Örtülü ve Özgür
Uzun beyaz elbisemle ve iki-üç santim uzunluğundaki siyah saçlarımla bir öğle sonrası sokakta yürüyordum ve kamyon şoförleri ıslık ve bağırmalarıyla beni rahatsız etmişlerdi. Kendimi yenilmiş hissettim. Kuaför salonundan daha şimdi çıkmıştım. Saçlarımı bir erkek gibi kestirmiştim. Kuaför kestiği her tutamdan sonra kendimi nasıl hissettiğimi soruyordu. Korkmamıştım, ama bir organımın kesiliyor olduğu hissine kapılmıştım. Hayır; bu, herhangi bir saç kesimi değildi. Saç kestirmekten çok daha fazla şey ifade ediyordu.
Saçımı kestirerek, erkeksi bir şekilde görülmeye çalışmıştım. Dişiliğimi imha etmek istemiştim. Yine de, bu, bazı erkeklerin bana bir cinsel meta olarak davranmasını engellememişti. Yanılmıştım. Problem, benim dişiliğim değildi. Problem, cinselliğim, daha doğrusu, bazı erkeklerin genetiğimden yola çıkarak bana yakıştırdıkları bir cinsellikti.
Bana karşı, benim gerçekten kim olduğuma göre davranmıyor; kendilerinin beni gördükleri üzere davranıyorlardı. Peki, ben kim olduğumu bildikten sonra, onların beni nasıl gördüklerinin önemi var mıydı? Evet, vardı. Kadınları sadece cinsel meta olarak gören erkeklerin genellikle onlara karşı saldırgan bir tavır sergilediğine, meselâ tecavüze yeltendiklerine veya dövdüklerine inanıyordum. Cinsel taciz ve saldırı, sadece korkum da değildi; aynı zamanda başıma gelmiş şeylerdi bunlar. Bir keresinde tecavüze uğramıştım.
Bana saldıran erkekler yüzünden yaşadıklarım, bende öfke ve hayal kırıklığına sebep olmuştu. Bana yönelik bu şiddeti nasıl durdurabilirdim? Erkeklerin beni bir kadın olarak değil de, bir cinsel meta olarak görmelerini nasıl engelleyebilirdim? Bu ikisini eşit görmelerini nasıl durdurabilirdim? Başıma gelenlerden sonra hayata nasıl devam edebilirdim? Yaşadıklarım, beni kimliğimle ilgili sorularla baş başa bırakmıştı. Sadece Çin kökenli Amerikalı kadınlardan bir başkası mıydım ben? Önceleri kimliğim konusunda bir karara varmam gerektiğini düşünürdüm. Şimdi ise, kimliğimin sürekli değiştiğini fark ediyordum.
ÖRTÜNME TECRÜBEM
Bu noktada özellikle eğitici olan bir tecrübem, bir gazete projesinin bir parçası olarak Crenshaw Bulvarında üç Müslüman erkekle birlikle bir Müslüman kadın olarak "giyinerek" dolaştığım zaman gerçekleşti. Beyaz, uzun kollu pamuklu bir gömlek, kot, spor ayakkabısı ve Müslüman bir bayandan ödünç aldığım çiçekli ipek bir başörtüsü giyinmiştim. Kendimi sadece Müslüman kadın görünümünde görmüyor, öyle de hissediyordum.
Tabiî ki, gerçekte hep mesture olmanın neler hissettirdiğini bilemezdim, çünkü İslâmî bir eğitim almamıştım. Yine de, insanlar beni Müslüman kadın olarak algıladılar ve bir cinsel obje olarak görüp bana karşı sarkıntılıkta bulunmaya yeltenmediler. Erkeklerin bakışlarını, daha önceden olduğu gibi, üzerimde hissetmedim. Tamamen örtünmüş vaziyetteydim; yalnızca yüzüm görünüyordu. İçeride kibar bir zenci Müslüman bana "kardeş" diye hitap etti ve nereden geldiğimi sordu. Ona aslen Çinli olduğumu söyledim. Hangi milletten olduğumun onlar için pek önemli olmadığını fark ettim. Aramızda bir tür yakınlık vardı, çünkü beni bir Müslüman olarak görmüştü. Ona gerçeği nasıl söyleyeceğimi bilemedim, çünkü gerçekte öyle olup olmadığımdan emin değildim. Aynı kıyafetle Afrika mücevherleri ve mobilyaları satan bir mağazaya girdim. Orada bir başka beyefendi bana Müslüman olup olmadığımı sordu. Nasıl cevap vereceğimi bilemediğimden, sadece bakıp gülümsedim. Karşılık vermemeyi tercih ettim.
ÖRTÜLÜ OLMAM BAŞKALARININ BANA KARŞI TUTUMUNU DEĞİŞTİRDİ Mağazanın dışında, birlikte olduğumuz Müslümanlardan birine, "Ben Müslüman mıyım?" diye sordum. Bana, aslında nefes alan ve teslim olan her şeyin öyle olduğunu izah etti. Müslüman olmuş olabileceğime, ama bunu bilmediğime hükmettim. Kendimi o şekilde isimlendirmemiştim henüz. İslâm hakkında, Müslüman olduğumu söyleyecek kadar bilgim yoktu. Günde beş vakit namaz kılıyor değildim, camiye gidiyor, oruç tutuyor değildim, sürekli başımı örtüyor değildim. Yine de, bütün bunlar, Müslüman olmadığım anlamına gelmezdi. Bunlar, içeride olanın dışarıya doğal yansımaları idiler. Gördüm ki, kendi içimde nasıl olduğum, örtülü veya örtüsüz olmamla değişmiyor. Ama, örtülü olmam, başkalarının benim hakkımdaki algılamalarını değiştiriyor. Diğerleriyle olan ilişkilerinizde kendi imajınızın oluşmasını sağlıyor.
UYDURMA VE KASITLI BİR BAKIŞ AÇISI
Ben, erkeklerden saygı aradığım için, örtünmeyi bilinçli olarak seçtim. Önceleri, Kadın Araştırmaları bölümünde okuyan ve de düşünen bir kadın olarak, örtünmenin bir zulüm olduğunu savunan Batılı görüş açısını benimsemiştim. Yaşadığım bu tesettür tecrübesinden ve tesettür üzerinde daha da düşündükten sonra, bu görüşün uydurma, kasıtlı, ard niyetli bir bakış olduğu sonucuna vardım. Kadın kendisi ikna olarak ve anlayışla tesettüre yöneltildikten sonra, tesettür hiç de zulüm filan değildi.
O gün kendi tercihimle örtünmüştüm ve hayatımda kendimi en ziyade özgür hissettiğim tecrübe oydu. Şimdi, kadın olmanın alternatiflerini görüyorum. Giyim tarzımın, başkalarının bana karşı tavırlarını belirlediğini keşfettim. Realitenin bu olması beni üzüyor. Bu, kabul ettiğim bir realite; fethedilmektense, fethetmeyi tercih ettim.
Gördüm ki, tesettür ile örttüğüm kadınlığım değil, cinselliğim idi. Cinselliğimin örtülmesi, diğerinin özgürlüğüne imkân tanıyordu.
Kathy Chin
(Bu yazı, Los Angeles'taki Kaliforniya Üniversitesi'nin (UCLA) Müslüman Öğrenciler Derneğinin haber dergisi Al-Talib'de Ekim 1994'te yayınlandı. O tarihte Kathy Chin, üniversitenin Psikobiyoloji ve Kadın Araştırmaları bölümünün son sınıf öğrencisiydi.)
Orijinali için tıklayınız:
http://www.themodernreligion.com/women/w_hijab_chinesetrial.html
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine kullukta hiç bir ortak koşmasın.
Kehf, 110
GÜNÜN HADİSİ
"Biriniz bir oturma yerine girince selâm versin. Oturmak isterse otursun. Kalkarken yine selâm versin. Çünkü, birinci selâm ikincisinden daha üstün değildir."
Ebu Davud
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...