KUR'AN'DA İNSAN İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
Bu kısa çalışmamızda Kur’an-ı Hakim’de insanla alakalı ayetleri incelemeye gayret edeceğiz. Yüce kitabımızda İnsan dört kelimeyle ele alınmıştır. NAS:
Bu kısa çalışmamızda Kur'an-ı Hakim'de insanla alakalı ayetleri incelemeye gayret edeceğiz. Yüce kitabımızda İnsan dört kelimeyle ele alınmıştır.
NAS:
Nas kelimesi, unutan, unutkan anlamında olup, nisyan kökünden gelir.
Kur'an'da insanın unutkanlığına işaret eden birçok ayet vardır. Misal olarak birkaç tanesinin meali aşağıda sunulmuştur:
أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنسَوْنَ أَنفُسَكُمْ وَأَنتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
"Nas'a/insanlara iyiliği emredip(unutan insanlara iyiliği hatırlatıp) kendinizi unutuyorsunuz yoksa? Hâlbuki siz Tevrat'ı okuyup duruyorsunuz. Artık aklınızı başınıza almayacak mısınız?"(Bakara, 2/44).
الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَهُمْ لَهْواً وَلَعِباً وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ نَنسَاهُمْ كَمَا نَسُواْ لِقَاء يَوْمِهِمْ هَـذَا وَمَا كَانُواْ بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ (*)وَلَقَدْ جِئْنَاهُم بِكِتَابٍ فَصَّلْنَاهُ عَلَى عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
"Onlar/inkârcılar, dinlerini eğlence ve oyun haline getirmişlerdi, dünya hayatı kendilerini aldatmıştı. İşte onlar, en önemli günleri olan bugünkü karşılaşmayı unuttular ve âyetlerimizi bilerek inkâr ettikleri gibi, biz de bugün onları unutup kendi hallerine terk edeceğiz.
Gerçekten biz onlara, tam bir vukufla manalarını bir bir bildirdiğimiz ve iman edecek kimseler için bir hidâyet, bir rahmet olan bir kitap getirdik. Fakat onlar "Hele bakalım bu iş nereye varacak?" diye yalnız bu kitabın davetinin akıbetini gözlüyorlar. Onun haber verdiği müthiş akıbet geldiği gün, daha önce onu unutup bir tarafa bırakanlar, şöyle diyecekler: "Gerçekten Rabbimizin elçileri bize hakkı tebliğ etmişlermiş."(Araf, 7/52-53).
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
"Ey Nas/ insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet edin ki, takva mertebesine ulaşasınız"(Bakara, 2/21).
Bediüzzaman, bu ayeti açıklarken şu görüşlere yer verir: Âyette geçen Nas kelimesi, aslında nisyandan alınmış bir ism-i faildir. Aslî vasıfları itibariyle insanlara bir itaba/bir azarlamaya işarettir. Yani: Ey insanlar niçin misak-ı ezelîyi unuttunuz.. Hani, Elestu bezminde, o gaybî-ruhânî mecliste, Allah size: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda, siz: "Evet" demiştiniz. Şimdi ise unutmuş görünüyorsunuz, kendinize gelin!
Bununla beraber, bu ifadede insanlar için bir mazeret kapısı da aralanmıştır. Buna göre ayette Nas/Unutanlar kelimesiyle, insanlara: Aslında sizin o misakı/ sözleşmeyi terk etmeniz, kasıtlı değil, bir sehiv ve bir unutkanlık sonucudur.(1)
İbn Abbas'ın da bu kelimenin unutan anlamında olduğuna,
وَلَقَدْ عَهِدْنَا إِلَى آدَمَ مِن قَبْلُ فَنَسِيَ وَلَمْ نَجِدْ لَهُ عَزْماً
"Doğrusu biz daha önce Adem'e de Vahiy ve emir vermiştik. Fakat o ahdi unuttu, onda bir azim bulamadık" mealindeki Ta Ha Suresinin 115. ayetini buna delil gösterdiğine dair rivayetler vardır.(2)
İNSAN:
İnsan kelimesinin birkaç anlamı vardır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür. İnsan kelimesi, ünsiyet kelimesiyle ilgilidir. Başkalarıyla geçinebilen, birlikte olmaktan huzûr ve sükûnet bulan varlık demektir.
İnsan fıtraten medenîdir(3) deyiminin bir mânâsı: Bir insanın tek başına bütün ihtiyaçlarını karşılamaktan âciz olduğu için, başka insanlarla birlikte yaşamak mecburiyetinde bulunduğu şeklinde ise, bir mânâsı da bir insan, ancak başka insan-larla birlikte yaşarsa haz duyar, demektir. O halde Kur'an'ın terminolojisinde, İns-İnsan kelimesi, insanın hem sosyolojik hem de psikolojik yapısına işaret eden bir anlam taşımaktadır.
Hadiste yer alan "İnanan insan, başkasıyla uzlaşıp anlaşan, sevecen kimsedir. Başkasıyla geçinmeyen, uzlaşıp anlaşamayan kimsede hayır yoktur"(4) ifadesi,-eskilerin deyişiyle-insanın "hem ismine hem de resmine" uygundur.
İnsan kelimesi, aynı zamanda göz bebeği(5) anlamına gelir. Araplar göz bebeği için İnsanu'l-ayn tâbirini kullanmaktadır. Bu mânâya göre insan, kâinatın göz bebeği olarak yaratılmış bir varlık demektir. Delailu'n-Nur'da Hz. Peygamber(asm) için kullanılan "ve insani ayni'l-vucudi'l-ulviyyi ve's-sufliyyi" ifadesinde de insan kelimesi göz bebeği anlamında kullanılmıştır. Bu ifade: "ülvî-süflî bütün varlık aleminin göz bebeği Hz. Muhammed'e.. salat ve selam eyle" anlamına gelmektedir.
İnsan, kök harfleri itibariyle, gören ve işiten varlık anlamına da gelir.(6) İnsan Sûresinde yer alan,
إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعاً بَصِيراً
"Şüphe yok ki, biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık" (el-İnsan, 76/2) âyeti, bu mânâyı ortaya koymaktadır.
Ayrıca, Hz. Musa'nın ailesiyle birlikte yolda giderken, "Durun ben bir ateş gördüm" diye tercüme edilebilen ifadesinde de insanın kök harfleri olan ENS'den türetilmiş Anestü fiili kullanılmıştır.(7)
İnsan, kök harfleri itibariyle aynı zamanda, fıtratı temiz/ mükerrem/şerefli varlık demektir. İnsanlık kavramı da bu üs- tün vasıfları ifade etmek için kullanılır(8)
İnsan kelimesi, ENS kökünden geldiği için, aynı zamanda görünen varlık anlamındadır.
Cin kelimesi de görünmeyen varlık anlamındadır.
إِنَّهُ يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لاَ تَرَوْنَهُمْ
"Şeytan/Cin ve askerleri sizin kendilerini görmeyeceğiniz yerlerden sizi görürler" (Araf, 7/27)mealindeki ayette cinlerin görülmez, insanların da görülen varlık olma özellikleri beyan edilmiştir.
BEŞER
İnsan aynı zamanda beşer olarak da ifade edilmiştir. Bu kelime Kur'an'da otuzdan fazla yerde tekrar edilmiştir. Misal olarak iki ayetin meali aşağıda sunulmuştur:
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَراً مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
"Hani Rabbin, meleklere demişti; 'Ben kuru çamurdan, şekillenmiş bir çamurdan bir beşer yaratacağım" (Hicr, 15/28)
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ إِذَا أَنتُم بَشَرٌ تَنتَشِرُونَ
"O'nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de; sizi topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra bir BEŞER olarak dünyaya yayılmış bulunuyorsunuz" (Rum, 30/20)
Beşer kelimesi; açık, tüysüz cilt/deri anlamındadır. Bu da insanı-tabii postu, kılı, tüyü, yünü olan-hayvanlardan ayıran bir özellik, onun mevcut şeklini gösteren bir unvandır.
Aşağıdaki ayetlerde insanın bu beşer yönüne/çıplak derisine işaret edilmiştir:
قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيّاً
"Meryem: 'Nasıl oğlum olabilir ki, bana hiçbir beşer dokunmamıştır. Ben iffetsiz bir kadın da değilim"(Meryem: 19/20)
Bu ayetin- beşer kelimesinin sözlük anlamı itibariyle-manası: "Bana hiçbir çıplak deri dokunmamıştır" şeklindedir.
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ {*} لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ {*} لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ
"Sakar nedir bilir misin, nereden bileceksin! O, içine atılanı yer, bitirir. Onu ne eski halinde(bir tarafı sağlam kalmış halde)bırakır, ne de yeni halinde(yenmiş, bitmiş halde)terk eder.(Bilakis onu eski haline getirip tekrar yer). Sürekli olarak Beşeri/deri kavurur." (Müddessir, 74/27-29)
Bu ayetten önce "Kur'an bir beşer sözüdür" diyen İbn Muğire'nin bu iftirasının cezası olarak "Onu Sakara atacağım…O sürekli olarak beşeri yer bitirir" ifadesinde çok güzel lafzî bir cinas vardır. Sanki şöyle buyurulmuştur: "Kur'an bir beşer/insan sözü.. Öyle mi? Senin beşerini/derini nasıl yakacağız, göreceksin!"
Bediüzzaman Hazretleri, haşir meydanında, insanların durumunun nasıl olacağına dair bir soruya cevap verirken, insanların bir beşer olarak tabii post yerine, elbiseye ihtiyaç duyacak şekilde, çıplak bir deriyle yaratılmasının hikmetini özetle şöyle ifade eder: Cenâb-ı Hak, insanın dışındaki canlılara-vücutlarını kap-layan, sıcak ve soğuktan koruyan-fıtrî birer elbise giydirdiği gibi, meydan-ı haşirde sun'î libaslardan üryan olarak, fakat fıtrî bir libas giydirmesi, Hakîm isminin gereğidir. Dünyada insanın sun'î elbise giymesinin hikmeti, yalnız soğuk ve sıcak-tan muhafaza, bir ziynet/süs ve avret yerlerini örtmek değildir. Bilakis, bunun mühim bir hikmeti, insanın varlık türlerin üzerindeki tasarrufuna, onunla ilgili konumuna ve kumandanlığına işaret eden bir fihriste ve bir liste hükmündedir. İnsanın yeryüzü halifesi olduğunu simgeleyen bir üniformadır. Yoksa kolay ve ucuz, fıtrî bir libas giydirebilirdi. Çünkü bu hikmet olmazsa, muhtelif paçavraları vücuduna sarıp giyen insan, şu-urlu hayvânâtın nazarında, onların kendi ölçülerine göre bir maskara olur, mânen onları güldürür. Meydan-ı haşirde o hikmetin gerekçesi olmadığı için; o elbisenin de olmaması lâzım gelir.(9)
HELÛ:
Tefsirlerde de geçtiği gibi anlamı kapalı ve nadir kullanılan kelimelerden biri olan Helû kelimesi sözlük anlamı itibariyle sabırsız ve hırslı/düşkün olmayı ifade eder. Kur'an-ı Hakim bu kelimenin geçtiği âyetten hemen sonra gelen iki âyet içerisinde bu iki anlama işaret ederek söz konusu kelimenin sözlük anlamını da vermiştir:
إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعاً{*} إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعاً {*} وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعاً
"Gerçekten insan, Helû (çok sabırsız ve pek hırslı) yaratılmıştır. Kendisine fenalık dokunduğunda (sabırsızlığından) sızlanır, feryad eder. Ona imkân verildiğinde ise(mala olan düşkünlüğünden) cimri kesilir."( el-Meâric, 70/19-21)
İlginçtir Helû kelimesinden sonra gelen adı geçen iki âyet bu kelimenin iki anlamına işaret ettiği gibi, ondan önce geçen şu iki âyette de o iki anlam söz konusu yapılmıştır:
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى {*} وَجَمَعَ فَأَوْعَى
"Cehennem yüz çevirip geri dönen, servet toplayıp yığan kimseyi kendine çağırır."(el-Meâric, 17-18.) Ayette, hırs ve düşkünlük anlamı açıkça ifade edildiği gibi, "yüz çevirip geri dönen" ifadesiyle de sabırsızlığa işaret edilmiştir.(10)
Dipnotlar
1- İşaratu'l-İ'caz, İlgili ayetin tefsiri. Ayrıca bk. Bağavî, Bakara:8. ayetin tefsiri.
2-Alusî, I/143.
3- bk. er-Râğib, (ENS) maddesi.
4-bk. Ahmed b. Hanbel, II/400; V/335.
5- bk. el-Müncid, (ENS) maddesi; el-Veciz, (ENS) maddesi.
6- bk. el-Müncid, (ENS) maddesi
7- Ta Ha, 20/10
8- krş. el-Müncid; el-Veciz (ENS) maddesi.
9-Mektubat/28. Mektup, 8.Mesele
10- İlgili ayetlerin tefsiri için bk. et-Taberî, XIV/77-79
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Çünkü Allah, haktır. O'ndan başka taptıkları ise hiç şüphesiz batıldır. Gerçekten Allah çok yüce, çok büyüktür.
Lokman, 30
GÜNÜN HADİSİ
"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna!"
Buhârî
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...