄ° TEHANEVÄ°(1863-1943)

EÅžREF ALÄ° TEHANEVÄ°(1863-1943)

İmam Rabbani ve izindekilerden sonra, geçen yüzyılda Şeyhül Hind Mahmud Hasan ile birlikte her

Maide-7

"Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir."

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Ebû Malik'in babası şöyle dedi: Ben Rasûlullah'(S.A.V.)den işittim, şöyle buyuruyordu: "Her kim Allah'dan başka hak ilah yok eder, ve Allah'dan gayri ibadet olunan şeyleri tanımazsa onun malı ve kanı haram (dokunulmaz) olur. Hisabı da Allah'a aiddir."

(Müslim, Kitabu'l-İyman,37)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI