NAMAZIN DÄ°NDEKÄ° YERÄ°
İslam Literatüründe "Müminlerin miracı" olarak adlandırılan namaz, imandan sonra İslam dininin en önemli meselesi ve temel esasıdır. Bu yüzdendir ki namaz, İslam’ın diğer emirlerinden farklı olarak Miraç’ta "Sidret'ül-Münteha" denilen o yüce makamda -bizzat Vâhid ve Ehad olan Yüce Allah tarafından, miracın bir hediyesi olarak-Hz. Peygamber (a.s)'e ikram edilmiştir.
İslam Literatüründe "Müminlerin miracı" olarak adlandırılan namaz, imandan sonra İslam dininin en önemli meselesi ve temel esasıdır.
Bu yüzdendir ki namaz, İslam'ın diğer emirlerinden farklı olarak Miraç'ta "Sidret'ül-Münteha" denilen o yüce makamda -bizzat Vâhid ve Ehad olan Yüce Allah tarafından, miracın bir hediyesi olarak-Hz. Peygamber (a.s)'e ikram edilmiştir.
Namaz, İslam'ın diğer şartlarını da içine alan bütün ibadetlerin bir fihristi hükmündedir. Namaz kılan bir kimse, kıbleye yönelmekle bir nevi Hac yapar, yeme-içme yasağına uymakla bir çeşit oruç tutar, hayat sermayesi olan zamanını sırf Allah'ı zikretmeye hasretmekle de bir nevi hayat zekâtını vermiş olur. Ayrıca ağaçlar ve bitkiler gibi ayakta; dört ayaklılar gibi rükûda; sürüngenler gibi secdede bulunduğu değişik hareket ve davranışıyla kâinatın yaptığı ibadetleri yapar.
Aynı şekilde meleklerden bir kısmı ayakta, bir kısmı rükûda, bir kısmı da secdede kalıp hep aynı vaziyette Allah'a ibadet etmektedir. Namaz kılan kimse de meleklerin bu ibadetlerini belli zaman dilimi içerisinde yerine getirmeye çalışır, bir mânâda melekleşir.
Namaz İslam dininin temel esaslarının en başında gelen bir kulluk nişanesidir. Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz: "Müslüman bir kimse ile gayr-ı Müslim bir kimse arasındaki en açık alamet-i farika, namazdır" (1)diye buyurmuştur.
Bir Müslüman'ın, kendi aidiyetini belirleyen namaz ibadetini, bir kimlik simgesi olarak kullanması kadar onur verici bir nişan olamaz.
Fatiha'dan sonra, Kur'an'ın ilk suresinin başında yer alan:"İşte şu kitap, takva sahipleri için bir rehberdir. Onlar öyle kimseler ki, gabya/gözle görülmeyen iman esaslarına inanırlar ve namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de infak ederler/Allah yolunda harcarlar"(2) mealindeki ayette namaz, imandan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Namazın imandan sonra, ikinci sırada yer alan bir önceliğe sahip olduğu hususunda, İslam uleması arasında herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir.
Kur'an'da namaz, iman kelimesiyle ifade edilerek, onun imanla olan yakın ilişkisine işaret edilmiştir. Kıblenin Kâbe olarak tespit edilmesinden sonra, daha önce Mescid-i Aksa'ya doğru kılınan namazların durumu hakkında meydana gelen tereddütleri ortadan kaldırmak için bu ayet-i celile indirilmiş ve "Allah, sizin imanınızı asla zayi edecek değildir" mealindeki ifadeyle daha önce Mescid-i Aksa'ya yönelerek kıldıkları namazların zayi olmadığı belirtilmiştir. İlgili ayetin meali şöyledir:
"Böylece biz, sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanların üzerinde şahitler olasınız, peygamber de sizin üzerinizde bir şahit olsun. Halen yönelmekte olduğun Kıbleyi, ancak peygambere uyanlarla, ökçeleri üzerinde geri dönenlerden ayırt etmek için yaptık. Bu ise, Allah'ın hidayet ettiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah, sizin imanınızı(namazınızı) asla zayi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve pek merhametlidir."(3)
 İman sözleşmesine bağlı olarak İslam'ın manevî iklimine giren her insanın, bu kulluk havasından teneffüs etmesi gerekir. İslam'ın manevî vatandaşlığını kabul eden her insanın namaz kılması, bir manevî vatandaşlık borcudur. Ruh, akıl, vicdan ve kalbin bu manevî kulluk atmosferinden yararlanma hakkı vardır. Bunları –şımarık nefis istemiyor, diye- Rableriyle yapacakları münacattan mahrum etmek, büyük bir zulümdür.
Beş vakit namaz için okunan Ezan-ı Muhammedî, Allah'ın huzurunda divan durmaya, Padişah-ı Ezelî'nin dünya karargâhındaki asker kullarını ispat-ı vücut etmek üzere toplanmaya davet eden bir çağrı hükmündedir. Askerlikte beş gün üst üstte içtima alanına/sayım yerine gelmeyen asker, firarî sayılır ve askerliği tamamen yanar.
Şimdi her gün için beş defa Allah'ın davetine icabet etmeyip firar eden bir kimsenin durumunu varın siz düşünün!
Beşer aklının sınırlarını aşan, gaybî âlemin o malum-u mechul lâhûtî meclisi olan "Elestu Bezmi"nde, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diyen Allah'ın bu sorusuna, bütün insanlar -manevî/rûhânî yapılarıyla- hikmet lisanıyla "evet' demişlerdi. İşte;
-Namaz, o gayb âleminde verilen sözü, bu dünyada yeniden tasdik eden bir imzadır.
-Namaz, müminin miracıdır. Onu yerden alıp huzur-u ilahiye çıkaran manevi bir asansördür. Onu cismani alandan alıp ruhani sahaya, mele-i alaya yükselten bir iksirdir.
-Namaz, Arştan yeryüzüne uzatılan manevî bir iletişim hattıdır.
Yüce Yaratıcı ile bire bir iletişim kurmayı sağlayan bu hattan mahrum olmak büyük bir talihsizliktir, manevi bir hüsrandır, ruhi bir buhrandır.
-Namaz hakiki vuslattır. Nimetleri bol olan hakiki dosta karşı bir şükrandır.
- Namaz, Yüce Yaratıcıya karşı bir saygı duruşudur.
-Namaz, Ferşi Arşa bağlayan nurânî bir bağdır. İlahî huzurun aydınlığına kavuşmak isteyenlerin bu bağa sımsıkı tutunmaları akıl-ı selimin bir gereğidir.
-Namaz, yüce Allah'ın, kâinatın kutsal bir zirvesi olan Sidre-i Münteha'dan, Peygamberlerin en kutsalı olan Hz. Muhammed(a.s) verilen bir hediyedir. Bu hediye Kuddûs isminin bir yansımasıdır. Namazda ve namazın hemen arkasında tesbih-tahmid ve tekbirlerin varlığı bunun göstergesidir. Acaba, Allah'ın kullarına hediye ettiği namaz ibadeti gibi kutsal bir sohbeti, elinin tersiyle itmek kadar bir nankörlük olabilir mi? Hakikaten olamaz!
-Namazın önemini belirten pek çok ayet ve hadis vardır. Bir fikir vermesi için aşağıda bir kaç ayet-i kerimenin mealleri takdim edilecektir.
"Ey iman edenler! Sabırla ve namazla (Allah'dan) yardım isteyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir."(4)
Bu ayette, dünyadaki imtihanı baÅŸarıyla bitirmek için, sabırlı olmayı öğrenmenin yanında, namazın feyzinden yararlanmanın da gereÄŸine iÅŸaret edilmiÅŸtir. Aslında sabır ile namaz, birbirini destekleyen bir fabrikanın çarkları gibidir. Her gün beÅŸ defa namaz kılmak ciddi bir sabır ister. Namaz kılan kimse, hayatını disiplin içerisine aldığı için sabırlı olmayı da öğrenir. Demek namaz sabırlı olmaya, sabır da namaz kılmaya yardım eder.Â
"Namaz Allah'tan hakkıyla korkanların dışındaki kimselere çok ağır gelir."(5)
 Bu ayette, namaz kılmanın, Allah'ı tanımakla doğru orantılı olduğu gerçeği vurgulanmaktadır. Bu irfandan mahrum olanların –namaz kılma hususunda- uzun vadeli sabır göstermeleri gerçekten zordur.
Kim bilir şu yaşlı dünyamız, kaç defa; "Bir yıl namaz kıldım baktım sonu yoktur, terk ettim" diyen nice sabırsız insanların varlığına şahit olmuştur.
"Namazları, özellikle ortanca(ikindi) namazını koruyun (vaktinde ve düzgün kılın). Allah'a karşı boyun eğerek itaat edin."(6)
Bu ayette, her gün beş vakit namazı kılarak, onu korumaya almanın önemine işaret edilmiştir. İnsanların, sevdikleri şeylerini, örneğin; altınlarını, servetlerini korumak için büyük bir titizlik gösterdikleri gibi, imanlı olan insanların da kabrin öbür tarafında yegâne geçer akçe olan kulluk görevini, özellikle beş vakit namazı aynı titizlikle korumaları elzemdir."Şüphesiz ki namaz (insanları), her türlü hayasızlık ve fenalıktan alı koyar"(7) mealindeki ayet ile, "Muhakkak ki iman edenler kurtulmuştur. Ki onlar namazlarını huşu ile kılarlar"(8) mealindeki ayette namazın günahlara karşı bir sed vazifesini gördüğüne ve imanın dışa yansıyan bir tezahürü olduğuna işaret edilmiştir.
Â
Namazın Dindeki Kıymetine İşaret Eden Birkaç Hadis-i Şerif:
Dipnotlar
1-Müslim, İman, 134; Ebu Davud, Sünnet, 15; Tirmizî, İman, 9.
2-Bakara, 2/2-3.
3-Bakara, 2/143.
4-Bakara, 2/153.
5-Bakara, 2/45.
6-Bakara, 2/238.
7-Ankebut, 29/45.
8-Muminun, 23/1-2.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi ağırlancağınız şerefli bir yere yerleştiririz.
Nisâ, 31
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahid olan bunu takbih ederse (kötü olduğunu te'yid ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahid olmuş gibi manen zarar
Ebu Davud, Melahim 17, (4345)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...