MUSTAFA SABRÄ° EFENDÄ°
* Şeyhülislam Mustafa Sabri için ‘ asrının yektası idi’ diyenler olduğu gibi ‘ne kendi kimseye benzerdi, ne kimse kendisine!’ diyenler de var. Cezayirli araştırmacı yazar Ammar Cidal, Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin yekta bir dokuya sahip olduğunu söylemiştir. Bizde genellikle bu tarz ‘ nevi şahsına münhasır’ diye anılır, ifade edilir.
* Şeyhülislam Mustafa Sabri için ' asrının yektası idi' diyenler olduğu gibi 'ne kendi kimseye benzerdi, ne kimse kendisine!' diyenler de var. Cezayirli araştırmacı yazar Ammar Cidal, Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin yekta bir dokuya sahip olduğunu söylemiştir. Bizde genellikle bu tarz ' nevi şahsına münhasır' diye anılır, ifade edilir.
* Şeyhülislam Osmanlı'nın son büyük şeyhülislamı olmasına rağmen hakkını veremedik. Hilafsız şöyle söylenebilir: Sultan İkinci Abdulhamit Han nasıl ki Osmanlı'nın son gerçek sultanı idiyse Mustafa Sabri de son büyük şeyhülislamıdır. Mısır'a sürgün gitmesi ilmini daha da inkişaf ettirmiş ve yaygınlaşmasına hizmet etmiştir.
* O, ilmiyenin Yusuf'udur. Çoklarının tasdikiyle çağının sultan-ı uleması olmuştur.
* Türkiye'nin Bediüzzaman ve tarzına ihtiyacı vardı Mısır ve İslam âleminin de Şeyhülislam Mustafa Sabri'ye ihtiyacı vardır. Bundan dolayı kader birisini Mısır'a sevk etti, diğerini Anadolu'da tuttu.
* Kısaca Şeyhülislam Mustafa Sabri batılılaşmanın her rengine karşı pusuda olmuş ve bu konuda tali kollarıyla birlikte Batılılaşma çizgisini benimseyenleri tarassut etmiş ve onlara karşı amansız bir mücadele yürütmüştür. İslam'la hocalar vasıtasıyla savaşıldığı bir ortamda İslam'ın yegâne süvarisi haline gelmiştir. Batılılaşma akımı ve rüzgârları karşısında sinmemiş belki garipler/gureba çizgisini sürdürmüştür.
* Tek başına kalsa da yolundan dönmemiş, sapmamış, Batılılaşmanın her veçhesini temsil eden bütün fikir akımlarıyla hesaplaşmıştır. Tarihin tanıdığı büyük muzdariplerden birisidir.
* Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin vurguladığı gibi, İslam iki alanda da büyük bir taarruza maruz kalmıştır. Bu alanlardan birisi doğrudan ve silahlı saldırıdır. Müslümanlar cephede tarumar edilmiş ve hakk-ı hayatları ellerinden alınmıştır. İkinci alan ise, fikir ve iman sahasında gerçekleşmiş; genel olarak pozitivizm egemen hale gelmiş, din iman alanı gerilemiştir. İman iyice iç kaleye çekilmiş ve hapsolmuştur. Ateizm, dinsizlik cereyanı Batı'da yüzyıllarca mayalanarak tabii bir seyir içinde gelişirken İslam âlemine dayatılmıştır. Bu anlamda en büyük saldırı da İslam âlemine karşı yapılmıştır. İslam âleminin çilesi katmerli olmuştur.
*Şeyhülislam Mustafa Sabri Kahire'ye gittikten sonra İslam'ın küresel süvarisi haline gelmiştir. Ankara mezhebi adını vermiş olduğu Kemalizm doktrinine karşı sadece Ankara ve yerli uzantılarını değil aynı zamanda Arap hayranlarını ve dışarıdaki uzantılarını ve tezlerini de taşlamış, hedef almıştır.
* Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin en büyük mücadelesi batılılaşma akımına karşı olmuştur.
* Bununla birlikte Şeyhülislam Mustafa Sabri fikri salâbeti, temsil ederken Mehmet Akif Ersoy ahlaki salabeti, Bediüzzaman da imani salabeti temsil etmiştir. Ret ve inkâr edilseler de sonraki dönemin toplumsal yapısı bu ayaklar ya da sütunlar üzerine kurulmuştur.
* Mustafa Sabri, döneminde fikri direnişi hattını temsil etmiş yılmaz bir direnişçidir.
* Şeyhülislam; Mustafa Kemal, Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Mustafa Meraği, Mahmut Şeltüt, Abbas Mahmut Akkad ve Muhammed Ferid Vecdi gibilerine karşı en azından sevenlerin hatırına sataşmamasını isteyenlere tarihi bir cevap vermiştir: Burada ne biyografi yazıyoruz ne de yalakalık yapıyoruz. İlkeleri ortaya koyuyoruz.
* Mustafa Sabri ilim adamı olduğu kadar tavır adamıdır da. Keskinliği bundandır.
*Şeyhülislam Mustafa Sabri İttihatçılarla Kemalistler arasında ortak bir bağa temas etmiştir. O da bu zümrelerin partiye değil de askeriyeye dayanmış olmasıdır. Bu nedenle rejim askerlere emanet edilmiş, ordu politize edilmiş ve bunun sonucu iki Balkan savaşı kaybedilmiştir.
* Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh ekolüne karşı dinin sınırlarını, bu meyanda gayba imanın aşındırılmaması noktasında mucizeleri savunmuştur. Onun dışında yine Muhammed Abduh ile birlikte başlayan eklektik bidat akımının zemin tutması üzerine kader meselesini en yetkin bir biçimde savunmuştur.
*Mevkifu'l Beşer Tahte Sultani'l Kader adlı eseri eşi görülmemiş bir polemik kitabıdır. Bu kitabıyla birlikte adeta asrının Fahreddin Razi'si olduğunu ortaya koymuştur. Kırılmalara karşı, Maturidiliği İtizal'e köprü yapmak isteyenlere karşı da İmam Eş'ari'nin çizgisini savunmuştur.
* Akide alanında Batılı filozoflara ve felsefi akımlara karşı imanın sınırlarını beklemiÅŸtir. O bir iman muhafızıdır. Pozitivizme karşı Ä°slam'ı savunarak adeta asrın Gazali'si ünvanını almıştır. Gaybın ve kaderin çitini savunmuÅŸtur. Keza hadislere karşı kuÅŸkucu yaklaşımları da bertaraf etmiÅŸtir. Mustafa MeraÄŸi ve Muhammed Ferid Vecdi'ye karşı fıkhın alanını savunmuÅŸ ve Ankara mezhebinin bir umdesi veya bidatı olan Türkçenin ibadet dili olması tezine, fıkhın ve içtihat alanının sulandırılmasına yine o karşı çıkmıştır. Dâhilik üzerinden peygamberleri manevi deÄŸil maddi ve seküler kahramanlar haline getirmek isteyen Abbas Mahmut Akkad veya mucizeleri tayyeden Hayatu Muhammed kitabını yazarı ( Hürriyet neÅŸretmiÅŸtir) Muhammed Heykel'e karşı imanın, Ä°slam'ın ve gaybın dilini seslendirmiÅŸtir.Â
*20'inci yüzyılda İslam'ın fikir süvarisi ve serdengeçtisi olan Mustafa Sabri ilgimizi bekliyor. Abdulfettah Ebu Gudde onun muhalled eseri olan Mevkifi'l Akli Vel'ilmi Vel Alemi Min Rabbi'l Alemin ve İbadihi'l Mürselin kitabını asrın kitabı saymıştır. Zahid el Kevseri gurbet yoldaşı, kader arkadaşı Şeyhülislam hakkında mücahitlerin göz aydınlığı olduğunu söylemiştir.
* Şüphesiz Mustafa Sabri akliyatta asrın âlimi idi. Kendisinin de itirafıyla bu alana yatkındır ve fıtri bir meyli vardır. Çok yönlü bir âlimdir ve en önemli tarafı hakta keskinlik derecesinde salâbet ve sebatıdır. Ülkesinde şeyhülislamlık yapmasına rağmen İstanbul-İskenderiye seferi yapan gemiye kitaplarını satarak binebilmiş ve ailesiyle birlikte ancak üçüncü mevkide seyahat edebilmiştir.
* Onun hoş sözlerinden birisi şudur: Hıristiyan ancak dinini atarak aklını kurtarabilir. Aklını kurtarmak isteyen Batılı da bunu ancak dinini feda ederek başarabilir. Müslüman ise aklıyla imanını artırır imanıyla da aklının sınırlarına hürmet ve riayet eder.
* O dönemde Musa Carullah Bigiyef ile Şeyhülislam Mustafa Sabri de İbni Arabi etrafında kalem münakaşalarına dalmışlardı. Akli ilimlerde hem Şeyhülislam Mustafa Sabri Bey hem de Musa Carullah Bey yed-i tüla sahibi. İkisi de birisinin dengi kalemler. Sıkletleri eşit. Musa Carullah Bigiyef, ' gönül ferman dinlemez' misali muhabbet faslı üzerinden giderken Mustafa Sabri mizan-ı şeriat üzerinden gidiyor ve 'hakkın hatırı her şeyden alidir' desturuyla hareket ediyor.
* Kahire'de sabık Şeyhülislam Yardımcısı Muhammed Zahid el Kevseri'nin evine uğrayanlar; evini tıka basa kitapla meşbu bulurlar. Evinde kitaptan geçilmez. İğne atsan yere düşmez. Zira ilgilendiği alan tevsiki/belgelendirmeyi gerektirmektedir. Evi kitapla dolup taştığı gibi Kevseri ayrıca kütüphanelere de taşar. Daru'l Kütüp el Mısriyye daimi uğrak yerlerinden birisidir. Hadis ve benzeri konularla ilgilenmektedir. Buna mukabil Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin evine uğrayanlar ise ortada birkaç kitaptan başkasını göremezler. Bunun iki nedeni vardır. Şeyhülislam yazdıklarını önceden zihnine yazmıştır. Ayrıca akliyat alanıyla ilgilenmektedir, belgeden ziyade muhakematla meşguldür. Ayrıca gençliğinde ve mezuniyetten sonra yaptığı işlerden birisi kütüphane müdürlüğüdür. Kitabiyat bakımından altı sağlamdır. Yani evindeki birkaç kitabın arkasında binlerce kitabın bulunduğu kütüphaneler vardır. 1900 yılında II. Abdülhâmid Han'ın Hâfız-ı Kütübü oldu. Bediüzzaman'ın da belki vefat ederken yanında sadece birkaç kitap bulunuyordu. Lakin Tahir Paşa'nın konağında binlerce kitabın arasında yaşamıştır.
*Muhammed Abduh Eş'ariliği Cebriye'nin kol ve türevleri arasında saymıştır. Bundan dolayı ihtiyar ve cebir meselesinde Maturidiliği benimsediğini savunmuştur. Bu tartışmalar sonrasında Mısır'a gelen Şeyhülislam Mustafa Sabri ise bu tartışmaya bir tepki olarak Maturidilik mezhebinden çıkarak, Eş'ariliği benimsemiştir.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.
Fussilet, 46
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
“Köleleriniz, kardeşlerinizdir”
Buhari
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...