KUR’AN’DA GÖK CİSİMLERİ-2
KAMER(AY) Kamer kelimesinin birkaç anlamı vardır: 1-Bembeyaz/gümüş beyazı olmak. Ayın güneşten sonra bize gümüş renginde en parlak bir gök cismi olarak gözükmesi, bu anlamı desteklemektedir.
KAMER(AY)
Kamer kelimesinin birkaç anlamı vardır:
1-Bembeyaz/gümüş beyazı olmak. Ayın güneşten sonra bize gümüş renginde en parlak bir gök cismi olarak gözükmesi, bu anlamı desteklemektedir.
تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاء بُرُوجاً وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجاً وَقَمَراً مُّنِيراً
"Gökte burçları var eden, onların içinde bir lamba (güneş) ve nurlu bir ay bulunduran Allah, yüceler yücesidir"(Furkan: 25/61) âyetinde olduğu gibi, Kur'an'da güneş bir lamba olarak tavsif edilirken, ay da aydınlık (bembeyaz) bir cisim olarak nitelendirilmiştir.
2-Bir şeyler çalmak. Araplar, Kamertühu, kamertü lübbehu ve kalbehu tâbiriyle, bir kimsenin aklını çaldıklarını, kalbini çeldiklerini ifade etmek isterler. Bir başkasının malını elinden alma oyunu olan kumar kelimesi de aynı kökten türemiştir. O halde Kamer kelimesi, bu anlamıyla ışığını güneşten çaldığını açıkca ilan ediyor.(1)
Râğıb el-Isfahânî de, ışığını yıldızlardan (doğrusu güneşten)aldığı için aya Kamer adının verildiğini ileri süren görülere yer vermiştir. Şüphesiz ay, gasp gibi zorla veya hırsızlık gibi hile ile değil; Allah'ın takdiri ile güneşin bu ışığından istifade etmektedir.(2)
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
"Ay için bir takım menziller (yörüngeler) tâyin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner"(Yasin: 36/39) âyeti, çok açık bir şekilde, ayın ince bir hesapla hareket ettiğini ve ışığını başka yerden aldığı için bazan artıp bazan eksildiğini ders vermektedir.
وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
"(Allah), düzenli seyreden güneşi ve ayı, sizin istifadenize sundu" âyetinin de ifade ettiği gibi, ay ile güneş nöbetleşe olarak dünyamızı aydınlattıklarından ve bu görevi yaparken de ay güneşten ışık almak zorunda olduğundan, bu ikili ilişkinin verdiği beraberlik, onları Kur'an'ın ayetlerinde de bir araya getirmiştir.(3)
تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاء بُرُوجاً وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجاً وَقَمَراً مُّنِيراً
"Gökte burçlar kılan, orada parlak bir lamba ve aydınlatıcı bir ay yaratan Allah yücedir."(Furkan: 25/61) ayetinde olduğu gibi, Kur'an'ın, güneşin ışığı için ziya ve bu anlama gelen sirac gibi tâbirleri, ay için ise nûrve o kökten gelen münir gibi kelimeleri kullanması dikkat çekicidir. Bu kelimeler, insanlara değişik ipuçları vermiş ve böylelikle eğitim ve kültür seviyeleri farklı olan kesimlerin Kur'an âyetlerinden istifade imkânları artmıştır.
Sonuçta aynı âyetten farklı mânâlar çıkartılmıştır ki hepsi de doğrudur. Meselâ: alelâde bir insan, bu âyetten, Güneş ve Ayın her ikisinin de yeryüzüne ışık gönderdiğini anlar.
Bir Arap filoluğu ise, âyette geçen sirac kelimesinin işaretiyle, güneşte ışık ile birlikte ısındırma özelliğinin de var olduğu mânâsını çıkartır.
Bir astronomi âliminin bu tâbirden elde ettiği ipucu, Güneşin bizzat ışığın kaynağı, Ayın ise ışığını dışarıdan almakta olduğu hakikatidir. Çünkü Arapça'da ışığın kaynağı olan şeyler için muzî tâbiri, ışığını dışarıdan alanlar için de münîr tâbiri kullanılır. Meselâ aydınlık bir oda için: ğurfetün müzîetün denilmez, aksine münîretün denilir. Çünkü odanın ışığı dış kaynaklıdır. Buna karşılık bir ateş közü için de kabesün münîr denilmez, aksine müzî denilir. Çünkü ateşteki ışık, kendisine aittir. İşte Kur'an-ı Hakim'in Kur'an'da ay için nur-münîr, güneş için ziya-siraç tâbiri kullanması, bu ince farkı belirtmek içindir.
Dipnotlar
1-krş.ez-Zemahşerî,Esrâru'l-Belâğa;(KMR)maddesi
2- bk.Rağib,(KMR)maddesi
3- Bütün Kur'an'da"Şems" kelimesi 33 defa; "Kamer" kelimesi ise, 27 defa tekrarlanmıştır. 28 menzil dolaşan ay'ın Kur'an'da 27 defa tekrarı ve Kamer Sûresinin tertip numarasının (2x27) 54 olması çok ince sırları taşıyan bir nükte-i Kur'âniyedir. Birlikte zikredildikleri âyetlerin sayısı:20'dir. Ayrı düştükleri âyetlerin sayısı da (ay için 7; güneş için 13)20'dir.
KAMER(AY)
Kamer kelimesinin birkaç anlamı vardır:
1-Bembeyaz/gümüş beyazı olmak. Ayın güneşten sonra bize gümüş renginde en parlak bir gök cismi olarak gözükmesi, bu anlamı desteklemektedir.
تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاء بُرُوجاً وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجاً وَقَمَراً مُّنِيراً
"Gökte burçları var eden, onların içinde bir lamba (güneş) ve nurlu bir ay bulunduran Allah, yüceler yücesidir"(Furkan: 25/61) âyetinde olduğu gibi, Kur'an'da güneş bir lamba olarak tavsif edilirken, ay da aydınlık (bembeyaz) bir cisim olarak nitelendirilmiştir.
2-Bir şeyler çalmak. Araplar, Kamertühu, kamertü lübbehu ve kalbehu tâbiriyle, bir kimsenin aklını çaldıklarını, kalbini çeldiklerini ifade etmek isterler. Bir başkasının malını elinden alma oyunu olan kumar kelimesi de aynı kökten türemiştir. O halde Kamer kelimesi, bu anlamıyla ışığını güneşten çaldığını açıkca ilan ediyor.(1)
Râğıb el-Isfahânî de, ışığını yıldızlardan (doğrusu güneşten)aldığı için aya Kamer adının verildiğini ileri süren görülere yer vermiştir. Şüphesiz ay, gasp gibi zorla veya hırsızlık gibi hile ile değil; Allah'ın takdiri ile güneşin bu ışığından istifade etmektedir.(2)
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
"Ay için bir takım menziller (yörüngeler) tâyin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner"(Yasin: 36/39) âyeti, çok açık bir şekilde, ayın ince bir hesapla hareket ettiğini ve ışığını başka yerden aldığı için bazan artıp bazan eksildiğini ders vermektedir.
وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
"(Allah), düzenli seyreden güneşi ve ayı, sizin istifadenize sundu" âyetinin de ifade ettiği gibi, ay ile güneş nöbetleşe olarak dünyamızı aydınlattıklarından ve bu görevi yaparken de ay güneşten ışık almak zorunda olduğundan, bu ikili ilişkinin verdiği beraberlik, onları Kur'an'ın ayetlerinde de bir araya getirmiştir.(3)
تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاء بُرُوجاً وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجاً وَقَمَراً مُّنِيراً
"Gökte burçlar kılan, orada parlak bir lamba ve aydınlatıcı bir ay yaratan Allah yücedir."(Furkan: 25/61) ayetinde olduğu gibi, Kur'an'ın, güneşin ışığı için ziya ve bu anlama gelen sirac gibi tâbirleri, ay için ise nûrve o kökten gelen münir gibi kelimeleri kullanması dikkat çekicidir. Bu kelimeler, insanlara değişik ipuçları vermiş ve böylelikle eğitim ve kültür seviyeleri farklı olan kesimlerin Kur'an âyetlerinden istifade imkânları artmıştır.
Sonuçta aynı âyetten farklı mânâlar çıkartılmıştır ki hepsi de doğrudur. Meselâ: alelâde bir insan, bu âyetten, Güneş ve Ayın her ikisinin de yeryüzüne ışık gönderdiğini anlar.
Bir Arap filoluğu ise, âyette geçen sirac kelimesinin işaretiyle, güneşte ışık ile birlikte ısındırma özelliğinin de var olduğu mânâsını çıkartır.
Bir astronomi âliminin bu tâbirden elde ettiği ipucu, Güneşin bizzat ışığın kaynağı, Ayın ise ışığını dışarıdan almakta olduğu hakikatidir. Çünkü Arapça'da ışığın kaynağı olan şeyler için muzî tâbiri, ışığını dışarıdan alanlar için de münîr tâbiri kullanılır. Meselâ aydınlık bir oda için: ğurfetün müzîetün denilmez, aksine münîretün denilir. Çünkü odanın ışığı dış kaynaklıdır. Buna karşılık bir ateş közü için de kabesün münîr denilmez, aksine müzî denilir. Çünkü ateşteki ışık, kendisine aittir. İşte Kur'an-ı Hakim'in Kur'an'da ay için nur-münîr, güneş için ziya-siraç tâbiri kullanması, bu ince farkı belirtmek içindir.
Dipnotlar
1-krş.ez-Zemahşerî,Esrâru'l-Belâğa;(KMR)maddesi
2- bk.Rağib,(KMR)maddesi
3- Bütün Kur'an'da"Şems" kelimesi 33 defa; "Kamer" kelimesi ise, 27 defa tekrarlanmıştır. 28 menzil dolaşan ay'ın Kur'an'da 27 defa tekrarı ve Kamer Sûresinin tertip numarasının (2x27) 54 olması çok ince sırları taşıyan bir nükte-i Kur'âniyedir. Birlikte zikredildikleri âyetlerin sayısı:20'dir. Ayrı düştükleri âyetlerin sayısı da (ay için 7; güneş için 13)20'dir.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir
Âl-i İmran:20
GÜNÜN HADİSİ
Sizden biriniz, kendisi için sevdiği şeyi (mü'min) kardeşi için de sevinceye kadar kamil mümin olmaz.
250 Hadis, s.148
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...