Bakara suresinin kırkıncı ayetinden yüz kırk ikinci ayetine kadar olan ayetler İsrailoğullarından bahseder. İsrail, peygamber Hz. Yakub'un (as) adıdır.

Hz. Yakub (as), Ken'an diyârında, yâni Fenike denilen Sayda, Sûr ve Beyrut ile Filistin ve Sûriye'nin bir kısmından ibâret olan bölgede yaşayan insanlara gönderilen peygamber. Yakub İbrânicede Saffetullah, yâni "Allahü teâlânın sâf ve temiz kıldığı kul" mânâsına gelmektedir. Diğer adı İsrail olup "Allah'ın kulu" mânâsına gelmektedir.[1] Hz. Yakub, İbrahim aleyhisselamın küçük oğlu olan İshak aleyhisselamın oğludur.

Yakub aleyhisselamın on iki oğlu vardı. Bu yüzden, onun on iki oğluna ve torunlarına Benî İsrail, yâni İsrailoğulları denilmiştir. Oğullarından her birinin sülâlesine "Sıbt", hepsine birden torunlar mânâsına gelen "Esbât" denir. Sonradan bunlara Yahudi adı verilmiştir. Yakub aleyhisselamın neslinden birçok peygamber geldi: Musa, Harun, Davud, Süleyman, Zekeriyya, Yahya ve İsa aleyhimüsselâm bunlardandır.[2]

Görülüyor ki İsrailoğullarının evvelinde bir peygamber var. Adı Yakub (as). Bir peygamberle herhangi bir Müslümanın bir problemi olabilir mi? Asla. Çünkü İslam'da peygamberlere iman, imanın esaslarındandır. Yani peygamberlere veya herhangi bir peygambere iman etmeyen Müslüman olamaz. İnkâr eden dinden çıkar. Peygamberlere imanı olmayan birinin Hz. Muhammed'e (sav), hatta Allah'a imanı iman sayılmaz.

Onun için dedim ki bir Müslüman'ın Yakup peygamberle ve onun şeriatına samimi bir şekilde inananlarla hiçbir problemi olamaz.

 Peki problem ne?

Problem, İsrail oğullarının uzantısı olan bu günkü İsrail'in, ataları olan Yakup peygamberin getirdiği esaslara Allah'ın ve peygamberlerinin istediği şekilde inanmamalarıdır.

İsrail, Yakub peygambere ve Onun getirdiği esaslara Müslümanlar gibi iman etmiş olsaydı, bugün Filistin'de yaşanan acı olaylar yaşanmazdı. Mescid-i Aksa ve Filistin'liler İsrail'in zulmüne hedef olmazdı.

Yakup Peygamberin ve bütün peygamberlerin getirdiği esasların âlâsını ve en mükemmelini Allah, Kur'an'da bütün insanlığa deklere etmiş, açıklamıştır.

Eğer Yahudiler bu esaslara inansaydılar, vatansız kalmayacaklardı, şunun-bunun toprağına musallat olmayacaklardı, haksız yere kan dökmeyeceklerdi, dünyanın başına da bela olmayacaklardı. Adem Peygamber'in soyundan Kabiller, katiller çıktığı gibi, Yakup Peygamber'in soyundan da Kabiller, katiller çıkmıştır. Bugün Filistin'de kan döken de Kabil zihniyetindeki İsrail'dir.

Bugün dünyanın zihninde kötü imaj bırakan, zulümle, zorbalıkla ve cinayetlerle meşhur olan Yahudiler, Hz. Yakub'un dinine sadakatle bağlı olan Yahudiler değil, Onun dininin esaslarını çiğneyen, yok sayan Yahudilerdir, yani İsraildir.

Acaba Allah ne istemişti İsrailoğullarından? Şimdi gelin, ayetleri inceleyerek bu sorunun cevabını bulalım[3] ve Allah'ın İsrailoğullarından istediklerini madde madde görelim:

يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَوْفُواْ بِعَهْدِي أُوفِ بِعَهْدِكُمْ وَإِيَّايَ فَارْهَبُونِ

1-"Ey İsrailoğulları, (Ey Yakup peygamberin çocukları)! Benim size ihsan ettiğim nimetlerimi hatırlayın."[4] (Çölde size taştan 12 göze su çıkardım, üzerinize kudret helvası ve bildircın eti indirdim, sizi Firavun ailesine kölelikten kurtardım, sizden peygamberler çıkardım, size kitaplar gönderdim.)[5]

2-"Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vadettiklerimi vereyim. Yalnız benden korkun."[6]

Acaba İsrailoğulları Allah'a ne söz vermişlerdi?

Hasan-i Basrî'nin tesbitine göre bu sözleşme Maide suresinin 12. ayetinde açıklanmış ve onlar Allah'a:

a-Namazlarını dosdoğru kılcaklarına,

b-Zekatı vereceklerine,

c-Allah'ın Peygamberlerine inanacaklarına ve onları destekleyeceklerine,

d-Muhtaçlara sırf Allah rızası için faizsiz borç vereceklerine dair söz vermişlerdi. Bunları yaptıkları takdirde Allah onlarla beraber olacak, günahlarını silecek ve onları altından nehirler akan cennetlere yerleştirecekti.[7]

Başka otoritelere göre de Allah, İsrailoğullerina Tevrat'ta İsmailoğullarından bütün milletlerin itaat edeceği büyük bir peygamber getireceğini, onun adının Muhammed (s.a.v) olduğunu haber vermiş, ona uyanları bağışlayacağını ve cennete yerleştireceğini söylemiştir.[8]

وَآمِنُواْ بِمَا أَنزَلْتُ مُصَدِّقاً لِّمَا مَعَكُمْ وَلاَ تَكُونُواْ أَوَّلَ كَافِرٍ بِهِ وَلاَ تَشْتَرُواْ بِآيَاتِي ثَمَناً قَلِيلاً وَإِيَّايَ فَاتَّقُونِ

3-"Beraberinizdekileri (Tevrat'ı) onaylayıcı olarak indirdiğim Kur'an'a iman edin."[9]

Bu hitap, İncil'e inananlar için de geçerlidir. Çünkü gerek Yahudiler ve gerekse Hıristiyanlar ellerindeki Tevrat ve İncil'de ahirzamanda geleceği müjdelenen Hz. Muhammed'in (sav) özellik ve güzelliklerini buluyor ve biliyorlardı.[10]

4-"Onun (Hz. Muhammed'in sav) ilk kâfirleri, Onu ilk inkâr edenler siz olmayın."[11] Sizin hakkınız Onun ilk müminleri olmaktır.[12] Çünkü ona ait bilgiler sadece sizin elinizde bulunmaktadır. Ayette geçen "بِهِ= Onun" zamirinden maksat "Kur'andır" diyenler olmuşsa da mana değişmez. İki görüş de doğrudur. Çünkü ikisi birbirini gerektirir. Çünkü Kur'an'ı inkâr eden, Hz. Muhammed'i (sav) inkâr etmiş olur, Hz. Muhammed'i inkâr eden de Kur'an'ı inkâr etmiş sayılır.[13]

5-"Ayetlerimi az bir pahaya satmayın."[14]

(Ayetlerime iman etmeyi, Son Elçimi onaylamayı bırakıp ta dünya ve şehvetlerini almayın, dünyanın lüks ve debdebesine kanmayın. Bunlar fanidir.

Ayetin bir başka yorumu da şu: Son peygamber ve son kitap hakkında bildiklerinizi açıklamak, faydalı bilgileri yaymak yerine, yakında elinizden çıkacak olan basit dünya hayatınız için ve dünya hayatınızdaki riyasetinizi sürdürmek için hakkı batılla karıştırmayın, hakkı atıp, batıla sarılmayın.[15] Unutmayın, "dünyevî dostlar, (makamlar) ve rütbeler kabir kapısına kadardır."[16] Bazen oraya bile gitmez.

Allah'ın emirlerine uyduğunuz, ayetlerine iman ettiğiniz takdirde elinizden kaçacağını zannettiğiniz paraların ve imkânların kat kat üstünde nimetlere kavuşacağınızı bilmeniz gerekir.

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği bir hadisde Rasulullah (sav) Efendimiz buyurmuşlar ki: "Kim Allah rızası için tahsil edilmesi gereken ilmi, dünya menfaati, (serveti, riyaseti, makamı ve şöhreti) için tahsile yönelirse, bu kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu dahi alamaz."[17] 

Dipnotlar

 [1] Bkz. Yazır, Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, 1/334

[2] http://dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3775

[3] Bkz. Bakara, 2/40-142

[4] Bakara, 2/40

[5] Es-Sâbûnî, Muhammed Ali, Muhtasar Tefsiru İbn-i Kesir, 1/57

[6] Bakara, 2/40

[7] Bkz. Maide, 5/12 Ayetin metni şu:

وَلَقَدْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيباً وَقَالَ اللّهُ إِنِّي مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلاَةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنتُم بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللّهَ قَرْضاً حَسَناً لَّأُكَفِّرَنَّ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ فَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاء السَّبِيلِ

[8] Bkz. Es-Sâbûnî, Muhammed Ali, age, 57

[9] Bakara, 2/41

[10] Bkz. Aynı yer.

[11] Bakara, 2/241

[12] Safve, 1/46

[13] Es-Sâbûnî, Muhammed Ali, Muhtasar, 1/57

[14] Bakara, 2/41

[15] Bkz. Es-Sâbûnî, Muhammed Ali, Muhtasar, 1/58

[16] Nursî, Mektubat, 16. mektup

[17] Ebu Davud, İlim, 12