MAHVİYET KUBBESİ ALTINDA BİR “UMMAN”
Kitaplar, insanların ufuklarını açmada ve terakki hususunda hayatın temel unsurlarındandır. Fakat bu hususiyet mücerret olarak kitapların cildi ve sayfalarında değil, sayfaları süsleyen manidar cümlelerindedir. Kitapların içinde bazı imrendiğimiz, bizi kendine çeken başlıklar vardır. Bazen bir kelime bir sayfa, bir sayfa bir kitap kadar mana ifade edebilir.
Kitaplar, insanların ufuklarını açmada ve terakki hususunda hayatın temel unsurlarındandır. Fakat bu hususiyet mücerret olarak kitapların cildi ve sayfalarında değil, sayfaları süsleyen manidar cümlelerindedir. Kitapların içinde bazı imrendiğimiz, bizi kendine çeken başlıklar vardır. Bazen bir kelime bir sayfa, bir sayfa bir kitap kadar mana ifade edebilir.
Bu husus kaleme dökülen kitaplarda cari 0lduğu gibi, kendisinde kainat kitabının dürüldüğü insanoğlu için de sözkonusudur. İslam tarihinde ilim ve irfan kitaplığında böyle çok önemli başlıklar vardır. Bunlardan biri de hakikat kitabında manidar bir başlık Mehmet Kırkıncı Hocaefendidir. Kendisine has üslup ve tavrıyla kalp ve akıl ittifakını en temel şekilde derununda yaşamış, İslam ve iman davasında mücessem bir model olarak çıkar karşımıza.
Necip Fazıl Kısakürek Beyin ifadesiyle 'bir mantık küpü' veya başka ehl-i irfanın deyişiyle "Zamanımızın Sokrat'ı" bizim alemimizde ise Hz. Bediüzzamanın bendeganesi ve Risale-i Nur'un akıl ve kalp tedrisinden mü'caz bir ârif-i billah. Kalbi derununu akıl kubbesinde saklamış bir ârif.
Derununda böyle umman barındıran bir zatı tüm yönleriyle anlatmak kalemin takatını kırar, mürekkebini de kifayetsiz bırakabilir. Zira ahlak kelimelerle çok izah edilen bir vasıftan ziyade, yaşanılıp hissedilecek, inikâs sırrıyla alınıp, anlaşılabilecek bir hususiyettir.
Kırkıncı hocamı üniversite hayatımda tanımıştım. Bir sene Erzurum'da kaldıktan sonra İstanbul'a avdet etmiştim. Lakin hocamın iç dünyamda ki ufuk mayalaması bende çok ciddi tesir ve izler bırakmıştı.
Hocamı ilk bakışta anlamak zordur. Zira kendini hep sıradan mütevazı bir şekilde gösterir kendine has diliyle "ben köyliyem he ya ne!" ifadeleriyle setr ederdi. Onu ilk gördüğünüzde bir pir-i fani, yaşlı bir amca sanırdınız. Hâlbuki ilmini ve büyüklüğünü şefkatinde saklamış bir arif-i billah'tı. Yanında kendinizi dedenizin dizinin dibinde hissederdiniz. Fakat izaha başladığında ise başka bir âlemde, yüksek bir ders-i Kur'ani'de akıl ve gönül dünyanıza seslenirdi.
Hocamın benim dünyamda çarpıcı birkaç hususiyeti var ki, bana hep örnek teşkil etmiştir. Sohbetinde bulunanlarla malumdur ki, okunan hakikat k arşısındaki hayreti, hayret edilecek ölçüdeydi. 'Fesubhanallah, hey maşaallah, tevbe tevbe yaa Hezreti Ellah! " demesi mutaddı. Şan-ı ulûhiyet ve rububiyet karşısındaki aczini anlamadan gelen hayreti, bunun tesbihe dönüşmesi bambaşkaydı. Hal diliyle okunan hakikatlerin varlığındaki tesirini en güzel anlatan lisan-ı hal izahlarıydı. Evet, o izahlarını akıl ve mantık örnekleriyle lisan-ı kal ile yaparken, öte yandan kalp ve ruhun yansıması olan lisan-ı hal ile de izahlarda bulunurdu.
Hayreti sizin ülfetinizi kırabiliyordu. Bir dostum anlatmıştı. Hocama 'risaleleri okuyorum, peki ülfetten nasıl kurtulacağım' demesi üzerine "Fesubhanallah! insan haşir risalesini okur, ülfet eder mi? Allah, Allah tevbe, tevbe estağfirullah" deyip dalmasını ve hatta soru soranı dahi unutup hayretinin devam ettirmesini anlatmıştı. O dostum 'hocam öyle bir hayrete girdi ki, haliyle bana mukni bir cevap vermiş oldu' demişti.
Hocamın diğer bir yönü ise ilme olan sevdasıydı. İslami ilimlere vâkıf bir zat idi. Bunu davasında o kadar güzel mezcetmiş, mazi ile istikbal arasında geçmişin geleceğe intikalinde çok güzel bir ölçü olmuştu. İlimleri kendi içinde sentezlemişti. Parçalı okumadan ziyade bütünsel bir çerçevede ilimleri birbiriyle sürekli mezcedip ortaya hakikatler sunuyordu.
Kendisi kelam ve mantık âlimi idi. Fakat çeşitli ilmi mevzulara da müştak bir insandı. Bir gün sohbet hitamında, bir mimar abimize "Efendi! Osmanlıca sanat tarihi ve mimarlıkla ilgili bir çalışma var mı?" diye sormasını asla unutamam. Evet o mimar değildi, fakat irfanı, sanattan da Allaha bir yol bulmasına vesile oluyordu. Zira her şeyden Allaha giden bir yol vardır. Yürüyebilene, bulabilene, görene körene!
Bazı zaman üstadımızın 'bu makamda bu kadar yeter' dediği bazı bölümlere gelindiğinde, ilerleyen yaşına rağmen kolunu sıvazlayıp elini yumruk gibi yapıp "Yetmiyor üstadım bana yetmiyor"demesi hakikaten tok olmayan yolcu olduğunu ve bu yolda hep acıkmak gerektiğini öyle güzel ifade ediyordu ki tarifi yok, ancak yaşanır. Evet, o hakikatin tok olmayan talebesiydi.
Hocamın kalbi o kadar genişti ki etrafındakileri içine alır şefkatle beslerdi. Büyük bir çınar olmasına rağmen asla bahçesindeki fidanların istidatlarını köreltecek bir gölgeleme yapmaz, dallarını uzatır, yeni çınarlara zemin hazırlardı.
Hayatımda kendimi en bahtiyar addettiğim dönemdi hocamı tanıdığım zaman. Evet, kitaplardaki o peygamber varisi kahramanlardan birisini görmek, Muhammedi ağacın ne kadar hayattar olduğunu bir kez daha iç âlemime nakş ediyordu. Cenab-ı Hak ahirette beraber olmayı ihsan buyursun! Amin!
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUSTAFA KARAMAN BEYİN GÖZÜNDEN MEHMED KIRKINCI HOCAEFENDİ
“Cenab-ı Hak varlıkları bereket yönünden üç kategoriye ayırmış; Bereketli insanlar vard
VAHDET YILMAZ AĞABEY
50 yıllık bir hukukum vardı Vahdet ağabey ile. Beni ilk defa terziye götürüp elbise ve palt
MEHMET KIRKINCI HOCAMIZIN VEFATININ SENE-İ DEVRİYESİ MÜNASEBETİYLE
Bugün rahmetli Mehmed Kırkıncı hocamın sene-i devriyesi. Kendisini minnet ve şükran ile anar
PROF. DR. ŞENER DİLEK BEY’DEN KIRKINCI HOCAMIZLA ALAKALI HATIRALAR
Benim kanaatime göre hocamın mümeyyiz üç vasfı vardı; Birincisi: Kırkıncı Hocamda mükemme
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-2
HACI FARUK TİFNİKLİ EFENDİ Hacı Faruk efendi, Mustafa Necati Efendi’den sonra hocamın ikinc
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-1
Kıymetli ziyaretçilerimiz, Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’nin talebelerinden, kendisinden İslami
NECATİ KURŞUNOĞLU AĞABEYDEN HİZMET HATIRALARI-3
ÜSTADIN MAHKEMEDEKİ FOTOĞRAFININ BULUNUŞU Erzurum’da müteahhit Osman beyin evinde dersteydi
MEHMED KIRKINCI HOCA’NIN ESERLERİ VE HAYATIM HÂTIRALARIM
Bazı şahsiyetler vardır ki, fikirleriyle, eserleriyle, hizmetleriyle sembol olmuşlardır. Memlek
NECATİ KURŞUNOĞLU AĞABEYDEN HİZMET HATIRALARI-2
1979 senesiydi. Memlekette anarşi olayları en üst düzeye çıkmış, kan gövdeyi götürüyordu
NECATİ KURŞUNOĞLU AĞABEYDEN HİZMET HATIRALARI-1
Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, yeni bir nehir söyleşimizi daha hizmetinize arz ediyoruz. Ya
BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-4
HACI MUSA KIRKINCI AĞABEY Hacı Musa ağabey çok zeki bir insandı. Çok farklı bir insandı. Bi
- ABDULLAH KAPLAN’IN ARDINDAN
- TANIYANLARIN DİLİNDEN MOLLA ZAHİD MALAZGİRTİ-1
- BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-3
- BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-2
- BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-1
- ABDULBAKİ SÜNNETÇİ HOCAEFENDİ
- EBU’L MESEL’DEN BAZI NOTLAR
- DEDEMDEN BİR DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
- VAHDET YILMAZ AĞABEY KİMDİ?-3
- VAHDET YILMAZ AĞABEY KİMDİ?-2
- VAHDET YILMAZ AĞABEY KİMDİ?-1
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-2
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-1
- MEHMED FEYZİ PAMUKÇU EFENDİ
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-4
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-3
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-2
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-1
- KIRKINCI HOCAMI ANMA VESİLESİYLE BİR KAÇ SÖZ
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-3
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-2
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-1
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-5
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-4
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-3
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-2
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-1
- MOLLA MEHMET ZAHİT HOCA EFENDİ İLE TANIŞMAM
- MERHUM KIRKINCI HOCAMIZIN TALİM VE TEDRİS YÖNÜ
Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm.
Bakara, 2/186
GÜNÜN HADİSİ
Gece içinde öyle bir saat vardır ki, müslüman olan herhangi bir kimse, dünya ve ahiret hususlarında Allah'dan bir hayır isterken duasını ona denk düşürürse, Allah; muhakkak istediğini kendisine verir.
Müslim, Ravi[Cabir (r.a.)]
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...