RUM SURESİ VE İSTANBUL’UN FETHİ
Aslında kâinatta tesadüflere hiç yer yoktur. Fakat insanlar hikmetini bilmedikleri hususları tesadüf diyerek egolarını tatmin etmeyi tercih ediyorlar. Bununla beraber, bazı olaylarla ilgili olan, işin arka planında hissedilen sonsuz bir ilmin pergelini, bir hikmetin cetvelini, bir plan ve projenin varlığını, her şeyin önceden takdir edildiğini görmek/göstermek, akıl açısından, tüm bunları tesadüfe bağlamaktan daha kolaydır. Rum Suresinin verdiği haberlerin arka planında bu gerçekleri görmek mümkündür. Bu açıdan bakıldığında, Rum Suresi’nin, tarih içerisinde,
Aslında kâinatta tesadüflere hiç yer yoktur. Fakat insanlar hikmetini bilmedikleri hususları tesadüf diyerek egolarını tatmin etmeyi tercih ediyorlar. Bununla beraber, bazı olaylarla ilgili olan, işin arka planında hissedilen sonsuz bir ilmin pergelini, bir hikmetin cetvelini, bir plan ve projenin varlığını, her şeyin önceden takdir edildiğini görmek/göstermek, akıl açısından, tüm bunları tesadüfe bağlamaktan daha kolaydır. Rum Suresinin verdiği haberlerin arka planında bu gerçekleri görmek mümkündür.
Bu açıdan bakıldığında, Rum Suresi'nin, tarih içerisinde, Doğu Roma toprakları üzerinde kurulmuş ülkelerin Müslümanlarla girdiği bütün savaşlara işaret etmesi, onun ismine uygun bir i'caz parıltısıdır. Merhum Elmalılı Hamdi Yazır'ın isabetle kaydettiği gibi, Rum Suresi nüzul açısından Ankebut Suresinden daha önce olduğu halde, verdiği mucizelik değere sahip olan haberin gerçekleşmesi daha sonra olduğu için, tertipte ondan sonraya kondu. Şöyle ki:
وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ
"Ona (Hz. Muhammed'de) Rabbinden mucizeler indirilmeli değil miydi? (2950) diye mucize isteyenlere karşı,
أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
"Kendilerine okunan kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz ki bunda inanan bir topluluk için bir rahmet ve bir öğüt vardır"(Ankebut, 2951) buyrulmakla, Rum Suresinin açıkça gaybî haberlere yer vererek Kur'an'ın mucizeliğini ortaya koyan bu özelliğine de işaret edilmiştir.(1)
Bununla beraber Ankebut Suresi, cihad ve iyi davranışı teşvik eden ifadelerle bitirilmiştir:
وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللَّهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ
"Bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette onlara kendi yollarımızı göstereceğiz. Şüphesiz ki Allah, iyi davrananlarla beraberdir" (Ankebut 2969). Bu da tarih boyunca müslümanların özellikle Rumlarla yaptığı maddî, manevî cihadlarına işaret etmektedir.
Rum Suresinin şu gaybî haberlere yer veren ayetleri arasında yer alan " Daha önceden de daha sonradan da emir Allah'ındır" mealindeki ifadelerden: "İranlılara galip gelmiş olan Rumların ilerde müslümanlara yenileceklerini" anlamak da mümkündür. Nitekim şaz bir kıraete göre: "Rumlar galip geldi, fakat onlar, bu galibiyetten sonra ilerde mağlup olacaklardır" diye doğrudan doğruya bu mânâ açıkça ifade edilmiştir. "Gerçekten İranlılara galip gelen Hirakl'ın kendi hayatında Rum orduları, Hz. Ebu Bekir'in halifeliği zamanındaki Yermük savaşından itibaren (söz konusu olmuş bir süreçte) İslam mücahitleri karşısında yenilmeye başlamıştır ve bu yenilgi Hz. Ömer zamanında Şam fetihlerinden tâ İstanbul'un fethine kadar devam etmiştir. Böylece bu mucize de tam olarak gerçekleşip ortaya çıkmıştır."(2)
Yaş ve kuru her şeyi ihtiva eden (Enam, 6/59) Kur'an'ın, özellikle insanların sosyal hayatlarında çok önemli olan olaylara gerek açıktan, gerekse remiz, imâ ve işaret yollu bir anlatımla işaret etmesi, i'cazının bir gereğidir. Kur'an'da yer alan olayların, pratikdeki realitelerle doğrulanması, Kur'an'ın kâinat çapında yer alan olayların ezeli bir tercümesi ve doğru bir tercümanı olduğunun bir belgesidir. Fatih Sultan Mehmed'in hayatı ve İstanbul fethi, bu olaylardan biri olarak gözükmektedir.
Konu İle İlgili Bazı Anahtar Kelime Ve Olaylar
Şunu hemen belirtelim ki, burada, söz konusu edilen ayetlerin işarî mânâlarının, doğrudan doğruya bu söylenen olaylar hakkında olduğu, sadece bunlara delâlet ettiği, yahut da bunların ayetlerin asıl manası olduğu gibi bir iddia sözkonusu değildir. Aksine söylenmek istenen şey şudur: Kur'an'ın sarih manasının dışında, işarî manaları da vardır. Bu işarî manaların her asırda masadakları / uygun misalleri vardır. Burada söz konusu edilen olaylar da, bu işârî manalara uygun düşen birer örnektir. Evrensel bir mesaj olan Kur'an'ın geniş kapsamında yer alma liyakatını gösteren hususların tespiti, ayetlerin ifadelerine ters düşen, onları inciten bir husus değil, aksine onlarda yer alan i'caz parıltısının görülmesine yardımcı olan bir olgudur.
İşte bu anlayış içerisinde yapılan tespitler, bilimsel araştırma kurallarına uygun, epistemolojik alt yapıya sahip, ilgili ayetlerin sarih ifadelerini destekleyen ve şahsen bana ilmî kanaat veren bir çalışmanın ürünüdür.
Bu kısa açıklamadan sonra, ilgili anahtar ipuçları şöyle sıralayabiliriz:
a. Fatih Sultan Mehmed 30 Mart, 1432 yılında doğdu. Mayıs 1481 de vefat etti.(3)
Buna göre, Fatih, hükümdarı olduğu Osmanlı devletinin kuruluşundan(12991300) tam 132 yıl sonra dünyaya gelmiştir. Bu sayı, aynı zamanda Fatih'in kendi ismi olan "Muhammed" kelimesinin ebced değeridir. Bu tevafuk, Sultan II. Mehmed'in önemli bir tarihî şahsiyet olduğunu göstermektedir.
b. Kaynakların bildirdiğine göre Fatih, Osmanlı Devletinin yedinci padişahı olarak ilk defa 1444 yılında, 12 yaşında iken, Osmanlı devletinin başına geçmiştir.(4)
c. Fatih'in ismi "Mehmet ( Muhammed) " kelimesinin aritmetik değeri olan 132 sayısı, 11x12'dir.
d. Fatih ilk defa tahta çıkarken, 12 yaşındadır.
e. Fatih'in 12 yaşındayken, başına geçtiği Osmanlı devleti ise, o tarihte, 144 (12x12)yaşındadır. 144 sayısı, aynı zamanda onun isminin ebced değeri (132) ile tahta çıktığı zamanki yaşı(12)nın toplamıdır.
f. Aşağıda detaylı bilgi verileceği gibi, Fatih'in İstanbul'u fethederken düzenlediği sefer, Müslümanlar tarafından İstanbul'a düzenlenen seferlerin 12. sidir.
g. İstanbul'un eski adı, Konstantiniyye'dir. Şehre kendi adını veren, Doğu Roma İmparatoru, Konstantin"dir. "Kostantin" isminin aritmetik değeri: 288 olup, 12x12x2'dir.
h. Bazı kaynakların bildirdiğine göre, Kostantiniyye'nin imparatorları arasında Kostantin adını taşıyanların sayısı 12'dir.(5) Buna göre, Fetih sırasında, İstanbul'un tahtında oturan, imparator Kostantin xı., aslında 12. Kostantin'dir. Ve müslümanların İstanbul'u kuşatmalarının bu 12. seferinde ölmüştür. İlginçtir, adını Costantın adlı imparatordan alan Costantiniye'nin (İstanbul'un) bu ilk imparatoru da, son imparatoru da aynı adı taşımıştır.
ı. Costantin, daha önceki ismi "Byzantion"olan şehri, Doğu Roma'nın başkenti yamak için, daha geniş bir alanda planlayıp, 324'te başlattığı şehrin imar ve inşaatını, 330'da tamamlamış ve resmi bir törenle açılışını yapmıştır. Bundan böyle, artık yeni şehrin yeni adı "Constantinopolis"olmuştur.(6) Buna göre, Osmanlı Devletinin kuruluşunun 153. (9x17) yılında İstanbul'u fethedip, kendine başkent yapan, aynı yılın 153. gününde Ayasofya'yı cami yapıp, içinde ilk cuma namazını kılan Sultan Mehmed, şehrin yeni ad ile yeni başkent olarak doğduğu(330) tarihten, 1102 yıl sonra doğmuştur. Bu sayı, Arapçada "onyedi" anlamına gelen "seb'ate aşer" kelimesinin matematik değeridir. Bu ise, 1'den 17'ye kadarki sayıların toplamı olan 153 sayısıyla uygunluk göstermektedir. Kaderin cilvesine bakın ki, İstanbul'un fethini, 17 rakamının gösterdiği tarihlerde gerçekleştiren Fatih'in na'şı –Orduda panik yaşanmasın diye- 17 gün saklanmıştır.(7)
i. Costantiniye'nin kurucusunun adı olan Costantin kelimesinin matematik değeri, –daha önce görüldüğü gibi-: 288 olup, 12x12x2'dir. İstanbul, Costantiniye adını aldığı va başkent olduğu tarihten (330), 1122 yıl sonra, kimlik değiştirerek, İslam âlemine başkent olmuştur.
İlginçtir, bu sayı, " oniki" sözcüğünün Arapça karşılığı olan "isnâ aşer" kelimesinin ebced değeridir. Demek, İlâhî takdir, dünyanın en önemli bir şehri olan İstanbul'un eski kimlik süresini, ilk kurucusunun isminde şifrelemiştir.
Dikkate değer bir husus da şudur ki: Kostantin tarafından başkent seçilen İstanbul'un son hükümdarı Konstantin XI.dir. 1'den 11'e kadarki sayıların toplamı, 66'dır. Söz konusu 1122 sayısı ise, 66x17'dir.
Dipnotlar
1-Krş. Elmalılı,VI/240.
2-bk. Elmalılı, a.g.y.
3-bk. Algül, Hüseyin, İstanbul Fethi ve Fatih, 171; Çiçek Kemal, Oğuz Cem(: Ed.), Osmanlı, "Fatih Sultan Mehmed", XII/47.
4-bk. Osmanlı, "Fatih Sultan Mehmed", XII/47.
5-bk. Müncid, Kostantin maddesi.
6-Bk. Bülent Tahiroğlu- Belgin Erdoğan, Roma Hukuku Dersleri (önsöz), xvıı.
7-Akgündüz, Ahmed, Bilinmeyen Osmanlı, 120.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.
TAHRÎM,6
GÜNÜN HADİSİ
Kur'an'ın Faziletine Dair
"Sizin en hayırlınız Kur'an'ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir."- Buhari, Fedailu'l-Kur'an 21
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...