DAVETÄ°N Ä°LKELERÄ°
a. Davetin Bir İbadet Olduğu Bilinmelidir. Mürşit durumundaki kişiler, İslâm’a davetin bir ibadet olduğunu bilmelidir. Bu şuurdaki mürşitlerin tek hedefi, Allah'ın rızasına ulaşmak ve şu âyetin müjdesine mazhar olmaktır
a. Davetin Bir Ä°badet OlduÄŸu Bilinmelidir.
Mürşit durumundaki kişiler, İslâm'a davetin bir ibadet olduğunu bilmelidir. Bu şuurdaki mürşitlerin tek hedefi, Allah'ın rızasına ulaşmak ve şu âyetin müjdesine mazhar olmaktır.
"İnsanları Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım!.' diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?"(1)
Daveti bir ibadet şuuruyla yerine getiren kimse, kulluğun gerektirdiği tevazuu gösterecek ve yüklendiği irşatla ilgili kulluk görevini hakkıyla ifa edip etmediğinin muhasebesini yaparak, nefsâni isteklerinin esiri olmamaya gayret edecektir.
b. İslâm'a Davet, Gönül İşi Olmalıdır
İrşat işi (din, mezhep, meşrep ve eğilimleri ne olursa), Allah'ın bütün kullarını kapsayacak genişlikteki bir şefkat ve merhamet duygusundan kaynaklanmalıdır. Kendisini, tüm insanları Allah'ın dinine davet etmeye adayan kişi, kalbini onlara merhamet saçan bir kap şekline getirmelidir.(2)
İyi bir mürşit, "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.", "Rabbin, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, sonsuz rahmet sahibi olandır."(3) , "Rahmetim her şeyi kuşatmıştır."(4) mealindeki ayetlere kulak vermeli ve bu ayetlerde tecelli eden İlahî rahmetin yansımalarını gösteren bir ayna görevini üstlenmelidir.
Yirmi günü aşkın bir süre Taif'i muhasara altında tutan ve bu arada çok zarar gören sahabilerden bazıları, Taif (Sakif) halkına beddua etmesini istediklerin zaman, Rahmet Peygamberi (a.s.) ellerini kaldırarak: "Allah'ım!. Sakîf'i hidâyete erdir. Onları İslâm'a kavuştur."(5) diye dua etmiştir.
İmam Gazalî, şefkat duygusunun irşat mesleğinin bir parçası olduğunu ve bu sırada asla öfke ve gurura kapılmamak gerektiğini ifade ederken, şöyle buyurur:
"Bir müslüman, günahkâr kimselere acıyarak bakar. Ve onların günâha girmesini, kendisi için bir musibet şeklinde görür. Çünkü Müslümanların tümü, bir tek vücut gibidir. Özellikle (mürşit durumundaki) âlimlerin, kendi ilimlerine güvenmesi, bu yüzden de gurura kapılarak karşısındaki câhilleri küçük görmesi, büyük bir felakettir. Bu tür duygulara kapılan bir mürşidin durumu, başkasını ateşten kurtarıp, kendisi ateşte yanan kimsenin durumu gibidir. Bu hal, sukuttur / baş aşağı düşüştür. Şeytanın bir saptırmasıdır. İnsanın, şeytanın ipiyle kuyuya inmesidir."(6)
c. Davetin Bir Mükellefiyet Olduğu Bilinmelidir.
Mürşit durumundaki kişiler, üstlendikleri şerefli vazifenin, Allah'ın müslümanları mükellef tuttuğu emirlerden olduğuna inanmalıdır. Ayrıca, insanları hidâyete erdirmenin Allah'ın işi olduğunu bilmeli ve kendi işini Allah'ın işi ile karıştırmamalıdır.(7)  Kulun görevi çalışmaktır, muvaffak edip etmemek Allah'ın işidir. Bu sır bilinmediği için, müslümanlar arasında (lüzumsuz rekabetler sebebiyle) tarih boyunca bir çok ayrılıklar meydana gelmiş ve hizmetlerin ruhu olan Allah rızası gözetilmediğinden, yapılan çalışmalar boşa gitmiştir.
Bediüzzaman bu konu ile ilgili olarak şunları söyler:
"Cenâb-ı Hak'ın rızası, ihlâs ile kazanılır. Kesret-i etba / tâbi olanların çokluğu ile ve fazla muvaffakiyetle değildir. Çünkü onlar, vazife-i İlâhiyye'ye ait olduğu için istenilmez; bazen verilir. Ey sevaba hırslı ve a'mal-i uhreviyede kanaatsiz insan!. Bazı peygamberler gelmiş ki, mahdut bir kaç kişiden başka ittiba edenler / ona imân edenler olmadığı halde, yine o peygamberlik vazife-i kudsiyesinin hadsiz ücretini almışlar. Demek hüner kesret-i etba ile değildir. Belki hüner, rıza-i İlâhîyi kazanmaktır. Sen neci oluyorsun ki, böyle hırs ile "herkes beni dinlesin!." diye vazifeni unutup vazife-i İlâhiyeye karışıyorsun? Kabul ettirmek, senin etrafına halkı toplamak Cenâb-ı Hak'ın vazifesidir. Vazifeni yap, Allah'ın vazifesine karışma!."(8)
Bazı bilim adamları, insanın irşat hareketlerinden aklî ve psikolojik olmak üzere iki yoldan etkilendiğini ve kalbi etkileyen (duygusal-psikolojik) hususların, aklı etkileyen hususlardan daha tesirli olduğunu ifade etmişlerdir. Yapılan araştırmalar, psikolojik etkinin % 60, aklî etkinin ise en fazla % 40 oranında olduğunu göstermiştir."(9)
d. Hazmedilmeyen Ä°lim Telkin Edilmemelidir
Bu konuyu (başlıktaki ifadelerle) ele alan Bediüzzaman: "Âlim-i mürşit koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir."(10) derken, insanları irşat etmekle yükümlü olan gerçek âlimlerin, kuzularına hazmedilmiş (tertemiz) bir sütü veren koyun gibi olmalarını tavsiye etmekte ve bu âlimlerin, (hazmedilmemiş gıdaları yavrularına kusarak veren) kuşlara benzememesi gerektiğini belirtmektedir.
Bu ifadeye göre:Â
- Mürşit durumundaki ilim adamları, sahip oldukları ilmin gereklerini yerine getirmeli, her yönüyle yaşayarak hazmetmelidir. Aksi takdirde, o kişinin ilmi yüzeysel kalır, faydadan çok zarar vermeye başlar.
- Burada anne ve yavrularını misal verilmesi, irÅŸat eden ile irÅŸat edilen kiÅŸi arasındaki iliÅŸkiyi gösterir. Bu duruma göre mürÅŸit, âdeta bir anne ÅŸefkati ile çalışmalı ve yaptığı iÅŸin karşılığında bir ÅŸey beklememelidir. Hem kolay içilen, hem kolay hazmedilen, üstelik de son derece besleyici olan sütün misal verilmesiyse, mürÅŸit tarafından yönlendirilen kiÅŸilerin, onlara zor gelmeyen bilgi ya da yöntemlerle beslenmesi gerektiÄŸine iÅŸarettir.Â
Dipnotlar
1-Fussilet, 33.
2-Bûtî, el-Cihad fi'l-İslam, 39-40.
3-En'am, 133.
4-A'raf, 156.
5-Tirmizi, Menakıb, 73.
6-Gazzalî, İhya, II/330.
7-krş. Bûtî, 52.
8-Nursî, Lem'alar, 152.
9-Bûtî, 64.
10-Nursî, Sözler, 706.
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.
Al-i Ä°mran, 115
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Mü'minin sezgisinden sakının, çünkü o Allah'ın nuruyla bakar.
Taberani
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...