CEVAP YERİNE..
FETÖ’nün, genel anlamda İslam’a büyük zararı dokunduğu gibi, daha özel anlamda Risale-i Nur hizmetine de büyük zararı dokunmuştur. Her ne kadar saf ve duru Risale-i Nur hizmeti ile FETÖ zihniyetinin uzaktan yakından bir alakasının kalmadığı açıksa da meseleyi yakından takip imkânı bulamayanlara bu açık hakikat kapalı kalmakta, dolayısıyla da FETÖ zihniyetine karşı atılan tenkit okları bazen de bizzat Risale-i Nur’u hedef edinmektedir. Hem bu yanlış hedef seçmeye cevap hem de Risale-i Nur’un mahiyet ve gayesini izah için oldukça uzun bir makale kaleme aldım. Bugünkü yazımda, henüz hiçbir yerde yayınlamadığım söz konusu makaleden önemli gördüğüm çok kısa bir bölümü sizlerle de paylaşayım istedim:
FETÖ'nün, genel anlamda İslam'a büyük zararı dokunduğu gibi, daha özel anlamda Risale-i Nur hizmetine de büyük zararı dokunmuştur. Her ne kadar saf ve duru Risale-i Nur hizmeti ile FETÖ zihniyetinin uzaktan yakından bir alakasının kalmadığı açıksa da meseleyi yakından takip imkânı bulamayanlara bu açık hakikat kapalı kalmakta, dolayısıyla da FETÖ zihniyetine karşı atılan tenkit okları bazen de bizzat Risale-i Nur'u hedef edinmektedir. Hem bu yanlış hedef seçmeye cevap hem de Risale-i Nur'un mahiyet ve gayesini izah için oldukça uzun bir makale kaleme aldım. Bugünkü yazımda, henüz hiçbir yerde yayınlamadığım söz konusu makaleden önemli gördüğüm çok kısa bir bölümü sizlerle de paylaşayım istedim:
Risale-i Nur; anlattığı her meselede olduğu gibi iman meselesinde de avamdan havassa herkesi muhatap alarak konuşur; fakat anlattığı hiçbir meseleyi havassa has kılarak, okumama hususunda diğerlerini uyarma ihtiyacı hissetmez. Elbette bu tutum, anlatılanlardan herkesin aynı oranda istifade edeceği anlamına gelmez. Fırsat eşitliği vardır; fakat netice eşitliği fıtri bir uygulama değildir.
Burada şu ayrıntıya da girmemiz gerekiyor: Risale-i Nur, Kelam ilminin en muğlak, tasavvufun en kapalı, felsefenin en derin konularına girmesine rağmen bunu herkese anlatabilir kılması, tamamen Risale-i Nur'a has bir özelliktir; ve ancak sehl-i mümteni kavramıyla izah edilebilir. Yani, konu o kadar sade, o kadar yalın anlatılır ki, onu okuyan aynı üslupla aynı konuları anlatabileceğini sanır; fakat kalemi eline alıp işe koyulduğunda, acze düşer, bunun çok da kolay bir iş olmadığını görür. Bazıları Risale-i Nur'un bu özelliğini, tasavvufta, felsefede, kelamda anlatılan konuları Risale-i Nur avamileştirerek, vülgarize ederek anlatmış; bundan öte de bir katkıda bulunmamıştır, şeklinde yorumlamışlardır ki, külliyen yanlıştır; kasıt yoksa cehilden kaynaklanan bir yaklaşımdır.
Doğrudur, Risale-i Nur, en derin, en muğlak meseleleri, hatta bazı alimlerin havassa dahi anlatılamaz dedikleri konuları, temsili anlatım yoluyla avama dahi anlatmış; bunda başarılı da olmuştur; fakat o bu konuları avamileştirmemiş, tam aksine avamı havas kılmanın pratiğini göstermiştir. Bu yolladır ki, düşünce kapasitesi basit bir çiftçiyi, bir çobanı, bir işçiyi Risale-i Nur, kısa zamanda bu konuları anlayan, anlatan, tartışan birer alim, birer bilgin hatta bazıları itibariyle birer bilge haline getirmiştir. Barla, Kastamonu ve Emirdağ lahikaları başta olmak üzere, ilk dönem Risale-i Nur talebelerinden pek çoğunun fikir ve düşünce ufku olarak beyana döktükleri düşünceler, dediğimizin, aksi iddia edilemez bir delili, bir burhanıdır. Bu gün de, imani konuları anlatımda, İslami konuları hem yaşama hem de tebliğde aynı noktada olunduğunu itiraf etmemiz gerekir.
Bu konuda diğer bir ayrıntı da, Risale-i Nur'un diline, üslubuna yapılan itirazdır. Dilin ağırlığından ve anlaşılamadığından bahsedenler, muhtevanın ağırlığı ile dilin ağırlığını birbirine karıştırma gibi bir yanlışın içindedirler. Kelam, Tasavvuf, Felsefe nasıl birer ilim dalı ise ve bu ilim dallarının kendilerine has terminolojileri varsa, bu üç ilim dalının alanlarında söz söyleyen Risale-i Nur'un da elbette kendine has terminolojisi olacaktır, olmak zorundadır. Kelimeleri kavramlaşma noktasına taşıyan ve hem anlatımı hem de anlamayı oldukça kolaylaştıran bu tarz ifade şeklini biraz gayret ederek zihni melekelerimizin lehinde kullanmak varken, tembelliğin ilgisizliğine mahkûm edip, mahiyetimizin bütününün istifade edebileceği böyle bir eserden istifade adına mahrumiyet yaşamak, gerçekten izahı zor bir tenakuzdur.
Hele, manayı esas alması, lafzı manaya hadim etmesi sebebiyle, yüzlerce, binlerce defa okunsa yine usandırıp bıktırmayan ve sürekli canlılığını, tazeliğini, taravet ve gençliğini koruyan bir üslup inşasını, bir dilbilgisi zaafına eşdeğer kılmak gibi yanlış yorumlar, gerçekten cehaletin bile altında bir seviye düşüklüğüdür; bizim açımızdan tenkide bile değmeyecek ölçüde değersiz yaklaşımlardır.
Risale-i Nurları okuyan milyonlarca insan, bazı risaleleri yüzlerce, binlerce defa okumasına rağmen, tekrar tekrar okumaya ihtiyaç duyduklarını, her okuyuşta da konuyla ilgili istifade ve istifazalarının kat kat arttığını itiraf ederlerken, içlerinde binlerce akademisyen, binlerce bilim adamı, binlerce fikir ve düşünce insanını barındıran bu büyük kitleyi, zekâ geriliğiyle ya da anlayış kıtlığı ile itham etmek, ancak bu ithamın sahiplerinin kendi dedikleriyle itham edilmelerini gerektirir bir durumdur.
Hayır, Risale-i Nur sadece bir düz yazı, bir nesir değildir; o aynı zamanda bir metindir. Bu sebeple de, her seviyedeki muhatabı, hangi dönemde ve hangi yörede yaşarsa yaşasın, o metindeki ifadeyi kendi ufkunda anlayacak, kavrayacak ve yorumlayacaktır. Bu açıdan da Risale-i Nur'daki üslubun otantik yapısında var olan üslup gibi olması gerekirdi; öyle de oldu. Onu bu otantik üslubundan uzaklaştırmak isteyenler, hele bunun için sadeleştirme denilen tahrif ve tahribi önerenler, Risale-i Nur'un dostları değil düşmanlarıdır; ve onlar ıslah değil ifsat peşinde olan zalimlerin ta kendileridir.
Latif Erdoğan
Yeni Akit
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”
1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP
Sakın israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez.
En'âm, 141
GÜNÜN HADİSİ
Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!"
Müslim
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...