TEORÄ°K ZEMÄ°NDE Ä°SLAM SÄ°YASET Ä°LÄ°ÅžKÄ°SÄ°-1

Gazali siyaset ve siyasetçileri dört gruba ayırmıştır. Bunların en âli mertebesi peygamberlerin siyasetidir. Onlar insanların hem avamına hem de havasına yani elitlerine tesir ettikleri gibi hem zahirlerine hem de batınlarına hükmederler.


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2016-11-21 11:01:34

Gazali siyaset ve siyasetçileri dört gruba ayırmıştır. Bunların en âli mertebesi peygamberlerin siyasetidir. Onlar insanların hem avamına hem de havasına yani elitlerine tesir ettikleri gibi hem zahirlerine hem de batınlarına hükmederler.

İkinci mertebede ise halife ve meliklerin siyaseti gelir. Onlar da peygamberler gibi hem avama hem de havasa hükmederler. Lakin onların hükümleri zahiridir, gönüllere hükmedemezler.

Üçüncü mertebede âlimlerin siyaseti gelir. Onlar peygamberlerin varisleridirler. Onların tesirleri zahire değil havas ve elit tabakanın gönlünedir. Avama tesire yol bulamazlar.

Dördüncü makamda ise vaizlerin nasihati gelmektedir. Onların ki de muhatabın idrakine göre öğüt vermekten ibarettir.

İslam ve Kur'an ahkâmının tatil edilmesi nedeniyle kısmi bir fetret devri yaşadığımız günümüzde idari olarak totaliter bir döneme tanıklık etmekteyiz. Totaliter çağ olan 20'inci yüzyıldan tam olarak çıkabilmiş değiliz. Totaliter çağ dini ve insani yönlerini, değerlerini kaybetmiş zaman dilimidir. Bu devirde peygamberler kalmadığı gibi onların siyasi varisleri olan halifeler de kalmamıştır. Bununla birlikte müceddit dediğimiz manevi halefleri ve varisleri vardır. Gazali'nin ifadesiyle âlimler ve vaizler ancak gönüllere hitap ederler. Davet ve irşat eksenli hizmet ederler.

 Zamanın emarelerine bakarak rahatlıkla bir nevi fetret döneminden geçmekte olduğumuzu söyleyebiliriz. Kimileri bu döneme cahiliyet dönemi demiştir. Ebu'l Hasan en Nedevi, İslam'ın Siyasi Yorumu kitabında Seyyid Kutup ve Mevdudi'yi eleştirse de yine de asrımıza cahiliyet asrı demekten kendini alamaz. Zira totaliter rejimlerin ve uluhiyet iddia eden zorbaların döneminden geçmekteyiz. İdeolojik anlamda kurtarıcılık veya bir nevi peygamberlik taslamaktadırlar. Aydınlanma çağına aykırı buldukları için Peygamberlerin yolunu ya yasaklamakta veya tatil etmekte veya son derece sınırlandırmakta ve kısıtlamaktadırlar. Asrımız bir nevi fetret veya cahiliyet çağıdır zira gerçek kurtarıcılar olan peygamberlerin ve varislerinin rolünü sahteleri devralmaktadır. Çağımız en yoğun şekliyle, biçimiyle Mesih ve Anti Mesih (Deccal) şeklinde ifadesini bulan karşıt güçlerin; hayır ve şer güçlerinin kapışmasına sahne olmaktadır.

Teorik zeminde siyasi tartışmalar

 İslam'da siyaset ve dolayısıyla devlet erki var mıdır? Bu mesele bedihi/ a priori/ ön bilgi düzeyinde sayılsa bile kimileri İslam'da siyaseti ve devlet kurumunu tartışmaya açmıştır. Nihilistlerin erken ataları veya selefleri olarak kimi Hariciler devlet otoritesini gereksiz saymışlardır. Devlet meselesi şer'i olup olmaması bir tarafa bedihiyattan sosyolojik bir vakıadır. Toplum gibi devlet de zaruri bir oluşumdur. İnsan sosyolojik bir varlık olduğu gibi devlet de sosyolojik bir kurumdur. Tersi düşünülemez. Bununla birlikte Hariciler vakıayı doğru okuyamamışlar 'la hükme illa lillah/ Allah'tan başka hüküm verecek yoktur' mealinde sloganlarıyla birlikte hakem olayına karşı çıkmışlar ve Hazreti Osman ve Hazreti Ali'den teberri etmişler ve hatta bizzat ikisini tekfir etmişlerdir. Daha sonra tarzları halifelere ve yöneticilere karşı çıkmak şeklinde gelişmiş, tezahür etmiştir. İlk huruçları ve çıkışları Hazreti Ali otağında olsa da nüveleri Hazreti Osman'a huruç sırasında teşekkül etmiştir. Potansiyel olarak Basra ve Mısır'dan gelen kalabalıklar arasında bu akımın öncüleri de vardır (1). 

İnsanlık tarihinde devleti reddeden ve inkar eden zümreler nihilistler olarak anılırken İslam tarihinde ise bu akım veya zümre Haricilerle birlikte anılmıştır. Zira, şekli ibadetlerinde dindar olsalar bile derinlikli olmayıp bilakis siyasi olarak nihilist kafa taşımaktadırlar. İçlerinde doğrudan hilafet veya devletin gereksizliğine inanan fırka Necidat fırkasıdır (2).

 Haricilerden itibaren İslam'da devletin veya hilafetin gereksizliğine kail olan çıkmamıştır. Bununla birlikte Haricilerin çizgisini benimseyen, izleyen tekil çıkışlara pek fazla itibar edilmemiştir. Haricilerden sonra ilk kez Osmanlı'nın yıkılması ve hilafetin kaldırılması sürecinde yapılan tartışmalar sırasında Ali Abdurrazık isimli Ezher hocası hangi akla hizmet ise İslam'da siyasetin olmadığını ve hilafet modelinin bidat olduğunu savunmuştur. Ali Abdurrazık'ın bu fikri kimi oryantalistlerden iktibas ettiği hatta intihal bir çalışma olarak kendine mal ettiğini ileri sürülmüştür. Ona verilen ısmarlama görevi yerine getirdiği hatta eline tutuşturulan kitabı kendine mal ederek bu hususta yeni bir çığır açtığı ifade edilmektedir. 

İntihal meselesi klasik bir meseledir. Bunun bir boyutu da sokuşturma yani 'des/katma' düzeyindedir. Müellifin haberi olmadan ona materyal izafe etmektir. Daha hayatta iken Abdulvehhab Şarani hem kendi kitaplarının hem de İbni Arabi'nin bazı kitapları ve bahusus Futuhat'ın karıştırmalardan kurtulamadığını iddia etmiştir. Kitap kopya eden müstensihlerin garazına uğradıklarını ileri sürmüştür.

Aynı doğrultuda Ali Abdurrazık'ın kitabı şaibeli bir kitaptır. Onunkisi karıştırma değil, kendine mal etme veya en azından ısmarlama bir projedir. Denildiğine göre kitap başkalarının eseri veya fikri olup üzerine Ali Abdurrazık'ın ismi yazılmıştır. Zira kitabın üslubu bir Müslüman müellifin üslubuna aykırıdır. Ali Abdurrazık'ın İslam ve Yönetim Biçimi kitabını tahlil eden ve hakkında bir reddiye kaleme alan ulemadan Muhammed Bahit bu kitabın Ali Abdurrazık'a mal edildiğini ve ısmarlama bir kitap olduğunu ifade etmektedir. Mesele hilafeti karalamak ve Müslümanların hilafeti yeniden ikame etme girişimlerinin önünü tıkamak ve kesmektir. 

Hilafet ve iktidar meselelerine irdeleyen Nazariyat es Siyasiyye el İslamiyye ( İslami Siyaset Teorileri)adlı kitabın müellifi Ziyaüddin Reyyis, meselenin bam teline okunmuş ve kitabın Yahudi asıllı İngiliz oryantalist David Samuel Margoliouth'un kaleminden çıktığını ya da telkinleri sonucu yazıldığını ifade etmektedir. Ali Abdurrazık İngilizlerin gündemine hizmet eden bir şekilde İslam ve Yönetim Biçimi kitabını yazmasına rağmen Murad Zevin isimli yazar 'İslam ve Moderneizm; Din ve Siyaset Üzerine Denemeler ' kitabında (3) Ali Abdurrazık'ın bu kitabı yazarak İngilizlerin hilafet oyunlarını bozduğunu ileri sürmüştür! Neymiş bu hilafet oyunları? Bu hilafet oyunları İngilizlerin hilafeti ihya projesi olsa gerek! Taliban zuhur ettiğinde de yine kimileri ABD'nin hilafet düşüncesini ihya ettiğini ileri sürmeye başlamışlardı. Halbuki, Cheney'den Obama'ya Amerikan siyasetçileri en amansız hilafet düşmanı olarak bilinmektedirler.

Dine karşı din söyleminde olduğu gibi ABD, IŞİD tarzı prematüre hilafet modelleri üzerinden gerçeğiyle savaşıyor. IŞİD türü kurmaca yapıların ayak sesleri Nixon'ın 'Savaşsız Zafer ' gibi kitaplarında duyulmuştur. Kitaba göre, Batı dünyası Soğuk Savaşı kazanmasından sonra uyanacak İslam devini bastırmak için Ruslarla birlikte çalışmak mecburiyetinde kalacaktır. Nitekim, Suriye'de bunun peşrevleri yaşanmaktadır.

Tarık Aziz gibilerinin de ifade ettikleri gibi ABD'nin bölgede üç hedefi vardır. İsrail'in bekası ve Ortadoğu, Latin Amerika ve Avrupa'nın üzerine basarak, arkasına alarak Çin gibi rakiplerini ötelemesi ve petrol havzalarına konması ve kontrol etmesidir. Hadiste işaret edildiği gibi Fırat Havzasının kara altını için oluk oluk kan akıtmıştır (4).

ABD hala eski Dışişleri Bakanı James Baker'in çizgisine gelememiştir. Bu, İslam dünyası karşısında sürekli İsrail'i kayırmanın imkânsızlığı gerçeğidir. ABD ya bunu anlayacak ya da er geç dağılacaktır. Bununla birlikte James Baker 1991 yılında Arap Doğusunu denetim altına almak için Irak'a kumpas politikasının mimarları arasında yer almıştır. 

Ali Abdurrazık aslında bir manipülasyondur ve Mustafa Sağir'in Mısır versiyonudur. Mustafa Sağir hilafet Hareketinin temsilcisi olarak İngilizlerin hizmetine girecek ve Anadolu'ya gelecek Kuvayı Milliyecilere karşı kumpas kuracaktır! Bu tertipten de hilafetin kaldırılmasıyla alakalı bir meşruiyet devşirilecektir.

Keza hilafet doktrinine karşıt kontra bir doktrini temsil eden İsmaili /batini Ağa Han'ın hilafetin kaldırılmaması noktasında İsmet İnönü'den iltimas dileyen mektubuna ne buyrulur? Komplo ise işte budur. Suret-i haktan görünen bu mektupla karşı etki meydana getirilmek istendiği açıktır. Hâlbuki aynı dönemde, İngilizler Mahmut Hasan gibi gerçek hilafetçileri Malta'ya sürmüşlerdir. Bu ne lahana turşusu bu ne perhiz! Delilden önce mantık gelir fehvasınca burada meselenin temeli yani mantığı yok. 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Zulüm (ve haksızlık) edenlere de sakın meyletmeyin! Sonra size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur, sonra size yardım da edilmez.

Hûd, 113

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ

Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI