BEDÎÜZZAMAN’IN VAAZ, TEBLİĞ VE İRŞADDA ORTAYA KOYDUĞU TECDİD-2
e-Tebliğ ve İrşadın Ruhu: İhlâs Bediüzzaman hizmetinin merkezine ihlâsı yerleştirir. Ayrıca o, Kur’an hizmetinde kardeş, arkadaş olarak gördüğü talebelerine, bu kutsi ve ihsan-ı ilahi olan iman hizmetinde; bağrında çok nurlar barındıran ihlâsı esas almalarını öğütler
e-Tebliğ ve İrşadın Ruhu: İhlâs
Bediüzzaman hizmetinin merkezine ihlâsı yerleştirir. Ayrıca o, Kur'an hizmetinde kardeş, arkadaş olarak gördüğü talebelerine, bu kutsi ve ihsan-ı ilahi olan iman hizmetinde; bağrında çok nurlar barındıran ihlâsı esas almalarını öğütler: "Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'aniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlastır." (Nursî, Lem'alar; 159) İhlâs, sırf bir emr-i ilâhî, ve neticesi rıza-yı İlahîdir. (Nursî, Lemalar;133) Azami ihlâs ve enaniyeti terk etmek ona göre tebliğ ve irşat mesleğinin ruhudur. Bu ruhu öldürmemek için
"İnsanların maddî manevî hediyelerinden, hürmet ve teveccüh-ü âmmeden, şöhretten şiddetle" kaçar. Bedîüzzaman'ın cihanşümul Kur'an ve iman hizmetindeki müstesna muvaffakıyetin sırrı burada gizlidir. (Nursî: Tarihçe-i Hayat, 699)
"Çünki bu zamanda hiçbir şeye âlet ve tâbi' olmayan ve her gayenin fevkinde olan hakaik-i imaniyeyi fıtrî ubudiyetle, bilmeyenlere, bilmek ihtiyacında olanlara tesirli bir surette bildirmek; bu keşmekeş dünyasında, imanı kurtaracak ve muannidlere kat'î kanaat verecek bu tarzda; yani hiç bir şeye âlet olmayacak bir tarzda, bir Kur'an dersi vermek lâzımdır ki; küfr-ü mutlakı ve mütemerrid ve inadçı dalaleti kırsın, herkese kat'î kanaat verebilsin. Bu kanaat da bu zamanda, bu şerait dâhilinde, dinin hiçbir şahsî, uhrevî, dünyevî, maddî ve manevî bir şeye âlet edilmediğini bilmekle husule gelebilir." (Nursî: Tarihçe-i Hayat, 686 )
Bediüzzaman hazretlerinin muasırı ve Dârü'l-Hikmeti'l İslâmiyede beraber görev yaptığı Mehmet Akif, bir beytinde, sosyolojik bir tespit olarak dönemin din hizmeti veren hocalarla ilgili nesl-i hazırın kanaatlerini şöyle ifade eder:
"Nesl-i hâzır ki sarık gördü mü terzîl ediyor,
Defol ıskatçı diyor, cerci diyor, leşçi diyor..." (Akif: 2006. 369)
İşte Bediüzzaman Hazretleri, bütün bu olumsuz kanaatleri yıkmak ve din hizmetinin hiçbir şeye alet tabi olmadığını göstermek, mükâfatı yalnız Allah'tan beklemek için, insanlardan gelen maddî ve manevî ücret, hediye ve teveccühden istiğna etmiştir.
O, sahabelerin sena-i Kur'aniyeye mazhar olan "îsar" hasletini kendine rehber etmiş ve talebelerine de vasiyet etmiştir. "Bilirsiniz ki, kendim sadaka ve yardımları kabul etmediğim gibi, öyle yardımlara da vesile olamadığımdan, kendi elbisemi ve lüzumlu eşyamı satıp o para ile kendi kitaplarımı, yazan kardeşlerimden satın alıyordum. Tâ Risale-i Nur'un ihlâsına dünya menfaatleri girmesin, bir zarar vermesin ve başka kardeşler de ibret alıp hiçbir şeye âlet edilmesin."(Nursî, Tarihçe-i Hayat; 523 )
Bediüzzaman hayatında tavizsiz bir ÅŸekilde uyguladığı ÅŸu prensipleri "hizmet-i diniyeniyede" bulunanlara/bulunacaklara, ısrarla tavsiye eder:Â
*Hizmet-i diniyeniye mukabilinde gelen menfaat-ı maddiyeyi istememek,
*Kalben bile taleb etmemek, beklenti içine girmemek,
*İnsanlardan minnet almamak, teveccühlerini dahi beklememek
*(Gelen maddi menfaati) sırf bir ihsan-ı İlahî bilmek,
Ona göre, "hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki, ihlâs kaçmasın."  (Nursî, Lem'alar; 150)
Bu başlık altında mutlaka temas edilmesi gereken önemli bir noktada da Bediüzzaman'ın tebliğ ve irşad hizmetini siyaset üstü konumda icra etmiş olmasıdır. Siyaset cazip bir alandır. İnsanların çoğu bilerek ya da bilmeyerek bu alanın cazibesine kapılabilmekte ve vazife-i asliyelerini unutabilmektedirler. Yahut siyasetle hizmet etmek, siyaseti hizmete alet kılmak gibi kendince meşru bir mazeretle, bu cazip alana meyledebilmektedirler. İşte Bediüzzaman Hazretleri; Kur'an-ı Hakîm'in hizmetinin bütün siyasetlerin fevkinde bir ulviyeti (Nursi: Mektubat,48) olduğundan, Kur'anın elmas gibi hakikatlarını propaganda-i siyaset ittihamı altında cam parçalarının kıymetine indirmek (Nursî, Mektubat; 49 ) istememesinden, siyaset cereyanlarında hem muvafıkta, hem muhalifte o nurlara müştak çok insanlar bulunduğundan, çoğu yalancılıktan ibaret olan dünya siyasetinden (Nursî,Mektubat;48) ve siyasî manasını işmam eden maddî ve manevî mertebelerden ihlas sırrı ile bütün kuvvetiyle kaçmış ve tenezzül etmemiştir. (Nursî,Şualar;388) Günümüzde Kur'an hakikatlerine hizmet etmek isteyenlerin bu prensibi asla hatırdan çıkarmamaları tebliğ adına çok önemlidir.
f-En Etkili TebliÄŸ: Temsil
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) tebliğ vazifesini eksiksiz yapmanın yanında tebliğ kadar belki daha önemli bir yanı vardı, o da temsildi. Kur'an Hz. Peygamber'in temsil yönüne şu ayetle işaret eder; "And olsun ki, Resûlullah'ta, sizin için,(… )en mükemmel bir örnek vardır." (el-Ahzap,33/21) Bediüzzaman Hazretleri, "Müddet-i hayatında ciddî harekâtıyla Hakk'ın kanunlarını Benî Âdem'e ders veren ve samimî ef'aliyle hakikatın düsturlarını beşere talim eden ve hâlis ve makul akvaliyle istikametin ve saadetin usûllerini gösteren ve tesis eden" (Nursî, Mektubat;313) şeklindeki ifadeleriyle Peygamberimizin temsildeki keyfiyetine ve temsil buudlu tebliğin önemine dikkatleri çekerken, bu önemli hususun her mü'minin temel vasfı olması gerektiğine de şu sözleriyle temas eder: "Lisanın, Kur'anın âyetlerini âleme duyururken, hal ve etvar ve ahlâkın da onun manasını neşretsin; lisan-ı halin ile de Kur'anı oku. O zaman sen, dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun!"
(Nursî,Tarihçe-i Hayat;157)
"Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef'alimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki Küre-i Arz'ın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyet'e dehalet edecekler."(Nursî:Tarihçe-i Hayat,90 ) Bediüzzaman Hazretleri, geniş dairede temsil buudlu tebliğin ne kadar önemli ve tesirli olduğunu bu satırlarla dikkatlere sunar. Ayrıca o, lisan-ı hâlin lisan-ı kâlden daha tesirli oluşunu yaşanmış bir tecrüben hareketle şöyle ifade eder:
"Evet yirmi-otuzdan ancak bir-ikisi ta'dil-i erkân ile namazını kılan mahpuslar içinde birden Risale-i Nur şakirdlerinden kırk-ellisi umumen bilâ-istisna mükemmel namazlarını kılmaları, lisan-ı hal ve fiil diliyle öyle bir ders ve irşaddır ki, bu sıkıntı ve zahmeti hiçe indirir, belki sevdirir. Ve şakirdler ef'alleriyle bu dersi verdikleri gibi, kalblerindeki kuvvetli tahkikî imanlarıyla dahi buradaki ehl-i imanı ehl-i dalaletin evham ve şübehatından kurtarmalarına medar çelikten bir kal'a hükmüne geçeceğini rahmet ve inayet-i İlahiyeden ümid ediyoruz.
Buradaki ehl-i dünyanın bizi konuşmaktan ve temastan men'leri zarar vermiyor. Lisan-ı hal, lisan-ı kalden daha kuvvetli ve tesirli konuşuyor." (Nursî,Tarihçe-i Hayat;429 )
İşte tebliğini Kur'anî ve Nebevî esaslar üzerine bina eden Bediüzzaman, temsil buudlu tebliğde Hz. Peygamberi liyakatle temsil etmiş bir mürşid-i kâmildir. Tarihçe-i hayatı bunun en büyük şahididir.
g-Tebliğ ve İrşatta Üslûb-ı Hakîm
Hak dini tebliÄŸ, temsil, ve insanları irÅŸad gibi ağır manevi mesuliyeti olan vazifeler ifa edilirken muhataplara dengeli, ve hakîmane olan Kur'anî ve Nebevî üslupla muamelede bulunmak zaruridir. Aksi halde, amiyane tabirle, kaÅŸ yapayım derken göz çıkarmak gibi telafisi mümkün olmayan neticeler doÄŸurabilir. Bediüzzaman hazretleri Lemaat isimli eserinde üslub için "ayine-i insani" tabirini kullanır. (Nursî: Sözler, 735) O, tebliÄŸdeki üslubunu "...Onlarla en güzel ÅŸekilde mücadele et." (Nahl,16/125.) "Ona (Firavun'a) yuÂmuÅŸak söz söyleyin, belki öğüt alır veya korkar." (Tâhâ,20/44) Ayet-i kerimeleri muvacehesinde "nezihane ve nazikane ve kavl-i leyyin"(Nursî: Lemalar,176) ÅŸeklinde formülleÅŸtirir. Zamanın ruhuna uygun bir üslupla tebliÄŸ vazifesini yapmanın gereÄŸine, bedi' üslübuna ayine olan ÅŸu satırlarla iÅŸaret eder:"Ulûm ve fünunun en parlağı olan belâgat ve cezalet bütün envaiyle âhir zaÂmanda en mergub bir sûret alacaktır. Hattâ insanlar, kendi fikirlerini birbirlerine kabûl ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için, en keskin silâhını, cezaÂlet-i beyandan ve en mukavemet-sûz kuvvetini belâğat-ı edadan alacaktır."(Nursî, Sözler;264) "Mesail-i imaniyenin münakaÅŸa suretinde bahsi caiz deÄŸildir. (Nursi: Mektubat,42 ) ve "Allah'ı tanıyan ve âhireti tasdik eden, hristiyan bile olsa, onlarla medar-ı niza' noktaları medar-ı münakaÅŸa etmemeyi; hem bu acib zaman, hem mesleÄŸimiz, hem kudsî hizmetimiz iktiza ediyor." (Nursî: Kastamonu Lahikası,247 ) diyerek tebliÄŸde hakîm üslup gereÄŸi münakaÅŸalardan uzak durmuÅŸ ve talebelerini de uzak tutmuÅŸtur. Bediüzzaman ayrıca "Bâtılı iyice tasvir etmenin, safî zihinleri idlâl." (Nursi: Tarihçe-i Hayat, 691 ) edeceÄŸini ifade eder, "Senin üzerine haktır ki, her söylediÄŸin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediÄŸin doÄŸru olmalı; fakat her doÄŸruyu demek doÄŸru deÄŸildir." (Nursî, Mektubat;265) demek suretiyle tebliÄŸ ve irÅŸatta bulunanların tebliÄŸ hakikatinin ruhuna uygun olmayan tarz ve tasviratlardan kaçınmaları gerektiÄŸini özellikle vurgular.
Bediüzzaman'ın tebliğdeki müessiriyetinin bir sebebi de, Kur'an Hakikatlerini avamdan en havassa kadar her tabakanın istifade edebileceği bir üslupla izah ve ispat etmesindedir. (Nursî: Sözler,751) O, lafızdan ziyade manaya ehemmiyet vermiş, manayı lafza feda etmemiştir. Üslupta okuyucunun hevesini değil, hakikati ve manayı esas almıştır. Vücuda elbiseyi yaparken vücuttan kesmemiş, elbiseden kesmiştir. (Nursi: Tarihçe-i Hayat,697)
-devam edecek-
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2
Bakın bu gün Regaib kandili. Benim kanaatim –ki siz de destekleyeceksiniz- şu an Türkiye’de
BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE
-Bediüzzaman Ne Demek?- -Yazdı mı? Yazdırıldı mı?-
AZÄ°Z ÃœSTADIMA
Aziz üstadım; seni tanıdığıma, eserlerini okuduğuma şükür ediyorum. Sana talebe olma şe
MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ
Biz münevverler, ekseriyet itibariyle herhangi bir içtimai meselede gazete haberleriyle iktifa ede
BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ
1- Bedîüzzamân Saîd Nursî: Târihçe-i Hayâtı, Eserleri, Meslek ve Meşrebi, Doğuş Ltd. Şi
BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU
Rahmetli Said-i Nursi veya Kürdi'nin nasıl yaşadığını ve nasıl öldüğünü öğrenmek içi
SAÄ°D-Ä° NURSÄ°
Abdürrahim ZAPSU Yetmiş yıl evvel Van vilâyetinin Nurs köyünde doğdu. Babasının ismi Mirza
ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5
Bu anlattıklarımız, mücahid alim Said Nursi’nin hayatının bazı safhaları ve lem’alarıdÄ
ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4
Esaretten kurtulup Van’a döndüğünde Müslüman safları ve cemaatleri arasındaki İslami gayr
ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3
Bu kısa fetret dönemi sonrasında tüm himmetini bütün iÅŸlerde dinin tahkimine ve zayıflık gÃ
İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2
Üstad üstaddır. Müceddiddir. Geçmiş büyüklerle irtibatı çok kuvvetlidir. Geleceklere de ç
- ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-2
- İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-1
- ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-1
- İŞÂRÂTÜ’L İ’CÂZ TEFSİRİ HAKKINDA
- RİSALE-İ NUR’DA TASAVVUF-4
- RİSALE-İ NUR’DA TASAVVUF-3
- RİSALE-İ NUR’DA TASAVVUF-2
- KIZIL İCAZ VEYA BEDİÜZZAMAN’I ANLAMAK
- RİSALE-İ NUR’DA TASAVVUF-1
- BEDİÜZZAMAN’IN DEĞERLENDİRMELERİ IŞIĞINDA SOSYAL BARIŞIN SAĞLANMA ÇARELERİ
- KIZIL Ä°CAZ TERCÃœMESÄ° ÃœZERÄ°NE
- SEYDA MOLLA MUSA CELALİ’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN VE ESERLERİ
- TA‛LÎKÂT’IN TERCÜMESİNİ TAKDİM EDERKEN
- KIZIL ÎCÂZ KİTABI TANITIM TOPLANTISI
- RİSALE-İ NUR’DA TEFSİR EDİLEN AYETLER
- SAİD NURSİ’NİN AİLE MODELİNİN FİRMA AİLESİNE (STAKEHOLDER) UYGULANMASI-3
- SAİD NURSİ’NİN AİLE MODELİNİN FİRMA AİLESİNE (STAKEHOLDER) UYGULANMASI-2
- SAİD NURSİ’NİN AİLE MODELİNİN FİRMA AİLESİNE (STAKEHOLDER) UYGULANMASI
- SİRETÜ İMAMU MÜCEDDİD-4
- SİRETÜ İMAMU MÜCEDDİD-3
- RÄ°SALE-Ä° NUR VE MÄ°SYONU-5
- RÄ°SALE-Ä° NUR VE MÄ°SYONU-4
- SİRETÜ İMAMU MÜCEDDİD-1
- SİRETÜ İMAMU MÜCEDDİD-2
- RÄ°SALE-Ä° NUR VE MÄ°SYONU-3
- RÄ°SALE-Ä° NUR VE MÄ°SYONU-2
- RÄ°SALE-Ä° NUR VE MÄ°SYONU-1
- BEDÄ°ÃœZZAMAN VE 'MÃœSPET HAREKET-3
- BEDÄ°ÃœZZAMAN VE 'MÃœSPET HAREKET-2
Maide-7
"Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir."
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Hastayı ziyaret edin, açı doyurun, esiri kurtarın.
Risayü'z-Salihin
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...