İDEAL DEVLET ADAMI NASIL OLMALIDIR?

Şüphesiz ki idare, ilk çağlarda sistemli ilimden ziyade şahsî maharete daya-nıyordu. Bu sebeple idarenin sanat olduğunu tartışan kimse çıkmadı. Eski dev-letlerde aristokrat esaslara dayanan sistemle, seçimlerin yapılmasının buna yar-dımı oldu. Böylece eskiden hâkim, toplumla ilgili genel mes'eleler hakkında karar verirken, ilhamına, salim görüşüne, re'yine itimat ediyordu


2016-05-23 13:25:10

Şüphesiz ki idare, ilk çağlarda sistemli ilimden ziyade şahsî maharete daya­nıyordu. Bu sebeple idarenin sanat olduğunu tartışan kimse çıkmadı. Eski dev­letlerde aristokrat esaslara dayanan sistemle, seçimlerin yapılmasının buna yar­dımı oldu.

Böylece eskiden hâkim, toplumla ilgili genel mes'eleler hakkında karar verirken, ilhamına, salim görüşüne, re'yine itimat ediyordu. Bu durum, devlet gö­revlerinin kısıtlanıp yalnızca siyasi yönünü kapsamasına yardım etti. Siyasi yön ise devleti dış tehlikelere karşı korumak, yurt içinde ise, kanun dışına çıkanları, devletin güvenliğiyle oynayanları cezalandırmaktan, halk arasında adaleti sağlamaktan ibaretti. Bundan dolayı hâkime düşen görev, adaletle, emniyetle ve askerî hizmetlerle ilgili işleri idare etmekti.

Devletler otorite üzerine değil de genel hizmetler üzerine kurulunca, devle­tin aktivitesi, bütün insanların, doğumlarından ölümlerine kadar her şeyi kapsa­yınca, devlet cihazlarının koordinesiyle ilgili çalışmalar başladı. Hâkimlerin seçilmesi, kültürleşmesi; en kısa zaman devlet görevlerinin ifasını tekeffül edecek amme idaresinin prensiplerinin keşfedilmesi ve en yüksek aktiviteyi sağlamak için yapılan çalışmalar neticesinde amme idaresi ilmi inşa edildi. Zamanımızda amme idaresi, ilim ve sanat sıfatlarını birleştiren bir aksiyon haline geldi.

Amme idaresi, koordinasyonda, ilmî kaidelere bağlı olmak şartıyla tüm hal­lerde aynı sonuçları doğuramadığı için de sanattır. Yüksek kapasiteye sahip olan idare heyetinin muayyen bir liderin komutasından başka bir lidere geçince, aynı şartların ve ortamların sabit kalmasına rağmen, aynı aktiviteye sahip olma­dığını görmek mümkündür.

Genel politikanın idare sahasındaki lüzumu bakımından liderlik büyük önem taşımaktadır. Şayet koordinasyon hükümet ve idare sahasında gerekliyse, usta liderlik amme idaresinin ruhu olup devletin veya organizasyonun hayatı üzerine kurulmuş olduğu heykelden hâsıl olmayıp birinci plânda ve herşeyden önce liderin özelliklerine dayanmaktadır. Buna en büyük delil olarak şu örnek verilmektedir:

Bir ordu, çok iyi bir disiplin üzerine kurulur. En modern silâh ve gereçlerle donatılır. Ancak bunlar orduyu istediği zafere ulaştıramaz. Zafer, usta lider ol­duğu zaman gerçekleşir. Aynı şey, sivil idare için de geçerlidir. Liderin başarılı olması, genellikle devletin gerçekleştireceği başarıya bağlıdır.

Amme idaresi profesörlerinin mülâhaza ettikleri şey, tarihin başta gelen ba­şarılı liderlerinin genel mes'eleleri çözüm yoluna sokarken, takip ettikleri yolun farklı olmasıdır. Bu da liderliğin sanat veya maharet olduğunu vurgulamakta­dır, çeşitli faktörlerden etkilendiğini göstermektedir. Kanun ilmi uzmanları, bir­çok liderin, işlerinde değişik yollar denemelerine rağmen, çok büyük başarılar sağladıklarını mülâhaza etmektedirler. Bunlardan bazıları işi sür'at ve şiddetle halletmeye yönelirken, diğerleri şefkat ve yumuşaklığı esas alır. Bazıları ise emir verme yolunu tercih ederken, başka bir grup emri altındakilerden istekleri­ni ve önerilerini kendilerine belirtmelerini; daha başka bir grup ise emri altında bulunanların yüreklerine korku salma yoluyla başarı sağlarlar, Diğer bir grup da, iyi anlaşma ve güven yoluyla sonuca gider. Bazı liderler sinirli olmakla ta­nınırken diğer bazılarının da özelliği sabır, müsamaha ve hoşgörüdür.

Bahsettiğimiz gerçeğe rağmen, hukuk ilmi uzmanları başarılı liderleri bir araya toplayan ortak özelliklerin olup olmadığı sorusunu ileriye sürüp buna olumlu cevap bulmalarına rağmen ortak sıfatların en az düzeyde sınırlanmasın­da ihtilâfa düşmüşlerdir. Bunlardan bazıları başarılı liderin özelliklerini şöyle sıralamaktadırlar.

1- İdarî ilişkileri tüm açılardan uzaktan ve yakından idrâk etmeye muktedir olma ve geniş ufukla çalışma.

2- Muhtelif idarî tasarrufların, genel hattını temsil eden devletin genel poli­tikasına tabi olması, genel menfaatleri sağlayacak şekilde bu tasarruflar arasın­da bağlantı sağlaması.

3- İdarî lider de tabir edilen "Govermental sense" hükümetin duyusu veya şuuru bulunması, genel menfaatleri kutsallaştırıp diğer tüm itibarlara tercih et­mesi.

4- Genel politika ruhuna karşılık verebilme "Political sense".

5- En uygun metodları seçebilme, en yüksek düzeyde mümkün olacak üre­tim kifayetini elde etmeyi tekeffül kudretine sahip olma, koordinasyon kaide ve unsurlarını bir araya getirerek iş şartlarının en münasip bir şekilde yetkiyi vekâlet verme "Delegation of authority" işlemlerini basitleştirme ve muhtelif idareler arasında uyum sağlama.

Bunlardan bazıları, zihnî karakterlere fizikî şartları da şu şekilde ilâve et­mektedirler:

1- Temiz bir hayatı olması.

2- Toplu sorumluluk düşüncesine sahip olması ve ince ruhlu bulunması.

3- İyi ahlâk ve güzel tavır sahibi bulunması.

4- İlişkilerde insaflı ve adil olması.

5- Sağlıklı olması.

6- İhtimalleri güçlü bir şekilde sezmesi.

7- Müjdeleyici ve iyimser olması.

8- Kendisiyle birlikte çalışanların özel problemleriyle ilgilenmek için güçlü ve hazırlık halinde olması.

9- Başkalarının imkânlarını ve özelliklerini keşfetmede büyük bir kudrete sahip olması ve mümkün mertebe bunları değerlendirebilmesi.

10- Neşe ve lâtife ruhuna sahip olması.

11- Krizlerde sükûnetini koruyabilmesi, sinirlerine hâkim olması, tehlike zamanında sür'atli düşünme ve karar verme yeteneğine malik bulunması.

İşte bütün bunlar başarılı idarecilerin ortak özellikleridir. Fizikî ve ahlâkî veraset yoluyla ve sonradan elde edilen özellikler de buna ilâve edilince idare­cilikteki maharet ortaya çıkar ve kişiyi hedefine kolayca ulaştırır.

Bir liderin, zikrettiğimiz bütün bu şartları kendinde toplaması nadir görülen olaylardandır. Ancak, sayılan bu şartlardan ne kadarını üzerinde toplarsa ideal lider olmaya o kadar yaklaşır.

Kaynak

Hz. Ömer ve Modern Sistemler, Prof. Süleyman Muhammed Temmavi, terc.M. Vesim Taylan, Kayıhan Yayınları, İst.1993

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.

Nûr, 38

GÜNÜN HADİSİ

Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme, kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme)

Müslim, Birr 144, (2626)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI