CELAL TECELLİSİ İÇİNDE CEMAL TECELLİSİ (KUCAĞIMDAN DÜŞEN BİLGİSAYAR)
Cenab-ı Hakk’ın güzel isimlerinden biri Celil, biri de Cemil’dir. Celil, büyüklüğü sınırsız, cemil güzelliği sonsuz ve sınırsız demektir
Cenab-ı Hakk'ın güzel isimlerinden biri Celil, biri de Cemil'dir. Celil, büyüklüğü sınırsız, cemil güzelliği sonsuz ve sınırsız demektir.
Celil'de heybet, kudret, korkutma ve cezalandırma; Cemil'de ünsiyet, letafet, rahmet, sevme, sevindirme ve mükâfat anlamları vardır.
Kâinatta bazen Celil isminin tecellileri görünür, bazen de Cemil isminin. Mesela şiddetli rüzgarlar, tayfunlar, tufanlar, kasırgalar, hortumlar, depremler, tsunamiler, denizdeki dev dalgalar, hastalıklar, musibetler…vs bütün bunlar Allah'ın Celil ismindeki Celal tecellisine ayna olurken; tatlı bir meltem, depremsiz günler, dalgasız deniz, sağlık, güzellik, huzur, afiyet… vs. bütün bunlar da Allah'ın Cemil isminden yansıyan cemal tecellileridir.
Çirkin görünenler celal tecellisinden gelen güzelliklerdir. Bunlara hüsn-ü bilgayr denilir. Güzel görünenler de cemal tecellisinden gelen güzelliklerdir. Bunlara da hüsn-ü bizzat denilir.
Sağlık, hüsn-ü bizzattır, doğrudan güzeldir, aynı zamanda cemal tecellisidir. Hastalık, hüsn-ü bilgayr dır. Dolaylı güzeldir, çünkü günahlara kefarettir, derecelerin yükselmesine vesiledir, aynı zamanda celal tecellisidir.
Dalgalı denize, kışa, aslana, geceye bakınca Allah'ın celal tecellisini görürsünüz. Dalgasız denize, bahara, gündüze ve ceylana bakınca da Allah'ın cemal tecellisini seyredersiniz. Her iki hal için de Elhamdülillah dersiniz. Böylece bir an bile ne zikirsiz ve ne de şükürsüz kalırsınız. İşte bundan dolayıdır ki Peygamberimiz: "Mümin ne güzel insandır! Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; sevap kazanır, bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde de sabreder sevap kazanır; bu da onun için hayır olur"(1) buyurmuşlardır.
TEFEKKÃœRÃœMÃœN FÄ°TÄ°LÄ°NÄ° ATEÅžLEYEN MÃœTEFEKKÄ°R
Kâinatı gezen ve okuyan Seyyah Mütefekkir, Kur'an'dan ve Rasulullah'tan aldığı enerji ile benim bu tefekkürümün fitilini ateşlemiş ve şunları söylemiştir:
"Git fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor, "Ne diyorsunuz?" de; elbette, "Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ Azîz, yâ Cebbâr" dediklerini iÅŸiteceksin.Â
Sonra, deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanâttan ve yavrulardan sor, "Ne diyorsunuz?" de; elbette "Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ Rahîm" diyecekler.
Semâyı dinle; nasıl "Yâ Celîl-i Zülcemâl" diyor.
Ve arza kulak ver; nasıl "Yâ Cemîl-i Zülcelâl" diyor.
Ve hayvanlara dikkat et; nasıl "Yâ Rahmân, yâ Rezzâk" diyorlar.
Bahardan sor; bak nasıl, "Yâ Hannân, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Latîf, yâ Atûf, yâ Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmâyı işiteceksin.
Ve insan olan bir insandan sor; bak nasıl bütün Esmâ-i Hüsnâyı okuyor ve cephesinde yazılı. Sen de dikkat etsen, okuyabilirsin. Güyâ, kâinat azîm bir mûsıka-i zikriyedir; en küçük nağme, en gür nağamâta karışmakla, haşmetli bir letâfet veriyor. Ve hâkezâ, kıyas et.(2)
Yulardaki ifadelere dikkat ettiyseniz bazı varlıklar sadece Celil isminin, bazıları da sadece cemil isminin tecellisine sahne olurken; bazı varlıklar da bir anda her iki ismin tecellisine sahne olmuÅŸlardır. Ä°nsan ise esma-i hüsna'nın bütün tecellilerine ayna veya sahne bir varlıktır. Hem her ismi okur ve hem de her ismin tecellisi onda görünür.Â
 CELAL TECELLİSİ İÇİNDE CEMAL TECELLİSİ
( KUCAĞIMDAN DÜŞEN BİLGİSAYAR)
Bazen de celal içinde cemal, cemal içinde celal tecellileri olur. Geçenlerde açık olan dizüstü bilgisayarımla bir odadan bir odaya geçerken bilgisayarım kapıya çarptı, kucağımdan kayıp holdeki mermer zemine yüksek bir sesle çakıldı. Ben o düşmeye paramparça oldu sandım: "Eyvah yazılarım, eyvah kitaplarım, eyvah emeklerim.", diyerek gittim, diz çöküp yanına oturdum. Ben düşmüşüm gibi büyük bir acı hissederek şefkatle tutup kaldırdım. Baktım en ufak bir çizik dahi yok. Elhamdülillah, dedim. Elimde iken açık olan bilgisayarımdan ne ses geliyor ve ne de ışık görünüyordu. Yine bir "eyvah" dedim. Ümitle korku arası bir vaziyette açış butonuna bastım. Aman Allahım, o da ne, hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya başladı. Baktım, yazılarım, kitaplarım olduğu gibi duruyor. O şiddetli düşüşten burnu bile kanamamış. İşte bu da celal içinde cemal tecellisidir. Diğer bir ifade ile kahrın içindeki lütuf. Kahır içinde lütfu gösteren, celal tecellisi içinde cemal tecellisini bana yaşatan Allah'a hamd ve senalarımı arz ettim, peş peşe elhamdülillah'larımı sıraladım, şükür namazı kıldım, şükür sadakası verdim.
Celal tecellisi içindeki cemal tecellisi bana sık sık yaptığım dualardan birini hatırlattı. Allah'ın koruması altında olduğumuzun misalini yaşıyordum. O dua da şudur: "Allah ne güzel koruyucudur. Ey koruyucu olan Rabbim! Bizi, evladımızı ve malımızı her türlü şerden, zarardan ve her türlü şerliden ve zararlıdan koru."
Bu duaların bize bir zırh, bir kalkan olduğunu müşahede ettim. O kadar hassas bir şey, o kadar yüksekten düşüyor, en ufak bir çizik dahi meydana gelmiyor.
Toprağın altına gömülen çekirdek, celal tecellisine maruz kalmıştır. Çürür, çatlar, patlar. Çekirdek, başına gelen bu olaylardan dolayı hemen ağlamaz; sabreder. Çünkü bir müddet sonra aynı çekirdek cemal tecellisine mazhar olacağını, topraktan karpuz, kavun, nar, mısır, meyveli ağaç veya güzel kokular saçan bir gül olarak çıkacağını sanki bilir. O bilmese de biz biliriz.
Demek toprağa gömülmek her şeyin sonu değilmiş, farklı ve mükemmel boyutlarda hayata kavuşmanın başlangıcıymış.
Onun için Şeyh Sadi Şirazî: "Toprağın gül bitirmesine şaşmayın, düşünün oraya nice gül endamlılar girmiştir" demiş.
Saîd-i Anadolî de: Çekirdeğin mevti, sümbülün mebde-i hayatıdır."(3) demiş. Yani çekirdeğin ve tohumun ölümü, ağacın ve sümbülün hayatının başlangıcıdır.
Gülün tohumunu ve çekirdekleri toprağın altında kaybetmeyen Allah, ölüp toprağa gömülen insanları da kaybetmeyeceğine ve yeniden dirilteceğine yüzde yüz, yüzde beş yüz inanırız. Buna inanmayanın aklına Allah hidayet ve iman nuru nasip eylesin.
Dünya iki gündür. Bir günü sevinç, bir günü de hüzündür. Sevinçler cemal tecellisine, hüzünler celal tecellisine aynadır. Cemal tecellileri insanı şımartmamalı, celal tecellileri de insanı korkutmamalı ve ümitsizliğe düşürmemelidir. Her iki tecellide de Allah'a hamd etmenin, Allah'la beraber olmanın keyfini yaşamalı ve Yunus gibi:
HoÅŸtur bana senden gelen:Â
Ya hilat-ü yahut kefen,Â
Ya taze gül, yahut diken.Â
Kahrında hoÅŸ lutfun da hoÅŸ.Â
Gelse celalinden cefaÂ
Yahut cemalinden vefa,Â
Ä°kisi de cana safa:Â
Kahrın da hoÅŸ, lutfun da hoÅŸ.Â
Ger baÄŸ-u ger bostan ola.Â
Ger bendü ger zindan ola,Â
Ger vaslü ger hicran ola,Â
Kahrın da hoÅŸ, lutfun da hoÅŸ.Â
Ey padiÅŸah-ı Lemyezel!Â
Zat-ı ebed, hayy-ı ezel!Â
Ey lutfu bol, kahrı güzel!Â
Kahrında hoÅŸ, lutfun da hoÅŸ.Â
AÄŸlatırsın zari zari,Â
Verirsen cennet-ü huri,Â
Layık görür isen narı,Â
Kahrın da hoÅŸ, lutfun da hoÅŸ.Â
Gerek aÄŸlat, gerek güldür,Â
Gerek yaÅŸat gerek öldür,Â
Aşık Yunus sana kuldur,Â
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
demelidir.
Â
Ey celal tecellisine maruz kalan! Üzülme ve ümitsizliğe düşme. Geceyi gündüze, kışı bahara çeviren, ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkaran bir Rabbin var. O varsa ne gam var?
Dipnotlar
[1] Müslim, Züh ve Rekaik, 64
[2] Sözler, 310
[3]Â Mektubat, 13
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
Ruhul Kudus, 2016-11-10 10:11:16
Harikulade bir yazı. Allah razı olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DÄ°ÄžER YAZILAR
Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı baki kalacaktır.
Rahman, 26-27
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"
Ebû Dâvud
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...