Ä°HSAN NE DEMEKTÄ°R?
1. Bil ki ihsan, insanı azaptan kurtaracak olan mükemmel dinin üçüncü rüknüdür. O da Peygamber (s.a.v.)’in, açıkladığı üzere: “Allah’ı görür gibi ibadet etmendir; her ne kadar sen O’nu görmesen de O seni görür. Yani Allah’a ihlasla ibadet etmek, O’ndan başkasını kalbine getirmemek, ibadet ederken O’nu görüyormuşçasına davranmaya tam olarak inanmaktır.
1. Bil ki ihsan, insanı azaptan kurtaracak olan mükemmel dinin üçüncü rüknüdür. O da Peygamber (s.a.v.)'in, açıkladığı üzere: "Allah'ı görür gibi ibadet etmendir; her ne kadar sen O'nu görmesen de O seni görür. Yani Allah'a ihlasla ibadet etmek, O'ndan başkasını kalbine getirmemek, ibadet ederken O'nu görüyormuşçasına davranmaya tam olarak inanmaktır. Eğer bunu yapmazsan, O'nun seni gördüğünü düşün. Çünkü Allah Teala nerede olursan ol, ilmi ve sıfatlarıyla seninle beraberdir.
2. Şunu bil ki kul, her an ve her zamanda Allah'ın kendisini gördüğünü bilmekle mükelleftir. Buna göre bir kul kötülük yapmağa kasdeder de Allah'ın kendisini gördüğünü ve gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin sakladığını bildiğini hatırlarsa, utanır, kendini kötülükten alıkoyar. Nasıl bir kişi, bir büyüğün kendisini gördüğünü bildiği zaman çekinirse, tıpkı öyle çekinir.
3. Ama O'nun gördüğünü bilmezse, genellikle kendini kötülükten alıkoyamaz. Bu sebeple cahilliğini ortadan kaldırmaya çalışmalıdır.
4. Ama kim de Allah'ın gördüğünü bilir de aynı şeyi yaparsa o, Allah'ı gerektiği gibi bilmemektedir; onda bilgi ve iman eksikliği vardır. Bu durumda iki şeyi yapması gerekir:
Birincisi: Kendine vacip olan bilgileri önem sırasına göre öğrenmeli; onunla amel etmeli, O'nu başkasına öğretmek niyetini taşımalıdır. Bunu yaparken de haddini aşmamalı, şüpheli konulara girmemeli, Kelam ilminin inceliklerine dalmamalıdır. Yapması vacip olan görevleri yerine getirmede yahut haramları terketmede kusur işlememelidir
İkincisi: Salih insanlarla sohbet ederek, Kur'an ayet ve delillerine bakarak, salih amellerde kusur etmemeli ve daima ihtiyata muvafık ve güzel olanı yapmak suretiyle imanını kuvvetlendirmelidir.
5. Kul, Rabbini ona yaraşır şekilde celal ve kemal sıfatları ile bilir, bunu da iyilerle sohbetle, ayetlerine bakmakla, amelle, yani yukarda geçtiği şekilde ihtiyata en muvafık olan şeyleri yapmakla kuvvetlendirirse, Allah'ın inayeti ile ihsanla ilgili delili görür; bu da onu bütün kötülüklerden geri çeker, her türlü iyiliğe götürür. Nitekim, Hz. Yusuf (a.s.), Zeliha'ya niyet edecekken aynı delili görmüştü.
6. Allah'ı (c.c.) tanımanın ilmi, kalbi, tehlikeli şeylerden korumaya vesiledir. Kul, kalbinin, Allah'ın nazargahı olduğunu ve onu Allah'ın görmesini istemediği şeyden arıtmanın görev olduğunu bilirse, kalbini tehlikeli sıfatlardan temizleyerek, övülecek sıfatlarla donatır. Sonunda kalbi parlak bir ayna gibi olur. Buhari'nin Şerhi Umdetu'l-Kari'de bu husus böyle açıklanmaktadır.
7. İmam Nevevi, İhsan'ın manasıyla ilgili olarak şöyle demiştir: " İhsan, Allah'ı müşahade makamına ermiş, Allah'ın da kendilerini gördüğünü hisseden kimseler gibi ibadet etmektir. İhsan, tevazu, ihlas, kalbi ve azaları muhafaza etme, ibadette adaba riayet gibi diğer bütün şartların hepsini içine alır. Hakikat ehli, iyi kimselerle oturmaya teşvik etmişlerdir ki, onların sayesinde kötü şeylerle ilgilenmekten çekinesin, onlardan utanasın. Onların hali böyle olursa, gizlisini ve açığını bilen Allah ile bir olanın hali nice olur!
8. Sonra bil ki, ihsan, yani Allah Teala'yı murakabe etme ve ameli sadece O'nun için yapmak, ilmin meyvesi, himmetli şahsiyetlerin maksadıdır. Ancak bunun birtakım prensipleri vardır; bunlara riayet edilmesi lazımdır; yoksa ihsan gereği gibi yerine gelmez. Onlar da şöyle:
Birinci Prensip: Allah'ın rızasını kazanmak amacı ile ve O'nun azabından korkarak bütün günahlarından tevbe etmek ve yaptığına pişman olmak, günahlara bir daha dönmemeğe kesin karar vermek, ve mümkün olduğu kadar Allah'ın ve kulların geçmiş haklarını ödemek lazımdır. Allah'ın hakları: Namaz, zekat, Ramazan orucu, hac, zıhar, ila, oruç bozma ve hataen öldürme keffaretleri gibi vecibelerdir. Kul hakları ise haksız şekilde elde edilen şeylerdir; onları sahiplerine iade etmeli, sahipleri bulunmuyorsa mirasçılarına vermeli, mirasçılar da yoksa onların adına sadaka olarak dağıtmalıdır. Ancak bu hüküm, hakların mal cinsinden olması halinde geçerlidir. Eğer söz konusu hak, iftira, gıybet ve dedikodu gibi mal cinsinden değilse hak sahiplerinden helallik dilemeli ve onlara iyilik etmelidir.
Tevbenin kabul olunduğunun alâmeti ise Allah Teala'nın sana nimet olarak bahşettiği yedi uzvu (dil, karın, gözler, eller, ayaklar, kalp ve kulaklar) haram ve fuzuli şeylerin hepsinden korumaktır. Bu sayede tevben, "nasuh" (açık gizli tüm günahlardan, bir daha dönmemek üzere) bir tevbe olur. Nitekim Yüce Allah da böyle bir tevbenin günahlara keffaret ve cennetlere girişin bir vesilesi olduğunu müjdelemiştir.
Tevbenin sahih olabilmesi açısından günahlar beş kısımdır:
Birinci kısım: Tevbeden başka bir şey yapılmasına ihtiyaç bulunmayan günahlar. Bunlar sadece Allah Teala'nın haklarıyla ilgili olanlardır. İçki içmek, çalgılı eğlenceleri dinlemek gibi.
İkinci kısım: Tevbeyle birlikte, hak sahiplerinden helallik almayı gerektiren günahlar:
Verilen söze riayet etmemek.
Şer'i bir gerekçe olmaksızın birine eziyet etmek.
Emaneti, alındığı maksadın dışında bir menfaat için kullanmak.
Gıybet ve koğuculuk.
Kadınların serkeşliği (itaatsizliği).
Ä°mam veya emir gibi idarecilerin ahaliye zulmetmesi.
ÅžahitliÄŸi gizlemek.
Üçüncü Kısım: Tevbe etmekle birlikte, helallik dilemeyi ve zimmetine geçen hakkı sahiplerine iade etmeyi gerektiren günahlar:
Faiz yemek.
Ölçü, tartıda hile yapmak.
Yetim malı yemek.
Ortaklardan birinin diÄŸerine hainlik etmesi.
Kocanın, karısının haklarından bir hakkını (mihir gibi) engellemesi.
Hırsızlık.
Rüşvet almak.
Kumar oynamak.
Dördüncü Kısım: Tevbeyle birlikte, namaz, oruç, zekat ve hac gibi farzları kaza etmeyi gerektiren günahlar. Hac'da, Arafat'ta vakfeden önce cima etmek de haccı ifsat ettiği için tevbe ve haccın kazasını gerektiren günahlardandır.
Beşinci Kısım: Tevbenden sonra keffareti gerektiren günahlar:
Yalan yere yemin etmek. Bu günahtan tevbe ettikten sonra, keffaret olarak on yoksulu, fıtır sadakası nisbetinde yedirmek gerekir(1).
İla. Dört ay veya daha fazla bir müddet hanımıyla cinsi münasebette bulunmayacağına dair yemin etmektir. Bunun keffareti ise, yemin keffareti gibidir: On yoksulu, fıtır sadakası nisbetinde yedirmek gerekir. Eğer yemek yedirmeye gücü yetmezse, üç gün oruç tutması lazımdır.
Zıhar. Kocanın, eşini veya onun bir uzvunu, mahremlerinden birine benzetmesidir. Mesela eşine: "Sen bana anamın sırtı veya karnı gibisin"(2) demesidir. Keffareti ise: Ya bir köle azad etmek veya altmış gün oruç tutmak veya altmış fakir, fıtır sadakası nisbetinde doyurmaktır.
Ramazan orucunu, şeri bir mazeret olmaksızın cinsi münasebet veya yeme içme gibi şeylerle bozmak. Keffareti, zıhar keffaretindeki sıraya göredir: Önce köle azadı, sonra iki ay peşpeşe oruç daha sonra yemek yedirme.
Hata sonucu öldürmek. Kasıtlı öldürmenin de bu kısma dahil olduğunu söyleyenler de vardır. Keffareti: Ya köle azadı veya peşpeşe altmış gün oruç tutmak. Bu keffarette yoksulları doyurma yoktur.
Unutmuş veya cahil yahut ikrah halinde bile olsa, ihram cinayetlerinden birisini işlemek. Bu cinayetlerin keffaretleri de kendi aralarında birkaç kısımdır:
Keffareti bir bedene (deve veya sığır) olanlar. Bu keffaret, Arafat'ta vakfeden sonra ve tıraş olduktan önce cinsi münasebette bulunması halinde gerekir. Ama tıraştan sonra ve ziyaret tavafından önce cima ederse, sadece bir davar kesmesi gerekir. Eğer cimaı, Arafat'ta vakfeden önce yaparsa, haccını kaza etmesi lazımdır.
Keffareti bir davar olanlar. Bir uzvun tamamına güzel koku sürmek veya başına yahut el ya da ayaklarının tırnaklarına kına yakmak yahut kudum ya da sader (veda) tavafını ya da umreyi cünüp olarak yapmak veya abdestsiz bir şekilde ziyaret tavafını eda etmek yahut şehvetle öpmek ya da okşamak ya da dikişli elbise giymek veya bir gün boyunca başının dört birini ya da daha fazlasını örtmek yahut da haccın vaciplerinden birini terketmek bu tür bir keffareti gerektirir.
Keffareti, bir sadaka olanlar. Mesela, bir uzvun bir kısmına güzel koku sürmek veya bir günden daha az bir süre dikişli elbise giymek veya başı örtmek yahut başın dörtte birinden daha az bir kısmını tıraş etmek ya da tırnak kesmek yahut cemrelerden birinde bir taşı terketmek.
Yarım sa'dan daha az keffareti olan yasak fiil. Mesela: Bir bit (haşerat) veya çekirgeyi öldüren kimse, dilediği şeyi sadaka olarak verebilir.
Kıymetinin karşılığın vermeyi gerektiren yasak fiil. İhramlı, bir avı öldürmesi halinde iki adil müminin ava biçtikleri kıymetine itibar edilir. Eğer avlanan hayvan, bir hedy kurbanı gibiyse bu durumda muhrim, muhayyerdir. Dilerse, vurduğu hayvanın bedeli ile bir kurban alır ve keser, isterse takdir edilen kıymete göre, her fakire yarım sa' sadakada bulunur veya isterse, fakirleri doyurmak yerine onun dengi bir oruç tutar.(3)
Tevbeden sonraki Ä°kinci Prensip:
Seni Allah Teala'dan uzaklaştıracak dünya hayatının geçici nimetlerini terketmendir. Yüce Allah şöyle buyurur: "Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva sahiplerine Rablerinin katında, altından ırmaklar akan ve içinde ebediyen kalacakları cennetler vardır"(4)
Gafillerden, kötü arkadaşlardan ve şirret insanlardan (zorunlu olmadıkça) uzak kalmandır. Zorunlu hallerde de güzel bir ahlakla geçinmelisin.
Nefsini, heva hevesten alıkoymalı, takva ile dizginlemeli, havf (korku) ve reca (ümit) ile harekete geçirmelisin.
Şeytan'dan yüz çevirip Allah Teala'ya sığınarak ve hilelerini öğrenerek onun vesveselerinden uzaklaşmalısın. Eğer ne yapacağını bilemezsen, şeriatın ölçülerine başvur, sonra da tecrübeli insanlara danış, ardından selefi salihin tutumlarına bir bak, en sonunda da kendi vicdanına sor.
Meşru sebeplere sarıldıktan sonra sebeplerin bizzat kendilerine değil, sadece Allah Teala'ya güven.
Bütün işlerini Yüce Allah'a havale etmeli ve bir işin sonucundan kesin olarak emin değilsen, O'ndan kesin bir dille niyazda bulunmamalısın.
Eziyete, Allah'a kulluk ve musibetlere sabır, günahlardan kaçınmaya tahammül göstermelisin.
"Hikmetini bilmiyoruz ama belki bu işte bizim için bir hayır vardır" diyerek kaza ve kaderine razı olmalı, O'na şükretmelisin.
Bütün amellerinde övülme, itibar gibi şeyleri değil sadece Allah'ın rızasını gözetmelisin.
Eğer hayırlı bir iş yapmışsan, Allah'a şükrederek, yaptığın şeyin O'nun inayetiyle olduğunu itiraf etmeli ve taksiratın için O'ndan af dilemelisin. Yok eğer şer bir işi yapmışsan, edep gereği, onu Allah'a değil kendi nefsine nisbet etmeli; Allah'ın kaderine razı bir şekilde kendi tercihinle işlediğin günahtan af dilemelisin.
11. Kendin için sevip istediğin bir şeyi Allah'ın kulları için de sevip istemelisin. Emelini kısa tutmalı, ölümü ve ötesini düşünmelisin. Her türlü kötü huy ve bidatlardan kaçınıp ihtilaflı konularda ihtiyata en uygun olan hususlara göre hareket ederek bütün hallerinde Cenab-ı Hakk'ı hatırlamalısın. Muvaffakiyet sadece Allah Teala'dandır.
Dipnotlar
1-Yarım sa' buÄŸday veya onun kıymetidir. Åžafiilere göre, yaygın olarak kullanılan yiyeceklerden bir müd'dür. (Sa': 2. 917 kg. lık ölçek, müd: yaklaşık 18 litrelik ölçektir).Â
2-Türkçe'de bu ifadenin böyle kullanılmadığını ama daha çok düşük şahsiyetli insanların dilinde "anam avradım olsun ki... " diye başlayan yeminli cümleler halinde ifade edildiğini belirtmekte fayda mülahaza ediyoruz. [M].
3-Konuyla ilgili ayete bkz., Maide 5/ 95.
4-Âl-i İmran, 3/ 15.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.
Gâşiye, 21-22
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Alî b. Ebî Tâlib (r.a.)'dan :
"Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın."
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...