BİR CEZAEVİ HATIRASI

Muhterem Mahmud Toptaş hocamız anlatıyor; “12 Eylül 1980 askeri darbesinde ben Mersin’in Mut kazasında vaizdim. On bir Eylülde boş olan hapishaneyi iki günde doldurdular. Üç gün sonra hapishane almayınca yazlık sinemaya da doldurdular. Sağa bakan, sola bakan, dik yürüyen, herkesi aldılar ve kapıdan içeriye girişte “sağcı mısınız, solcu musunuz?” sorusuna göre bir kimlik verdiler ve hapishanedeki bölümlere ayırdılar.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2018-09-21 21:05:36

Muhterem Mahmud Toptaş hocamız anlatıyor; "12 Eylül 1980 askeri darbesinde ben Mersin'in Mut kazasında vaizdim. On bir Eylülde boş olan hapishaneyi iki günde doldurdular. Üç gün sonra hapishane almayınca yazlık sinemaya da doldurdular. Sağa bakan, sola bakan, dik yürüyen, herkesi aldılar ve kapıdan içeriye girişte "sağcı mısınız, solcu musunuz?" sorusuna göre bir kimlik verdiler ve hapishanedeki bölümlere ayırdılar.

Ben de bu aslı Müslüman, nesli Müslüman insanlara iman ve İslam'ı öğretmek üzere görevlendirildim. Sağcılar bölümünde tatlı tatlı dinlediler. Solcular bölümünde ise önceden hazırlık yapılmış. Dinlememekte kararlılar. Değerli müftümüz beni takdim ettikten sonra bana "buyur konuş" dedi. Ben tam konuşacağım, dinleyenlerin hepsi birden ikişer ikişer konuşmaya başladılar.

Ben sustum. Suskunluğum iki-üç dakika devam edince onlar da sustu. İçlerinden biri alaylı bir ifade ile:

-"Konuşsana hocaaam!" dedi. Ben:

-"Bazan susmak konuşmaktan daha etkilidir. Bizi bu hale getirenler, sizi hapse itenler ve atanlar çok konuşanlardır. Müftü efendi, haydi gidelim" dedim ve ayrıldık ileriki haftalarda dikkatle dinlediler. İçlerindeki küllenmiş imanın küllerini üflerken, çağdaşlık adına bu insanlara verilen zararlı düşüncelerin köklerinin çok eskilerde olduğunu göstermeye çalıştım.

Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, imanı anlattım. Sorularını cevaplandırdım. Bunlara imanın zaruretini anlattım kabul ettiler. Altıncı hafta da ahirete imanı tam anlatmaya başlayacağım ki, soygun yaparken yakalanan güçlü kuvvetli biri: "Hoca, bu dördüne inanırız, ama ahirete inanmayız. Boşuna nefes tüketme" dedi.

- Neden? dedim.

-"Bak hoca, bir insan denize düşse, onu balina yutsa, balinayı balıkçılar tutsa, yirmi bin parçaya bölse, yirmi bin insan yese, bu insanların da biri denizde ölse, biri karada yansa duman olsa, biri toprağa gömülse ot olsa, koyun yese et olsa...., bu denize düşen ilk insanı Allah nasıl toplayıp ta ahirette hesap soracak? diye cevap verdi.

Dedim ki:

-Bu düşünce tarzı da yeni değildir. Buradan çıkınca babanın okuduğu Kur'an'ı Kerim'i aç. Orada Yasin suresi vardır. O surenin son sahifesini açarsan, orada bir müşrik çürümüş bir kemiği eliyle ufalayarak; "bu çürümüş kemiği kim diriltecek...." diye Efendimize sorar. Efendimiz de Kur'an'la cevap verir:

-"Hiç yok iken kemiği o hale getiren kim ise dağılınca toplayacak olan da odur"

Sen dağılışı anlattın, ben de senin toplanışını anlatayım dedim. Siz bundan otuz beş sene önce hiç yoktunuz. Derken bir damlanın milyonlarcasından biri olarak ana rahmine düştün. Bu Allah o küçücük damlaya şekil verdi. Suya yazı yazılır mı? Allah dilerse o gözle görülmeyecek kadar küçük suya güzel göz, tatlı yüz, bal gibi söz verir. Dokuz ay sonra dünyaya geldin. O güne kadar musluğu kapalı olan ananın göğüslerinden süt akmaya başladı. Dişlerin çıkınca süt kesildi. Bu sefer Adana'nın domatesleri sana doğru yuvarlanıp geldi. Rize'nin çayı, Karaman'ın bulguru, Edremit'in zeytini, Trakya'nın ay çiçek yağı, Erzurum'un peyniri sana akmaya başladı. Ayrıca bunların oluşması için Afrika'nın lodosu, Kafkasların poyrazı geldi.

Yani sen o denizde düşen adamın dağıldığı yerlerden toplandın ve seksen kiloluk adam oldun. Ölümlü insanoğlu Ankara'dan yaptığı yayını bir düğmeye basarak televizyon ekranında resmini, sesini, rengini, toplayabiliyorsa, insanı yaratan Allah toplayamaz mı? deyince "toplar hocam" demişti.

Sonra o bölüm de güzel oldu ve güzel kitaplar okuyarak eski pisliklerinden temizlendiler."

Kaynak

Mahmud Toptaş, Küfür Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, Cantaş Yayınevi, İst.

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

KALP GÖZÜ DAİMA GÖRÜR

KALP GÖZÜ DAİMA GÖRÜR

Güzel bir Mayıs sabahı New York'taki Santral parkın bir köşesinde iki kör adama rastlanmışt

KUTSAL ADAK

KUTSAL ADAK

Yıllar önce ailemle birlikte, Fas'daki küçük bir kentin ortasındaki bir köşkte mutlu yaşıy

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

Konfüçyüs bir gün öğrencileri ile sohbet ediyordu. Konfüçyüs dedi ki: “Bilgi edinmek içi

BALTA HIRSIZI

BALTA HIRSIZI

Bir adam baltasını kaybetmişti, onu komşusunun oğlunun çaldığını sanıyordu. Onun hareketl

“HA SEN HA BEN”

“HA SEN HA BEN”

Osmanlının son dönemlerindeyiz. Papaz iken İslâm diniyle müşerref olan bir kimse, İstanbul'a

“CÖMERTLİĞİN BABASI”

“CÖMERTLİĞİN BABASI”

Arap Tarihinde cömertliğiyle meşhur Hatem-i Tai’yi çoğumuz duymuşuzdur. Adeta cömertlik bu

ASIL ŞAŞILACAK ŞEY

ASIL ŞAŞILACAK ŞEY

Tefsîr-i Râzî’de hikâye olunmuştur ki bir gün birisi Hz. Ömer’in huzurunda; “Şu satran

VATAN DERDİ, EVLÂD ACISINDAN MUKADDEMDİR!

VATAN DERDİ, EVLÂD ACISINDAN MUKADDEMDİR!

Dünyada tek bir evlâdım, ciğer-pârem, istinâdgâh-ı refâh u maîşetim var: Mehmed Bey!.. Bu

HAKİKİ SALTANAT

HAKİKİ SALTANAT

Abdullah bin Mübarek (rahimehullah) Rakka şehrine doğru yola çıkmıştı. Havada çokça toz ya

MÜKÂFATLANDIRAN SABIR

MÜKÂFATLANDIRAN SABIR

Sydneyli bir tüccar, Bombay’dan kalkan bir gemiye yetişebilmek için, son dakikada bir taksiyle

UNUTULMAYAN BORÇ

UNUTULMAYAN BORÇ

“Bütün Dünya” adlı ünlü derginin Temmuz 1948 tarihli 6. Sayısında, İzmir’den bir oku

O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.

Mücadele,6

GÜNÜN HADİSİ

"Nerede olursan ol, Allah'tan kork! Kötülüğün ardından onu silecek bir iyilik yap! İnsanlara iyi ahlakla davran!"

Tirmizi

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI