PEYGAMBERİMİZİN DÜNYAYI ŞEREFLENDİRMESİ VESİLESİYLE
Süleyman Çelebi: “Doğdu ol saatte ol Sultan-ı Din/ Nura gark oldu semavat u zemin!” demiş. Ben de bu mısraları şöyle tercüme ettim:
Süleyman Çelebi:
"Doğdu ol saatte ol Sultan-ı Din/ Nura gark oldu semavat u zemin!" demiş.
Ben de bu mısraları şöyle tercüme ettim:
Dinin sultanı Muhammed doğdu/ Yerler ve gökler nura boğuldu.
Tarih 20 Nisan 571'i gösteriyordu. Rebiülevvel ayının pazartesi gecesi sabaha doğru Fahr-ı Âlem Hz. Muhammed (sav) dünyaya geldi. O gelmeden önce her yer karanlıktı. Onun gelmesiyle her yer aydınlandı. Çünkü o, Kur'an'ın ifadesiyle "aydınlatan bir lamba"[1] idi. O gelmeden önce hiçbir şeyin anlamı yoktu. O geldikten sonra her şeyin Allah'ın sanat eseri olduğu, Kur'an'ın ifadesiyle her şeyin Allah'ı zikrettikleri[2] anlaşıldı.
Peygamberimiz dünyaya gelirken sünnetli ve göbeği kesikti. Melekler tarafından yıkanmıştı. İki omuzu arasında nübüvvet (peygamberlik) mührü vardı.
Annesi onu doğururken hiç doğum sancısı çekmedi. Dünyaya gelmeden babasını, 6 yaşında da annesini kaybetti.
Süt anneleri Süveybe, Halime, dedesi Abdulmuttalip ve amcası Ebu Talib'in yanında yetim ve öksüz olarak büyüdü.
Güvenilir bir insandı. Çünkü dosdoğru idi. Hiç yalan söylememişti. Bu yüzden o "Emin" lakabıyla tanınıyor ve çağrılıyordu.
Çobanlık yaptı. Amcasının koyunlarını güttü, bütçesine katkıda bulundu. Hakemdi, anlaşmazlıkları çözer, kavgaları bitirirdi.
40 yaşında peygamber oldu. Safa tepesine çıktı. Allah'tan aldığı emirleri yakınlarına duyurmaya başladı. İlk defa orada taşlandı.
Sîreti ve sûretiyle enfesti. Ümmetine düşkündü, son derece şefkatli ve merhametli idi.[3] Allah'ın rahmetini uman ve ahiret gününe iman eden müminler için üsve-i hasene=güzel örnek ve rol modeldi.[4]
Şahiddi, müjdeciydi, uyarıcıydı, Allah'ın izniyle Allah'a çağıran bir davetçi ve aydınlatan bir lambaydı.[5] Alemlere rahmetti.[6]
En ağır işkencelere maruz kaldı. Tam 13 yıl sürdü müşriklerin yaptıkları işkenceler. Nihayet, Efendiler Efendisini Medine'ye hicrete mecbur ettiler. Ancak onun düşmanları orda da rahat bırakmadılar. Çünkü müşriklerin niyetleri, onu tamamen batırmak ve bitirmekti. Üzerine ordular gönderdiler. Ama hamd olsun Allah'a muvaffak olamadılar. Bedir'de, Uhud'da, Hendek'te derslerini aldılar.
O, hep savunmada kaldı. Savaşları saldırı savaşı değil, savunma savaşlarıydı. Hiçbir zaman kötülüklere kötülükle cevap vermedi. En güçlü olduğu zaman, en azılı düşmanlarını affetti. Affıyla gönülleri fethetti. Bu olgunluğuyla o, düşmanlarını hayrete düşürdü, hayran bıraktı.
Adaleti, şefkati, fedakârlığı, vefakârlığı, cömertliği, tevazuu, îsarı, ihsanı, infakı, takvası, ihlası ve ibadetiyle rehberdi, liderdi, zirvedeydi, ekmeldi, mükemmeldi.
Dünyada iken cennetle müjdelenmiş öğrenciler yetiştirdi. Üstünlerin hukukunu, insanın insana kulluğunu, putlara tapınma, onlardan yardım bekleme maskaralığını kaldırdı. Aklın ve mantığın gereği olan Allah'a kulluk şuurunu getirdi. Zulme son verdi, adaleti ve hukukun üstünlüğünü hâkim kıldı.
İptida ile intihayı birleştirdi. Öyle güzel kurallar ortaya koydu ki onlar hiç eskimedi. Onlar dün ne kadar güzel idiyse, bugün de güzel, yarın da hep güzel olacak. Çünkü getirdikleri hakikatti. Hakikat eskimez.
Güzel hali ve tatlı diliyle 23 sene gibi kısa zamanda büyük inkılaplar gerçekleştirdi. Yalan-talan, hıyanet-cinayet, içki-kumar, zulüm-zina, şirk ve küfür üzerine kurulu düzeni değiştirdi. Harama ve günaha açılmış kapıları kapattı, helal dairenin kapılarını açtı. Asrına saadet asrı damgasını vurdu.
Masumdu. Cahiliye devrinin hiçbir kirine ve günahına bulaşmadı. Masum geldi, masum yaşadı, masum gitti.
ZİRVEYE ÇIKMAK ONU İSTİKAMETTEN AYIRAMADI
Yükselmek, zirveye çıkmak, Peygamberimizi istikametten, doğruluk çizgisinden ayıramadı.
Yetim Peygamber, Yalnız Peygamber, çoban Peygamber, dayanılmaz işkencelere maruz peygamber, sürgün Peygamber, aile reisi Peygamber, imam ve hatîp Peygamber, öğretmen Peygamber, tüccar Peygamber, doktor Peygamber, sosyolog Peygamber, psikolog Peygamber, hâkim Peygamber, savcı Peygamber, avukat Peygamber, şehremin Peygamber, komutan Peygamber, diplomat Peygamber, başbakan Peygamber, Cumhurreisi Peygamber.
Gerek itibarda ve gerekse makamda ilerleyen bu yükselme trendine rağmen hiçbir zaman istikameti bozulmayan, tevazudan ayrılmayan, doğruluktan şaşmayan, aşırılıklara taşmayan, lükse, debdebeye ve israfa kaçmayan Peygamber.
Yükseldikçe tevazuu, zenginleştikçe fakirliği artan Peygamber. Cömertliğinden dolayı çoğu kere açlıktan karnına taş bağlayan, ümmeti için ağlayan, elindekilerini dara düşmüşlere, fakir-fukaraya, garib-gurebaya, yetime-yoksula, dula-düşküne dağıtan Peygamber.
Üstünlerin hukukunu kaldıran, hukukun üstünlüğü ilkesini hâkim kılan, adaletten taviz vermeyen,"Hırsızlığı yapan Muhammed'in kızı Fatma da olsa onun da elini keserdim." diyen Peygamber.
Şehvetin, şöhretin, servetin, makamın, mevkiin ve rütbenin yanına Hz. Peygamber'in bu imanı, bu örnek ahlakı ve takvası konulmazsa, veya insan dizginlerini Peygamberin eline vermezse; bu makamlar, bu konumlar o insanı çok rahat bozabilir, saptırabilir, despot yapabilir, merhametsizleştirebilir. Bu sonuçla baş başa kalmak istemeyenler, Hz. Peygamber'e bakmalı, ondan ders ve ibret almalı, onun ahlakıyla ahlaklanmaldırlar.
O peygamber ki ahirete irtihalinden biraz önce, ashabını karşısına aldı ve seslendi:
Bilerek-bilmeyerek kimin malını almışsam işte malım gelsin alsın. Bilerek veya bilmeyerek kime vurduysam, işte canım gelsin vursun. Ya da hakkını bana helal etsin. Ben kul haklarıyla ahirete gitmek istemiyorum. İki şeye dikkatinizi çekiyorum:
1-Emrinizin altında çalıştırdıklarınızı ezmeyin, üzmeyin.
2-Aman namazınızı ihmal etmeyin. Namaz namaz namaz.
Son dönemlerinde son sözlerinden biri de şu oldu:
Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarılırsanız sapmazsınız, (düşmezsiniz.) Onlardan biri Kur'an, biri de benim sünnetim (yolum ve ahlakım).[7]
Rabbim beni ve bütün Müslümanları onun ahlakıyla ahlaklandırsın. Rabbim bütün insanlığı onun yoluna kavuştursun, onunla tanıştırsın, onunla buluştursun. Hepimizi onun şefaatine layık ve nail eylesin.
Dipnotlar
[1] Bkz. Ahzab, 33/46
[2] Bkz. Haşr, 59/1
[3] Bkz. Tevbe, 9/128
[4] Bkz. Ahzab, 33/21
[5] Bkz, Ahzab, 33/46
[6] Bkz. Enbiya, 21/107
[7] Bu özet bilgilerin detayı ve dipnotları için Müslümanca Bakış adlı kitabımıza ve yakında çıkacak olan Hz. Muhammed'i (sav) Yaşama Sanatı adlı kitaplarımıza bakılabilir.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALİSTLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar dağda
İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIŞTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AİLESİ
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADİROV: KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
- İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-51
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-50
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-49
- TALİBAN ÜZERİNDEN ZIT ETKİYİ DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-47
- BU VATAN BİZİM
- MÜJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÜRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-46
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-44
- KALP FİKİR VE KALP DİNDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-41
- EMNİYET TEŞKİLATI VE EMNİYET NİMETİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
Dehşeti herşeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Gaşiye, 1
GÜNÜN HADİSİ
"Üç defa kapıyı çalın. İzin verilirse girin; aksi halde dönün."
Riyazü's Salihin, 2/874
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...