ALLAH RASULÜNÜN NÜBÜVVETİNİ TASDİK EDEN İMZALAR-4

“Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim”diye buyuran Hz. Peygamber(a.s.)’in, kendi şahsında gösterdiği güzel ahlakını yansıtan bazı misalleri şöyle sıralamak mümkündür:


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2017-09-07 21:22:53

KÂFİR-MÜMİN-MÜŞRİK-MÜNAFIK HERKESİN GÜVENDİĞİ  YÜCE ŞAHSİYETTİ O! / VEYA MUHAMMEDU'L-EMİN'Dİ O! "Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim"diye buyuran Hz. Peygamber(a.s.)'in, kendi şahsında gösterdiği güzel ahlakını yansıtan bazı misalleri şöyle sıralamak mümkündür: a. Hz. Peygamberin Güvenirliği Muhammedü'l-Emin: Bir gün sabahleyin Safa tepesinden Kureyşlilere hitap ediyordu. "En yakın akrabanı uyar" mealindeki İlahî emri yerine getirmeye çalışıyordu. Sesini duyup da oraya gelip toplananlara: "Size bu dağın arkasından mallarınızı yağmalamak isteyen bir takım atlıların çıkacağını, ya da bir düşmanın size hücum etmek üzere olduğunu söylesem inanır mısınız?" diye sordu. Oradakiler "Evet! İnanırız! Çünkü senin yalan söylediğini hiç duymadık" dediler.(1) Nübüvvet döneminde insanlarla açıktan yapılan bu ilk karşılaşmada her şeyden önce bir emniyet testi yapılmış ve Muhammedu'l-Emîn vasfının, hâla halkın nabzını elinde tuttuğunu ortaya koymuştu. Kendisine iman etmeye yanaşmayan bazı müşrikler bile Hz. Muhammed (a.s.)'in emanetine tam emniyet ediyor ve bir takım kıymetli eşyalarını korumak maksadıyla ona teslim ediyorlardı. O da bu konuda dost düşman farkını koymadan kendisine yakışanı yapıyordu. Öyle ki, kendisini yurdundan süren ve öldürmeye çalışan düşmanlarının emanetine de riayet ediyordu. Emanetlerini sahiplerine teslim etmek için amcasının oğlu Ali'yi görevlendirmişti. Hz. Ali, çok tehlikeli şartlar altında bu emanetleri sahiplerine verdikten sonra ancak hicret edebilmişti.
b. Tevazuu Hz. Ömer anlatıyor: Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Sakın beni -Hıristiyanların İsa'yı aşırı övdükleri gibi-aşırı övmeyin. Ben ancak Allah'ın kuluyum. Onun için bana 'Allah'ın kulu ve Resulü' deyin"(2) Hz. Enes anlatıyor: Bir kadın "Ey Allah'ın Resulü! Bir ihtiyacım var, seninle görüşmem gerekir" dedi. Efendimiz: "Medine'nin hangi yolunda/hangi semtinde, neresinde görüşmek istiyorsan oraya geleyim" buyurdu.(3) " Efendimizin heybetinden titremeye başlayan bir adama: "Kendine gel! Ben bir hükümdar değilim, bilakis, Kureyş kabilesinden kurutulmuş et/kuru ekmek yiyen bir kadının çocuğuyum" diye buyurdu.(4)
c. Affediciliği Gavres b. Haris'in olayı : Gatafan ve Enmar gazvesinde, yolda bir istirahat esnasında, Gavres isminde cesur bir kabile reisi, kimseye görünmeden, tek başına bir ağacın gölgesinde yatan Hz. Peygamber(a.s.)'in yanına kadar sokuldu ve elinde yalın kılıcı olduğu halde, tam onun başına gelip dikildi ve "Kim seni benden kurtaracak?" diyerek meydan okudu. Hz. Peygamber(a.s.) "Allah" diye cevap verdikten sonra "Allah'ım! Dilediğin şekilde beni ondan koru!" diye dua etti. Gavres birden iki omuzu ortasına gaipten bir darbe yedi ve kılıcı elinden düşüp yere yuvarlandı. Bu defa Hz. Peygamber (a.s.), kılıcı eline aldı ve "şimdi seni kim kurtaracak" dedi, fakat sonra affetti. O pek cesur adamın bir şey yapmadan geldiğini gören arkadaşları "Ne oldu sana? Niçin bir şey yapamadın?" diye sordular. Gavres, başından geçen hadiseyi anlattı ve "Ben şimdi insanların en iyisinin yanından geliyorum" dedi.(5)
Amcasının Katillerini Affetmesi: Hz. Peygamber(a.s.)'in çok sevdiği amcası, şehitlerin efendisi Hz. Hamaz'yı şehit eden Vahşiyi affetmesi, aynı olayda bu su-i kastin baş mimarı olan ve Hz. Hamza'nın cesedine bile hakaret etmekten çekinmeyen ve ciğerlerini sökerek ağzında çiğneyen Hind'i affetmesi, onun eşsiz affediciliğinin yüksek boyutunu göstermesi bakımından dikkate değer örneklerden biridir.
d. Sehaveti Hz. Ali Efendimiz şöyle anlatıyor: "O, cömertlik konusunda insanların en eli açığı, açık kalpli olmak/herkese gönlünü açmakta, insanların en geniş yüreklisi, bir şeyi doğru ifade etmede, insanların en dürüstü, mizaç bakımından insanların en yumuşağı, soylu olma hususunda insanların en onurlusu idi. Onu ilk gören heybetinden korkardı. Ancak onu yakından tanıyınca da sevmeye başlardı. Tanıtmak için Onu anlatanlar: "ne ondan önce, ne de ondan sonra onun gibisini görmediklerini" söylüyorlar."(6)
Gayr-ı Müslimlerin Gözüyle Hz. Muhammed  W. Montgomery Watt İslam üzerindeki çalışmalarıyla tanınmış, Hıristiyan teolojisinin ünlü simalarından  

W. Montgomery Watt'ın Hz. Muhammed (a.s) hakkındaki :

"Müslümanların Hıristiyanlara bakışları müspettir. Çünkü bir müslümana göre Hz. İsa bir peygamberdir. Hatta ondan daha öte "Allah'ın Meryem'e ilka ettiği bir kelimesi, ondan gelen bir ruhtur" (Nisa, 4/171).

Ancak Hıristiyanların Hz. Muhammed (a.s.)'in peygamberliği hususunu kabul etmeleri kolay değildir. Özellikle, orta çağda çizilen bazı karikatürlerin etkisinden kendini kurtaramayan beyinler bu konuda oldukça zorlanacaklardır. Yukarıdaki mütalaaların ışığında konuya baktığımız zaman, aşağıdaki düşünceler çarpıcı ve belirleyici bir role sahip görüntüsü vermektedir. Evet, Hz. Muhammed Allah'tan vahiy aldığını iddia etmiş ve bu düşüncesini çağdaşlarıyla da paylaşmıştır. Allah'tan aldığını iddia ettiği bu mesajların temelleri üzerinde, Dine dayalı bir toplum oluşmaya ve gelişmeye başladı. Hz. Muhammed (a.s.)'in kendi hayatında, bu doğrultuda Allah'a kulluk eden binlerce insan onun safına katıldı. Şimdi ise yüz milyonlarca insan onun getirdiği dini seçmiş durumdadır. İslam'ın ortaya koyduğu hayat modeli, onun etrafında oluşan cemaatin/ümmetin fertleri için son derece tatminkâr ve memnuniyet vericidir. İslam ümmetine mensup pek çok erkek ve kadın evliya/veliler hayatına ermiştir. Normal insanlardan sayısız kimseler, çok zor şartlarda yaşamalarına rağmen, terbiyeli, saygın bir hayatı benimseyebilmekte ve mutlu bir yaşantıyı sürdürebilmektedir.

Bütün bu hususlardan çıkan sonuç şudur ki; Kur'an'ın getirdiği mesajlar birer hakikattir ve gerçekten Allah'a aittir. Ve Hz. Muhammed (a.s.) de hak bir peygamberdir."(7)

Dipnotlar

1-İbn Sa'd, Tabakat, I/200; Belazurî, Ensabu'l-Eşraf, I/120.

2-Tirmizi, Şemail, 293.

3-Tirmizi, Şemail, 294.

4-İhya, 2/382.

5-Buhari, Cihad, 84, Magazî, 31-32; Müslim, Müsafirin, 311, Fedail, 13.

6-İhya, 2/379.

7-Watt, Islam and Christianity today (London: Routledge & Kegan Paul, 1983), 60-61.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Allah'ın ayetlerine küfredenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele.

AL-İ İMRAN, 21.AYET

GÜNÜN HADİSİ

Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır.

Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI