EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-3. BÖLÜM

UMUDUN SEMBOLÜ ADAM O sıralar Emir Abdülkerim dünyada en popüler direniş liderlerinden biri haline gelmiş ve emperyalizme karşı direnen milletlerin bir esin kaynağı olmuştu. Ünlü Time Dergisi 1925 Ağustos ayında onu bu yönüyle kapak yapmıştı


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2018-09-17 17:31:16

UMUDUN SEMBOLÜ ADAM

O sıralar Emir Abdülkerim dünyada en popüler direniş liderlerinden biri haline gelmiş ve emperyalizme karşı direnen milletlerin bir esin kaynağı olmuştu. Ünlü Time Dergisi 1925 Ağustos ayında onu bu yönüyle kapak yapmıştı.

1934'te meşhur "Uzun Yürüyüş"ü gerçekleştirecek ve Çin gerilla savaşını örgütleyecek olan Mao Zedung, 1971'de kendisini ziyarete gelen Filistinli Fetih delegasyonuna şunları söylemişti: "Benden bir halkın kurtuluş savaşı hakkında konuşmamı duymak için geldiniz. Ama kendi yakın tarihiniz içinde Abdülkerim var. İnsanların kurtuluş savaşının tam olarak ne olduğunu öğrendiğim en önemli ilham kaynaklarından biridir.

Bir başka batılı yazar ise onu şöyle vasfediyor; "Abdülkerim Al Hattabi, emperyalizme karşı on yıllarca süren savaşlardan sonra, 1963'te 6 Şubatta vefat ettiğinde, muhtemelen dünyanın en ünlü lideriydi. Güçlü ve akıllı olduğu kadar son derece popülerdir. Onun karakteristik özelliği "çeşitlilikte birlik" tir. Kozmopolit bir vizyon, gerek uluslar arası gerekse yurt içi sosyal ve ekonomik adalet ilkelerini kapsıyor; toplumun her düzeyinde ortaklaşa karar verme; eşitlik ve ortak iyilik için fedakarlık isteği.

Liderin diğer yönleri; insan onuru ve haysiyetinin, anlayışının, dostluğun, işbirliğinin, huzurun ve hoşgörünün teşvik edilmesini içerir. Bunlar, aslında, Rif'te kök salmış olan yerel değerlerdir.

"Üçüncü Dünya" milliyetçiliğinin ilham verici destanı olan Annual savaşı 1921'de ilk hareketinden birkaç yıl sonra kendi başına, cesur yeni bir dünya yarattı ve uluslar, güçler ve liderler arasında rahatsızlık, saygı ve taklit yaratmaya devam ediyor. Abdülkerim Al Hattabi, hayatını, kendisiyle ilişkili çeşitli davaların teğetinde yaşıyordu; yani, "çalınan neslin" istediği özgürlük ve adalet."

FRANSA'NIN KORKUSU

Fransa yanı başında bağımsız bir İslam devletinin kurulmasından büyük tedirginlik duymuştu. Bağımsızlık mücadelesi her an Fransa'nın hâkim olduğu bölgeler için de bir örnek teşkil edebilirdi. Bilindiği gibi o sıralar Cezayir ve Tunus Fransız sömürgesi olduğu gibi kukla Fas krallığı da aslında Fransız mandası altında idi.

Fransa'nın korkusuna Andre Tardieu şöyle ışık tutar; "Cezayir'de bulunması sebebiyle Fransa, Fas konusuyla elbette ilgilenecekti. Zira Cezayir'de barış ve sükûnun sağlanabilmesi için daha çok Fas'ta kurulan nizama ihtiyaç vardı. Ayrıca yabancı etkiler Fas yoluyla Cezayir'e nüfuz etmemeliydi.

Bir gün Cezayir'i Fas yönünden savunmak gerekirse, bunda başarılı olmak için Fransa'daki bütün askeri güçleri harekete geçirmek, dolayısıyla anavatanı savunmasız bırakmak korkusu da vardır."

Fransa'nın Fas'taki ilk temsilcisi Mareşal Lyautey ise 3 Aralık 1920 tarihli raporunda şöyle yazıyordu; "Fas'ta biz ilkel ve pasif bir halk yığını ile karşı karşıya değiliz. Oraya yerleşmek üzere giden Avrupalı göçmenlerin sonradan çok pahalıya ödenecek olan ihtiyatsız hareketlerde bulunmaları ve yerlilerin gönlünde hoşnutsuzluk, üzüntü yaratacak hallere girişmeleri, doğru değildir. Onlar öğrenmeye hevesli ve kabiliyetli insanlardır.

...Bizde bütün yöneticilerde , az veya çok yerli halkı horlayıp, aşağılık ırka mensup, dikkate değmez insan olarak kabul etme eğilimi var. Ama önümüzdeki tehlikeleri görme günü gelmiştir."

Ayaklanmalar Fransız nüfuz bölgesine sızdığında Fransa alarma geçmiş durumdaydı. Fransa'nın İspanyol yenilgisinden sonraki endişesine dair başka bir alıntı; "İspanyol ordusunun yenilgisi bizi tehdit ediyor[orta Fas'taki Fransız koruması], çünkü Rif'te özgür bir devletin kurulması geniş işgal alanımızda büyük bir tehlike oluşturuyor. Ve bir odak noktasına destek vererek, ('ilizyonist Rif', diyor Lyautey) batı uygarlığına ve barışa tehlike oluşturacaktır."

DÜŞMAN BİRLEŞİYOR

Bu arada Emir Abdülkerim 1924'de bir İspanyol ordusunu daha bozguna uğrattı. 1925'te Varga Vadisindeki ikmal üssünü ele geçiren Fransızlara karşı giriştiği saldırı sırasında neredeyse eski Fez kentine giriyordu.

Fransa öncelikli olarak cepheyi içten çökertmenin yollarını aradı. Öncelikle bölgede etkin olan tarikatları Emir'e karşı kışkırtıp silahlandırdılar. Muhammed Musa Şerif'in belirttiğine göre, bazı sofi tarikatlar da Hattabi'ye ihanet ettiler. Onlar her tarafta "onun yanında yapılan bu savaş cihad değildir" fikrini işlemeye başladılar. Diğer yandan bazı kabile liderleri ki Fransızlarla gizlice istişare ediyorlardı, gençlerinin emirin saflarında mücadeleye katılmasına engel oldular.

Ünlü gazeteci, edip, müverrih merhum Emir Şekip Arslan(1869-1947) "Müslümanların Gerileme Sebebleri" adlı eserinde şöyle demekten kendini alamaz; "Keşke Müslümanlar, Mağriblileri yalnız bırakmada bu kertede dursalardı. Ne gezer. Yüzlercesi kalktılar, yabancılardan daha zalim bir şekilde onlarla çarpıştılar.

Muhammed bin Abdülkerim'in karşısında bir çok gözü pek Arap toplandı, millet evladına, vatan çocuklarına karşı Fransız ve İspanyollara yardım ettiler. Böylelikle Fransız ve İspanyollara yanaşmak , onlardan bir pay koparmak istediler." 

Öte yandan dünya müslümanları da olaylara çok bigane kaldılar maalesef. Emir Şekip Arslan  aynı eserinde bu ciğersuz meseleye de şöyle değinir;

"Bunlar cereyan ederken Müslümanlar elleri kolları bağlı seyrediyorlardı. Bir sene kadar seyrettikten sonra içlerinden bir kaç kişi yaralılara yardım toplamak ve insanlarda vatanseverlik duygularını uyarmak için harekete geçti. Bu satırların yazarı sırf yazmakla yetinmedi, örnek olsun için dört Mısır lirası yardımda bulundu. İslam aleminden toplanan yardımlar ne kadar oldu dersiniz? 1500 Mısır lirası, başka değil. Acaba Müslümanları bundan daha fazla utandıracak bir şey tasavvur edilebilir mi?"

Öte yandan 1925'te Madrit'te toplanan Fransa-İspanya Konferansı'nda birlikte eylem kararı aldılar.

 -devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-5. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-5. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR’IN SİRET VE SURETİ Merhum Ali Ulvi Kurucu beyin ifadesiyle; “Malûm ya, her şah

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-4. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-4. BÖLÜM

PERDE KAPANIRKEN İnsiyatif artık İtalyanların eline geçmişti. 23 Eylül 1930'da İtalyan bi

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-3. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-3. BÖLÜM

GRAZİANİ Graziani, sömürgelerde özel olarak yetiştirilmiş komutanların en tecrübeli ve en

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-2. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-2. BÖLÜM

“GECE HÜKÜMETİ” İtalyan araştırmacı Giorgio Rochat bu durumu bize veciz olarak şöyle

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-1. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-1. BÖLÜM

Merhum şehid Ömer el-Muhtar’la alakalı bir çalışmayı seneler önce hazırlamış ve sitemiz

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-4. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-4. BÖLÜM

ACIMASIZ YIKIM İspanya’nın Madrid kentinde toplanan konferans sonrası Fransa ve İspanya, Rif

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-3. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-3. BÖLÜM

UMUDUN SEMBOLÜ ADAM O sıralar Emir Abdülkerim dünyada en popüler direniş liderlerinden biri h

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-2. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-2. BÖLÜM

ANNUAL ZAFERİ Babasının vefatından sonra savaşın idaresini uhdesine alan Hattabi’nin ısla

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-1. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-1. BÖLÜM

“Kadı, müderris, gazeteci, mücahid, emir, devlet reisi.. Evet, bu sıfatlar bütünüyle Emir

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-4.Bölüm

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-4.Bölüm

Mersin’e Yerleşmesi Cumhuriyet’in ilânından sonra sessiz kalmayı tercih eden Ahmed Şerîf

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-3.Bölüm

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-3.Bölüm

Birinci Dünya Savaşı Ve Libya Birinci Dünya Savaşı başladığında İtalya -ülkedeki savaş

O halde sabret. Sonunda kazanacak olanlar, elbette Allah'tan korkup sakınanlardır.

Hûd, 49

GÜNÜN HADİSİ

Hastayı ziyaret edin, açı doyurun, esiri kurtarın.

Riyazü's-Salihin

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI