HZ. PEYGAMBER’İN DEĞİŞTİRDİĞİ İSİMLER
Hz. Peygamber(asm.)in, anlamı hoş olmayan, kötü şeyler çağrıştıran bazı isimleri güzel anlamlı isimlerle değiştirdiğini görmekteyiz. Bu ise, isim-müsemma ilişkisini ve isimlerin şahıslar üzerindeki etkisinin varlığını göstermektedir
Hz. Peygamber(asm.)in, anlamı hoş olmayan, kötü şeyler çağrıştıran bazı isimleri güzel anlamlı isimlerle değiştirdiğini görmekteyiz. Bu ise, isim-müsemma ilişkisini ve isimlerin şahıslar üzerindeki etkisinin varlığını göstermektedir.
Hadis kaynaklarında, Hz. Peygamber(asm.)'in hoş görmeyip değiştirdiği isimlerin listesi hayli kabarıktır. Biz konumuza ışık tutsun ve bir örnek teşkil etsin diye, bunlardan birkaç tanesine işaret etmekle yetineceğiz.
Mutî ismi:
Müslüman olmadan önce ismi, isyankâr anlamına gelen el-Asi olan bir sahabenin, Müslüman olduktan sonra ismi, Hz. Peygamber(asm.) tarafından itaatkâr anlamındaki Mutî ismiyle değiştirildi. Bu zat Mutî b. Esved el-Adevî'dir.(1)
Bu konudaki ilgili hadisin tamamı şöyledir: "Kureyşlilerin usatından (asilerinden) Mutî'den başka hiçbiri Müslüman olmamıştır. Hz. Peygamber(asm.), bunun da As olan ismini Mutî olarak değiştirdi."
İmam Nevevî, bu hadisi açıklarken Kadı Iyaz'dan naklen şu görüşlere yer vermiştir: "Hadiste geçen Usat (Asiler)dan maksat, Kureyşlilerin bütün isyankârları değildir. Çünkü onlardan pek çok kimse Müslüman olmuştur. Buradaki Usat, Kureyş kabilesine mensup olup As(asi) ismini alan kimselerdir. Bu hususu bize aktaran sahabî, bu ismi taşıyanların hepsinin-isimlerinin anlamlarına uygun olarak-isyankârlıkta devam edip, Müslüman olmadıklarını vurgulamaktadır.
Bunlar: As b. Vail es-Sehmî, As b. Hişam Ebu'l-Buhturî, As b. Said b. As b. Umeyye, As b. Hişam b. Muğire el-Mahzumî, As b. Münebbih b. El-Haccac ve daha başkalarıdır. Bunun tek istisnası Mutî b. El-Esved'dir ki, Hz. Peygamber(asm.), onun ismini Mutî(itaat eden) olarak değiştirmiştir.
Kadı Iyaz, Ebu Cendel b. Suheyl b.Amr'in adına da dikkat çekmiş, onun da isminin As olduğu halde, Müslüman olduğunu, ancak bu zatın, ismiyle değil, künyesi olan Ebu Cendel olarak meşhur olduğundan dolayı As adını alanlar arasında zikredilmediğini belirtmiştir. (2)
Sehl ismi:
Said b. Müseyyeb babasından naklen anlatıyor: "Dedem, Hz. Peygamber(asm.)'in yanına vardığında, ona: 'Adın ne?' diye sormuş. O da: 'Adım Hazn'dir' demiş. Hz. Peygamber(asm.): 'Sen Sehl'sin (adın Sehl olsun) buyurmuş. Fakat dedem: 'Babamın bana taktığı bir ismi değiştiremem' demiş. (ve Hazn ismini kullanmaya devam etmiştir). İşte o gün bugündür, bizim ailemizde bir 'hazunet'ttir (ahlâkımızda bir kabalık, bir sertliktir) almış gidiyor."(3)
Hazn kelimesi, düz olmayan, engebeli, toprağı sert arazi demektir. Sehl ise, bunun zıddı olan, toprağı gevşek, düz, rahat arazi demektir.(4)
Silm ismi:
Hz. Peygamber(asm.), bir adamın-savaş manasına gelen-Harb ismini, barış anlamına gelen Silm ile değiştirmiştir(5) Bu bile İslâm'ın nasıl bir barış dini olduğunu göstermeye kâfi bir delildir.
Yine Harb ve Mürre ismiyle ilgili Yahya b. Said'in anlattığına göre; "Hz. Peygamber(asm.), bol sütlü bir deve hakkında: 'Bunu kim sağacak?'diye sordu. Adamın biri ayağa kalkınca, Hz. Peygamber(asm.): 'İsmin ne?' dedi. Adam, 'Mürre (acı)deyince ona: 'Otur!' dedi.
Hz. Peygamber (asm.), tekrar: 'Bunu kim sağıverecek?' diye sordu. Bir başka adam ayağa kalktı. Hz. Peygamber(asm.) ona da: 'İsmin ne?'diye sordu. Adam: 'Harb (Savaş) diye cevap verince, ona da: 'Otur!' dedi.
Hz. Peygamber(asm.) tekrar: 'Bu deveyi kim sağıverecek?' diye sordu. Bir adam daha kalktı. Ona da: 'İsmin ne?' diye sordu. Adam: 'Yaîş (Yaşar) deyince, ona: 'Sen sağ!' diyerek sağmasına izin verdi."(6)
Hasan ismi:
Hz. Hasan doğduğunda Hz. Ali ona Harb adını vermişti. Fakat Hz. Peygamber(asm.) bunu değiştirip Hasan ismini koydu.(7)
İlginçtir, Hz. Hasan, sanki Harb adıyla harbe girdi, Hasan adıyla da bir hüsn-ü hatimeyle harpten çıktı. Yani, Harb adının anlamına uygun olarak Hz. Muaviye ile harb etmeye karar verdi, fakat ümmetin kanının akıtılmaması için, hilafetten çekilmek suretiyle ümmetin birliğine hizmet etti ve bu güzel barışı temin etmek suretiyle Hasan olduğunu gösterdi. Ve asil davranışıyla:
"Bu oğlum seyyiddir, Allah onunla iki büyük taifenin arasını bulup barışa götürür" (Buharî, Fiten: 20; Sulh: 9; Fedâilu Ashâbi'n-Nebî: 22; Menâkıb: 25; Dârîmî, Sünnet: 12; Tirmizî, Menâkıb: 25; Nesâî, Cum'a: 27; Müsned, 5:38, 44, 49, 51.) mealindeki hadis müjdesini ve mucizesini tarihin altın sayfalarına kazıdı.
Münzir ismi:
Hz. Sehl anlatıyor: "Ebu Üseyd'in oğlu Münzir dünyaya geldiği zaman onu Hz. Peygamber(asm.)'e getirdiler. Çocuğu dizlerinin üzerine koyan Hz. Peygamber(asm.), bir ara önündeki bir şeylerle meşgul oldu. Bu arada Ebu Üseyd oğlunun oradan alınmasını söyledi ve çocuğu kaldırdılar. Hz. Peygamber(asm), çocuğun dizinde olmadığını fark ettiğinde çocuğun nerede olduğunu sordu. Ebu Üseyd: 'Onu kaldırdık' dedi. Bu defa adını sordu. 'Falanca', dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber(asm): 'Hayır, ismi Münzir'dir' diye buyurdu ve çocuğa bu ad kondu."(8)
(Rivayetlerde kötü bir isim olduğu ancak açıkça belirtilmediği görülmektedir. Hz. Peygamber(asm.)'in: "Hayır, ismi Münzir'dir" demesi; çocuğa konmak istenen ismin uygun olmadığına işaret eder. Münzir ismi ise, doğrulara dikkat çeken, kötülüklerden sakındıran, insanları uyaran anlamına gelir. Uyarıcı bir ilme sahip olmasına bir tefeül olarak konmuştur.(9)
Munbais İsmi:
Hz. Peygamber(asm), bir adamın isminin Muttaci olduğunu öğrendiğinde, onu derhal Munbais olarak değiştirmiştir.(10) Bunun sebebi şudur: Yanı üzerinde yatan kimse anlamına gelen Muttaci kelimesi, yan yatmayı, tembelliği çağrıştırmaktadır. Bir işe gönderilmiş kimse anlamına gelen Munbais kelimesi ise, işe koyulmayı, dimdik ayakta durmayı gerektiren bir işle görevli olmayı ve de çalışkanlığı çağrıştırmaktadır. Demek ki, İslam sözlüğünde tembelliğin yeri yoktur. Maddî ve manevî sahalarda çalışmak ise mü'minin simgesidir.
Hadıre ismi:
Hz. Peygamber (asm.), bir yerin adının Afire olduğunu görünce onu Hadıre olarak değiştirmiştir.(11) Bunun hikmeti şudur: Afire kelimesi, münbit olmayan çorak arazi anlamına gelir. Bu ise, hoş olmayan bir manzarayı çağrıştırmaktadır. Oysa Hadıre kelimesi, yeşillik anlamına gelir. Bunu duyan insanın içi açılır. Böylece bir uğursuzluğa işaret eden bir kelime, güzel şansa, uğura işaret eden bir kelimeyle değiştirilmiştir.
Şibu'l-Huda:
Hz. Peygamber(asm.), dalalet vadisi anlamına gelen Şibu'd-Dalale adındaki bir yerin ismini, hidayet vadisi anlamına gelen Şibu'l-Huda adıyla değiştirmiştir.(12)
Cemile ismi:
Abdullah b. Ömer anlatıyor: Hz. Peygamber(asm.), günahkâr, isyankâr anlamına gelen Asiye ismindeki bir kadının adını Cemile olarak değiştirdi.(13)
Hz. Ömer, hicretin yedinci yılında, Medineli Müslümanlardan Sabit bin Aklah'ın kızı Cemile ile evlendi. Önceki ismi Asiye olan Cemile Hatun, Peygamber Efendimiz (asm.) hicretle Medine'ye gelince, ona ilk bîat edip Müslüman olan on kadından biri idi.
Hz. Ömer, evlendikten sonra onun ismini beğenmeyip, Cemile diye değiştirdi. Ancak o, bunu kabul etmek istemedi. Annesinin kendisine taktığı isimle anılmayı arzu ediyordu. Durumu Peygamberimize iletti. Resûl-i Ekrem(asm.) ona: "Bilmez misin ki, Allah hakkı Ömer'in diline ve kalbine yerleştirmiştir" dedikten sonra, "Senin ismin Cemîle'dir" buyurdu. Hz. Ömer'in Âsım adındaki oğlu bu Cemîle Hatundan dünyaya gelmiştir.(14)
Zeynep ve Cüveyriye isimleri:
Hz. Peygamber(asm.)'in, sahibinin üzerinde olumsuz etki yapacağını düşünerek değiştirdiği kötü anlamlı isimlerin yanında bazen güzel anlamı olan isimler de vardır. Buradaki değişiklik, ismin güzel anlamına bakarak şımarıklığa vesile olabileceği hususu göz önünde bulundurulmuştur. Bunlardan biri Berre ismidir. Bu konuda üç misal verilebilir.
Birincisi: Hz. Peygamber(asm.)'in hanımı Zeyneb binti Cahş'dir. Daha önceki ismi Berre idi. Hz. Peygamber(asm.) bu ismi değiştirdi ve Zeyneb adını koydu.
İkincisi: Hz. Peygamber(asm.)'in hanımı Cüveyriye bintü'l-Haris'dir. Daha önceki ismi Berre idi. Hz. Peygamber(asm.) bu ismi Cüveyriye olarak değiştirdi.
Üçüncüsü: Hz. Peygamber(asm.)'in üvey kızı Zeyneb binti Ebi Seleme'dir. Daha önceki ismi Berre idi. Hz. Peygamber(asm.) bunu da Zeyneb olarak değiştirdi.
Bu isimlerin değiştirilmesinin sebebi, Berre kelimesinin tertemiz, arınmış, kusurdan uzak gibi anlamlara gelen bir kelime olmasıdır.(15)
Hz. Peygamber (asm.), bu gerekçeyi "Kendinizi temize çıkarmayın. Allah, sizden kimin temiz sicilli olduğunu bilir"(16)cümlesiyle ifade etmiştir.
Bir rivayete göre, Hz. Peygamber(asm.) şöyle buyurmuştur:" Allah'ın en sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahmandır. İnsanlar açısından anlamı-en doğru olan isimler, Haris ve Hemmam'dır. En Kötü isimler ise, Harb ve Mürre'dir."(17)
Bunun sebebi şudur:
İlk iki isim Allah'a ve Rahman'a kulluğu ifade etmektedir. Bu ise, insanların yaratılış gayesidir.
Diğer iki isimden; Haris kelimesi, eken, çalışan, kazanç elde eden anlamındadır. Bu ise, insan için en doğru bir anlam ifade etmektedir. Çünkü insan her an dünya veya ahiretle ilgili bir şeyler kazanmaya çalışmakla, onları dünya veya ahiret tarlasında ekmekle meşguldür.
مَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤتِهِ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِن
نَّصِيبٍ
"Kim âhiret kazancını isterse, biz onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da dünyadan bir şey veririz. Fakat onun âhirette hiçbir nasibi olmaz" (18) mealindeki ayette de, insanın dünya veya ahiretle ilgili kazanımlar elde etmeye yönelik çabasına vurgu yapılmaktadır.(19)
Hemmam kelimesi ise, fazla himmetli, gayretli anlamına gelir. İnsanoğlunun-genellikle-sürekli bir meşguliyet içeri-sinde olması, bir şeyden sonra başka bir şeye gayret etmesi, onun bu ismin anlamıyla olan uygunluğunu göstermektedir.
فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ
"O halde (Resulüm! Bir işten) boşaldın mı, (diğer bir işe) kalk, yorul!" (20) mealindeki ayette, insanlar bu fıtrî yapılarına uygun olarak, her an bir işle meşgul olmaya motive edilmiştir.
Son iki ismin çirkinliği ise, yine onların anlamlarından kaynaklanmaktadır. Çünkü Harb savaş demektir. Savaş insanların tabii hallerini değil, olağanüstü bir durumu ve birçok üzüntü ve sıkıntıları barındırmaktadır. Mürre kelimesi ise, acı manasına gelir. Acılar, kederler, üzüntüler elbette insan için arzulanmayan hususlardır.(21)
Yine gelen bir rivayete göre, Said b. Cübeyir şunları söylemiştir: "Ümmü Seleme'nin kardeşinin bir oğlu oldu, ismini Velid koydular. Hz. Peygamber(asm.):
"Siz firavunlarınızdan birinin ismini koymuşsunuz. Kuşkusuz bu ümmetin içinde Velid isminde bir insan çıkacak, Firavunun kavmine yaptığı kötülülerden daha fazlasını bu ümmete yapacaktır" diye buyurdu. Ve adını Abdullah olarak değiştirdi. Hz. Peygamber(asm.)'in haber verdiği Velid ise, Yezid oğlu Velid'tir.(22)
İmam Ahmed ve Ebu Davud'un bildirdiğine göre, Hz. Peygamber(asm.) bir yere bir vali, bir memur tayin ettiği zaman onun ismini sorardı. Hoşuna giden bir isim olduğu zaman sevinir ve bu sevinci yüzüne yansırdı. Hoşlanmadığı bir isim olduğu takdirde ise, hoşnutsuzluğu yüzünden okunurdu.
Yine bir köye girdiği zaman onun ismini sorardı. İsmi hoşuna gittiyse, öyle sevinirdi ki bu sevinç yüzüne yansırdı. Hoşlanmadığı bir isim duyduğu zamanda da, hoşnutsuzluğu yüzünden okunurdu.
Dipnotlar
1- Müslim, Cihad, 33; İbn Hacer, X/577.
2-Neveî, Şerhu Müslim, ilgili yer.
3-Buharî, Edeb, 107.
4-bk. İbn Hacer, X/575.
5-Ebu Davud, Edeb, 70.
6-Muvatta, İsti'zan, 24.
7-İbn Hacer, X/577
8-Buharî, Edeb, 108.
9- bk. İbn Hacer, X/ 576.
10-Ebu Davud, Edeb, 70.
11- a.g.e, a.g. y
12- a.g.e, a.g.y.
13- Ebu Davud, Edeb, 70.
14-İbn Sad, Tabakât V/15, VIII/12; İbnu'l-Esir, Üsdü'l-Gâbe, V/417. 29- Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Barî, X/576.
15-Ebu Davud, Edeb, 70.
16-Ebu Davud, Edeb, 69.
17-Şura, 42/20.
18-Ebu Davud, Edeb, 69.
19-İnşirah, 94/7.
20-İbn Hacer, X/578.
21- İbn Hacer, X/580-81.
22-bk. Ahmed b. Hanbel, I/257, 304; Ebu Davud, Tıb, 24
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
ALLAH RASULÜ HAKKINDA ÖZ BİLGİ
Annem, babam ona feda olsun. O, zamanen, şanca, cemâlen ve kemâlen Peygamberlerin hâtemidir. Onl
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN “İSMET”İ VE “İSTİĞFAR”I
Özet: Kulun işlediği günahlardan pişmanlık duyma ve Allah’ın affına sarılma anlamını i
ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-3
Fahr-ı Kâinat Efendimize Ta’zîm edip Saygı Göstermeyi Emreden Ayetler: 1- Yüce Allah Kur’
ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2
Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d
ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1
Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı
HADİS DEĞERLENDİRMELERİNDE MODERNİST BAKIŞIN ÇIKMAZLARI
Muhâl ve münker muhteva taşıyan veya bu türden bir sonuca götüren hadislerin isnadı nasıl o
MODERN DÖNEMDE SÜNNETİN HÜCCET DEĞERİNE DİL UZATILMASI
FİTNENİN TARİHÇESİ Dr. Mustafa el-A’zamî “Dirasat fi’l-Hadisi’n-Nebevî” adlı kita
SİYER OKUNURKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİR HUSUS
Bu güne kadar Hz. Peygamber hakkında birçok kıymetli eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerin ç
HATEMİYYET’E DAİR FARKLI BİR TAHKİK
Bu yazıda Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) son Peygamber, Kur’an’ın da im
MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR
Hadisleri inkar edenlere mealciler, akılcılar ve Kur'an'cılar denilir. Bunlar kendilerine nispet
HZ. PEYGAMBERE KARŞI GÖREVLERİMİZ
İslâm bir dindir. Bu dini gönderen Allah (cc)'dır. Bu dinin bir kutsal kitabı, bir peygamberi,
- HZ. PEYGAMBER HAKKINDAKİ TAVRIMIZ NASIL OLMALI?
- SÜNNETE BAŞVURMADAN KUR’AN’LA AMEL ETMENİN İMKANSIZLIĞI
- SAHABENİN HADİS YAZMAMASININ ÜÇ SEBEBİ
- TABİÎNİN SÜNNETİN YAZIM ve TEDVİNİNE VERDİĞİ ÖNEM
- HADİSLERİN TEDVİNİ-3
- HADİSLERİN TEDVİNİ-2
- GÜZEL AHLAKA AİT 15 HADİS-İ ŞERİF
- HADİSLERİN TEDVİNİ-1
- HADİS’E SALDIRILMASININ ASIL SEBEBİ
- SÜNNET İSLAM’IN ASILLARINDAN BİR ASILDIR-4
- HABER-İ VÂHİDİN İ’TİKÂTTA HÜCCET DEĞERİ
- SÜNNET İSLAM’IN ASILLARINDAN BİR ASILDIR-3
- SÜNNETİN HÜCCETİYETİ HUSUSUNDA SAHABE TATBİKATI
- SÜNNET İSLAM’IN ASILLARINDAN BİR ASILDIR-2
- SAHİH BUHARİ’NİN EŞŞİZ ÜSTÜNLÜĞÜ
- EY ALLAH’IM!
- HADİS YAZILMASINI YASAKLAYAN RİVAYETLERE BAKIŞ
- SÜNNET İSLAM’IN ASILLARINDAN BİR ASILDIR-1
- PEYGAMBER (S.A.V)’İN HADİS YAZIMINA MÜSAADE ETMESİ
- SÜNNETİN YAZIYA AKTARILMASI
- MEVLİD-İ ŞERİF Mİ, KUTLU DOĞUM MU?
- GARİB HADİS NEDİR?
- AZİZ HADİS NEDİR?
- MEŞHUR HADİS NEDİR?
- MÜTEVATİR HABER NE DEMEKTİR?
- PEYGAMBERİMİZ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN HUSUSLAR
- ÇELİŞKİLİ GİBİ GÖRÜNEN BAZI HADİSLER
- RASULULLAH’IN ÜSTÜNLÜĞÜ
- HADİS VE HADİS İLİMLERİNİN EN ÖNEMLİ MESELELERİNE DAİR SORU-CEVAPLAR
Âl-i imran:190
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için gerçekten açık, ibretli deliller vardır.
GÜNÜN HADİSİ
Sadakaların en efdali, iki kişi arasını düzeltmektir.
Seçme Hadisler, s.237
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Cumhuriyet'in ilanı(29 Ekim 1923) *Sütçü İmam Maraş'ta direnişi başlattı(31 Ekim 1919) *I.Dünya Harbine girdik(1 Kasım 1914) *İmam-ı Rabbani Hz.lerinin İrtihali(2 Kasım 1624) *Hz.Ömer(r.a.)'in Şehadeti(3 Kasım 644)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...