KÂİNAT KİTABINDAN BİLGİ ALIP KAYNAK GÖSTERMEYEN BİLİM ADAMLARI
Bir yazar, bilgi aldığı kaynağın adını vermezse, aldığı bilgileri kendi malı gibi takdim etse, böyle birine ne denir? -Hırsız, intihalci, sahtekâr!
Bir yazar, bilgi aldığı kaynağın adını vermezse, aldığı bilgileri kendi malı gibi takdim etse, böyle birine ne denir?
-Hırsız, intihalci, sahtekâr!
Fizikçi, fizik kitabını, kimyacı kimya kitabını, coğrafyacı coğrafya kitabını, astronom, astronomi kitabını, biyoloji alimi, biyoloji kitabını ve her bilim adamı sahasıyla ilgili kitabını kâinat kitabına ve bu kitabın yazarı ve yaratanı olan Allah'a borçlu. Kâinat kitabı olmasaydı bu bilim kitaplarının, hatta bu bilim adamlarının hiçbiri olmayacaktı. Durum bu iken, kâinat kitabına bakarak kitaplarını yazanlar, kâinat kitabının müellifi olan Allah'ı görmezler, tanımazlar, ağızlarına almazlar, Ona minnet ve şükran borçlu olduklarını söylemezlerse, Onu dikkatlere sunmazlarsa, "biz bu kitaplarımızı, kâinat kitabının Yazarına ve Yaradan'ına borçluyuz," demezlerse yukardaki hırsızdan ve sahtekârdan farkları kalır mı?
Bir zamanlar, "Bilginin ve bilimlerin İslâmileştirilmesi" şeklinde bir deyim kullanılır olmuştu. O günler ben de konferans ve sohbetlerimde diyordum: Kardeşim, bilimlerin değil, bilginlerin İslamileştirilmesi lazım. Çünkü bilimlerin hepsi Müslüman. Allah demeyen, Müslüman olmayan bilim yoktur. Kâinatta (evren) Allah demeyen, Müslüman olmayan varlık olmadığı gibi.[1]
Allah, bilimsel araştırmalar için aklı görevlendirmiştir. Akıl, başıboş olduğunu sanmasın, Yaradan'ın icraatını kendine mal etmesin, Firavunluk iddiasında bulunmasın diye de Peygamber göndermiş, Peygamberin eline de vahiyden ibaret kitap tutuşturmuştur.
Mevlana: "Benim bir ayağım dine bağlıdır, diğer ayağımla dünyayı dolaşırım." dediği gibi, akıl, bir ayağını Son Peygamber Hz. Muhammed'e (sav) ve son din olan İslam'a bağlar, diğer ayağıyla da araştırmalarına devam ederse, malı, hakiki sahibine teslim etmiş olur. Firavun'luğun özelliği olan "benlik" davasından kurtulur, buluşları barış ve kardeşliğe, sevgi ve saygıya, adalet ve doğruluğa vesile olur. Böylece eğitim, sosyal ve siyasal hayat ahlaksızlıktan, anarşi ve terörden kurtulur.
Kur'anın derdi, maddeyi, güneşi, yeri-göğü anlatmak değildir. Kur'an'ın derdi, bu eserlerden bu eserlerin ustasına ve yaratıcısına baktırmaktır. Kur'an'ın güneşten bahsetmesinin birinci gayesi, güneşle güneşin sanatkârını, yaratıcısını göstermektir. Mesela Kur'an: "Güneş ve ay bir hesapla hareket etmektedirler."[2] Der. Bu ayetle ve benzeri ayetlerle verilmek istenen mesaj, sadece güneş ve ayın hareketlerine dikkat çekmek değil, asıl verilmek istenen mesaj, Allah'ın hesapla, ölçü ile iş ve icraat yaptığına dikkat çekmektir. Demek istiyor ki Allah: Madem Rabbinizin işinde ve icraatında ölçüsüzlük ve düzensizlik yok, öyleyse ey insanlar, ey bilim adamları siz de ölçülü ve düzenli olun, plansız-programsız hareket etmeyin, ölçüde haddinizi aşmayın.[3]
Tekvinî kitap dediğimiz evrendeki ince hesapları görmeyi, incelemeyi Allah yarattığı akla yani akıl sahibi bilim adamlarına bırakmıştır. Bilim adamlarının, güneş ve ay hakkında ince ve detaylı bilgiler ortaya koyması, onlara gurur ve kibir vermemelidir. Tam tersi bu gelişmeler, onların tevazuunu, hayretini, hayranlık ve secdelerini artırmalıdır. Bilmelidirler ve bilirler ki, Allah insana aklı vermeseydi, insan bilim adamı olamazdı. Güneşi inceleyebilecek kimse çıkmazdı. Güneş ve gökler olmasaydı astronom ve astronomi bilimi olmazdı.
Fen bilimlerinin bilginleri bu hakikati görebilseler, en az din bilimlerinin peygamber ahlaklı alimleri kadar, belki daha çok huzura, güvene, sevgi ve saygıya, barış ve kardeşliğe kısaca eğitim ve öğretimde güzel ahlaka hizmet etmiş olurlardı.
Her şeyden ve herkesten önce, büyük bir sevda ile Allah demesi ve secdeye kapanması gereken bir zümre varsa, o da bilim adamlarıdır. Ne enteresandır ki bu işi, çoğunlukla bilim adamı olmayanlar yapmaktadır. Halbuki Allah, bu işi alimlerden beklemekte ve şöyle buyurmaktadır: "Allah'a, ancak alimler hakkıyla saygı gösterir."[4] Diğer bir ifade ile: "Allah'ı en iyi tanıyacak olan ve Ona en iyi şükür, hürmet ve muhabbeti sunacak bulunan ancak ve ancak alimler ve bilginlerdir.
Allah, gerek din alimlerimizi ve gerekse fen bilginlerimizi, Kur'an ölçülerine bağlı, Peygamber ahlaklı alimlerden eylesin. Eylesin de eğitim ve öğretime, siyaset ve ticarete, güzel ahlak hâkim olsun, ülkemiz ve dünya anarşi ve terörden kurtulsun.
Dipnotlar
[1]Â Bkz. Ä°sra, 17/44
[2]Â Rahman, 55/5
[3]Â Bkz. Rahman, 55/7-8
[4] Fatır, 35/28
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Kim Allah'a güvenip dayanırsa, Allah ona yeter.
Talak,3
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
İlimden istediğiniz kadar öğrenin. Vallahi onunla amel etmedikçe ilim toplamakta ecir kazanamazsınız. (İ.hatip takvimi)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...