TENBÄ°HLER VE TAVSÄ°YELER
1. Önce, sapık ve bidatçıların aksine, sağlam bir itikada (inanca) sahip olmalısın. Sonra şartlarını yerine getirerek gerçek manada tevbe etmelisin. Borçları, adakları ve keffâretleri yerine getirmek, alacaklıları râzı etmek, kul hakkını iâde etmek, kimsenin alacağı kalmayacak şekilde helâllaşmak buna dâhildir. Ayrıca, âhiret amellerinin dayanağı olan ilimleri öğrenmelisin. Sonra da ibâdet olsun
1. Önce, sapık ve bidatçıların aksine, sağlam bir itikada (inanca) sahip olmalısın. Sonra şartlarını yerine getirerek gerçek manada tevbe etmelisin. Borçları, adakları ve keffâretleri yerine getirmek, alacaklıları râzı etmek, kul hakkını iâde etmek, kimsenin alacağı kalmayacak şekilde helâllaşmak buna dâhildir. Ayrıca, âhiret amellerinin dayanağı olan ilimleri öğrenmelisin. Sonra da ibâdet olsun, muâmelat olsun, yahut dünya işleri olsun, her şeyde ruhsat ile değil de azîmet ile amel etmelisin. Ancak zaruret ve ihtiyaç durumu hariçtir. Her ameli işlerken evlâ ve efdal olanını yapmalı, ihtiyatlı olana öncelik vermelisin. Mezheb imamlarının ihtilâf ettiği konularda da ihtiyatlısını yapmalısın. Şayet bazı konularda muhâliflerin mezhebi daha ihtiyatlı ise, o konuda onun mezhebi ile amel etmelisin. Mensûb olduğun mezhebin hak olduğuna inansan bile, ihtiyatın ittifakta olduğunu bilmelisin.
2. Haramlardan sakındığın gibi şüphelerden de sakınmalısın. Kat'î haramlardan uzak durduğun gibi mekrûhlardan da uzak durmalısın. Seni ilgilendirmeyen ve mahzurlu olan bütün şeylerden uzak olmalısın ki seni ilgilendiren ve mahzurlu olmayan işleri kaçırmayasın. Fazla konuşmaktan da sakın. Şer'î hükümlerin en sağlam olanına yapış. Sünnetin de en kuvvetli olanına sarıl. Hareketlerin Allah Teâlâ tarafından beğenilsin. Ahlâkın güzel olsun. Davranışlarına dikkat et. İçinde kötü huylar ve çirkin hasletler olmasın.
3. Sözünde ve davranışında bütün maksadın Allah'ın rızasını kazanmak olsun. Allah'tan başka maksadın olmasın. Nitekim kelime-i tevhid de bize bunu telkin eder. Eğer kazanç sağlamak ve ticaret ile uğraşmak zorunda kalırsan, nefsinin ve ailenin masraflarını temin etmek, fazlasını hayır yollarına harcamak gibi iyi şeylere niyet et. Mübâh şeylerde bile iyilik düşün; mesela biri ile arkadaşlık ettiğin zaman onunla sohbet ederek yalnızlıktan kurtarmayı düşün, senin kibirli olmadığını öğrenmesini sağla. Çalışırken niyetin tembellikten kurtulmak ve daha sonra yapacağın ibâdetler için güç kazanmak olsun.
4. Vaktinin kıymetini bil; yani hâl-i hazırı (içinde bulunduğun anı) değerlendir. Belki yarına çıkamazsın; çıksan bile belki onu iyi değerlendiremezsin. Çünkü yarına çıkacağından emin değilsin. Kala kala elinde şimdiki zamanın kaldı. Sakın onu, seni ilgilendirmeyen ve Allah'ı râzı etmeyen şeylerle heder etme. Şu anını iyi değerlendir, mutlaka gelecek olan istikbâline yani âhirete hazırlan.
5. Daima bugünün dünden daha iyi olmasına çalış. Zira bir rivâyette şöyle denmiştir: "Kimin iki günü bir olursa aldanmıştır. Kimin bugünü dünden daha kötü olursa ziyândadır. Kim de ziyânda olursa, ölüm onun için daha hayırlıdır." Bu söz, idrâk sahipleri için yeterlidir. Senin bayramın, Allah'a itaatla, özellikle en üstün itaatla geçirdiğin vakittir. Senin matemin de Allah'tan gâfil ve dalgın olduğun vakitlerdir; artık oyun, eğlence, şehvet ve kusur anlarını sen düşün!
6. Bugünün işini yarına bırakma. Yarına ulaşıp ulaşmayacağını bilemezsin. Belki dünyanın engelleri üst üste gelir de onların içinde boğulur ve istediğini elde etmek şöyle dursun, sevdiğin dostlarınla bile görüşmekten mahrum kalırsın.
7. Nefsini beğenmek, bütün günahların esası, bütün ziyânların ve rezâletlerin sermayesidir. İtaat ve iffetin tamamının esası da nefsini beğenmemektir.
8. Seni Allah'a kavuşturacak olan amel-i salihlere daima sarıl. Gelip geçici fâni şeylere meyletme. Allah'a ibâdet hususunda kimsenin dilinden ve kınamasından çekinme.
9. Başkasının malını kendi malından daha fazla sevme. Senin malın, hayattayken Allah yolunda harcayarak sevabını ölmeden önce ahirete gönderdiğindir, başkasının malı da miras olarak geriye bıraktığındır. Fâniyi (geçiciyi) bâkiye (kalıcıya) tercih etme. Fâni olan mal, kişinin cimrilik ettiği ve mirasçılarına bıraktığıdır. Bâki olan mal ise kişinin kendi nefsi için ahiret ticaretine sarf ettiğidir. Âhiret daha hayırlı ve daha süreklidir.
10. Allah'ın çizdiği sınırlara saygılı ol, çiğneme, sana gönderdiği dine ve hükümlere hâinlik etme. O'na itaat ederken çektiğin meşakkat ve zorluklara tahammül et. Allah Teâlâ'ya ibâdet ederek vaktini değerlendir. Her an ölümü hatırla. Hayrı yaşayan ol, hayrı sadece anlatan olma. Zira o, başkasının malı ile övünen kimse gibidir.
11. Seni Mevlâ'ndan uzaklaştıran her şeyden kaç. Seni Mevlâ'na kavuşturacak her şeye sarıl. Allah'dan başkasına meyletmekten kalbini, boş söz söylemekten dilini, onun râzı olmayacağı şeylere bakmaktan da gözünü muhafaza et.
12. Tevâzûda toprak, faydada meyveli ağaç, cömertlikte akan nehir, ihsânda taşan derya, nefsini Rabbi'ne teslimde ölü, ayıpları örtmede karanlık gece gibi ol.
13. Kalbini kötü huylardan temizle, onu yüce duygularla beze. Harama meyletmekten uzak dur. Zira bu, kalbini karartır. Fitne çıktığı zaman vatanından hicret et; ancak, selam göndererek bile olsa sıla-i rahme10 riâyet et. Riyâzâta devam et ki kalbin açılsın. Az ye, az uyu, az konuş ve kötü insanlardan sakın.
14. Her şeye gücü yeten Allah'ın huzurunda duracağını, büyük küçük herşeyden hesâba çekileceğini, büyük korkunun başa geleceğini; ondan sonra da ya cennete yahut cehenneme gidileceğini hatırında tut. Nefsine uyma; yoksa ne dünyada muradına erer, ne de âhirette kurtulursun.
15. Peygamber'in (s.a.v) ahlâkını yaşamağa çalış; o, yumuşaktı, güleryüzlü idi, tatlı dilli idi. Yemek yedirirdi. Herkese selam verirdi. Kötü huylu da olsa hastayı ziyaret ederdi. Kafir de olsa iyi komşuluk ederdi. Yaşlılara hürmet ederdi. Küçüklere şefkat gösterirdi. Yemek davetine icabet ederdi. Kötülük edene iyilik ederdi, onu afvedip, ihsânda bulunurdu. Cömertlik, âlicenâplık ve öfkesini yenme gibi faziletlerle iyiliği yayardı.
İnsanların en yumuşağı. en cesuru, en adâletlisi, en çok affedeni idi. İnsanların en cömerdi idi. Elindeki malı hemen dağıtırdı. İstenilen şeyi mutlaka verirdi. Bazan kendi nafakasından keser verirdi. Kendi ayakkabısını tamir eder, elbisesini yamar, ailesine ev işlerinde yardım ederdi; onlarla beraber et doğrardı. Bir yudum süt yahut bir tavşan ayağı da olsa hediyeyi kabul ederdi. Hediyenin karşılığını da verirdi. Hayatı boyunca üç gün üst üste arpa ekmeğiyle bile olsa doymuş değildi. İnsanların en güzeli, en yumuşak huylusu ve mütevâzii idi. Hoş kokuyu sever, kötü kokudan hoşlanmazdı.
16. Resûlullah'ın (s.a.v) vasiyetlerini yerine getir; Allah'tan korkmayı, doğru konuşmayı, verilen sözü yerine getirmeyi, emâneti edâ etmeyi, hâinlik etmemeyi, komşuluk hakkını korumayı, yetimlere merhamet etmeyi, yumuşak konuşmayı, herkese selam vermeyi, iyi iş yapmayı, hayâllere dalmamayı, her günaha yeniden tevbe etmeyi tavsiye ederdi. Bil ki bütün nasihatlerin esası Hz.Peygamber'in (s.a.v) ışığından alınmadır.
Onun vasiyetlerini, özellikle öleceği sene Muâz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken ettiği vasiyetleri, hiç unutma. Peygamberimiz (s.a.v) Muâz'a şöyle vasiyet etmiştir:
Ey Muâz! Sana Allah'tan korkmanı, doğru konuşmanı, emânete riâyet etmeni, hâinlik etmemeni, iyiliği emretmeni, kötülüğü yasaklamanı, komşu hakkına riâyet etmeni, Kur'ân ile amel etmeni, yumuşak konuşmanı, kıyâmetten korkmanı ve âhireti dünyaya tercih etmeni tavsiye ederim.
Ey Muaz! Müslümana sövme, doğru konuşanı yalanlama, yalan konuşanı da tasdik etme. Adâletli idareciye karşı çıkma.
Ey Muaz! Nefsim için ne istiyorsam, senin için de aynısını istiyorum ve nefsim için neyi istemiyorsam, senin için de aynısını istemiyorum.
Ey Muaz! Hastayı ziyaret et, zayıfların ihtiyaçlarını görmede acele et. Yetimlere yakınlık göster, fakir ve yoksullarla beraber otur. Allah'ın mahlûkâtına karşı adâletli ol. Allah yolunda hiç kimsenin beğenisine iltifât etme.
Ey Muaz! Eğer daha sonra kavuşma imkânı olsa idi, vasiyeti bu kadar uzatmazdım.
17. Başka bir hadiste de şöyle buyurmuştur: "Gizli ve açık her durumda Allah'tan korkmanı, az yemeni, az uyumanı, az konuşmanı, isyan ve günahları bırakmanı, akılsız ve sıradan insanlarla oturmamanı, bütün insanlardan gelecek kabalığa dayanmanı, salih ve iyi kimselerle sohbet etmeni tavsiye ederim."
18. İnsanların rızâsını Allah'ın rızâsına tercih etme. Allah'ın hoşnutsuzluğu pahasına halkı memnun etmeğe çalışma. Eğer Allah senden râzı olursa herkesi sana dost yapabilir. Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle dediğini işittim: "Kim insanların kızması pahasına Allah'ı memnun etmeğe çalışırsa, Allah ona insanlardan gelecek sıkıntıyı def etmek için yeter. Kim de Allah'ın gazabı pahasına insanları memnun etmeğe çalışırsa, Allah onu insanlarla başbaşa bırakır." Yani insanlardan gelecek sıkıntılara karşı ona yardım etmez.
İstediğin kadar yaşa, öleceksin; istediğini sev, ayrılacaksın; istediğini yap, karşılığını göreceksin.
19. Âhiret kardeşlerinin sayısını arttır, onlarla sohbeti ve ziyaretlerini sıklaştır. Onlara karşı hizmet, iyilik ve sevginde kusur etme. Zira sen onlarla kemâle erersin. Onların sohbetinden iyi kimselerin gidişâtını, ahlâkını, amel ve davranışlarını kazanırsın. Allah Teâlâ, "iyilerle (sâdıklarla) beraber olun," (Tevbe Sûresi, 119) buyurarak onlarla birlikte olmayı emretmiştir. Büyükler şöyle demişlerdir: İyilerle beraber ol; eğer bunu yapamazsan, Allah'la beraber olanla beraber ol. Zira bu, seni Allah'la beraber olmağa götürür. Hadiste şöyle denmiştir: "Âlimlerle oturun ve hakîmlerin (hikmet sahipleri) konuşmalarını dinleyin. Çünkü Allah Teâlâ, ölü kalbi ilim ve hikmet nuru ile diriltir." Bunun içindir ki, ilmî sohbetler vird okumaktan ve nâfile namaz kılmaktan daha faziletli kabul edilmiştir.
20. Elinden geldiği kadar dünya kardeşlerini azalt; tavır ve hareketi ile seni Allah'a götürmeyenle arkadaşlık etme. Dünya evlâtlarından uzak dur. Zira onların sohbeti, tecrübe edilmiş bir zehirdir. Onlar senden fayda görürler; sen ise onlardan zarar görürsün. Zira sohbet, sirâyet eder. İnsan tabiatı hırsızdır. Çünkü insan tabiatı, benzemeye ve uymaya yatkın olarak yaratılmıştır. Hiç farkında olmaksızın, insanların tabiatları birbirinden etkilenir.
"(Cihattan) Geride kalanlarla birlikte olmaya râzı olanlardan," (Tevbe Sûresi, 87) olma. Allah Teâlâ: "Bizi anmaktan yüz çevirenlerden sen de yüzünü çevir," (Necm Sûresi, 29) buyurmuş ve "Kalbini zikrimizden boş bırakıp da keyfine uyana tâbi olma," (Kehf Sûresi, 28) diye emretmiştir.
21. Senin sırrını saklayıp ayıbını örtenle dost ol. Zor anlarda seninle olan, iyi şeylerde seni kendi nefsiyle bir tutan, senin güzelliklerini etrafa yayan, fakat kötülüklerini dürüp kaldıranla sohbet et. Eğer böylesini bulamazsan, kendi kendinle sohbet et.
22. Muvâfık ve muhâlif (senin düşüncelerine katılan ve katılmayan) bütün insanlarla yumuşak başlılık, tevâzû, nezâket, güler yüzlülük, tatlı dillilik, af, ihsân ve sevgi göstererek iyi geçin. Özellikle muhâliflerine böyle davran. Bu hususta Peygamber Efendimizin (s.a.v) şu sözü sana yeter: "Faziletlerin en üstünü, sana gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, haksızlık edene hoş davranmaktır. Sana sövene sövme, sana zulmedene zulmetme. Nefsinden başkasına düşmanlık etme. Bütün sıkıntılarda kusuru kendinde ara. Sana kötülük edene iyilik et. Sana eziyet edenleri öyle bırak. Haklarını yerine getirmek için acele et. Bütün azılı düşmanlarına iyilik etmeğe koş. Zira iyilik, bütün zorluklardan yorulmadan, meşakkate dûçar olmadan kurtulmanın en kolay çaresidir. Hatta iyilik, düşmanını senin hizmetçin yapar. Zira insanların tabiatları, iyilik edeni sevmek üzre yaratılmıştır. Kendi kendine nasıl muâmele edersen, insanlara da öyle muâmele et. Senden sıkılandan sıkılma. Onun eziyetine tahammül et."
23. Sakın akılsızlara kulak asma. Kimseyi hor görme. Sınamadıkça kimse ile kesinlikle arkadaşlık etme. Kabul edilmeyecek söz söyleme. Herkesin ihtiyâcını gör. Kadr-ü kıymetlerini bil. Herkesi, durumuna göre değerlendir. Ufak tefek kusurlarını görmezden gel; onun için kimseye darılma. Onlardan biri gibi ol.
24. Herkese karşı edebli ve merhametli ol. Seni övene aldanma. Eline gelene sevinme ve elinden çıkana da üzülme. Zira sen neyin daha hayırlı olduğunu bilemezsin.
25. Dünyayı sevme. Zira dünyayı sevmek bütün hataların başıdır. Sen dünyaya gir ama sakın dünya sana girmesin! Yoksa helâk olursun. Dünya meşgalesi seni Allah yolundan alıkoymasın. Kimin dünya için düşüncesi, kendine yetecek kadar olursa, az bir şey bile ona yeter. Kim dünyadan zenginlik isterse, hiç bir şey onu zengin edemez. Bu hususta Peygamber Efendimizin (s.a.v) şu sözü bize yeter: "Dünyada kalacağın kadar dünyan için çalış, âhirette kalacağın kadar da âhiretin için çalış. Allah'a muhtaç olduğun kadar Allah için gayret et ve dayanabileceğin kadar cehennem için çabala."
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.
Gâşiye, 21-22
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Her kim bir namazı (kılmayı) unutursa (onu) hatırladığında kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur.
KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT-Buhari
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...