BİR AİLE REİSİ OLARAK HZ. MUHAMMED(A.S.M)-1
Hz. Peygamber’in (a.s.) aile reisi olarak mümtaz vasıflarından biri hanımlarına karşı davranışta nezâket ve iyiliği esas almış olmasıdır.
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
"O'nun ayet ve belgelerinden biri de; yanlarında huzur ve sükûn bulmanız için size-kendi cinsinizden- eşler yaratması ve aranıza sevgi ve şefkat koymasıdır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için alınacak çok dersler vardır" (Rum, 30/21). Hz. Peygamberin eşlerine karşı tutumuHz. Peygamber'in (a.s.) aile reisi olarak mümtaz vasıflarından biri hanımlarına karşı davranışta nezâket ve iyiliği esas almış olmasıdır.
"Sizin hayırlınız, ehline karşı hayırlı olandır. Ehline karşı en hayırlınız benim" buyurur.(1) Ayrıca: "Allah'ın (c.c) kadınlara iyi davranmamızı emrettiğini", onları, Allah'ın (c.c) bize teslim ettiği emanetler bilmemiz gerektiğini", "kadınların, annelerimiz, kızlarımız ve teyzelerimiz olduğunu", ısrarla tekrar etmiştir.(2)
Kadına karşı hayırlı olmanın ölçülerinden biri, hataları karşısındaki tutumdur. Burada esas olan nezâket ve sabırdır. Hz. Peygamber (a.s), bu noktada takınılacak tavrı, onların fıtrî durumlarına dikkat çekerek tespit eder: Kadın, erkekten daha hassas daha ince bir mizaca sahiptir, çabuk eğilir, birden kırılır, hemen incinir. İmam Gazâli'nin ifade ettiği gibi "Kocanın karısı ile iyi geçinmesi, ona karşı güzel ahlakla muamelede bulunması, kadının hakkıdır. Güzel ahlaktan maksat, kadına eza-cefa etmemek değil, onun ezasına karşı tahammül göstermektir. Resulullah'ın yolundan giderek kadının taşkınlık ve gazabına karşı halim-selim davranmaktır."
Hz. Peygamberin Hanımlarına verdiği değer a. Hz. Peygamberin kadına verdiği değer, ne o güne kadar ne de o günden sonra dünyada eşi görülmedik bir seviyede idi. Bütün hanımlarına aynı derecede değer verirdi. İnsanın elinde olmayan ve Kur'an'ın da onay verdiği kalbî sevgi farklılığının, sosyal adaleti zedelemesine asla müsaade etmezdi. Buna rağmen insanın elinde olmayan kalbi temayüllerinden de Allah'a istiğfarda bulunuyor ve şöyle diyordu: "Farkına varmadan birini diğerlerinden çok sevebilirim, bu da bir haksızlık olur. Onun için –ey Rabbim! Elimden gelmeyen bu hususta Senin rahmetine sığınıyorum…"(3) b. Eşlerine güzel davrananlara yaptığı iltifat: Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: أَكْمَلُ المُؤْمِنِينَ إيْمَاناً أَحْسَنُهُم خُلُقاً، وَخِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ "Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlakı en güzel olanıdır. Ahlakı en güzel olanınız ise, eşlerine en güzel davrananınızdır."(4) Bir diğer hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "En hayırlınız, eşlerine karşı iyi davranan kimsedir. Ailesine karşı iyi davranmada en iyisi benim."(5) c. Değişik hadis rivayetlerinde, Hz. Peygamber(a.s.)'in, hanımlarına karşı çok iyi davrandığını, insanların en mülayimi /yumuşak huylusu, en çok ikramda bulunanı ve en fazla tebessüm edeni olduğu belirtilir.(6) d. Tahyir olayındaki nâzik davranışı: Hz. Peygamber(a.s.)'in ailesi çok zor şartlarda yaşıyordu. Maddi sıkıntıları had safhadaydı. İster istemez hanımları bu sıkıntıdan yakınıyor ve istemeyerek de olsa Resullah'ı incitiyorlardı. Onun böyle incinmesine razı olmayan Yüce Allah, onlara iki seçenekten birirni tercih etmelerini bildirdi: "Ey peygamber! Hanımlarına söyle: 'Eğer dünya hayatı ve onun ziynetini istiyorsanız, gelin size bağışta bulunayım ve güzellikle salıvereyim. Eğer Allah'ı ve peygamberini ve ahiret yurdunu istiyorsanız bilin ki, Allah içinizden iyi davrananlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır"(7) mealindeki ayet indikten sonra, Hz. Peygamber(a.s.), Allah'ın bu emrini olduğu gibi hanımlarına aktardı. Ancak bir yandan ilâhî emri aktarırken, bir yandan da hanımlarına karşı meydan okuma gibi bir pozisyona da girmek istemiyordu. Özellikle daha çok genç olan Hz. Aişe'nin yanlış bir karar vermesinden –belki de- endişe ediyordu. Onun için onlarla konuşurken, Ayet-i celilenin celalli ifadesini aktardıktan sonra, karşı tarafın psikolojik durumunu da göz önünde bulunduruyordu. Sorumluluğunun idrakinde olan bir aile reisinin sevecen tavrını sergiliyordu. Bu hususu Hz. Aişe validemiz şöyle özetliyor: "Hz. Peygamber(a.s.)' bu konuyla ilgili Allah'ın emrini ilk defa bana aktardı. "Sana bir şey söylüyorum, ama karar vermede acele davranma! İstersen önce anne-babanla da istişare et!" dedi. Ben "Ey Allah'ın Resulü! Konu nedir?" diye sorunca, "Yukarıdaki ayeti okudu." Bunun üzerine ben, "Ben bu hususta hiç istişare eder miyim? Elbette ben Allah ve Resulünü tercih ederim" dedim. Bunu duyunca, Hz. Peygamber(a.s.) sevincinden tebessüm buyurdu. Daha sonra diğer hanımlarına da aynı şeyleri söylemiş, hepsi de benim gibi cevap vermişler."Ailesine Karşı Hoşgörüsü
a. Hz. Aişe, oynamakta olduğu bir kısım bebekleri bulunduğunu, komşu arkadaşlarının bazen yanına geldiklerini, onlarla beraber oynadıklarını anlatır ve Hz. Peygamber'in bunların gelmesine mâni olmadığını, aksine yardımcı olduğunu da oyuncakları vesilesiyle kendisine latife yaptığını(8) belirtir. Bayramlarda Habeşilerin çıkardığı eğlenceleri, Hz. Aişe'nin seyretmesine hem izin vermiş, hem de yardımcı olmuştur.(9) Burada Efendimizin, bir kaç defa Hz. Aişe ile koşu yarışması yaptığı da hatırlanabilir.(10)
b. Rasûlullah'ın ailesiyle olan ilgisini açıklarken, onlarla olan mülâtefesi/şakalaşması ve mizâhlarını da belirtmemiz gerekmektedir. İnsanlarda fıtrî olan eğlenme, dinlenme, mizah yönlerinin aile hayatı içerisinde nazar-ı dikkate alınıp düşünülmesi, itidalde tutulup müspete yönlendirilmesi ehemmiyetli bir husus olmalıdır. Fertler arasındaki kaynaşmaların olgunlaşmasında herhalde bunun da bir yeri vardır.Hz. Aişe anlatıyor: Kendisi bir gün Rasûlullah için bulamaç pişirir. Yanlarında Sevde (r.a) vâlidemiz de bulunmaktadır. Hz. Aişe, Sevde'ye, "buyur sen de ye" der. O imtina edince, "Yemezsen yüzüne bulayacağım" diye tehdit eder. Sevde, yememekte ısrar edince, bulamaçtan alıp, Sevde'nin yüzüne bular. Ortaya çıkan manzaraya Hz. Peygamber (s.a) güler ve eliyle Sevde'ye dokunarak: "Ne duruyorsun sen de O'nun yüzüne sür" der. Sevde de Aişe'ye sürer. Rasûlullah (s.a) O'na da güler.(11)
c. Rasûlullah (s.a.), bazen de sözlü şakalar yapmıştır.Yine Hz. Aişe anlatıyor: "Bir gece, hanımlarına mı gitti diye vesveseye düşüp, Rasûlullah'ı araştırmıştım, elim saçlarına girdi. (Durumu anlayan Rasûlullah (s.a.) "Sana yine şeytanın gelmiş olmalı!" dedi.(12)
d. Yine Hz. Peygamber'in ailesinden bir fert sayabileceğimiz, hizmetçisi Ümmü Eymen ile ilgili bir şakası da şöyle:
Ümmü Eymen (r.a) bir gün Hz. Peygamber'e gelerek:
"Beni bir şeylere bindir" der.
"Seni deve yavrusuna bindireceğim!"
"Ey Allah'ın Rasûlü! Deve yavrusu beni taşıyamaz!" deyince, Hz. Peygamber (a. s.):
"Seni deve yavrusundan başka bir şeye bindirmem" diyerek, "her devenin deve yavrusu sayıldığını" imâ eder. Hadiseyi anlatan râvî: "Rasûlullah'ın, şakalarında bile, gerçekten hiç ayrılmadığına dikkat çeker."(13)
e. Bir seferinde Hz. Aişe'ye şöyle takılır ;"Sen benden evvel ölsen de, seni kendim yıkasam, kendim kefenlesem, üzerine namazını kılsam, kendim defnetsem!" buyurur. Hz. Aişe dayanamaz ve " ... böyle yapsan, sonra evime gitsen, orada hanımlarından biriyle yatsan" diyerek Rasûlullah'ın sözünü devam ettirir. Rasûlullah (s.a) da tebessümle mukabele eder.(14)
-devam edecek-
Dipnotlar
1-Heysemi, IV/302.
2-İbn Mâce, I/646, 1977. hadis, İbn Hacer, el-Metâlibu'l- Aliye, II/ 21; Dârimî, a.g.e. II/82, 2265. hadis.
3-Tirmizi, Nikah, 41.
4-Ebu Davut, Sünen, 15; Tirmizî, Reda', 11; Darimî, Rikak,74.
5-İbn Mace, Nikah, 50; Darimî, Nikah, 55.
6-bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 13,70.
7-Ahzab, 33/28-29.
8-Ebû Dâvûd, Edeb 62, 4932. H.
9-Buhârî, Salât, 70; İbn Hacer, el-Metâlib, IV 129.
10-İbn Mace, Nikâh 50; Ebû Dâvûd, Cihad, 68.
11-a.g.e.
12-Nesâî, İşretu'n-Nisâ, 4.
13-İbn Sa'd, VIII/ 224.
14-Dârimî, I/ 38, 81. hadis.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir."
İsra, 84
GÜNÜN HADİSİ
"Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-i rahimde bulunmasıdır"
Müslim, Birr, 11-13 (2552);
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...