RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-112

Ders: 20. Mektup, 2. Makam, 4. Kelime, 3. Fıkra İzah: Prof. Dr. Şener Dilek *Cenab-ı Hak mülkünde tasarruf ediyor. O tasarruf içerisinde sanatını sergiliyor


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2016-04-15 17:20:12

Ders: 20. Mektup, 2. Makam, 4. Kelime, 3. Fıkra

İzah: Prof. Dr. Şener Dilek

*Cenab-ı Hak mülkünde tasarruf ediyor. O tasarruf içerisinde sanatını sergiliyor, sanatkârlığını gösteriyor. Rububiyetini temaşa ettiriyor. İlminin her şeyi ihata ettiğini, kudretinin her şeye yetiştiğini, âlemde müdebbir, münazzım ve mükemmilin kendisi olduğunu akıllara, gözlere gösteriyor. Birbiri içerisinde tasarrufat dairesi var.

*Dikkat ederseniz en geniş tasarruf dairesi zerreler yani atomlar âlemi. Atomlar nasıl bir tarla? Nasıl bir harman?

*Türkçe 29 harf. Şuradaki kütüphaneyi hayalen büyült. Milyarlarca kitabı olan bir kütüphane olarak düşün. Kitapların muhtevaları farklı farklı olsun. Bütün bu kitapların hepsi 29 harften meydana gelmiş. Şu misalin ışığında baktığımızı zaman kainat muazzam, muhteşem, mükemmel bir matbaa..Bu matbaanın da harfleri var; Atomlar.

Genel olarak da ifade edersek dört unsur (anasır-ı Erbaa); hava, su, ateş, toprak. Veya kimya diliyle ifade edecek olursak; bütün terkiplerin, tabiatta ortaya çıkan bütün sanat eserlerinin esası; hidrojen, oksijen, azot ve karbon. Daha detaylı ifade edersek; yüz küsur element. İşte yerküresi muhteşem bir matbaa. Gördüğümüz her şey bu matbaadaki 120 element'ten, dört unsurdan meydana geliyor. Şimdi bu matbaada basılan kitaplara bakın; bitkiler, hayvanlar, insanlar, cemadat vs. İşte kitap böyle yazılır. Her biri mu'ciz; üzerlerinde i'caz sikkesi var. Bir insanı ele alalım; gözü mucize, kulağı mucize, dili mucize, dişi mucize, organlarının her biri zahiri böyle mucize olduğu gibi batıni duyguları ile de insan kitabı büyük bir mucize.

Bir de şöyle düşünelim; Dünyanın en büyük ressamlarını, heykeltıraşlarını düşünelim; hayatlarında sergiledikleri eserlerin sayısı belli, on tane, yüz tane.. Michalengelo, Hz. Musa'nın heykelini yapmış, 15 sene uğraşmış. Bir de Allah'ın matbaası ve Allah'ın matbaasında basılan eserlerin teksirine basın. Şu an dünya üzerinde kaç insan yaşıyor? Yedi milyar civarı. Yedi milyar insanı Cenab-ı Hak zerrelerden yarattı. Kainat nasıl muhteşem, mükemmel, muntazam bir matbaa..

Not: Bu meseleyle alakalı Şener beyin Konuşan Kâinat adlı eserindeki Sunuş yazısını tavsiye ederiz.(Prof. Dr. Şener Dilek, Konuşan Kâinat, s: 7-13-Feyza Yayıncılık, İst. 2008)

Bir de şu var; Allah'ın matbaasında bir basılan bir daha basılmıyor. Dünya üzerinde yaratılan her bir insan birbirinin tıpkı basım değil. Hz. Âdem'den kıyamet gününe kadar da bu böyle. İşte Allah'ın kader kalemi. Şu parmak izi de tek. Gözde öyle, ses de öyle. Ta genetik şifreye kadar. Her şey ezelden kodlanmış. Demek kâinat ezeli bir ilimden geliyor. Namütenahi mutlak bir ilmin kemalatını akıl gözüne gösteriyor.

Bir kitabın biri görünüş, diğeri muhteva olmak üzere iki yönü var. İnsan da öyle. Bir dış görünüş, diğeri de iç derinlik olmak üzere iki cephesi var. İç derinliği düşünelim; bir insanın duyguları, düşünceleri arzuları, hissiyatları, emelleri, gayeleri.. Muazzam bir derinlik. Bir de o insan müminse.. bir de o insan arifse, bir de o insan kâmilse, bir de o insan Peygamberse..bir de o insan Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) ise.

Demek Allah zerreleri en geniş daire olarak yarattı. Şu zerre tarlasında sonsuz tasarrufunu gösteriyor.

Hayalen hayvanat nevilerini düşünelim. Deniz dibindeki balıklardan yerlerde sürünen canlılara, havada uçuşan kuş türlerine kadar hepsi aynı atomlardan yaratılmış. Hepsinin patenti ayrı. Hepsinin projesi farklı. Hepsi mucize..Şu matbaa kainatın kuruluşundan beri çalışıyor. Durma yok.

*İnsanlar çoğu zaman cirmi büyük, ebadı ziyade olan mahlûkatı görünce "Allahu Ekber" diyor. Doğru onlara Allahu ekber diyeceğiz. Ama asıl şu hava sahifesindeki tecelliyata Allahu Ekber demek lazım.

Bakın şimdi kâinatta üç tip ses grubu var;

1-Fıtri sesler; yağmurun şıpırtısı, gök gürültüsü, kuşların cıvıltısı. Üstad bunu ifade ederken; "havadaki demdeme, kuşlardaki civcive, yağmurdaki zemzeme, denizdeki gamgama, raadlardaki rakraka, taşlardaki tıktıka birer manidar nevaz..."(Sözler, s: 743 ) diyor. Şimdi hayal edin kâinatta ne kadar fıtri ses var?

2-Mekanik sesler; Makinelerin çalışmasıyla oluşan sesler, alet-edevatların çıkardıkları sesler.

3-İnsanların konuşması; Dünyada yedi milyar insan ve takriben 200 dil var. Bütün bu sesleri yan yana getir. Hepsi her bir hava zerresinin içinde.. Karışmıyor. TV kanallarını çevirdin, TRT, BBC, Fransız kanalı vs..Hepsi aynı anda buraya geliyor mu? Geliyor. Bütün sesler havada mevcut. Ağzından çıkan kelime havada zail olmuyor, erimiyor, birbirine karışmıyor, iltibas olmuyor. Milyarlarca ses birbirine karışmıyor. Allah zerratı böyle istihdam ediyor. Nasıl bir kudret sayfası… Aynı anda havada resmediliyor, basılıyor.

*Sadece Türkiye'de bir sene içerisinde Cenab-ı Hakk'ın ikram ettiği karpuzları üst üste koy, istif et. Kaç tane dağ eder. Bütün diğer nimetleri de böyle ayrı ayrı istif et. Nereden geliyor? Kim gönderiyor? İnsanın hissiyatına müraat edecek şekilde nimetler geliyor. Ambalajlanmış, paketlenmiş. İnayet fırçası ile süslenmiş. İçi inci gibi dizilmiş. Koku verilmiş, tad verilmiş, kıvam verilmiş. Mucize, mükemmel olarak yaratılıyor.

 

*Cenab-ı Hakk'ın insanın önüne serdiği nimet sofraları Allah'ın onu sevdiğini gösteriyor. Ona ihtiram ettiğini, mahlûkatın fevkinde onu şerefle yarattığının delil ve hüccetidir. Misafirin kıymeti önüne konulan sofra ile irtibatlıdır. Senin sofrana bak, bir de hayvanatın sofrasına bak.

Not: Merhum M.Kırkıncı Hocaefendi diyor ki; "Bir kimse devesine binerek bir zata misafir gitse, gittiği yerde kendisi karşılanıp eve dâvet edilir, devesi ise ahıra alınır. Deve eve giremez. Fa­kat ahırda -sahibinden dolayı- büyük bir ihtimam ve bakım görür. Deveye yapılan bu bakım ve ihtimam da bir cihette misafire yapılmış demektir ve onun ayrıca teşekkürünü mucip olur.

Bizler de bu dünyaya misafir olarak gelmiş bulunuyoruz. Diğer hayva­nat ise bizim devemiz mesabesindedir.

Cenâb-ı Hak, bütün hayvanları bir cihette bizim için bakıp besliyor ve terbiye ediyor. Bu bakım ve terbiyeden dolayı da ayrıca hamd ve şükürde bulunmamız lâzım gelmektedir." (M. Kırkıncı, Nükteler, s: 16-EKEV Yayınları, İst. 1987) 

Yine aynı eserden şu misalleri kaydedelim; "İnsanın sofrasıyla kedinin sofrasını mukayese ediniz. Buna rağmen, ikincisi büyük bir memnuniyet gösterirken, birincisi isyan etmekte.. "(M. Kırkıncı, Nükteler, s: 32-EKEV Yayınları, İst. 1987) 

"Bir kimsenin Büyük Sahrada uykuya daldığını ve uyandığında ihtiyacı olan her şeyi yanında hazır bulduğunu farzediniz. Bu adam kendisine bu lûtufların kimden geldiğini hiç düşünmeyerek, yenilecek şeyleri yemeye, içilecek şeyleri ise içmeye başlasa ne kadar divânelik eder. Dünyaya gelen bir insan da sahrada yatan bu adama benzer. Dünyaya geldiğinde güneşten, aydan tut tâ meyve sebzelere kadar her şeyi emrine hazır bulmuştur.

Bir ömür boyu bu nimetlerden istifade ettiği halde onları ihsan eden zatı hiç düşünmeyen bir insan, ne derece gaflet içindedir ve ne kadar büyük bir cezaya istihkak kesbetmiştir, kıyas ediniz. (M. Kırkıncı, Nükteler, s: 114-EKEV Yayınları, İst. 1987) 

*Dünya bir cihette bir saray. Güneş o sarayın avizesi, ay ve yıldızlar gece lambaları, bahar o sarayın bir halısı. Bu saray niçin yaratıldı?

Diğer bir cihette dünya bir fabrika. Adamın bir fabrikası olsa alaküllihal adamın o fabrikadan bir mahsul alması lazım. Cenab-ı Hak bir bütün olarak kâinatı yarattı. İnsanı da ondan süzdü. Bütün nimetleri de insanın başına bağladı. Sofralar, in'amlar, ikramlar, ihsanlar onun hizmetine serildi. Peki, insan niçin yaratıldı? Bakın Cenab-ı Hak ikaz ediyor;

وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ

"Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık." (Duhan:44/38) Bir insan yese, içse, gezse ama Rabbin bilmezse, Rabbinin emirlerine ve yasaklarına karşı teyakkuzda olmazsa o insan bir pislik makinesinden ibaret olur. Yer ve döker. Dünya, ahiret adına çalışan bir tezgah, bir imalathane..Ahiret namına dünya fidan yetiştiriyor. Üstad bunu ifade ederken diyor ki; "Manevî mahsulâtını dahi gaybî, uhrevî, misalî ve manevî âlemlerine gönderir." (Mektubat, s: 233) Dünya, Cennet adamı yetiştiriyor. Dünya aynı zamanda Cehennem adamı da yetiştiriyor.

Not: Hindistan'ın 19. Asırda yetiştirdiği büyük allame Mevlana Reşid Ahmed Gangohi(r. aleyh) ne güzel der; "Cennetin bütün ağaçları filizler halinde bir yerde toplanmıştır. Kim ne kadar hayırlı ameller yapmaya devam ederse, onun hissesine düşen yerde bu filizler dikilir ve büyüyüp gelişirler." Merhum Mehmed Kırkıncı Hocaefendi de şöyle demiştir; "İnsanlar cennet meyvelerini, bir cihette bu dünyada gerek taat ve gerekse musibet ve günahlara karşı gösterdikleri sabır nispetinde koparacaklardır."(Mehmed Kırkıncı, Hikmet Pırıltıları, s: 18- Yeni Asya Yayınları, İst. 1976)

 

*Niye bu dünyaya geldik? Arınacaksın.. Rabbini tanıyacaksın. Kulluğunu yerine getireceksin. Marifetin, hizmetin, davan, hamiyetin, gayretin, fedakârlığın büyük olacak. Koordinatların büyük olacak.

*Ayet-i Kerime'de Cennetteki müminler anlatılırken;

 عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ

'Birbirlerine karşı tahtlar üzerinde (otururlar).' (Sad: 37/44) buyrulur.

Not: Benzer şekilde bir ayet-i kerimede de mealen şöyle buyrulur;

 يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ

'Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar).' (Duhan: 44/53)

Üstad bunu ifade ederken; "karşı karşıya kurulmuş Cennet iskemlelerinde oturup hoş, şirin, güzel, tatlı bir surette, dünya maceralarını ve kadîm olan hatıratlarını birbirine nakledip eğlendirmeleri suretinde; firaksız, safi bir muhabbet ve sohbet suretinde ahbaplarıyla görüştüreceği, Kur'anın nassıyla sabittir."(Sözler, s:649) diyor. Allah hepimizi malayaniyattan, boş şeylerden muhafaza etsin. Yukarıda geçen ayet-i kerimeye göre müminler birbirlerine Cennet maceralarını anlatacaklar. Dünyadaki ekonomiden mi bahsedecekler. Enflasyonun düşüp yükseldiğinden mi, siyasetten mi, spordan mı? Bunların hiçbiri o yüce meclislerde konuşulmaz. Allah hepimizi gafletten uyandırsın.

Peki, ne konuşulur? Allah namına, Kur'an namına ne yaptın? Dinin ilâ ve ibkâsı için neler sergiledin? Bu gibi şeyler konuşulur. Dünyada öyle yaşayalım ki ahirette ebkem olmayalım. 

*Her Müslümanın ahiret nam ve hesabına bir arşiv değeri olur. İnsan hayatının muhasebesini yapmalı ve o hayatta öyle tablolar olmalı ki Rasulullah o tablodan memnun olsun, Cenab-ı Hak razı ve hoşnut olsun. Melekler o tabloları alkışlasın.

*Allah rahmet eylesin, çok sevdiğim, gönül dostu, yaşlı bir ağabeyimiz vardı. Bundan otuz sene önce Türkiyesinde ulaşım imkânları daha dardı. İnsanların maddi imkânları da bugünkü gibi değildi. Kendisi de fakirül hal bir kimseydi. Buna rağmen nerede bir ders, bir sohbet, bir hakikat ve marifet dersi varsa o oradaydı. Bakıyorsun Van'da bir mevlid var, o orada. Isparta'da bir mevlid var, o orada..

Kendisi hem ihtiyaç içindeydi, hem de hasta ve yaşlıydı. Bir gün kolundan tuttum, dedim ki; "ya ağabey, sen bu derslerin hepsine gelmek zorunda değilsin. Hem yaşlı, hem hastasın. Hem de maddi imkânların geniş değil."

Hiç unutamıyorum, bana ibretli bir ders oldu. İnsan bir sözü ihlâslı söyledi mi o söz çok kalıcı oluyor, unutulmuyor. Tuttu elimden, "Şener kardeş" dedi, "Allah biliyor, benim bu cemaate liyakatim yok. Ama ben bu cemaatin içerisine giriyorum, manevi fotoğraf çektirmek için. Yarın rûz-u mahşerde o fotoğrafın kalelerinin içinde bir yerde ben olayım. Cenab-ı Hak sorsa diyeyim ki; "ya Rab, ben onlardan değildim ama onların içindeydim.! Rahmet-i İlahiyeden ümidim o ki, onların yüzü suyu hürmetine beni de mahrum bırakmasın."

 

 

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-200

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-200

Ders: 3. Söz İzah: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi *Allah ya..Allah’tan gelen şey nasıl olur,

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-199

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-199

Ders: Mesnevi-yi Nuriye, Katre’nin Hatimesi İzah: Prof. Dr. Alaaddin Başar *Üstad, İslam âl

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-198

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-198

Ders: Asa-yı Musa(s. 106) İzah: Prof. Dr. Şener Dilek İzah Edilen Kısım: Sonra o mütefekkir

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-197

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-197

Ders: Mesnevi-yi Nuriye, Katre risalesi, s. 69 İzah: Prof. Dr. Şener Dilek İzah edilen kısım:

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-196

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-196

Ders: 11. Söz İzah: Prof. Dr. Şener Dilek *Sanattaki letafeti, ilimdeki derinliği, tezyinattak

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-195

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-195

Ders: Hutbe-i Şamiye(s. 19) İzah: Prof. Dr. Şener Dilek İzah edilen kısım: “İstikbal yaln

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-194

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-194

Ders: 33. Söz, 23. Pencere İzah: Prof. Dr. Şener Dilek Not: Bu ders, İstanbul Yüzevler’de,

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-193

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-193

Ders: 14. Lem’a, İkinci Makam İzah: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi *“Kâinat sîmasında, arz

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-192

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-192

Ders: 17. Lem’a, 13. Nota İzah: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi *Cenab-ı Hak bizi kul olarak yar

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-191

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-191

Ders: Şualar(13. Şua,) s: 307 İzah: Prof. Dr. Şener Dilek İzah edilen kısım: “Bugün, bü

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-190

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-190

Ders: 14. Lem'anın İkinci Makamı İzah: Prof. Dr. Alaaddin Başar *“Besmelenin rahmet noktas

Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.

Ankebut, 57

GÜNÜN HADİSİ

Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI